> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Enfal 72. Ayetinin Tefsiri İle İlgili Müfessirlerin Görüşleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Enfal 72. Ayetinin Tefsiri İle İlgili Müfessirlerin Görüşleri  (Okunma Sayısı 3548 defa)
12 Şubat 2011, 18:29:56
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 12 Şubat 2011, 18:29:56 »



Enfal 72. Ayetinin Tefsiri İle İlgili Müfessirlerin Görüşleri

 Müfessirler ayette geçen “Velayet” kavramının manası hususunda ihtilafa düştüklerinden ayeti birbirinden oldukça uzak manalarla tefsir ederek farklı kanaatler ileri sürmüşlerdir.

Rivayet tefsirinin ünlü isimlerinden Hafız İbn Kesîr, “Resûlüllah (s.a.v) bir orduya veya müfrezeye kumandan tayin ettiği zaman, özellikle kendi hususunda Allah'tan korkmayı ve beraberindeki müslümanlar hakkında da hayrı tavsiye eder ve şöyle buyururdu: “Allah'ın yolunda Allah'ın adıyla savaşın. Allah'a küfredenlerle çarpışın. Müşriklerden olan düşmanınla karşılaştığın zaman, onları üç şeye davet et: Bunların hangisin­de sana icabet ederlerse, onu kabul et ve onlardan el çek. Sonra onları İslam'a davet et. Şayet sana icabet ederlerse onu kabul et ve kendilerini serbest bırak. Sonra onları kendi yurtlarından muhacirler diyarına hicrete davet et ve onlara, bunu yaptıkları takdirde, muhacirlerin lehine, olan şeyin kendilerinin de lehine, onların aleyhine olanın kendilerinin de aleyhine olacağını bil­dir. Şayet hicreti reddeder ve kendi yurtlarını tercih ederlerse, onlara, müslümanlarm bedevileri gibi olacaklarını, kendilerine, Allah'ın mü'minler üzerinde geçerli olan hükmünün uygulana­cağını ve müslümanlarla birlikte cihad etmedikleri müddetçe fey ve ganimette hiç bir haklarının olamayacağını bildir. Eğer bunu kabul etmezlerse, onlardan cizye iste. Şayet sana icabet ederlerse, onu kabul et ve kendilerini serbest bırak. Eğer bunu da kabul etmezlerse, o zaman Allah'tan yardım isteyerek onrlarla harbet.”[137] şeklinde İmam Ahmed'in, Süleyman İbn Büreyde'den onun da babası Büreyde İbni'l-Husayb el-Eslemi'den rivayet ettiği hadisle istidlal ederek ayette geçen “velayet kavramına”, kavramın taşımadıağı uzak bir mana yükler ve kendinden önceki müfessirlerden çok farklı bir bakış açısı getirerek şöyle der:

“İman edip de hicret etmeyen, aksine kâfirlerin beldele­rinde ikamet eden mü'minlerin, cihad eden mü'minlerle birlikte savaşta hazır olmadıkları müddetçe “ganimet mallarında ve bu ganimet mallarının humus(l/5)'unda hiç bir hisseleri yoktur.' Eğer dini bir savaş hususunda hicret etmeyen bu bedeviler düşmanlarına karşı yardım isterlerse, onlara yardım edin. Zira dinde kardeşleriniz olduklarından onlara yardım etmek sizin üzerinize bir borçtur. Ancak kâfirlerden sizinle aralarında belli bir süreye kadar anlaşma bulunan bir kavme karşı yardım isterlerse, o zaman kendileriyle anlaşma yaptığınız kimselere karşı yeminlerinizi bozarak emanete ihanet etmeyin.”[138] 

Burada İbn Kesîr'in “sizin onlara velayet namına bir şeyi­niz yoktur” ifadesini, “onların ganimet mallarında ve bu ganimet mallarının humus(l/5)'unda hiç bir hisseleri yoktur.” Şeklindeki izah ve tefsirini kabul etmemiz son derece zordur. En azından ayetten anlaşılması gereken ilk ve öncelikli mana bu değildir. Bu olsa olsa ayetin talî derecedeki dolaylı manalarından biri olabilir. Zira siyâk-sibâkı ve sevkolunduğu ortam dikkate alın­dığı zaman ayetlerin ganimet taksimini değil, elde edilen esir­lerle müslümanlar arasındaki yardımlaşma, destek ve yakınlığı konu aldığını görüyoruz. Diğer taraftan delil olarak zikrettiği hadisle ayetin doğrudan bir ilişkisi söz konusu olmadığı gibi kavramın geçtiği Kehf suresi 44. ayetini tefsir ederken kendisi de orada kavrama bu manayı vermez ve bilâkis “İşte burada hüküm vermek hak olan Allah'a mahsustur” [139] açıklamasını yapar. Aynı kavrama bu şekiîde iki ayrı anlam yüklemesi bir çelişki sayılır.

Şevkânî (ö. 1250/1834), bu âyetin ve ayette geçen, vela­yet kavramının tefsirinde, “Ayetin manası, sizin onlara yardım ve destek namına bir sorumluluğunuz yoktur. [140] Şeklinde kanaatini ortaya koyarak İbn Kesire muhalefet eder. Ancak o, kavramın taşıdığı mana ile ilgili olarak ikinci bir ihtimal daha belirtir ve, “yahut yakın akrabalarınız bile olsalar, hicret etme­melerinden dolayı sizin onlarla miras bağı adına bir ilişkiniz yoktur.”[141] Yorumunu serdeder.

Şevkânî'nin ikinci bir ihtimal olarak üzerinde durduğu bu manayı kavramın hakikî ve tek manası gibi telakki eden ayetin izahında sadece bu manayı nakleden bazı müfesirler de yok değildir.

Meselâ Nesefi (ö. 710/1310) ile Zemahşerî bunlardan bazılarıdır. Onlar Kehf sûresi 44. âyetinde geçen velayet lafzı hakkında aynı kelimeleri kullanarak, “Hamza ve Alî'nin kıraati­ne göre vavın kesrası ile el-vilâyetü (şeklinde) okunur. Bu ke­lime, fetha ile (el-Velâyetü) nusrat/yardım etme ve birinin işini üzerine alıp onu ifa etme demektir. Kesra ile (el-vilâyetü), Sultan/hükümdar/vâli/kuvvet/kudret ve Melik/mutlak malik, li­der/mülk sahibi ve amir demektir.” [142] Açıklamasını yapmaları­na rağmen Enfal sûresi 72. ayetinin tefsirinde, “mâ leküm min velayetinim min şey'in” ifadesini sizin onlarla miras konusunda bir ilişkiniz yoktur” [143] şeklinde izah ederek kendi kendileriyle çelişkiye düşerler. Halbuki kavrama yüklenmesi gereken mana­yı Kur'an bütünlüğü içerisinde araştırdığımızda miras manasını yüklemenin ve özellikle de bu manaya tahsis etmenin mümkün olmadığını görürüz. Kaldı ki mevzumuz olan 'Velayet' ve “Vilâyet” kavramlarını tahlil ederken bunlara kendileri de böyle bir mana vermemektedirler.

Kavrama yüklenmesi gereken manayı, ayetin ayet çerçe­vesi, siyâk-sibâk ilişkisi ve Kur'an bütünlüğü içerisinde araştır­dığımızda miras manasını yüklemenin ve özellikle de bu mana­ya tahsis etmenin mümkün olmadığını görürüz. Çünkü bu ayet kendisinden sonraki iki ayetle birlikte düşünülmesi gereken bir ortamda serdedilmekte ve ikisinin muhtevası da kâfirlerle müslümanlar arasındaki dostluk ve yardımlaşmayı reddetmek­tedir. Kaldıki mevzumuz olan “Velayet” ve “Vilâyet” kavramla­rını tahlil ederken bunlara kendisi de miras gibi bir mana vermemektedir.

Nitekim İbn Cerîr et-Taberî, Enfal 72, 73 ve 74. ayetleri­ni bir bütün olarak ele alır ve bu konudaki farklı rivayetleri naklettikten sonra kavrama miras manası yükleyen ve ayeti bu çerçevede anlayanları reddederek şöyle der:

“Kâfirler de bir­birlerinin velisidir.” ayetinin te'viline en uygun olan görüş şöyle diyenlerin görüşüdür: Kâfirler, mü'minlerin değil, birbirlerinin velisidirler. Bu ayet, Allah Teala'nın mü'mine, hicreti terkederek dâru'l-harpte ikamet etmeyi haram kıldığına delildir. Zira Arapların kelamında velî kelimesinin manalarından olarak bilineni, onun yardımcı/en-Nasîr, yardım eden/el-muîn veya amca oğlu ve evlenme yoluyla akrabalık manalarıdır. Vâris manasına gelince, bu, velî kelimesinin manaları arasında maruf değildir. Ancak kendisinden sonra mirasım taksim etme konu­sunda velîsi olur manası müstesna. Bu ise, her ne kadar söz götürse de uzak bir manadır. Halbuki Allah'ın kelamını daha kuvvetli ve daha meşhur olan manasına yöneltmek, aksine hamletmekten daha evlâdır.

Halböyle olunca, “Eğer bunu yapmazsanız, yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat çıkar.” ayetinin tevili ile ilgili bu iki görüşten en uygun olanı: “Eğer din konusunda karşılıklı yar­dımlaşma ve nusrat gibi size emrettiğim şeyleri yapmazsanız, yeryüzünde fitne çıkar.” diyenlerin görüşüdür. Zira “İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler, birbirlerinin velileridirler. İman edip de hicret etmeyenler gelince, sizin on­lar için velayet namına bir şeyiniz yoktur...” [144] Kavlinden iti­baren ayetin başlangıcı, din konusunda velayet ve karşılıklı yardımlaşmaya teşvik için nazil olmuştur. Dolayısıyla ayetlerin sonunun da bu teşvikle bitmesi gerekir.

Bu münasebetle Allah Teala, iman edip de şirk diyarın­dan hicret etmeyen, müşriklerin arasında ikâmete devam eden ve müslümanlar la birlikte düşmanlarına karşı savaşmayanlar değil, İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad eden­ler/Allah'ın Resulünü ve muhacirleri barındıran, onlara ve Al­lah'ın dinme yardım edenler; işte Allah'a ve Resulüne hakkıyla iman eden gerçek mü'minler onlardır. Onlar için bir mağfi­ret/kendilerini affetmesi sebebiyle Allah tarafından günâhlarına bir perde ve cennette mideye yarar, hazmı kolay, karınlarında bozulup yel ve pisliğe dönüşmeyen bilâkis cildin terlemesi gibi bir ter haline gelecek olan yiyecek ve içecekten ibaret bol bir

rızik vardır.”[145]

İşte bu ayet, bizim beyân ettiğimiz şu görüşün doğruluğunu ifade etmektedir: Allah Teala'nın bu ayetteki “Onlar bir­birlerinin velisidirler.” ve “Onlar hicret edinceye kadar sizin için onlara” Velayet” nâmına bir şey yoktur” kavliyle kastettiği mana miras değil, ancak nûsret ve maûnetten ibarettir. Çünkü Allah Teala, bunun ardından hicret etmeyenleri değil, “İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler gerçek mü'minlerdir.” kavliyle hicret eden muhacirlerle onları barındı­ran ensara övgüyü zikrederek onlar için kendi katında olan mükâfaatı haber vermiştir. Şayet bundan önceki ayetlerle kaste­dilen, onların miraslarının hükmüne del let etmek olsaydı, bu­nun peşinden gelenin, emredildiği şekilde mirası yerine getir­meye teşvikten başka bir şey olmazdı. Bu husus bu şekilde sa­hih olunca, bu ayetlerin hiçbirinde nasih ve mensuhun söz ko­nusu olmadığına apaçık delil teşkil eder.”[146]

Fahreddin er-Râzî (ö.606/1209) bu âyetleri tefsir eder­ken orada geçen “Velayet” kavramını mirasla izah eden müfes-sirleri daha açık bir üslupla eleştirerek şöyle der:

“Alimler bu âyette bahsedilen “Velayet” ile neyin kaste­dildiği hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bu cümleden olarak el-Vahidî (ö. 468/1075), İbn Abbas ve diğer müfessirleerden şunu nakletmiştir: “Bundan murad, mirastaki velayettir.” Müfessirler sözlerine devamla verasetin sebebi kılmıştı. İman edip de, hic­ret etmeyen akraba, hicret etmediği ve yardımcı olmadığı için, vâris olamıyordu.'
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Enfal 72. Ayetinin Tefsiri İle İlgili Müfessirlerin Görüşleri
« Posted on: 29 Mart 2024, 04:18:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Enfal 72. Ayetinin Tefsiri İle İlgili Müfessirlerin Görüşleri rüya tabiri,Enfal 72. Ayetinin Tefsiri İle İlgili Müfessirlerin Görüşleri mekke canlı, Enfal 72. Ayetinin Tefsiri İle İlgili Müfessirlerin Görüşleri kabe canlı yayın, Enfal 72. Ayetinin Tefsiri İle İlgili Müfessirlerin Görüşleri Üç boyutlu kuran oku Enfal 72. Ayetinin Tefsiri İle İlgili Müfessirlerin Görüşleri kuran ı kerim, Enfal 72. Ayetinin Tefsiri İle İlgili Müfessirlerin Görüşleri peygamber kıssaları,Enfal 72. Ayetinin Tefsiri İle İlgili Müfessirlerin Görüşleri ilitam ders soruları, Enfal 72. Ayetinin Tefsiri İle İlgili Müfessirlerin Görüşleriönlisans arapça,
Logged
27 Haziran 2015, 05:00:45
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« Yanıtla #1 : 27 Haziran 2015, 05:00:45 »

Esselamu aleykum. Enfal süresinin bu ayetlerini hep ganimet olarak değerlendirmistik, velayet olarak degerlendirildigini de öğrendik. Rabbim razi olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes