> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Fesad ve Sulh Salâh Salih
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Fesad ve Sulh Salâh Salih  (Okunma Sayısı 1949 defa)
17 Şubat 2011, 13:08:49
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 17 Şubat 2011, 13:08:49 »



Fesad-Sulh/Salâh/Salih

 Kur'an'da birbirine zıt olan kavramlardan ikisi de fesad ve ondan türeyen ifsad, fasid, müfsid gibi keli­melerle sulh ve türevleri salâh, ıslah, muslih, salih vs. dir.

FESAD 'Fe-Se-De' fiil kökünden gelir. Bu fiil yiye­cek ve içecekler için 'bozulma, kokma', ameller için 'ge­çersiz olma, hükmü olmama', bunların dışındaysa ge­rek 'nefs', gerekse 'beden'de meydana gelen maddî-manevî bozulma, toplumda ortaya çıkan 'kokuşma ve den­geden sapma' durumlarını ifade etmek için kullanı­lır. [235]Ragıb'ın tanımına göre, “az veya çok olsun her­hangi bir şeyin itidalden çıkması”dır.[236]

Fesad, sözünü ettiğimiz fiilin masdarıdır, 'bozul­ma, kokuşma, itidalden çıkma' anlamlarına gelir, 'efsede' 'bozdu, ifsat etti, itidalden çıkardı, kokuşturdu, fesat çıkardı' demektir. Kur'an'da çeşitli ayetlerde ge­nellikle “yeryüzünde fitne uyandırıp, insanların duru­munu ve yaşama yollarını doğruluktan saptırıp, dinî ve dünyevî çıkarları zedelemek” anlamında kullanılır. 'Müfsid' bu fiilin 'ism-i faili' olup, 'bozan, bozgunculuk yapan', ifsad ise 'bozma, kokuşturma, hükümsüz kıl­ma, geçersiz duruma düşürme' demektir.

Hevalarını ilâh edinen insanlar, yani böylesi hevadan ilâhlar birbirleriyle çatışacaklarından yeryüzünde­ki fesadın başlıca etkeni, daha doğru bir deyişle yer­yüzünün müfsidleridirler. Kur'an evrende egemen olan birliğin, düzenin ve dengenin (sulh) Tevhid'den, yani İlâh'ın-Rabb'ın-Melik'in bir olmasından kaynaklandığı­nı, eğer göklerde ve yerde birden fazla ilâh olsaydı sulhun bozulup, yerine fesadın hakim olacağmı belir­tir:

“Eğer o ikisinde (göklerde ye yerde) Allah'tan baş­ka ilâhlar olsaydı muhakkak fesada uğrarlardı” (Enbiya: 22).

Göklerde yalnızca Allah'ın ilâhlığı egemendir; yer­yüzünde de insan elinin ulaşamadığı yerlerde yine Al­lah'ın ilâhlığı egemen olup, buralarda fesad yerine sulh vardır. Fakat, yeryüzünde bazı insanlar Allah'ı değil de hevalarını ilâh edindiklerinden, dolayısıyle birden faz­la heva, birden fazla ilâh ortaya çıkar ve bunun sonu­cunda böyle insanlar daha başka insanlar üzerinde rabbleşir, ellerinin ulaştıkları yerleri mülk edinmeğe, buraları egemenlikleri altına almaya çalışır, yani Al­lah'ın rabblık ve melikliğini gasbetmeğe girişirler. Bu insanlar, ister kâfir, ister münafık olsun durum değiş­mez ve bunların işi kendiliklerinden yeryüzünde fesad çıkarmaktır; kendilerini ıslah edici saysalar bile.

“İnsanlardan mü'min olmadıkları halde, “Allah'a ve Ahiret Günü'ne inandık” diyenler vardır. Allah'ı kandırmaya çalışırlar, iman edenleri de; ama, far­kında olmadan yalnızca kendilerini kandırmakta­dırlar. Kalplerinde hastalık vardır onların, Allah da hastalıklarını artırmıştır. Yalan söylemelerin­den dolayı acıklı bir azap vardır onlar için. Kendilerine “yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiği za­man, “biz ancak ıslah edicileriz” derler. Dikkat edin, onlardır, fesat çıkarıcılar (müfsid), ama farkında değillerdir” (Bakara: 8-11).

“İnsanlardan dünya hayatı hakkındaki sözü hoşu­na giden vardır; ve kalbindekine Allah'ı şahit tu­tar; oysa o düşmanlığı en yaman olandır. Velayeti ele aldı mı, yeryüzünde orada fesad çıkarsın, ekini ve soyu helak etsin diye uğraşır. Allah fesadî sev­mez” (Bakara: 204-205).

“Dedi: “Muhakkak melikler bir memlekete girdik­leri zaman orayı ifsad ederler ve halkının onurlu­larını zelil ederler; ve işte böyle yaparlar” (Nemi: 34).

Yeryüzünde fesadın tek etkeninin insanlar olduğu­nu şu ayet çok net ve çarpıcı bir biçimde ortaya koyu­yor:

“İnsanların elleriyle kazandıklarından dolayı kara­da ve denizde fesat ortaya çıktı” (Rum; 41). Allah halife olarak insanı yeryüzünde yerleştirme iradesini meleklere söylediği zaman onlar Allah'ın vah­yi dışına çıkıp çıkmamada serbest olacak bir varlığın hevasına. uyup, yeryüzünde fesat çıkaracağını kestir­mişler ve “orada kan döküp fesat çıkaracak birini mi var edeceksin?” diye sormuşlardı. Fakat, her ne kadar insanların büyük bölümü müfsid olsa bile, içlerinde öyleleri vardır ki, meleklerin de üzerine çıkar ve Allah'a en yakın olan mertebeye yükselir. Bu bakımdan, “bü­yük hayır için az şerr” terkedilemeyeceğinden ve söz­gelimi tavuğun altına konmadığı sürece yalnızca yu­murta olarak kalma durumundaki, diyelim 100 yumur­ta tavuğun altına konduğunda 80'i bozulsa bile, çıka­cak yirmi civciv için yumurtaları tavuğun altına koy­maktan vazgeçilemeyeceğinden Allah insanı yeryüzünde 'halife' yapmış ve Vahy'ine uyanlara müfsidlerle savaşma emri vermiştir. Müfsidler kalben korkak ve kendilerini hep huzursuz hissettiklerinden birbirleriy­le fesadda yardımlaşırlar; o halde, ıslah edicilerin de yardımlaşmaları ve müfsidlerle savaşmaları gerekir. Yoksa, yeryüzünde hep fesad egemen olur ve insanın hem yaratılışındaki, hem de hilâfetindeki amaç ger­çekleşmez:

“Eğer Allah'ın insanları bir kısmıyla bir kısmını savması olmasaydı yeryüzü fesada uğrardı, ama Allah alemlere karşı lütuf sahibidir”(Bakara: 251). Demek oluyor ki, özelikle mü'minlerin kâfirlere ve münafıklara, kısaca muslihlerin müfsidlere karşı savaşı yalnız insanlar için değil, tüm varlıklar için bir rahmet­tir.

“Küfredenler birbirlerinin velisidirler. Eğer siz bu­nu yapmazsanız (iman edip, hicret ederek canları­nızla ve mallarınızla Allah yolunda cihad edip yardımlaşmaz ve böylece birbirinizin velisi olmazsa­nız) yeryüzünde fitne ve büyük bir fesad baş gösterir”(Enfal: 73).

Kur'an'da fesad olarak sayılan eylemlerin başlıcaları, 'iman etmeyip, insanları Allah'ın yolundan alı­koymak, büyüklenmek, haksız yere, kan dökmek, tuğyankârlık yapmak (bk. Tağut/Tuğyan), fahşa ve münker işlemek (bk. fahşa, münker), nesli ve ekini helak etmek, livata yapmak, yol kesmek, hırsızlık, insanları gruplara ayırmak, sihirbazlık'tır (Bakara: 205, Yusuf: 37, Ankebut: 28-30), Kasas: 3-4, Yunus: 91, Nahl: 88, A'raf: 86, Nemi: 14, Fecr: 12). Kısaca, fakihlerin tesbit ettiği üzere, dinî hükümlerin dayandığı 'soy, mal, can, din ve akıl' güvenliğini yok edici eylemler fesat sınırına girebilir. Müfsidlerin cezası - ayrıntı ve ihtilâf­lar fıkıh kitaplarına, bakılabilir. Kur'an'da şu ayette belirtilmiştir:

“Allah ve Rasûlü'yle savaşanların (örneğin faiz alıp-verenler gibi-) (Bakara: 279) ve yeryüzünde fesada koşanların cezası öldürülmeleri veya asıl­maları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi veya yerden nefyedilmeleridir (uzaklaştır­ma, sürgün, hapis de olabilir denmiştir)”(Maide: 33).

SÜLH/SALÎH kavramları 'Sa-Le-Ha' fiil kökünden gelir. Bu fiil 'fesad'ın zıddı olup, 'doğru oldu, sağlam oldu, düzeldi, fesat kendinden gitti’ anlamlarına gelir. Bu fiilin ism-i faili olan ‘Salih' 'doğru yolda bulunan, fasit olmayan, görevlerini yerine getiren' demektir; Kur'an'da 'doğru olan emeller' için de sık sık kullanıl­maktadır. Masdar şekli 'sulh/salâh' 'doğruluk, uygun­luk, fesadın sona ermesi, düşmanlığa son verme, barış' anlamlarındadır. 'İf'al’ babından 'esleha' 'ıslah etmek, fesadı gidermek, düzeltmek', 'islah' masdarı, 'muslih' ise, 'düzelten, fesadı gideren, hayırlı ve yararlı işlerde bu­lunan, sulhu sağlayan' anlamında ism-i faildir. Yine 'Sa-Le-Ha' kökünden gelen 'maslahat', 'sulhun gerek­tirdiği, menfaat' demektir ve Fıkıh'ta çok kullanılır; özellikle Hanbelî Mezhebi'nde Fıkh'ın kaynakları ara­sındadır. İstılah kelimesi de aynı kökten türeyen bir diğer kelimedir, Türkçe'de genellikle 'terim, kavram' sözcükleriyle karşılanmaktadır. [237]

Sözcüğün üçlü fiil şekli 'sa-le-ha' Kur'an'da 'fasit olmamak, doğru ve sağlam olmak, yolu düzgün olmak' anlamında “Adn cennetleri, girerler oraya ve babaların­dan eşlerinden ve soylarından salih olanlar da”(Râ'd: 23) gibi ayetlerde; 'esleha' özellikle fısktan, nifak veya küfrden sonra tevbeyi, imanı ve takvayı izleyerek 'düzeltmek, doğrultmak, ıslah etmek' anlamlarında “Kim zulmettikten sonra tevbe eder ve ıslah ederse” (Maide: 39), “Kim iman eder ve ıslah ederse” (En'am: 48); “Ar­tık kim ittika. eder (sakınır) ve ıslah ederse” (A'raf: 35) gibi ve daha başka ayetlerde geçer. Bu ayetlerdeki 'sa­lih olmak'tan kasıt 'iyi, yaraşırlı, aklen ve naklen ha­yırlı olmak, iyi işlerde bulunmak, hem kalp hem be­den yönünden fesat içinde olmamak'; 'ıslah etmek'ten kasıt ise, 'gerek kendisindeki iman ve amel yönünde­ki fesadı, halbî, bedenî ve malî fesadı gidermek, gerek­se yerde ve denizdeki fesadı gidermeğe çalışmak'tır.

Kur'an'da fesat bazen 'seyyie - kötülüğün' karşıtı olarak da kullanılır: “Salih ameli seyyiatla karıştırdılar”(Tevbe: 102) ayetinde böyledir. Yine, Kur'an'da Allah'ın insanları ıslah etmesinden söz edilir. Ragıp el-İsfahanî bunun üç şekilde olduğunu söyler: İlki, Al­lah'ın insanı 'salih' yaratmasıdır; “Rabım,beni ba­na ve ana-babama verdiğin nimete şükretmeğe ve ra­zı olacağın salih amel işlemeğe sevk et, benim için so­yumda da ıslahda bulun” (Ahkaf: 15) ayetinde bu an­lam vardır. Allah dilediği bazı insanları önce gerek ataları yönden temizler (istifa eder, bk. İstifa) ve gerek­se onları her türlü fesaddan korur, seçer (ictiba). Pey­gamberler böyledir; doğumlarında, yaratılışlarında ve atalarında hep sulh vardır ve Allah onları salihler ola­rak yaratmış ve salihler olarak yaşatıp, salihler olarak canlarını almıştır; salihler olarak da diriltecektir. Kur'­an'da peygamberlerden söz edilirken zaman zaman on­ların salihlerden oldukları belirtilir (ör; A. İmran: 46, Tahrim: 10). Yukarıdaki ayetin öncesi ve sonrasından Allah'ın bazı insanları seçip salih yapmasının yalnız peygamberlere özgü olmadığı da çıkarılabilir. İkinci şe­kil, insanda başgösteren fesadı gidermekle olur. idman edip amel-i salih işleyenler ve Rabblerinden hakk ola­rak Muhammed'e indirilene inananların kötülüklerini örtmüş ve hallerini ıslah etmiştir” (Muhammed: 2) ayetinde durum böyledir. Üçüncü olarak da Allah in...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Fesad ve Sulh Salâh Salih
« Posted on: 23 Nisan 2024, 11:31:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Fesad ve Sulh Salâh Salih rüya tabiri,Fesad ve Sulh Salâh Salih mekke canlı, Fesad ve Sulh Salâh Salih kabe canlı yayın, Fesad ve Sulh Salâh Salih Üç boyutlu kuran oku Fesad ve Sulh Salâh Salih kuran ı kerim, Fesad ve Sulh Salâh Salih peygamber kıssaları,Fesad ve Sulh Salâh Salih ilitam ders soruları, Fesad ve Sulh Salâh Salihönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes