> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi >  Bağ Bahçe Sahipleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bağ Bahçe Sahipleri  (Okunma Sayısı 2622 defa)
19 Eylül 2011, 23:32:33
müzzemmil

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 374


« : 19 Eylül 2011, 23:32:33 »



6. Bağ-Bahçe Sahipleri

Kur'ân-ı Kerim'de çeşitli olaylar anlatılır. Bazen ferdî bazen de içtimaî olay­lar üzerinde durulur. Kur'ân, hadiseleri tasvir ederken onlara canlı bir ha­yat ya da taze bir hareket verir. Olayları, hikayeleri, sahneleri ve bunların kahramanlarım canlı ve hareketli bir hale sokarak, şu anda yaşanıyormuş-casına bir izlenim meydana getirir. Zaman zaman bunu diyalog şeklinde süsleyerek dinleyicinin dikkatini çeker ve onu usandırmaz ve ayrıca ona bir bakış açısı kazandırır. Kur'ân bunu öyle ustaca işler ki, muhataplarını o ola­yın içine çeker. Artık anlatılan olay, bir hikaye değil, hayatın ta kendisi ol­muştur. Böylece okuyucu veya dinleyici pür dikkatle manzarayı görme, his­setme ve tefekkür etme imkanını yakalamış olur.
Kur'ân'ın geçmiş hadiselerin tasvirindeki temel amacı, hatırlatma, Öğüt verme, sakındırma, ibret almaya sevk etme gibi yollardan gidilerek ahlâki bir netice çıkarmak suretiyle insanları uyarmak ve doğruya teşvik etmektir Kur'ân, bunu övgü ve methetmek için yapar. Bu, aynı zamanda sevap ve ikabı belirtmek, işin önemini yüceltmek veya tahkir etmek için de olabilir Aşağıda bahçe sahipleri ile ilgili sunacağımız âyetlerin genel muhtevasın­dan bütün bu sonuçlan çıkarmamız mümkündür. ALLAH Teâlâ'nm nimetle­rine karşı şükreden kimse ile, kendisine verilen nimetlere karşı nankörlük eden kimse arasında geçen konuşmayı Kur'ân şöyle dile getirir:
"Onlara, şu iki adamı misal olarak anlat: Bunlardan birine iki üzüm ba­ğı vermiş, her ikisinin de etrafını hurmalarla donatmış, aralarında da ekin­ler bitirmiştik. îki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbirini eksik bırak­mamıştı. İkisinin arasından bir de ırmak fışkırtmıştık. Bu adamın başka ge­liri de vardı. Bu yüzden arkadaşıyla konuşurken ona şöyle dedi: "Ben, ser­vetçe senden daha zenginim; insan sayısı bakımından da senden daha güç­lüyüm." (Kehf, 18/32-34)
Bu iki kişinin kimliği hakkında çeşitli görüşler vardır. Birincisi, Mahzû-mî kabilesinden Mekkeli iki kardeştir. İkincisi, bu iki kişiden maksat, ALLAH Resulü ile Mekkeli müşriklerdir. Üçüncüsü, ALLAH'a inanan ve inanmayan herkes için geçerli bîr misaldir. Dördüncüsü, babalarından kalan büyük çapta bir mirası, birisi inancının gereği gibi, diğeri de inançsızlığının gere­ği gibi harcayan iki İsrailli kardeştirler.[300]
Her iki tarafı hurmalıklarla kuşatılmış, meyveleri yetişmiş, ekinleri bit­miş ve aralarında devamlı akan nehirlerin bulunduğu bahçelerin sahibi olan kimsenin, bunların dışında başka servetinin de olduğu anlaşılmakta­dır. Bu yüzden:"Ben, servetçe senden daha zenginim, insan sayısı bakımın-' dan daha güçlüyüm" (Kehf, 18/34) diyerek verilen servet ve nimetten dola­yı şımarıyor, kibirleniyor ve kendini üstün görüyordu. Fahruddin Râzî'nin belirttiğine göre âyette geçen "semer" ( yu ) kelimesinin üç türlü oku­nuşu vardır. Birincisi, mim ve sâ harflerinin fethası ile, ikin­cisi, mim harfinin sükûnu ve sâ harfinin otresi İle, üçüncüsü, mim ve sâ harflerinin otresi ile okunmuştur. Dilciler, ötre ile okunduğunda, altm ve gümüş ve bunların dışındaki bütün mal cinslerini kapsar demişlerdir. Mü-cahid, altın ve gümüş olarak yani bu kimsenin iki bahçe dışında nükûd cin­sinden eşyaları da vardı, diye tefsir etmiştir.[301] Hangi açıdan değerlendirirsek değerlendirelim, bu kişinin oldukça zengin olduğu anlaşılmaktadır.
Burada iki adam ve iki bahçe örneği veriliyor. Bu örnekte sahte ve geçi­ci değerlerle ebedi ve kalıcı değerler anlatılıyor. Bu misalde ayrıca dünya ha­yatının zineti ile aldanıp gururlanan nefislerle, ALLAH'a iman ile izzet bulan nefisler arasındaki farkı gösteren çok açık iki örnek canlandırılıyor. Her iki­si de İnsanlar için örnektirler. Birisi, servet sahibi bir adama misaldir ki, ser­veti onu meşgul ediyor, nimet onu şımartıyor. Neticede insanların hayatla­rına ve nefislerine hakim olan gücü unutuyor. Bu nimetin ebedî olduğunu, hiç tükenmeyeceğini sanıyor. Makam ve mevkiin onu hiç yalnız bırakma­yacağını ümit ediyor. Diğer kişi ise, imanıyla izzet bulan, Rabbini anan mü'min kişiye misaldir ki, kendisine verilen nimeti gerçek nimeti veren Al­lah'a bir delil, hamdi ve zikri için bir sebep sayıyor da küfür ve inkara dal­mıyor.[302]
Kıssa çok parlak ve görkemli iki bahçenin tasvirini yapmakta ve bir an­lamda resmini çizmektedir. Her iki bahçe de mahsullerini vermişler ve hiç­bir şeyi eksik bırakmamışlardır. ALLAH Teâlâ, Kehf Sûresi, 33. âyette ürünler­den hiçbir şeyin eksik kalmayışını, normal olarak eksik anlamına gelen bir kelime ile ifade etmiyor da, özellikle "tazlim" kelimesini seçiyor. Bununla biri bahçe sahibi olan iki kişi arasında karşılaştırma yapıp birincisinin ken­disine zulümederek şımardığını ve Rabbine şükretmediğini, verimli bahçe­ler karşısında gurura kapılıp kibirlendiğini belirtiyor.
Bahçelerin cazibesi ve gösterişi kendisini büyüleyen ve bu yüzden de kendini üstün gören bu şahıs, arkadaşıyla konuşurken: "Ben senden maka daha zenginim, nüfusça daha üstünüm" diyerek bahçesinin yanma geliyor. ALLAH'ın kendisine verdiği nimetlere ve varlığa şükredeceği yerde, unutuyor ve kendine zulmediyor. Verimli ve gayet güzel olan bahçenin hiçbir zaman yok olmayacağını ve elinden çıkmayacağını sanıyor. Bu durum onu, asla kı­yamet kopmayacağı inancına götürüyor. Kıyamet kopsa bile orada kendisi­ne değer verileceğini, ayrıcalık tanınacağını ve itibar edileceğini sanıyor, saygı ve hürmet göreceğini bekliyor. İşte onun böyle bir hayal ve varsayımı­nı Kur'ân şöyle dile getiriyor. "(Böyle gurur ve kibirle) kendisine zulmede­rek bağına girdi ve şöyle dedi: "Bunun, hiçbir zaman yok olacağım san­mam. Kıyametin kopacağını da sanmam. Şayet Rabbimin huzuruna götü-rülürsem, hiç şüphem yok ki, forada) bundan daha hayırlı akıbet bukı-İbn Kesir'in ifade ettiğine göre, bu şahıs inkarcı, azgın, kibirli ve zorba bir tavır sergilemek suretiyle bahçesine girdi. Bahçesindeki ağaçları, ekinle­ri, meyveleri, bahçesinin etrafında ve çevresinde birbirini takip eden nehir­leri görünce sandı ki, bunlar tükenmeyecek, bitmeyecek, yok olmayacak ve telef olmayacak. Bu tavrı, onun aklının kıt ve ALLAH'a imanının zayıf olma­sından, dünya hayatı ve ziynetine karşılık âhireti inkar etmesinden dolayı idi. Bunun için o, "Kıyametin vuku bulacağını zannetmem. ALLAH'ın huzu­runa gider ve döndürülürsem bile, benim için daha güzel bir durum vardır. Çünkü ben, Rabbimin nezdinde bahtlı kimseyim. Benim üstünlüğüm ve kerametim olmasaydı, bunu bana vermezdi", diye kendi kendine yorum yapmakta ve haya! kurmaktadır.[303]
Yalnız kendisinin üstün ve hak sahibi olduğunu sanan ve dünyaya bağ­lı olan kimse, âhireti hesaba katmadan yaşar. Dünyada elde ettiği maddi re­fahı ve geçici rahatlığı âhirette de elde edeceğine inanır. Hatta daha üstün ve daha değerli nimetlerin kendisine verileceğini zanneder. Şu ayet bu gibi insanların karakterini ne güzel ifade etmektedir:
"Andolsun ki, kendisine dokunan bir zarardan sonra biz ona bir rahmet tattırırsak: Bu, benim hakkımdır, kıyametin kopacağını sanmıyorum, Rab-bime döndürülmüş olsam bile muhakkak O'nun katında benim için daha güzel şeyler vardır." (Fussilet, 41/50)
Küfür ve nankörlükle hayatlarım sürdürenler, iman ve amelden uzak olarak günah ve isyanla Ömürlerini geçirenler, ölüm ve ölüm ötesi hayatla­rının da İnananlar gibi olacağını ve hatta onlardan daha güzel ve rahat bir hayata kavuşacaklarına inanırlar. Bu gibi insanlara Kur'ân'm cevabı şöyle­dir. "Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini, ina­nıp iyi ameller işleyen kimseler iîe bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!" (Câsiye, 45/21)
Kendi yandaşlarının çokluğu ve zenginliği ile Övünen bahçe sahibine karşı, iman ve irfan dolu arkadaşının cevabını Kur'ân gayet açık ve veciz bir şekilde şöyle dile getirmektedir:
"Karşılıklı konuşan arkadaşı ona hitaben: "Sen, dedi, seni topraktan, ^J sonra nutfeden (spermden) yaratan, daha sonra seni bir adam biçimine so­kan ALLAH') inkar mı ettin? Fakat o Aliah, benim Rabbimdİr ve ben Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmanı. Bağına girdiğinde: MaşALLAH! Kuvvet yalnız $ ALLAH'ındır, deseydin ya! Eğer malca ve evlatça beni kendinden güçsüz görüyorsan (şunu bil ki:) Belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini ve­rir, senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir de bag kupkuru bir toprak haline gelir. Yahut, bağının suyu dibe çekilir de bir daha onu arayıp bula-mazsm."(Kehf, 18/37-4J)
Seyyid Kutup bu âyetleri şöyle açıklamaktadır: "İman ve akidesi ile izzet bulan bu mü'min kimse, o şımarık, mağrur arkadaşına karşı gerçekleri bir bir anlatmaktadır. Aslının nereden geldiğini, bir damla sudan yaratıldığını, daha önce ise bir parça çamur ile birkaç damla sudan ibaret olduğunu ha­tırlatmakta ve onu uyarmaktadır. İman ve ihsanda bulunan ALLAH hakkında onu, gerekli edebe davet etmektedir. Mü'min kişinin nefsinde imanın şere­fi böyle canlanır. Böylece mü'min kimseler, mal, mülk ve yakınlara, yandaş­lara aldırış etmez. Arkadaşlarına güzel görünmek için gerçekleri söylemek­ten uzak durmaz. Mü'min makam ve mal karşısında izzetini böyle hisseder. Çünkü o, ALLAH katında mü'minlere verilen şeylerin dünya hayatının ni­metlerinden daha üstün olduğunu bilir.[304]
Mevdûdî, ALLAH'ı "inkar" etmenin sadece ALLAH'ın varlığını kabul etme­mekle sınırlı olmadığını, fakat gurur, kibir, kendini beğenmişlik ve âhireti inkarın da küfür olduğunu belirtmektedir. Ayrıca bu kişinin,"Şayet Rabbi-me döndürülürsem" İfadesi ile O'nun varlığına şahadet etmesine rağmen komşusu onu, ALLAH'ı inkar etmekle suçlamaktadır. Çünkü zenginlik ve ser­vetini ALLAH'ın bir lütfü olarak değil de kendi güç ve becerilerinin bir ürünü olarak kabul eden, bu nimetlerin sonsuz olduğunu ve kimsenin bunları kendisinden alamayacağına inanan ve kendisini hiç kimseye karşı hesap vermekle sorumlu hissetmeyen bir kimse, ALLAH'a inandığını söyl...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 19 Eylül 2011, 23:36:39 Gönderen: müzzemmil »
Kayıtlı

Lütfen Namazlarımızı Kılalım Namazlarınızı Sanal & Real Yaşam için Terketmeyiniz !!!

İlim Dünyası Ailesi
Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bağ Bahçe Sahipleri
« Posted on: 24 Nisan 2024, 11:02:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bağ Bahçe Sahipleri rüya tabiri, Bağ Bahçe Sahipleri mekke canlı, Bağ Bahçe Sahipleri kabe canlı yayın, Bağ Bahçe Sahipleri Üç boyutlu kuran oku Bağ Bahçe Sahipleri kuran ı kerim, Bağ Bahçe Sahipleri peygamber kıssaları, Bağ Bahçe Sahipleri ilitam ders soruları, Bağ Bahçe Sahipleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes