Konu Başlığı: Duhâ Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 08 Şubat 2011, 20:52:11 Duhâ Güneşin yayılıp, ışığın uzaması [589], ıssızlık, alışamamak, gam ve üzüntü vakti, ölümün sükûnu, kabrin karanlığı [590] gündüz, gündüzün yansına yakın bir zaman, gündüz saatlerinden bir saat diye açıklanmıştır [591]. Duhâ'nın belirlediği zaman ed-dahvetu kelimesinin belirlediği zamandan sonra gelir. Dolayısıyla ed-dahvetu kelimesinin belirlediği vakit, güneşin doğmasından sonraki zamandır. Duha kelimesi, ğedâ' ile de açıklanmıştır [592]. Arapların, kuşluk vaktinde, hem kendilerinin yiyip içtikleri, hem de develerini otlattıkları ve bu vakitte yemek yiyen için "Kahvaltı yapıyor" ifadesini kullandıkları nakledilmektedir. Nitekim ğedâ (Kehf, 62), kelimeside kuşluk yemeği manasını ifade etmektedir. El-ğudvetu ve ğedâ, kuşluk vaktine yakın bir zamanı ve bu vakitte yenilen yemeği [593] ifade ederken, ğedâ kelimesinde ayrıca "yemek" manası da vardır. Duhâ'nın türevleri, yemek yemek, kurban, güneşin doğuşundan yükselmesine kadar olan süre, insanların haşr olunacağı vakit, güneşin semânın dörtte birine yükselip ortaya gelmesi, gibi manaları kapsar [594]. Araplar, kuşluk vaktinin her anını ölçecek ifadeler kullanarak, tek bir ifade ile bir vaktin her anını söylemenin doğru olmayacağını ortaya koymuşlardır. Sadru'n-nehâr/ terkibi, güneşin doğuşu ile kuşluk namazı vaktine kadar olan süreyi, ğezâletu'd-duhâ/ ise, kuşluğun başlangıcı ile gündüzün beşte biri geçinceye kadar olan süreyi ifade eder [595]. Buna göre sadru'n-nehâr terkibinin ortaya koyduğu süre, ğezâletu'd-duhâ'dan daha uzun bir süredir. Çünkü güneşin doğuşu ile kuşluğun başlangıcı arasında uzun bir zaman geçmektedir. Yine Hz. Musa ile Firavn'un buluşma zamanı için, Tâ-Hâ sûresinin 59. ayetinde geçen mev'id kelimesi, yevm ve duhâ ile açıklanmıştır. Mev'id, asli manayı kaybetmeden, kuşluk vaktini ve o vakitteki buluşma anını ifade ederken, başka bir yerde daha onun, zengin bir alana sahip olduğu gözlenmektedir. Güneşin hareketleri, bazen terkiplerle bazen de güneşin doğuşunu ifade eden bâziğ ve kuşluk vaktinin son anını ifade eden ed-duhâ gibi müfred kelimelerle ölçülmektedir [596]. Bütün bunlar, insan hayatı ile zamanı belirleyen güneşin, ne derece bütünleştiğini göstermektedir. Olaylar, kurban [597] gibi dini vecibeler güneşin hareketiyle anlam kazanmaktadır. Böylece güneşin hareketinin, olayın mahiyeti ve dilin morfolojisi ile ne kadar birliktelik oluşturduğu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca insanların, Kur'ân öncesi dönemde, güneşin hareketlen ile hayatlarını bütünleştirdikleri; Kur'ân'ın ise, asıl manasından koparmadan, söz konusu kelimeye dînî bir anlam kazandırdığı gözlenmektedir. Kur'ân'da yedi yerde geçen duhâ/ kavramı (A'râf, 98; Tâ-Hâ, 59, 119; Nâzi'ât, 29, 46; Şems, 1; Duhâ, 1) gerek fiil olarak, gerekse isim olarak bütün kullanımlarında, ısıyı ifade etmektedir. Kozmik yapının bu hareketi sosyolojik yapıyı harekete geçirmektedir. Bu nedenle insanların bu vakitte uyumaları, biyolojik, sosyolojik, ekonomik olarak zararlıdır. Bu vakitte uyumanın kalbe zarar verdiği, verem hastalığına sebep olduğu, Kur'ân'ın nüzulünden önce benimsenen bir inanış olduğu nakledilmektedir [598]. Bu ise insanların kozmoloji ve onun önemli bir öğesi olan güneşle ne kadar yakından ilgilendiğini göstermektedir. Kur'ân'ın, üzerine yemin ettiği bir vaktin aracı olan güneşin, Kur'ân'ın nüzulünden çok sonraki asırlarda incelenmesi, artarak devam eden bir realitedir. Bu meyanda yapılan açıklamalarda, güneşin doğuşu ile -gelen sabahın, kıyamete, kabirden kalkışa benzetildiği gözlenmektedir [599]. Güneşin, kuşluk vaktini ortaya koyan hareketlerini, öncelik ve sonralığa göre felak fecr bâziğ şeklinde sıralamak mümkündür. A'râf sûresinin 98. ayetinde geçen duh/ nın, dahvetun-nehâr / ile izah edilip, dûhâ kelimesinin güneş ışığının yükselişini [600] ifade ettiği şeklindeki açıklamalar mezkûr yaklaşımı desteklemektedir. Sonuç olarak denilebilirki nehâr/gündüz kelimesi, kendisinde oluşan vakitleri ifade eden kelimelere göre odak bir kelimedir.Bu nedenle nehâr/gündüz kelimesinin, söz konusu kelimelerle anlam ilişkisi içerisinde olduğu söylenebilir. Görüldüğü gibi, zaman kavramını oluşturan bütün kelimeler, bir anlam ağı içerisinde birbirine bağlıdır. Birisinin diğeriyle münasebetini kesmek mümkün değildir. Bazı kelimeler de bu kavram içerisinde iki yönlü bir rol üstlenmektedir. Kuşluk vaktini ifade eden duhâ, bu vakti ifade eden diğer kelimelere göre odak olurken, nehâr/gündüz'e göre, anlam ilişkisinde bulunan anahtar bir kelimedir. [601] 589] er-Râgıb el-Isfahânî, s. 293; İbn Manzûr, XIV, 374-380. [590] Bintu'ş-Şâti',1, 38. [591] ez-Zeccâc, V, 339; el-Kurtubî, XX, 62. [592] el-Cevherî, VI, 2406; ez-Zebîdî, X, 216; İbn Manzûr, XIV, 475. 575 İbn Manzûr, XIV, 475. [593] ez-Zâvî, III, 375. [594] er-Râgıb el-Isfahânî, s. 293; ez-Zebîdî, X, 217; ez-Zâvî, III, 375. [595] İbn'Âsim, s. 66. [596] İbn Kuteybe, s. 156; er-Râgıb el-Isfahânî, s. 45 [597] el-Buhârî, Edâhî, 7; et-Tirmizî, Edâhî, 11; Ahmed İbn Hanbe!, II, [598] Hatim et-Tâî, Dîvân, s. 57. [599] er-Râzî, Tefsir, XXXII, 83 [600] el-Beydâvî, l, 436 [601] Dr. Faiz Kalın, Kur’an’da Zaman Kavramı, Rağbet Yayınları: 150-152. Konu Başlığı: Ynt: Duhâ Gönderen: Mehmed. üzerinde 25 Ocak 2019, 19:56:27 Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun Rabbim bizlerin ilmini artırsın
Konu Başlığı: Ynt: Duhâ Gönderen: Sevgi. üzerinde 26 Ocak 2019, 01:11:52 Aleyküm Selam
Rabbim bizleri Kur'ân ışığında yaşıyanlardan eylesin inşaAllah |