Konu Başlığı: Aşiyy Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 08 Şubat 2011, 20:45:09 'Aşiyy 'Aşiyy ve 'işâ, kozmolojik olarak çok geniş bîr zaman dilimini kapsadıklar için, doğrudan yatsı vaktine münhasır olduklarını söylemek mümkün değildir. Akşam manasına gelen 'aşiyy kelimesi gündüzün sonu; 'aşiyyeten denildiğinde, tek bir gündüzün; 'aşiyyu ğadindenildiğinde yarınki gündüzün sonu demektir. Salâtu'l-'ışâ'nın bildirdiği vakit, akşam namazından sonra güneşin kaybolması anında girer ki bu, yatsı namazının vaktinin girdiğini bildirir. Güneşin gurub ve zevali arası olan vakit, el-aşaiyyu kelimesiyle ifade edilen akşam vaktidir. El-'aşâu kelimesi de ğedâu nun hilafına akşam yemeği demektir. Ancak, 'işâan akşam ve yatsı vakitlerini kapsamaktadır [641]. Çünkü, her ikisi de aydınlığın zıddı olan karanlık demektir. Burada ortaya çıkan duruma göre, Şafiilerin yatsı namazını, akşam namazının peşine kılmalarının dayanağı kozmolojiktir. Böylece namaz vakitlerinin yegane ölçeği olan güneşin hareketiyle ortaya çıkan bu uygulamanın anlamı ve önemi daha da iyi anlaşılmaktadır. Akşam manasını ifade eden 'aşiyy kelimesi, türevleri ile birlikte Kur'ân'da on dört yerde geçmektedir. Zuhruf sûresinin 36. ayetinde ya'şu şeklinde fiil olarak, körlük edip görmezlikten gelmek [642],Yûsuf sûresinin 16. ayetinde 'ışâen şeklinde, gündüzün sonu ve gözün kararması [643] Nûr sûresinin 58. ayetinde salât ile birlikte, yatsı namazı, Meryem sûresinin 11, 62; Rûm sûresinin 18; Mü'min sûresinin 46. ayetlerinde 'aşiyyen şeklinde, akşam manasında anlaşılmıştır. Ancak bunlardan Rûm sûresinin 18. ayetinde geçen mezkûr kelime, öğle vaktine mukabil olarak kullanılmış olup, ikindi vakti içerisinde değerlendirilen 'asr-ı sânı olarak anlaşılmıştır [644]. Buna göre, 'aşiyy in anlam ilişkisi içerisinde olduğu kelimelerden birisi de 'asr kelimesi olmaktadır. Nâzi'ât sûresinin 46. ayetinde 'aşiyyen şeklinde, akşam vaktinin çok kısa bir vakit olduğunu ifade etmek için, kıyamette insanların bir kısmının, dünyada ancak bir akşam vakti kadar bir ömür geçirdiklerini zannedeceklerini anlatmaktadır [645]. Esasen akşam vaktinin, kozmik yapıda da çok uzun sürmediği ampirik bir realitedir. Altı yerde de 'aşiyyu (Al-i İmrân, 41; En'âm, 52; Kehf, 28; Sâd, 18, 31; Mü'min, 55) şeklinde, gündüzün sonu, görmeye mani olan ve insanın gözünde uçup giden karanlık manasını ifade eder. Sâd sûresinin 31. ayetindeki aynı kelimeyi, müfessirlerin bir kısmı, öğleden sonra, akşama kadar [646] olan süre diye açıklamıştır. Kur'ân yatsı namazına münhasır olarak 'işâ' kelimesini salât kelimesi ile bir terkip halinde sadece Nûr sûresinin 58. ayetinde kullanmaktadır. Leyi odak kelimesi ile yoğun anlam ilişkisi içinde olan mezkûr kelimeler, leyi kelimesinin kapsadığı zaman diliminin her anında kendilerine yer bulabilirler. Nitekim dînî bir vecibe olan yatsı namazının böyle bir geniş zamanda, eda edilebileceği bunu göstermektedir. Yatsı namazı öncesine uzanarak mesâ' ve 'asr kelimeleri ile ilişkiye giren bu Kur'ânî kelimeler, kozmolojik hareketin 'asr'dan başlayıp fecre uzanan bir zaman diliminde işlev üstlenen önemli bir vasıtası durumundadırlar [647]. Şafak yahut batı ufkundaki kızıllığın kaybolması [648], bu kelimelerin ifade ettiği yatsı vaktinin girişini; fecr kelimesinin belirlediği vakit [649] ise sona erişini ifade eder. Şu halde şafak ve fecr arasındaki tam karanlık süre, yatsı namazı için geçerli olan kozmik bir sınırlama olarak ortaya çıkmaktadır. 'Aşiyy kelimesi daha geniş bir zamanı, akşam ve yatsı vakitlerini kuşatırken (Al-i İmrân, 41; En'âm, 52; Kehf, 28; Sâd, 18) 'ışâ' kelimesi özel olarak salât kelimesi ile oluşturduğu terkiple, yatsı namazı vaktini belirlemektedir. Mesâ' kelimesinin asıl manası itibarı ile kozmolojik olarak kuşattığı süre, gece yarısına kadar sürdüğü için, mezkûr kelimelerle anlam ilişkisi içinde olduğu sürenin, kozmolojik hareketin belirlediği gece yarısında sona ermesi gerekir. Halbuki durum hiç de böyle değildir. Zira mesâ' kelimesinin şer'î olarak kapsadığı zaman, fecr kelimesi ile gelen vaktin sınırı ile son bulmaktadır. Zülef kelimesi için yapılan açıklamaların ışığı altında, şafak ile fecr arasındaki süreyi içerdiği söylenebilir. İsrâ sûresinin 78. ayetinde geçen ğasak, Felak sûresinin 3.ayetindeki ğâsik kelimelerinin ortaya koyduğu kozmolojik zaman, fecr hareketi ile giren zamanın önceliğidir.' Aşa kelimesinin lügat manası, aydınlığın zıddı olduğu için ğasak ve ğâsik kelimeleri ile de bir anlam ilişkisinden söz edilebilir. Hayatın her yönünü kuşatan kozmolojik hareket ve Araplarda zaman kavramı içerisinde sosyal aktivitenin bir gereği olarak meydana gelen olaylar, ilgili vaktin adıyla anılmıştır. 'Aşve; ve 'uşve[650]kelimelerinin, geceleyin ortaya çıkan meşale anlamında kullanılması bunun bir örneğidir. "Leyi" odak kelimesine göre 'asr, ğarb, mesâ','işâ','aşiyy, zulef, ğasak gibi kelimeler, anlam ilişkisi olan; nehâr, fecr, duhâ ve zuhr gibi kelimeler de karşıt anlamdaki anahtar kelimelerdir. Burada leyi kelimesi ile'asr'ın, anlam ilişkisi içinde yer alması bağlamı ve lügat manası itibarı iledir. [651] [641] er-Râgıb el-Isfahânî, s. 335, 336; ez-Zebîdî, X, 343. [642] Yazır, VI, 4275. [643] el-Beydâvî, I, 588. [644] Yazır, VI, 3808. [645] Yazır, VI, 5569. [646] er-Râzî. Tefsir, XXVI, 178; Yazır, VI, 4096. [647] el-Ferâhîdî, VII, 322; er-Râgıb el-Isfehâni, s. 335-336; ez-Zebîdî, X, 343. [648] ez-Zâvî, II, 732; Yazır, VI, 3808. [649] er-Râzî, Tefsir, VI, 124 Yazır, VI,'38O8. [650] er-Râgıb el-Isfahânî, s. 335; İbn Kuîeybe, s. 210. [651] Dr. Faiz Kalın, Kur’an’da Zaman Kavramı, Rağbet Yayınları: 160-163. |