> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Fikr ve Tefekkür
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Fikr ve Tefekkür  (Okunma Sayısı 803 defa)
16 Şubat 2011, 16:07:44
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 16 Şubat 2011, 16:07:44 »



 
Fikr ve Tefekkür

 İslâm'da tüm 'zihin faaliyetleri'nin ana merkezi kalp'tir. Yukarda 'şu'r'u anlatırken de belirttiğimiz gi­bi, ılm'in kalpte bir 'yakîn ve 'şühud' şeklinde hasıl ol­masına kadar dış duyulardan iç duyulara ve oradan kalbin lübb'üne değin aşamalar ve mertebeler vardır. Bunun birinci aşama ve mertebesi duyuların dış dün­ya ile teması sonucu meydana gelen ve kalbe ulaştığın­da belli bir kesinlik belirtebilen şu'r idi. İşte, bundan sonra insan şu'r ettikleri üzerinde faaliyete girişir, dü­şünmeğe ve duyularının getirdiğinden kalbinde bir eser oluşturmaya çalışır. İşte, bu faaliyetin adı tefekkür, kalpte meydana gelen eser/suretin adı da fikir'dir.

Ragıp el-İsfahanî'nin açıkladığı üzere, bilinenden ilmevarma kuvvetine fikr, bu kuvvetin cevelanına, faaliyetine de tefekkür adı verilir. Tefekkür yalnızca in­sanlar içindir; Allah (C.C.) için kullanılmadığı gibi, hayvanlar için de kullanılmaz. Şu rivayette de belirtil­diği gibi, tefekkür kalpte bir suretin hasıl olmasına im­kân tanımalıdır:

“Allah'ın nimetleri hakkında tefekkür  edin, her­hangi bir suretle nitelenmekten münezzeh olduğun­dan Allah hakkında tefekkür etmeyin.” [321] Allah kalpte meydana gelebilecek her suretin üs­tündedir; bu bakımdan O hiç bir şekilde kavranılmaz, ancak  ayetleriyle  tanınır (ma'rifet);   Allah  müfekker/ mütefekker ve ma'lûm değil, ancak Ma'ruf'tur, Bu ba­kımdan, Allah hakkında tefekkür'de bulunulamayacağı gibi, tefekkür fiili Allah için de kullanılmaz. Yani, Al­lah mütefekkir değildir.  Bu  bakımdan,  O'nun  vahyi olan İslâm'a da fikir denmez.

Bazıları fikr ve tefekkür'ün 'bir şeyi oğmak, oğarak kabuğunu yok edip hakikatına ermek' anlamındaki 'ferk'ten 'r' ile 'k'nin yer değiştirmesiyle meydana gel­diğini söylemişlerdir. Sözcüğün böyle bir işlemden geç­tiği doğru olup olmasa bile, tefekkür'de kabuğu aşmak ve içe doğru hareket etme anlamı vardır. Nitekim, Kur'an'da da tefekkür'ün Allah'ın kelimeleri, tüm nesneler, olaylar ve oluşlar üzerinde akıl yorup, bir sonuca var­mak, ibret almak, bu nesne, olay ve oluşların kabuğu­nun örttüğü altlarında gizlenen gerçeğe ulaşmaya ça­lışmak anlamında kullanıldığını görüyoruz:

“Biriniz ister mi iki, kendisinin altından ırmaklar akan, içinde her çeşit, meyvesi bulunan, hurmalar­dan ve üzümlerden oluşmuş bir bahçesi olsun; ken­di üstüne tam ihtiyarlık çökmüş, aciz ve küçük ço­cukları da varken birden ateşli bir kasırga gelsin de, bahçeyi yakıp kül etsin? Allah tefekkür edesiniz diye size ayetlerini böyle açıklıyor”(Bakara: 266).

Ayette bir örnek ortaya konmakta, bir benzetme­de bulunulmakta: Allah'ın verdiği bol nimetlerden infakta bulunmayanların ummadıkları ve en muhtaç ol­dukları anda bu nimetlerin ellerinden gidivereceği be­lirtilmekte, bir önceki ayette, infakın nimetleri nasıl artıracağından söz edilirken, bir sonraki ayette de infak emredilmektedir. İşte, olmuş veya olması mümkün, hattâ sürekli görüp durduğumuz bu tür olaylar karşı­sında düşünerek bir sonuca varmak, burada verilen ör­neğe göre Alah'ın verdiklerinden infakta bulunmanın gereğini kavrayarak bir sonuca varmak tefekkür, va­rılan sonuçsa fikr'div.

“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün ihtilâfında lübb sahipleri için ayetler vardır. On­lar, ayakta, oturarak ve yanları üzere Allah'ı zik­rederler ve göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler” (A. İmran: 190-191).

 Allah'ü Sübhaneh bu ayetlerde kalpleri mühürlen­memiş olanların göklerin ve yerin yaratılışıyla, gece ve gündüzün ihtilâfındaki ayetleri görebildiklerini belirttikten sonra, ayakta, oturarak ve yanları üzeri Kendi'sini  zikrettiklerini  anlatmakta,  ayrıca  göklerin  ve yerin yaratılışını tefekkür ettiklerini ifade buyurmak­tadır. Yani, kalpleri pas tutmamış olanlar Allah'ın ayet­leri üzerinde tefekkürde bulunup, sonra da bu fikre varmaktadırlar:

“Rabbımız, sen bunu batıl olarak yaratmadın, sübhansın sen, bizi Ateş'in azabından koru! Rabbımız, doğrusu Sen Ateş'e koyduğunu muhakkak perişan etmişsindir. Zalimlerin yardımcıları yoktur. Rabbımız, muhakkak biz 'Rabbinize iman edin' diye imana çağıran çağırıcıyı işittik ve hemen iman ettik. Rabbımız, artık günahlarımızı bağışla, kötü­lüklerimizi ört ve bizi iyilerle birlikte vefat ettir. Rabbımız ve Rasûllerine va'dettiğini bize ver ve Kıyamet Günü yüzüstü bırakıp bizi rezil'etme, doğ­rusu Sen verdiğin sözden caymazsın)” (A. İmran: 191-194).

Demek oluyor ki, bugün bazılarının yanlış anla­dığı ve adeta, ilme bir yolken tefekkür'ü ilmin, mütefekkifi alim'in üzerine çıkardığı şekilde, tefekkür fikir üretme demek değildir. İnsan, fikir üretmez, eğer ken­dinden bir şeyler ortaya korsa bu ancak zann olur ve zann'ın ılm karşısında hiç bir değeri yoktur; hakktan da hiç bir şey taşımaz. Tefekkür, yine aşağıdaki ayetler­de de açık olduğu üzere Allah'ın birer ayeti, birer ke­limesi olan kâinattaki nesneler, olaylar, oluşlar, kısa­ca şeyler üzerinde akıl yorup, bir fikr edinerek hakikat'a. varma eyleminden başka bir şey değildir. Mer­hum Elmalılı Hamdi Yazır'ın da ortaya koyduğu gibi, salim bir kalbe (kalb-i selim) sahip olmayanların te­fekkürleri sağlıklı olmayabilir; her tefekkür eden doğru tefekkürde bulunmuş olmadığı gibi, her fikr de doğru demek değildir. [322] Ve, tefekkür zahirden batma geçiş olarak şühud mertebesinden de aşağıdır ve ilme uza­nan ara mertebelerden bir mertebedir. Mütefekkir ha­ta da edebilir isabet de; bu kalbin gücüne bağlıdır, Ilm' se kesinlik ifade eder.

“O'dur arzı uzatan ve orada oturaklı dağlar ve ır­maklar var eden. Ve orada her meyveden iki çift yaptı, geceyi gündüze bürüyor. Tefekkür eden bir kavm için bunda kuşkusuz ayetler vardır.” (Ra'd: 3).

“Onunla size ekin, zeytin, hurma, üzümler ve her çeşit meyvelerden bitirmektedir. Muhakkak bun­da tefekkür eden bir kavm için ayetler vardır” (Nahl: 11).

“Eğer bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirseydik, Allah korkusundan onu baş eğmiş, parça parça ol­muş görürdün. Bu misalleri belki tefekkür ederler diye insanlar için veriyoruz” (Haşr: 21). [323]


[321] Müfredat,  384.

[322] Hak Dini Kur'an Dili, VIl:  4636.

[323] Ali Ünal, Kur’an’da Temel Kavramlar, Beyan Yayınları: 438-442.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Fikr ve Tefekkür
« Posted on: 16 Nisan 2024, 18:10:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Fikr ve Tefekkür rüya tabiri,Fikr ve Tefekkür mekke canlı, Fikr ve Tefekkür kabe canlı yayın, Fikr ve Tefekkür Üç boyutlu kuran oku Fikr ve Tefekkür kuran ı kerim, Fikr ve Tefekkür peygamber kıssaları,Fikr ve Tefekkür ilitam ders soruları, Fikr ve Tefekkürönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes