> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Emr ve Hukm Hikmet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Emr ve Hukm Hikmet  (Okunma Sayısı 1168 defa)
17 Şubat 2011, 13:58:17
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 17 Şubat 2011, 13:58:17 »



Emr-Hukm/Hikmet

 Emr kelimesi Türkçe'de 'emir (buyruk) ve iş’ söz­cükleriyle karşılanır. Arapça'da bu her iki anlamı da kapsayacak 'şe'n' kelimesi vardır ki, Ragıp el-îsfahanî emr'i bu kelimeyle izah etmiştir.[151] Kelimenin aslı 'em­retti' anlamında 'E-Me-Ra'dır. Türkçe'de kullanılan 'amir, memur' sözcükleri' 'emreden, kendisine emredi­len' anlamlarında bu kelimeden türemedir.

Emr, gerek yaratılış, gerekse Allah'ın göklerde ve yerdeki hakimiyetiyle çok yakından ilgisi bulunan te­mel Kur'anî kavramlardandır. Bir ayette, “Dikkat edin, yaratma ve emr O'nundur, Alemlerin Rabbi ne mübarektir (A'raf: 54)” buyurulurken; bir başka ayette “Al­lah bir emra hükmettiği zaman, yalnızca ona ‘ol der, o da oluverir” buyurulmaktadır (Bakara: 117)”. Yine, başka ayetlerde, “Emr yerine geldi Allah'a döner emirler (Bakara: 210)”; “Emr'de” bize bir şey yok mu?” der­ler; “emr bütünüyle Allah'ındır” de (A. îmran: 154)”; “Sonra Arş’ı kapladı, emr'i yerine getirir (Yunus; 3)”; “Emr'i gökten yere düzenler; sonra, sizin saydığınızdan bin yıl kadar süren bir günde O'na çıkar.” (Secde: 5) ve “Saatin emri ancak bir göz açıp yumma gibi, yahut daha yakındır(Nahl: 77)” denilmektedir.

Bütün bu ayetlerden anladığımız, evrende mutlak anlamda iradesi hakim olan tek ve mutlak varlığın Al­lah olduğudur. Bütün diğer varlıkların varoluşları ve gerçeklikleri Allah'tandır. Daha önce yeri geldikçe açık­lamaya çalıştığımız ve ruh bahsinde de değineceğimiz gibi, tek hakikat, yani hakk olan Allah'tır ve diğer varlıkların hakikatli Allah'tandır. Varlıkları ve eylem­lerini yaratan da Allah'tır. Şu halde, varlıklar yaratıl­madan önce Allah'ın ilminde vardı. Allah onları ya­ratmak dileyince belirli mertebelerde yarattı ve melekût alemi'nde köklerini var etti; sonra da, emr deni­len bu köklere dilediği zaman “öl” der. [152] Yani, Allah'ın varlıkları yaratmayı dilemesi emr'e hükmetmesidir. (ve izâ kaza emran). Emr, Yalnızca varlıkları değil, ev­rendeki her olayı, her olguyu da içine alır. Allah'ın “ol” demesinden sonra varlıklar ya tümden nuranî (melek­ler gibi), ya maddî-nuranî, ya da cisim giymiş kesif varlıklar halinde sahnede yerlerini alırlar. İste, bu yüz­den evren'e İslâmî terminolojide 'kâinat’ veya 'mükevvenat' denilir, yani 'olanlar, oldurulanlar. Yine, bu yüz­den evren bütünüyle Allah'ın bir ayetidir ve evrendeki her varlık, her olay, her olgu kendi çapında Allah'ın bi­rer ayeti, yani O'nun göstergesidir. Yevm konusunda açıklayacağımız gibi, Allah'ın emre hükmedip, “ol” demesi, ortaya çıkan ve kendilikleri açısından izafî olan bizim gibi varlıklar için bin, hatta elli bin yıl olarak görülse de, aslında bir göz açıp yumma anından daha kısadır ve bu her an içinde Allah 'ol' demekte, yani kai­nat sürekli olmakta bir oluş halinde bulunmaktadır. (Bu gerçek bize, cisimler halinde görülen varlıkların esaslarının veya Allah'ın isimlerinin sürekli tecellileri­nin şiddetini göstermesi açısından olduğu gibi, Saba Melikesi'nin tahtını göz açıp kapayıncaya kadar bin kilo­metreden daha fazla bir uzaklıktan Kudüs'e getiriveren Hz. Süleyman'ın salih sahabesinin halini ve rüyanın ni­teliğini de bir bakıma açıklar özelliktedir.)

Demek ki, emr öncelikle, varlıkların özünü, eşya­nın gerçeğini ifade eden bir kelimedir ve bu kelime, Al­lah'ın iradesi, hükmü ve kudretiyle, fiiliyle yakından bağlantılıdır. Çünkü, emr”de bir 'meşiet’ ve 'kaza' sözkonusudur. Her bir emr'e veya küllî olarak emr'e 'ol' dedikten sonra, değişik biçim ve cisimlerde görülen var­lıkların hayatlarının devam etmesi sözkonusudur. Var­lıkların ortaya, çıkmasıyla bir 'ikilik' de ortaya çıkmış, yani bir 'bilen' ve 'bilinen' başgöstermiş demektir. Mut­lak, izafî olarak tecellî edince, izafînin gerçekliğe ulaş­ması sorunu sözkonusudur artık. Yani, bütün varlıklar Mutlak Hakikat karşısında izafîdirler ve Mutlak'a bağlı olarak bir mutlaklık da taşımaktadırlar; işte, önemli olan bu mutlakuğa ve sonunda Mutlak'a ulaşmaktır. Allah “O her gün bir iştedir (şe'n)” ayetinde de ifade olunduğu gibi, sürekli 'fa'alün lima yürîd'dir; bununla varlıklar alemi her an yenilenmekte, yeniden doğmak­ta; bir başka deyişle, Allah'tan gelip, Allah'a gitmekte­dir. Demek oluyor ki, Allah hep emr'e hükmetmekte, “ol” demekte ve emri yerine getirmektedir; veya emri düzenlemektedir(yüdebbir'ul-emr). Onun emri gökten  yere düzenlemesi, Kendisi'yle varlıklar arasındaki iliş­kiyi belirtmesi açısındandır; yoksa O gökte değildir. Fa­kat, bu ifadenin bir diğer yönü daha vardır ki, bütü­nüyle insanla ilgilidir.

Emr bütünüyle Allah'ındır. Fakat, başka varlıkla­rın aksine (cinlere ve) insana irade verdiği için, yer­yüzünde emrini belli ölçülerde insanın eliyle yürütür. O'nun yeryüzündeki emr'i, insanların uyması için elçi­leri aracılığıyla gönderdiği din, yani İslâm'dır. Nitekim, bir ayet-i kerime'de, “Sonra seni emr'den bir şeriat üze­rine kıldık, ona uy (Casiye; 18)” buyurulurken; bir baş­ka ayette bu emr'in din olduğu açıklanmaktadır: “Sizin için... dinden bir şeriat yaptı{Şura; 13)”

Nasıl, evrenin başka her yanındaki emr bütünüyle Allah'a aitse, varlıkları rızklandıran, hayatlarını de­vam ettiren, yağmuru yağdıran, güneşi, ayı ve yıldız­ları idare eden, kasırgalar, fırtınalar gönderen... Allah'sa, yeryüzünde de emr bütünüyle Allah'a aitir. Rabb ve Melik bahsinde açıklamaya çalıştığımız gibi, bazı insanlar Allah'ın emri dışına çıkarak saparlar; böylece Fir’avnlaaşırlar; ama Kur'an'ın diliyle, “Fir’avn’ın emri reşid (doğru)  değildir (Hud: 97)”. İblis bazı insanlara, bu insanlar da diğer insanlara 'reşîd' olmayan enirler­de bulunurlar; kendilerini yetkili 'amir' yerine korlar ve başkalarını 'memur'ları yaparlar. Fakat, Allah insan­lara yalnızca Kendisinin 'memur'ları olmayı emreder. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, yeryüzünde emrini O, in­sanlar arasından seçtiği elçileri vasıtasıyla yürütür. Di­ğer insanlar bu elçilere uymak zorundadır; elçiler Al­lah'ın emrini yerine getirirken de, bu emre uymayı ka­bul edenlerle 'istişare'de bulunurlar. Şu kadar ki, in­sanların emrden hiç bir payları yoktur; elçiler Allah'ın emrini seçtikleri insanlar aracılığıyla yerine getirebilir­ler; yani, bir savaşta bazılarını kumandan seçebilirler, bir yere vali atayabilirler... Peygamber'den sonra ise, emrle sorumlu olanlar 'ülü'l-emr'dir (bk. Velî).

Dikkat olunursa, emr'de bir 'komuta', bir 'hakimi-yet’ ve 'yaptırıcılık' sözkonusudur.[153] Bu bakımdan, sözgelimi askerî alanda komutanlığa, bir işin başında bulunmaya ve yöneticiliğe 'emaret', 'emaretle sorum­lu olanlara 'emir', emirlerin buyruklarına da 'emr emir' denmektedir.

Emr'in yerine getirilmesi HUKM'le ilgilidir. Ha-Ke-Me’ fiilinin masdan olan 'hukm' bir güç, tahakküm, ka­rar verme, egemenlik ifade etmektedir. Hukm, kelime anlamı olarak 'yönetme, idare etme' demektir. Ayrıca, Araplar atı gemlemeğe de 'hukm' derler. Demek ki, 'hukm'de 'zapt u rapt altına alma' anlamı da vardır, Fiil, 'tef'’il babına nakledilip, sözgelimi, ‘hakkeme-hû’ şeklinde kullanıldığında 'hakem tayin etmek' demek olur. Hakim, 'insanlar arasındaki anlaşmazlıkları çözüm­lemek için seçilen kişi'dir. Mahkeme ise, 'anlaşmazlık­ları çözümleyen kurul veya anlaşmazlıkların çözümlen­diği yer'dir.[154] 'Hakim', anlaşmazlıkları çözümleme ko­nusunda hüküm veren' kişiyken, 'kazi (kadı)' 'doğru­dan hüküm veren ve hükmü yerine getiren'dir.

Hukm, Türkçe'de kullanıldığı şekliyle 'hakimiyet/egemenlik' kelimesinin de karşılığıdır. Yani, bu bağ­lamda hukm veya, 'hakimiyet', “sahibinin gücü üstün­de hiç bir gücün bulunmaması”nı ifade eder. [155] Nasıl emr, Allah'a ait ve bütünüyle Allah'ınsa, hukm de bü­tünüyle Allah'a aittir: “Hukm ancak Allah'ındır, O'ndan başkasına ibadet etmemenizi emretti (Yusuf: 40).”

Emr’le 'hukm' arasında, 'kaza' ile 'kader' arasında olduğu gibi, girift bir öncelik-sonralık vardır. Yaratılış ve her şeyi öncelikle 'elinde' tutuş noktasında 'emr’ 'hukm'den öncedir ye 'hukm' emr'in yerine gelmesi için, deyiş yerindeyse verilen karardır, çizilen yoldur. Öte yandan, hukm'ün icrası için de emr'de bulunmak, yani, sözcük anlamıyla 'emretmek' gerekir; bu noktada 'emr’ hukmden sonra gelir. Ama, 'amir/emîr'in hükmeden ol­ması açısından da, yine 'emr', 'hükm'den öncedir.

Allah'ın hükmü bütün evrende geçerlidir ve O'n­dan başka hüküm sahibi yoktur, O kimseyi hükmüne or­tak yapmaz{Keht: 26). Yeryüzünde hükmünü yine in­sanlar aracılığıyla yürütür Allah. Ve, bunun için de ki­tap indirir; hükmünü yürütmekle görevlendirdiği kişi­ler bu kitapla hükmetmek durumundadırlar:

“Muhakkak sana kitabı hakkla indirdik, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği şekilde hükmet men için(Nisa: 105)”.

Kitap'la hükmetmek 'adalet'le hükmetmektir; bu bakımdan, kitapla hükmedilmezse adaletle hükmedil­miş olmaz.

Kur'an'ın ayetlerine dikkat edildiğinde, hukm'le ılm'in yanyana geldiği görülür. Örneğin, Yusuf'a hukm ve ilm verilmiştir (Yusuf: 22); aynı durum Lût için(Enbiya: 74) ve tabiî ki, tüm diğer peygamberler için de sözkonusudur. Yine, Allah'ın sıfatlarından olan 'hakim' sıfatı, Kur'an'da çoğunlukla 'alîm' ve yine ilimle ilgisi bulunan 'habîr' sıfatıyla birlikte anılır, İlm bahsinde de sözünü edeceğimiz gibi, gerçek ilim vahyî olandır ve dolayısıyle ancak vahye dayalı hüküm adaletli ve doğ­ru hüküm olabilir.

Kur'an'da emr kişilere izafe edilir ve sözgelimi 'Fir'avn'ın emri' denirken, hukm bir inanç, yaşayış, ve bil­gi sistemine izafe edilir. Bu bakımdan, Allah'ın hükmü dışındaki hükümlere 'cahiliye hükmü' adı verilir: “Yoksa, cahiliye hükmünü mü istiyorlar? Yakın sahibi bir kavm için, hükmedici olarak Allah'tan daha güzel kim vardır?(Maide: 50)”.

Yeryüzünde, Allah'ın, hükmünü yürütmek için seç­tiği kişiler Allah'ın hükmüyle, kitabıyla hükmederler ve Allah'a inananların bu hükme kayıtsız şartsız bağ­lanm...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Emr ve Hukm Hikmet
« Posted on: 29 Mart 2024, 16:05:53 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Emr ve Hukm Hikmet rüya tabiri,Emr ve Hukm Hikmet mekke canlı, Emr ve Hukm Hikmet kabe canlı yayın, Emr ve Hukm Hikmet Üç boyutlu kuran oku Emr ve Hukm Hikmet kuran ı kerim, Emr ve Hukm Hikmet peygamber kıssaları,Emr ve Hukm Hikmet ilitam ders soruları, Emr ve Hukm Hikmetönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes