๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuranda İnsan Psikolojisi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 12 Şubat 2011, 17:24:16



Konu Başlığı: Cenabı Hakkın Bedi İsmi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 12 Şubat 2011, 17:24:16
 
Cenab-ı Hakk'ın Bedi İsmi

 "BD"' kökünden, Kur'ân-ı Kerîm'de üç kelime geçmektedir. "Bid'" benzeri görülmemiş şey anlamında [57] bir diğe­rinde "ortaya yeni birşey çıkarmak" mânâsında iftial babında "ibte-de'ü'hâ" [58] fiili zikrolunmustur. Sıfat olan "Bedî"' ise,yalnız iki âyette ve münhasıran Allah hakkındadır [59], iki âyette de "Bedi'u's-semavati ve'l-ard" şeklinde muzâf olarak geçer. İlkin 55. sıradaki el-En'âm sûresinde görülür. "(O) gökleri ve yeri yoktan var edendir. O'nun nasıl çocuğu olabilir ki? Kendisinin bir eşi yok­tur, herşeyi O yaratmıştır ve O herşeyi bilendir".

Öteki ise Medenî bir âyettir:

"(O) göklerin ve yerin yaratıcısıdır. Birşeyi yaratmak is­tedi mi, ona sadece 'ol' der, o da hemen oluverir." [60]

"Bede'a'ş-şey'e ve'btede'a", birşeyi ilk defa meydana koymak (inşa), ilk yapmak, ilk defa meydana çıkarmak demektir. Bede' a'r-rakiyyete, kuyuyu ilk defa kazıp ortaya çıkarmak, ihdas etmek, [61] "rakiyyetun bedî'un" yeni kazılmış kuyu demektir. İbda', birini ör­nek almadan, birine uymadan bir sanat inşa etmek demektir. Bid'at da mezhebde, şeriat sahibinde, geçmiş emsalinde ve sağlam temellerde sünnet olmayan birşeyi söylemek veya yapmaktır. "Her ihdas edilen şey bid'attir" şeklinde rivayet edilmiştir [62].

Bedî' ism-i şerifi ise mubdî', muhteri’, halik demektir. Yani geçmiş bir örnek olmadan yaratan, îcad ve ihtira’ eden [63] demek­tir. Mübtedi' ve Mübtedi', yani hiçbir örneğe dayanmadan ilk defa ortaya koyan demektir [64]. Allah'ın en büyük isminin "Yâ be-di' a's-semavat ve'l-ard" olduğu rivayet edilmiştir. Taberî der ki:

"Bedî', mübdi’ manasınadır. Muf'il fe'ife çevrilmiştir. Mu'lim'in elim'e, müsi'in semi'a, mubsir'in basîr'a çevrildiği gibi. Mübdi'in mânâsı, munşî', muhdis demektir" [65].

İbn Kesir de Taberî'den nakil yapar ve Mücahid ve Süddî'den "Bid'ate bid'at denmesi geçmişte misali olmadığı içindir"kavlini nakleder. Âlûsî, şöyle der:

"ibda", ihtira', bir zamanda ve bir maddeden olmaksızın ihtirâ'dır. Bu Allah'ın mebde'leri, yani ilkleri var etmesi hususunda kullanılır. Râgıb'ın dediği gibi bu sun'dan başka birşeydir. Çünkü sun', bir unsurla bir sureti (şek­li) terkib etmektir, cisimlerin icadında istimal edilir, tekvinden başkadır" [66]. İbn Kayyim şöyle söyler:

"İbda’, geçmiş bir misal ol­maksızın yaratılanları îcad etmektir. Bedî' ismi mubdi' demek­tir, ancak Rabb Teâlâ için kullanılır" [67].

Bu izahlardan anlaşılacağı üzere, yukarıdaki âyet-i kerîme­lerde "göklerin ve yerin bedî'i" demek, ulvî ve süfîî bütün âlem­lerden hiçbiri yokken, örnek olacak, benzerlik ifade edecek ka­nun, asıl, madde, şekil, misal denecek birşey yokken ilk evvel bunları icad ve tekvin eden, her nev'in ilk ferdini, ilk örneğini var eden, yoktan vücuda getiren ve böyle yoktan var etme âdeti ve Zâtına mahsus fiilî sıfatı olan ve bundan dolayı eşi benzeri bulunmak ve tasavvur edilmek ihtimali olmayan, O'nun varlığı ve var etmesi olmadan bir yoğun vücûda gelmesi ve herhangi birşeyin varlıkta kalması imkânı bulunmayan Yüce Yaratıcıdır [68].

Gökleri ve yeri yoktan var ederi büyük kudretin sahibi yüce Allah, elbette bir "ol" deyivermekle herşeyi yaratmaya kadirdir. Mezkur âyetin [69] sonu, Allah'ın göklerin ve yerin yaratıcısı oluşunu ne kadar da güzel açıklıyor. Yani âyetin son kısmı başını tefsir ediyor. Sanki "Gökleri ve yeri yaratan nasıl olur?" sorusuna cevap veriyor.

"Birşeyi yaratmak istedi mi, ona sâdece 'ol' der, o da hemen oluverir." işte Allah budur.

Madem ki O herşeyi yoktan yaratmıştır, Onun bir eşi, ben­zeri yoktur. O halde O'nun nasıl bir çocuğu olur? Herşeyi O ya­ratmışken yaratıklar Ona nasıl ortak katılabilir? O birşeyi murat ettiği zaman ona sadece "ol" der demez o şey hemen oluverirken, nasıl yaratıklardan bir ortağa ihtiyaç duyabilir? Bunu anla­mamak Allah'ı hakkıyla takdir edememektir. [70]


[57] Ahkâf: 46/9,

[58] Hadid: 57/27

[59] Suat Yıldırım, s. 214.

[60] Bakara: 2/117.

[61] LA, IX, 351-352.

[62] Muf. s. 38.

[63] LA, IX, 551.

[64] TA, V, 370; Fîruzâbâdi, Basa'iru Zevi't-temyiz fi Leta' ifi'l-Kitabi'l-Aziz, II, 231-232.

[65] Tab., I, 508-512.

[66] RM, 1,367.

[67] İbn Kayyim, s. 280.

[68] Elmalılı, III, 2006(dan sadeleştirerek).

[69] Bakara: 2/117

[70] Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim’de Yaratma Kavramı, İnsan Yayınları: 23-26.



Konu Başlığı: Ynt: Cenabı Hakkın Bedi İsmi
Gönderen: Rüveyha üzerinde 30 Kasım 2015, 13:47:30
Esselamu aleykum ve rahmetullah..Rabbimizin Bedi ismi ayrıntılı bir şekilde anlatmış hocamız.Allah razı olsun İnşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Cenabı Hakkın Bedi İsmi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 30 Kasım 2015, 14:54:16
Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Bu güzel bilgi ve güzel anlatım için Rabbim Razı olsun kardeşim. Mevlam ilmimizi artırsın ve hakkıyla öğrenip uygulayanlardan eylesin bizleri inşaAllah...


Konu Başlığı: Ynt: Cenabı Hakkın Bedi İsmi
Gönderen: Pelinay üzerinde 30 Kasım 2015, 17:53:59
Ve aleykumusselam ve rahmetullah.amin ecmain inallah.Allah razi olsun Hocamızdan.Rabbimizin Bedi İsmi Şerifi çok güzel açıklanmış