๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuranda İnsan Psikolojisi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 03 Nisan 2011, 15:28:52



Konu Başlığı: Emr
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 03 Nisan 2011, 15:28:52
EMR

 Kur'an'ı Kerim'de e-m-r (emera) kökenli kelimeler, iki yüzden fazla ayette geçmektedir. Bu ayetler incelendiğinde ilginç kullanımlara sahip oldukları ve dört temel kav­ramı içerdikleri görülür. Bu kavramlar, şöylece belirlene­bilir.[42]

 1. İş Ve Durum:

 Bu, her türlü söz ve eylemi içerecek nitelikte en genel anlamdır; çoğulu "umur" biçimindedir. Şu örnekler verilebilir:

"Bütün işler ona döndürülür."[43]

"Bütün işler Allah'a dönecektir."[44]

"Sana hiçbir işte başkaldırmayacağım."[45]

"İş hakkında onlara danış.."[46]

İş ve durum anlamından türeyen alt anlamlar da bu­lunmaktadır:

a) Danışma ve fikir belirtme

"Onlar işte bizim fikrimiz var mı?" diyorlardı. De ki: "Buyruğun hepsi Allah'ındır sa­na açmadıklarını içlerinde gizliyorlar. 'Bu işte bizim fikri­miz alınsaydı, burada öldürülmezdik.' diyorlar. (..)"[47]

"De­di ki: "Ne buyurursunuz?"[48]

b) Sorumluluk (vebalü'1-emr):

"...Yaptığının ağırlığı­nı/sorumluluğunu tatmak üzere.."[49]

"Daha önce inkar edip de, inkarlarının karşılığını tadan kimselerin haberi sana gelmedi mi?"[50]

"Onlar işlerinin karşılığını tattılar."[51]

c) Tedbir (işi sıkı tutma):

"Sana bir kötülük gelse, 'Biz önceden ihtiyatlı/tedbirli davrandık' derler."[52]

d) Otorite (ülü'1-emr):

"Allah'a itaat edin, Peygamber'e ve sizden buyruk sahibi (ülülemr) olanlara itaat edin."[53]

"Halbuki o haberi Peygamber'e veya kendilerinden buyruk sahibi olanlara götürselerdi, onlardan sonuç çıkarabilen­ler onu bilirlerdi."[54]

(Bkz.  Ülülemr)

Emr sözcüğü Kur'an'da siyasi otorite anlamında da kullanılır.

e) Dini bölünme:

"Takatta'a" fiiliyle birleşince "din işi"nde bölünmeyi anlatır:

"Ama insanlar din konusunda bölüklere ayrıldılar. Hepsi bize döneceklerdir."[55]

"Ama in­sanlar din konusunda bölük bölük oldular. Her bölük kendi tuttuğu yoldan memnundur."[56]

(Bkz. Din ve Fırka)

f) Çekişme ve tartışma:

"Nitekim halk bunlar hakkında çekişip duruyor."[57]

"Sihirbazlar işi aralarında tartıştı­lar."[58]
 
2. Yaratma (İbda):

 Emr sözcüğünün kullanıldığı ikinci anlam, Allah'ın ya­ratmasıdır; bu anlamda yalnız Allah için kullanılır:

"Bilin ki yaratma da, emir de onun hakkıdır."[59]

"Ruh, Rabbim'in emrinden ibarettir."[60]

 3. Buyurma:

 Emr sözcüğü e-m-r (emera) kökünün masdarı olarak "buyurma" anlatır:

"Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar ararasında hükmettiğinizde adaletli davranmanızı emreder."[61]

"Allah şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder "[62]

"Firavun'un buyruğuna uydular, Oysa Firavun'un buyurduğu sağ duyuya uygun değildi."[63]

Buyurma anlamından türeyen alt anlamlardan bazıları şunlardır:

a) Azap:

"Bugün Allah'ın buyruğundan, onun acıdıkları dışında kurtulacak yoktur. "[64]

"Su çekildi, iş de bitti."[65]

 "Buyruğumuz gelince, oraların altını üstüne getirdik."[66]

"İş olup bitince şeytan dedi ki.."[67]

"Hâlâ gaflet içinde bu­lunanları ve hâlâ inanmayanları, işin bitmiş olacağı o hasret gözü ile uyar."[68]                                               

b) Hüküm:

"Allah'ın ilminin herşeyi kuşattığını bilme­niz için, Allah'ın buyruğu bunlar arasında iner durur."[69]

c) Takdir ve kaza:

"İşi düzenleyen Allah'tır.."[70]

"İşleri yürüten Allah'tır."[71]

d) Ölüm:

"Allah'ın buyruğu (ölüm) gelene kadar dinde şüpheye düştünüz."[72]

e) Kıyamet:

Kıyamet olayı çok genel anlamlı bir sözcük olan emr'le anlatılmıştır:

"Allah'ın buyruğu (kıyamet) gelecektir. Acele etmesini istemeyin.'[73]

 4. Çoğalma:

 Emira kökünden türeyince "çoğalma" anlatır. Çoğalma ise "emr" sahibi, yani yöneten birinin bulunmasını gerektirir.

"Bir şehri yok etmek istediğimiz zaman şımarık varlık­larına yola gelmelerini (itaat etmelerini) emrederiz; ama onlar yoldan çıkarlar."[74]

ayetindeki "yola gelmelerini" bö­lümüne "onların çoğalmalarını" anlamı da verilir.

"Emr" kelimesi türetikleri ve birleşikleriyle başka an­lamlar da kazanmıştır.[75]


[42] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 24.

[43] Hûd, 11/123.

[44] Bakara, 2/210.

[45] Kehf 18/69.

[46] Ali İmran 3/159.

[47] Ali İmran, 3/154.

[48] Araf, 7/110.

[49] Maide, 5/95.

[50] Tegabun, 64/5.

[51] Talak, 65/9.

[52] Tevbe 9/50.

[53] Nisa 4/59.

[54] Nisa 4/83.

[55] Enbiya, 21/23.

[56] Müminun, 23/53.

[57] Kehf, 18/21.

[58] Taha, 10/62. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 25-26.

[59] A'raf, 7/54.

[60] İsra, 17/85. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 26.

[61] Nisa, 4/58.

[62] Nahl, 16/90.

[63] Hûd, 11/97.

[64] Hûd, 11/43.

[65] Hûd, 11/44.

[66] Hûd, 11/82.

[67] İbrahim, 14/22.

[68] Meryem, 19/39.

[69] Talak, 65/5.

[70] Yunus, 10/3.

[71] Rad, 13/2.

[72] Hadid, 57/14.

[73] Nahl, 16/1. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 26-28.

[74] İsra, 17/16.

[75] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 28.