> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Ayetlerin Ayet Çerçeveleri Sure Ve Kuran bütünlüğü Açılarından Tahlilleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ayetlerin Ayet Çerçeveleri Sure Ve Kuran bütünlüğü Açılarından Tahlilleri  (Okunma Sayısı 3506 defa)
12 Şubat 2011, 18:35:25
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 12 Şubat 2011, 18:35:25 »



Ayetlerin Ayet Çerçeveleri Sure Ve Kur'an bütünlüğü Açılarından Tahlilleri

 Velayet kavramının muhtevası ve ayetlerde yüklenmiş oldukları manaların daha İyi anlaşılması için her şeyden önce kavramın geçtiği ayetlerin, âyet çerçevesi, siyâk-sibak çerçeve­si, tarihî nüzul ortamı ve Kur'an bütünlüğü açılarından tahlil edilmeleri gerekir.

Zira bir ayetin, ayet çerçevesini, siyâk-sibâk çerçevesini, târihi nüzul ortamını ve arka-planını, varsa gerçek nüzul se­beplerini, sûre ve Kur'an bütünlüğünü dikkate almadan anlama­ya çalışmak, insanı çoğu zaman olumsuz sonuçlara sevkeder. Çünkü Kur'ânî kavramlar, “Kur'an'da birbirinden ayrı yalın halde bulunmazlar. Her birinin diğeri ile yakın bir ilişkisi var­dır. Bu kelimeler, müşahhas anlamlarını birbirleri ile olan bu ilişki sisteminden alırlar. Diğer bir ifade ile bunlar kendi arala­rında büyük-küçük çeşitli gruplar teşkil ederler. Ve birbirlerine muhtelif yollarla bağlanırlar. Bu suretle sonunda gayet düzenli bir bütün, son derece karışık kavramsal bir münasebet ağı ku­rarlar. İşte önemli olan husus, bu anlam sistemini yakalamaktır.[114]

Bundan da anlaşılıyor ki manalar yalnız başlarına değil, daima bir sistem içinde değer kazanıyor. [115] Bununla beraber muayyen konular, bazı siyak-sibak çerçevelerinde adeta müsta­kil olarak ele alınmış görünümü verseler de, her siyâk-sibâk çerçevesi yine de Kur'an'ın diğer pasajlarıyla doğrudan veya dolaylı olarak irtibatlıdır. Çünkü değil bir ayet gurubu, bazan bir terkib bile, bir kaç hedef gözetebilmektedir. Bundan dolayı Kur'an'ın bir biriminin bir konuya münhasır kılınması çoğun­lukla mümkün olamamaktadır. Bütün parçalar, bulundukları mana çerçaevelerinde, üzerlerine düşenleri yaparken Kur'an manzumesi içindeki diğer birimlerle olan ilişkilerini de sürdü­rürler. Dolayısıyla Kur'an'ın her bir azası mükemmel çalışan bir bütün oluşturur.[116]

Bu sebeple incelemekte olduğumuz kavramın geçtiği ayetleri, âyet çerçeveleri, siyak-sibak çerçeveleri, târihi nüzul ortamları ve Kur'an bütünlüğü içerisinde irtibatlı oldukları diğer konularla bir bütün halinde ele alarak gerek kavramın ve gerek­se ayetlerin taşıdıkları manayı elimizden geldiği nisbette tesbite çalışacağız. [117]

a- Enfal 72. Ayetin Ayet Çerçevesi

 Burada ayet çerçevesi ile kastımız, “sözün sarfedildiği yer olarak düşünebileceğimiz çerçevedir. Kur'an kendi bütünlüğü içerisinde anlaşılmaya çalışılırken öncelikle değerlendirme­ye tabi tutulacak olan bu çerçevedir. Yani kelimeleri ve terkip­leri, önce cümlenin bütünlüğü İçinde anlamaya çalışmak gere­kir. Çünkü bazan cümlenin tamamlayıcı unsurlarından her han­gi birini değerlendirmeye aldığınız takdirde, varacağınız sonuç, Kur'an'ın o bölümde iletmek istediği fikirlerden az çok farklı veya zıddı olabilir.

Bu itibarla Kur'an'ı anlarken öncelikle cümle ve ayet ba­zında anlatılmak isteneni tesbit etmek gerekmektedir.

Meselâ, Bakara suresinin 275. ayetinin baş tarafında faiz yiyenlerin yani faiz muamelesinde bulunanların kıyamet gü­nünde şeytan çarpmış kimseler gibi kalkacaklarından bahsedili­yor. Fakat ayetin devamında onların, böyle fena bir duruma duçar kılınmalarının sebebi üzerinde duruluyor ve Allah, alış­verişi helal, faizi ise haram kıldığı halde bu insanların, alış­verişle faizi eşit tutmaları, bu ikisinin arasında hiç bir fark gör­medikleri, dolayısıyla faizi de alışveriş gibi helal saydıkları için şeytan çarpmış gibi dirilecekleri anlatılıyor. Eğer biz bu ayetin devamını dikkate almadan ilk bölümünü anlamaya kalkışırsak gerçekten farklı bir sonuca varırız. Çünkü bu takdirde, avetin başındaki” ifadesinin zahirine bakılarak faizi haram saymaksızın yiyenlerin ve bu muamelede bulunan­ların böyle bir azaba maruz kalacakları gibi, bir sonuç çıkar ki bu da, Kur'an'ın bu ayette muhataplarına vermek istediği şey değildir.”[118]

Tıpkı yukardaki örnekte olduğu gibi mevzumuz olan “İman edipte hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canla­rıyla cihad edenler ve (Muhacirleri) barındırıp yardım edenler; işte onlar birbirlerinin velisidirler. İman edip de hicret etmeyenler ise, onlar hicret edinceye kadar sizin için onlara /Velayet” namına bir şey yoktur. Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, onlara yardım etmeniz gerekir. Ancak sizinle aralarında anlaşma bulunan bir topluma karşı yardım etmeniz olmaz. Allah yaptıklarınızı görmektedir.”[119] ayetinin odak noktasını teşkil eden “İman edip de hicret etmeyenler ise, onlar hicret edinceye kadar sizin için onlara “ /Velayet” na­mına bir şey yoktur.” ifadesini, ayet çerçevesini dikkate alma­dan tefsire çalıştığımızda Kur'an'ın bu ayette bize vermek iste­diği mesajı kısmen veya tamamen yanlış anlayabiliriz.

Nitekim bir kısım müfessirler bu hususları gözardı ettik­lerinden ayette geçen kavrama Araplar arasında hiç de maruf olmayan manaları yükleme yönüne gitmişler ve ayeti yakın hedefleri dururken uzak hedeflerine hamletmişlerdir. Diğer bir ifadeyle ondan uzak ve yakın bütün ihtimalleri içine alacak genel ve evrensel hükümler çıkarmak yerine, genel ve daha râcih olan manalarını dışarda bırakacak dar ve kısmî anlamlar çıkarmışlardır.

Dikkat edilirse âyetin birinci cümlesinde, iman edip hic­ret edenlerin, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenle­rin, muhacirleri barındırıp onlara yardım edenlerin, birbirlerinin velîleri ve dostları oldukları ifade ediliyor. Bunu takibeden cümlede, iman ettiği halde hicretle birlikte diğer hasletlere sa­hip olmayan mü'minler üzerinde birinci gruba giren mü'minlerin velayet haklarının bulunmadığı ifade edilerek iman edenlerin birbirleri üzerindeki velayetlerine sınırlama getirili­yor.

Üçüncü kısımda ise, getirilen bu sınırlama ile birlikte din konusunda yardıma muhtaç oldukları ve hicret eden mü'minlerden yardım istedikleri zaman, bu yardımı sağlamanın bir vecibe olduğu vurgulanıyor. Nihayet son kısımda bu yardı­ma da bir sınırlama getirilerek birinci grubun anlaşmalı olduğu bir toplum aleyhine yapılmaması ve ahde vefasızlıktan kaçınıl­ması isteniyor.

Şayet ayetin bu cümlesini, ilk üç kısmıyla son kısmını dikkate almadan değerlendirecek olursak, bu cümlelerin altını çizdiği velayetin, sözü edilen iki grub müslüman toplum arasın­da dostluğu mu, yardım ve desteği mi, ganimet paylaşımındaki hak ve yetkileri mi, yoksa mirasla ilgili hususları mı ifade etti­ğini anlama konusunda ciddi hatalara düşebiliriz.

Nitekim ayet ve ayette geçen kavramla ilgili müfessirlerin görüşlerini sunarken ayrıntıları ile ele alacağımız gibi Nesefi, Zemahşerî ve benzeri müfessirler ayeti tefsir ederken “sizin onlarla miras konusunda bir ilişkiniz yoktur”[120] açık­lamasını yaparak ayeti ve orada geçen kavramı sırf dâru'l-İslam'ın mensubu olan mü'minlerie hicret etmeyerek müşrikler arasında ikamete devam eden mü'min toplum arasındaki miras hükümlerini tanzim eden bir ayet olarak anlamak istemişlerdir.

Keza İbn Kesîr gibi bazı alimler de ayetin anlamını sade­ce ganimet ve fey mallarının taksimi manasına tahsis etmek istemişlerdir.[121]

Halbuki bu ayetin bu cümleden önceki ilk iki cümlesi ile bundan sonraki cümleleri birlikte düşünüldüğü zaman onu mi­ras ve ganimet ve miras yönünden birbirlerinin velileri oldukla­rını değil, umumi bir üslupla her yönden birbirlerinin velisi olduklarını ifade etmektedir. Zira îbn Cerir et-Taberi'nin de belirttiği gibi velayet ve veli kavramlarının manaları arasında doğrudan doğruya miras ve varis olma manaları mevcut değil­dir. Bu kelime, sadece miras işlerini üstlenip ifa etme konusun­da velisi olur manasına dolaylı olarak kullanılan bir kavramdır.[122] Dolayısıyla burada kavram, hakiki anlamları ile birbir­lerinin işlerini üstlenme, birbirlerinin işlerine müdahale etme yardım etme, koruyup gözetme ve benzeri gibi daha geniş an­lamlarıyla kullanılmıştır. Nitekim ayetin son kısmı bu koruma, gözetme yardım edip kollama manalarını içerdiğini teyid et­mekte ve bunun sınırlarını belirlemektedir.

Buna göre İslam yurdunda hicret eden ve hicret eden mü'minlere yardım ve barınma imkanı sağlayan mü'minlerin şirk diyarından hicret etmeyerek müşriklerin arasında ikamete devam eden mü'minlere akide bağından doğan koruma, yardım ve gözetme gibi sınırlı sorumluluklarını devreye sokacaklar ancak bu da kendilerinin anlaşmalı olduğu bir topluma karşı olmayacaktır. Zira müslümanlar başkaları ile yapmış oldukları anlaşmaları onlar bozmadığı sürece bozmayacaklardır.' Çünkü Kur'an, müslümanları, başka toplumlarla yaptıkları anlaşmalara süresi sona erinceye kadar uymaya davet eder ve kendileri bozmadıkları müddetçe bunu mutlaka yerine getirilmesi gere­ken bir vazife kabul eder.[123]

Şu halde ayetin, “Hicret edinceye kadar sizin için onlara velayet namına bir şey yoktur” ifadesi zahiren, bu iki grup mü'min topluluğu arasındaki velayet ilişkisini ortadan kaldır­makla beraber, ilk ve son cümleleri birlikte düşünüldüğünde akide bağından doğan bir sorumlulukla yine de bunlara belirli şartlarda koruma ve gözetme hakkını tanımış oluyor.

Bu şartlara göre iman edip hicret eden ve hicretle birlikte ortaya çıkan nazik ve hassas durumlarda birbirlerine yardım edip barındıranların, kavramın içeriği itibariyle birbirlerinin birinci derecede velileri olduğunu, hicreti terk ederek fızîkî ba­kımdan İslam cemiyetine iltihak etmeyen ve onlarla olan ilişki­lerini sadece akide bağıyla sınırlandıran mü'minlerin, bu ko­numlarına paralel olarak sınırlı hallerde velayet haklarının bu­lunduğunu ifade etmektedir. Diğer bir ifade ile kendilerine an­cak belirli şartlarda yardım eli uzatılabilecek ve koruyup gö­zetme imkanına sahip olabileceklerdir.

Bu hususlar dikkate alındığında ayette geçen v...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ayetlerin Ayet Çerçeveleri Sure Ve Kuran bütünlüğü Açılarından Tahlilleri
« Posted on: 29 Mart 2024, 17:34:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ayetlerin Ayet Çerçeveleri Sure Ve Kuran bütünlüğü Açılarından Tahlilleri rüya tabiri,Ayetlerin Ayet Çerçeveleri Sure Ve Kuran bütünlüğü Açılarından Tahlilleri mekke canlı, Ayetlerin Ayet Çerçeveleri Sure Ve Kuran bütünlüğü Açılarından Tahlilleri kabe canlı yayın, Ayetlerin Ayet Çerçeveleri Sure Ve Kuran bütünlüğü Açılarından Tahlilleri Üç boyutlu kuran oku Ayetlerin Ayet Çerçeveleri Sure Ve Kuran bütünlüğü Açılarından Tahlilleri kuran ı kerim, Ayetlerin Ayet Çerçeveleri Sure Ve Kuran bütünlüğü Açılarından Tahlilleri peygamber kıssaları,Ayetlerin Ayet Çerçeveleri Sure Ve Kuran bütünlüğü Açılarından Tahlilleri ilitam ders soruları, Ayetlerin Ayet Çerçeveleri Sure Ve Kuran bütünlüğü Açılarından Tahlilleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes