Konu Başlığı: Beşer Adem Însan Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 17 Şubat 2011, 13:22:43 Beşer - Adem - Însan İnsan'la ilgili olarak, Beşer ve Adem kelimeleri Kur'an'da sık sık kullanılan iki kavramdır. Kur'an-ı Kerim'de, İblis'in Adem'e secde etmeği reddetmesi üzerine, Allanın ona şöyle dediği anlatılır: “İki elimle yarattığım şeye seni secde etmekten alıkoyan nedir?(Sa'd: 75).” Bu ayet-i kerime, insanın yapısındaki iki temel öğeyi açıklamaktadır; Kur'an'da yalnızca insanla ilgili olarak böyle bir ifade kullanılır ki, bu ifade, insanın Ademiyet ve beşeriyet yanlarını ortaya kor. Beşer'in 'beşera' kelimesinden geldiği belirtilir. 'Beşera' derinin dış kısmıdır.[213] Hayvanlarda derinin üzerinde post bulunurken, insanda ise deri kıllara rağmen görünür. Yani, insan için beşer kelimesi, insanın dış görünümünü, zahirini ifade için kullanılmaktadır. Kur'an'da, beşer kelimesinin geçtiği her yerde, insanın varlıklar içinde dış yapısı ve genel dışsal özellikleri nedeniyle vurgulanan zahirî yanını görürüz. Sözgelimi, hayvanı dıştan hayvan yapan, bitkiyi bitki yapan bir takını özellikler olduğu gibi, insanı da dış görünümü itibariyle insan yapan nitelikleri vardır ki, işte bu nitelikleriyle insan beşerdir. “Rabbin meleklere, “muhakkak ben çamurdan bir beşer yaratacağım” (Sa'd: 71) ayetinde, insanın çamurla özdeşleşen bedensel yanının beşerî yanı olduğu açıklanırken, “O'nun ayetlerindendir sizi .topraktan yaratması, sonra beşer olup yayıldınız” ayeti de aynı gerçeği bir başka yanını dile getirmektedir (Rum: 20). Dikkat edilirse, verdiğimiz ikinci ayette, insanların yayılması da onun beşerî yönü olarak açıklanmaktadır; yani insanın beşerî yönü dünyevî yönüdür. Nitekim, “O'dur sudan bir beşer yaratıp da, onu nesep ve sıhr kılan (Furkan: 54)” ayeti bu gerçeği biraz açık biçimde ortaya kor. Bilindiği gibi, her canlının sudan yaratılmış olmasının yanısıra, insan da iki şekilde sudan yaratılmıştır; biri, suyun yeryüzündeki, hattâ tüm görünür alemdeki varlıkların temel kaynağını oluşturması ve özellikle topraktan meydana gelen tüm yaratıkların ancak suyla hayat bulmaları açısından, diğeri de içinde insanın tohumunu barındıran meninin de su kabul edilmesi açısından. İnsanın beşer olarak nesep ve sıhr kılınması, karşıt cinsiyle birleşip üremesi, çocuklar ve kan yakınları sahibi olması demektir; işte, bu da insanın beşerî yönüdür. Bu gerçek, beşer kelimesinin taşıdığı bir diğer anlamda da ifadesini bulmaktadır. Kelimenin fiil şeklinin 'müfaale' babı, 'iki beşer arasındaki yakınlık' demektir ki, Kur'an-ı Kerim'de 'cinsel ilişki' anlamında kullanılır. Kur'an'da, 'İtikaftayken onlarla mübaşerette bulunmayın (Bakara: 187)” buyrulur. Mübaşeret de beşerin özelliklerindendir. Müşrikler insanı yalnızca bir beşer olarak kabul ederler ve onu sadece zahirî nitelikleriyle ele alırlar. Bugün de her çeşit fraksiyonuyla Batı kültür ve medeniyetinin temsil ettiği bu anlayış, insanı hayvanlardan bir hayvan ve yeme, içme, uyuma ve cinsel ilişkiden ibaret bir varlık olarak değerlendirir. Ne zaman müşrik kavimlere bir peygamber gönderilse, onlar beşerin peygamber olamayacağını söyleyip, peygamberlere karşı, hep cephe almışlardır. “Sen de bizim gibi bir beşersin” diyorlardı peygamberlere (İbrahim; 10, Mü'minûn: 24, Hud: 27, Yasin: 15, Şuara: 154 vs). Yine müşrikler insanı yalnızca, fizikî görünümüyle, yani beşerî yanıyla değerlendirdiklerinden, kendilerine fizikî açıdan normalin dışında gelen bir insan karşısında hayrete kapılıp, “Allah için böyle beşer olmaz, bu ancak kerim bir melektir (Yusuf: 31)” şeklinde tepki gösterirler. Ama, insan yalnız beşerî yönüyle değil, kendisini vahy alan ve melekleştiren bir beşer yapan yönüyle de insandır. İşte, insanın melekî yönü, Âdemiyyet kelimesiyle ifade olunur. Âdemiyyet, Allah'ın ruhundan alıp gerçeği gören ve duyan bir kalbe sahip olan yanıdır insanın. İnsan, çamurdan şekil verilen bir beşer olduğu zaman,. Allah kendisine ruhundan üflemiş ve gören, duyan (sem'a, besar) bir kalp sahibi olan insanın önünde melekler secdeye kapanmıştır. “Bir zaman Rabbin meleklere, “muhakkak ben kupkuru çamurdan, düzen verilmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım; onu tesviye edip, içine ruhumdan üflediğimde, hemen ona secdeye kapanın” demişti”(Hıcr: 28-9). “Sonra onu tesviye etti, ona Kendi ruhundan üfledi ve sizin için sem'a, besarlar ve fuadlar kıldı (Secde: 9).” Genelde bütün insanların beşer olup, çamurdan yaratıldığı, fakat meleklerin ancak Adem'in önünde secde ettiği şu ayette daha açık olarak belirtilir: “Sizi yarattık, sonra size şekil’verdik, sonra da meleklere “Adem'e secde edin” dedik (A'raf: İl).” Ayete dikkat olunursa, 'yaratma ve şekil verme, fiillerinin nesnesi olarak 'siz' zamiri kullanılırken, 'secde edilecek varlık' olaraksa Adem kelimesi kullanılmaktadır. Demek ki, meleklerin secde ettiği beşer değil, Adem'dir. Burada şu noktayı belirtmeliyiz. Adem bu noktada bütün insanlığın temsilcisidir ve yalnızca birey olarak Hz. Adem değildir. Adem, insandaki ademiyet yanının temsilcisidir burada. Ne demektir ademiyet yanı? Adem kelimesi için daha başka kökler ve anlamlar belirtilmişse de, Kur'an'ın anlatımına uyan en güzel görüş, Adem'in, 'iç, iç yüzey, iç katman' anlamında 'edim' kelimesinden geldiğidir. [214] İnsandaki iç yüzeyin, iç katmanın ne olduğunu daha önce açıkladık. Nitekim, meleklerin Adem'in önünde secde etmelerinin nedeni, ona isimlerin öğretilmesidir. İsimlerin de ruhun öğeleri, bilginin nuranî güçleri olduğunu daha önce birkaç kez belirttik. İşte, insanın Ademiyet yanı, onun ısıl ışıl bir ruha, dolayısıyle gözleri iyi gören ve kulağı iyi duyan apaydınlık bir kalbe sahip olup, şeytanın aldatmalarından uzak durması yanıdır. Bu hal, insanın yetkin, Sufîliğin deyimiyle 'kâmil' halidir; yani, Adem 'însan-ı Kâmil'dir. İnsanın bu hali yitirişinden sonra yeryüzündeki hayatı ve mücadelesi bu halini yeniden kazanmaya yöneliktir. Fakat, insan hem Ademî, hem de beşerî yönden oluşan bir varlıktır. İşte, onun Allah'ın iki eliyle yaratılmış olması bu gerçeğin ifadesidir. Bu durumu, insan kelimesinin anlamında da görürüz. İnsan kelimesinin kendinden türediği etimolojik kök olarak da iki sözcükten bahsedilir; bunlardan biri 'üns' sözcüğüdür. 'Üns', 'ünsiyet' 'yakınlık’ demektir. Bu 'yakınlık, yaklaşma duygusu', bir yandan hemcinsleriyle bir arada yaşama durumunda olan insanın başka insanlara karşı yakınlığını, bir yandan da Allah'a bütün varlıkların üstünde olan yakınlığını ifade eder.-Bu her iki yakınlığı da uzaklığa çevirmiş olan insan ademiyet halini yitirmiş ve beşerîyetiyle hayvanlaşmış insandır. İnsan kelimesinin, bir de 'nesy- unutmak' fiilinden 'ıfılân' babında 'insiyan'dan bozularak geldiğini söylerler ki,[215] bu da yanlış sayılmamalıdır. Çünkü, Kur'an'da birey olarak Adem'den söz ederken, “Andolsun, önceden Adem'e ahd verdik de unuttu ve onu azim sahibi bulmadık (Taha: 115)” buyrulur. İşte, topraktan yaratılan insanın beşeriyet yanı, Kur'an'ın ifadeleriyle 'unutkanlığının, nankörlüğünün, aceleciliğinin, haklı-haksız tartışmayı pek sevmesinin, bilgisizliğinin, zalimliğinin ve zayıflığının, sembolüdür. Bu olumsuz nitelikleri bastıracak olan da, insanın Ademiyet yanıdır, batını duyularıdır, kalbidir. İnsan beşer olarak kalmamalı, beşeriyetini ademiyetinin emrine vererek, ilk yetkin halini kazanmaya çalışmalıdır. Kur'an'da, yetkin hale 'ahsen-i takvim - en güzel kıvam, en güzel yaratılış' denirken, insanın bu yetkinlikten bütünüyle uzaklaşmış ve hayvanlaşmış beşeriyete yuvarlanmış haline de 'esfel-i safilin - alçakların alçağı’ denir (Tîn: 4-5). Adem, bir yandan bütünüyle insanlığı ve bütün nitelikleriyle insanı temsil ederken, bir yandan da birey olarak bir özelliğe sahipti. Beşerî yanının ağır basıp, Allah'ın ahdini unutarak Şeytan'ın iğvasına kapılmca yetkinliğini yitirdi ve oldukça rahat bir hayattan zorluklarla dolu dünya hayatına atıldı. Adem, İblis gibi günahında ve isyanında diretmeyip, hemen işlediği suçtan dolayı pişman oldu, tevbe etti; Allah da tevbesini kabul ederek, onu seçkin kullarından yaptı; yalnız insanların değil, bütün alemlerin üzerinde bir yer verdi kendine ve nebi Adem kıldı, onu ve Kendi'ni halifelik göreviyle onurlandırdı. “Muhakkak Allah Adem'i, Nuh'u, İbrahim Ailesini ve İmran Ailesi'ni alemler üzerine seçti (A. İmran: 33).” İşte, insanlar da, kendilerini yalnızca beşer olarak görmeden, beşeriyet ve ademiyetten oluşan bir varlık olduklarını unutmadan Şeytan'ın adımları ardınca gitmezler ve her sürçtüklerinde tevbe ederlerse, meleklerin önlerinde secde ettiği Adem halini alır, unutkan İnsandan yakın insan olma durumuna ulaşabilir.[216] [213] Müfredat, 47 [214] a.g.e. 14. [215] a.g.e. 28. [216] Ali Ünal, Kur’an’da Temel Kavramlar, Beyan Yayınları: 264-269. Konu Başlığı: Ynt: Beşer Adem Însan Gönderen: Rüveyha üzerinde 06 Ekim 2016, 12:25:35 Esselamu aleykum ve rahmetullah..İnsan beşerdir şaşar..Önemli olan hemen tevbeye sarılmak..Mevlam her salisemizi tevbe üzeri eylesin İnşaAllah
Konu Başlığı: Ynt: Beşer Adem Însan Gönderen: Sevgi. üzerinde 06 Ekim 2016, 13:15:46 Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Hatasız kul olmaz ama önemli olan hatanın farkına varıp hemen tövbe etmelidir. Mevlam bizleri tövbeleri kabul edilen kullarından eylesin inşaAllah. Amin
Konu Başlığı: Ynt: Beşer Adem Însan Gönderen: Mehmed. üzerinde 06 Ekim 2016, 16:41:17 Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah. Rabbim bizleri hayırlı bir insan eylesin. Rabbim paylaşım için razı olsun.
|