๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuranda İnsan Psikolojisi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 06 Şubat 2011, 23:46:43



Konu Başlığı: Bilim Adına Zulüm
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 06 Şubat 2011, 23:46:43
BİLİM ADINA ZULÜM

 Değer yargıları toplumlara, nazariyele­re ve hatta bireylere göre değişen bir özel­lik göstermektedir. Her nazariyenin her top­lumun ve her insanın kavramlar konusun­daki yargıları da değişiktir. Bütün nazariye ve düzenlerin kavramlarmdaki bu ayrılık, îslâmda da hususi bir şekilde kendini gös­terir. İslam bir yaşayış biçimi ve inanç ola­rak kendisi ile ilgili özel kavramlarını da be­raberinde getirmiştir. Onunla ilgili kavram­ları bütünü içinde kaynağı ile düşünmek ge­rekir. Özellikle manevî bilimlerde usûl önemli bir yer tutmaktadır. Usulsüz hiçbir bilim yoktur diyebiliriz. Bu nedenle îslamın “ilim - bilim” anlayışını ve- onun bilimsizliğe karşı savaşını kendi bütünü ve kaynağı için­de değerlendirmelidir.

“Bilim adına zulüm” başlığı altında bu bölümü, îslâm'm bilim anlayışı ve onun dı­şındakilerin bilim anlayışma göre ele almak, incelemek gerekir. Önce İslâm'm sonra İs­lâm'ın dışındakilerin bilim anlayışları bilin­meden bu konudaki zulüm açıklanamaz.

İslâmm “ilim” anlayışına göre evrende­ki tüm olayların bilicisi Allah'tır. Mutlak alim Allah'tır. “Mutlak ilim” de onun yanın­dadır. Allah insanlara eşya ile insanlar ara­sındaki (süje - obje) ilişkilerin bir kısmını çözme, kavrama, bilebilme yeteneğini ver­miştir. Bununla birlikte elçileri aracılığı ile “sınırları”, “insanların yetenekleri dışında olanları “bildirici”, “bilmedikleri fakat bil­meleri gereken genellikleri” gösterici bir “hi­dayet” göndermiştir. İnsanların doğuştanlık-larma göre ilmi kavrama olanakları sınır­lıdır. İnsanların doğuştanlıklarını takdir eden ve onlara sınırlarını gösteren Al­lah'ın bu iki “fiil”i arasında bir düzensiz­lik bir çelişki olamayacağı için insanların bilgisinin kaynağı “Kutsal Kitaplar” ve “peygamberlerin tebliği” dir. İnsanların, ger­çeğin bilgisinden bilgi edinme yeteneklerini de  “vahy”den sayabileceğimize göre;    bilgi vahydir. İnsanın bilgisi vahyden alabildiği kadarıdır. Bu durumda ister deneysel olsun, ister manevi olsun tüm bilimler (Kur'an dışı ayırım) vahye uygun olmak zorundadır. Vahye uygun olmayan (kuramlar) nazari­yeler ve kesinleştiği zannedilen, basma bi­lim sözcüğü eklenmiş görüşler ilimden ol­ma, bilim olma niteliğini kaybetmiş şahsî kuruntu olmaktan öte gidemezler. Bu tip düşünce ve kuruntular vahyin çerçeveledi­ği bilim anlayışıyla çelişkiye düştükleri za­man artık, bilimsel değil “bilim dışı” sözler­dir.

İslamın bu bilim anlayışına karşı, onun­la çelişen görüşler bilim dışı kaldıkları için “gayrı îslâmî bilim” anlayışından söz etmek gereksizdir. Çünkü onlar bilim değil “sanı, zan” dırlar. Zan olan yerde bilimden söz aç­mak lüzumsuz ve hatta imkânsız bir uğraş­tır.

İnsanlar çoğunlukla gereksiz işlerle uğ­raşırlar. Emrolundukları gibi yaşamaktansa, düzensiz ve serüvenci bir hayatı üstün tu­tarlar. Serüvenleri ise sonsuz hayatları üze­rine bir kumardır; hiçbir zaman kazanılamayacak bir kumar. Güçlerinin yetmiyeceği sınırları zorlarken haddi aşmış olurlar, bi­limden nasiblerini almadan, onu kavramadan, vahyden kaynaklanmadan uğraştıkları bu lüzumsuz işler yüzünden insan türünün çoğu zalim olmuşlar; insanlara, dolayısı ile kendilerine zulmederek sonsuz hayatlarını mahvetmişlerdir.

“Hayır, onlar ilmini kavramadıkları şeyi yalan saydılar. Kendilerine te'vili de gelme­mişti. Evvelkiler de böyle yalanlamışlardı. Bak o zalimlerin sonu ne olmuştur.” [114]

İlahi kaynaktan beşlenmeyen bu tip bi­limciler uzun çalışmalar, uğraşmalardan sonra ortaya birtakım kuramlar koyarlar. Bu kişilerin evrendeki olaylar karşısında or­taya çıkardıkları bilimsel kuramlar her an yanılma tehlikesi ve imkânı ile karşı karşı­yadır. Çoğu zaman da yanılmaktadır. Örne­ğin:

“İnsan raslantz eseri dünyaya geldi” ya da

“İlk din totemizmdir.” 

“Tüm insan ey­lemlerinin kökeninde ekonomik istemler ya­tar.”

“Bilimin kaynağı akıldır.” v.b. Bu ve buna benzer görüşler, kendilerini ortaya atan kişilerin kendi dünya görüşlerinin so­nucudurlar. Kendi düşüncelerinin dışındaki görüşlerin temsilcileri tarafından reddedil­mişler,   çürütülmüşlerdir. Şahsi dünya gö­rüşlerinden kaynaklanan bu görüşler ço­ğunlukla insanlara doğuştanlıklarrnı kaybeetenler tarafından yöneltilmiş, fıtrattan ve vahyden döndürücü görüşlerdir.

Oysa Allah'ın vahyi gerçek ilimdir. “Onlar, kendilerine ilim verilmiş insanların gö­ğüslerinde parlayan apaçık ayetlerdir. Bi­zim ayetlerimizi zalimlerden başkası inkâr etmez.”[115]

Bunun karşısına çıkanlar ilim - bilim adına zanlanna dayanarak, kendilerine ve insanlara zulmetmektedirler.

“Allah'ın gizlediklerini de açığa vurduk­larını da bildiğini bilmiyorlar mı? İçlerinde Kitab'ı bilmeyen ümmiler var. Onlar ancak zandan başkasını da bilmezler.” [116]

Bu zalimler vahyin sözlerini de değişti­rirler. “Fakat içlerinde zalimler sözü ken­dilerine söylenenden başka bir şekle koy­dular. Biz de üstlerine zulmeder oldukları, için gökten murdar bir azap indirdik.” [117]

Bir kısmını kabul eder bir kısmını hü­kümsüz sayarlar. Ve en önemlisi ilme da­yanmadan insanları saptırmış olurlar.

“Deveden de iki, sığırdan da iki. İki er­keği mi yoksa iki dişiyi mi, ya da bu iki di­şinin rahimlerine sarınıp bürüneni mi, haram etti? Yoksa size tavsiye ettiği zaman siz hazır mı idiniz?

İnsanları “ilme dayanmadan saptırmak” için yalan düzüp de Allah'ın üstüne atan­dan daha zalim kimdir? Şüphesiz Allah o zalimler sürüsüne “Hidayet” vermez.” [118]

Bazıları ise üzerinde bunca kişilerin yol­larını saptırıp insanlarm da sapıtmaları için hayatlarını tükettikleri yanlış nazariyelere hiç kaynağını araştırmadan -örtülmüş doğuştanlığının gereği budur- bilim sanatı ile dayanıp yani ilim anlayışını dayandırıp yanlışları kökleştirirler, insanların fıtratla­rının örtülmesine sebep olurlar. Fıtratı ört­mek için çalışanlar bilmeyerek de yardımcı olsalar kendilerine zulmetmektedirler.

“Allah'a karşı yalan düzenden ya da kendisine hak gelince onu yalan sayandan daha zalim kimdir? Kâfirlere cehennemde barınacak yer mi yok?” [119]

Nemi suresi 44. ayette Belkıs zannına tâ­bi olarak taptığı şeyden dolayı nefsine zul­metmiştir.

İşte bu ve bunun gibi bütün kuruntu sahipleri aslında kendilerine zulmetmekten başka bir şey yapmıyorlardı. Çünkü onlar sonradan bozulmuş ve üstü küfr tabakaları ile örtülmüş aynı zamanda batıla yöneltil­miş doğuştanlıkları ile zanlarına uyuyorlar, bunu gerçeklik, kesinlik sayıyorlar, diğer in­sanlara da takdim ederek, onların da do­ğu ştanlıklarının bozulmasını sağlamış olu­yorlardı.

“Hayır. Onlar kendilerine ilim verilmiş insanlarm sinelerinde parlayan apaçık ayet­lerdir. Bizim ayetlerimizi zalimlerden baş­kası bilerek inkâr etmez.”[120]

İlim gerçek anlamı ile Allah'ın yanında­dır. İnsanlara ise başlangıçda denildiği gibi vahyden bildirilen kadarı verilmiştir. Bu ne­denle insanlar vahyden kendilerine bildiri­len kadarı ile ve buna dayanarak yine vah­yin bir başka şekli olan fıtri ilimden edine­bilme yetenekleri ile ilmi kavramağa çalış­malıdırlar. Vahyden kaynaklanmayan hiç­bir görüş ilim değildir, hiçbir kişi de bilgin değildir, aksine zalimlerin en büyüğüdür. [121]


[114] Yunus: 10/39.

[115] Ankebut: 29/49.

[116] Bakara: 2/77-78.

[117] A'raf: 7/162.

[118] En'am: 6/144.

[119] Ankebut: 29/68.

[120] Ankebut: 29/49.

[121] Ahmet Şişman, Kuran’da Zulüm Kavramı, Beyan Yayınları, İstanbul, 1983: 69-75.



Konu Başlığı: Ynt: Bilim Adına Zulüm
Gönderen: Mehmed. üzerinde 24 Ocak 2019, 13:46:08
Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Bilim Adına Zulüm
Gönderen: Ceren üzerinde 24 Ocak 2019, 16:52:19
Esselamu aleykum  kur anın rehberliğinde yaşayan bilimi de allaha tevekkul içinde gerçekleştirip kurtuluşa erisen kullardan olalim inşallah. ...


Konu Başlığı: Ynt: Bilim Adına Zulüm
Gönderen: Sevgi. üzerinde 25 Ocak 2019, 02:51:11
Aleyküm Selam. Rabbim bizlere herzaman Kur'anı kendine rehber edinip rızasına erişenlerden eylesin inşaAllah..