> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi >  Akıl
Sayfa: [1] 2 3 4   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Akıl  (Okunma Sayısı 5166 defa)
07 Şubat 2011, 16:03:37
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 07 Şubat 2011, 16:03:37 »



4- Akıl

 Akıl, Arapça bir kelimedir. Sözlük anlamı, engelle­mek, alıkoymak, menetmek, bağlamak, kayıt altına almak demektir. [150] Hayvan bağlanan ipe buradan hareketle "ikâv adı verilmektedir. Aklın bir başka mânâsı ise "bilmek, anla­mak, şuurlu olmak, duymak, temkinli ve işinde gücünde derli toplu olmaktır. "[151] Nakib Attas, akim "kayıt altına alma" "alıkoyma" anlamlarına işaret ettikten sonra "kelimeler yo­luyla bilginin ereğini kayıt altına alan ve tutan fıtrî bir sa­hipliği göstermektedir" [152] diyor. Bu kelimenin Türkçe kar­şılığı "us"tur.

Akıl kelimesi, Latincede "rdtio", "intellectus" kelimeleyiryle ifâde edilirken, Yunancada "nous" kelimesiyle ifâde edilmektedir. [153]

Aklın Kalb ile eş anlamlı olduğunu söyleyenler var­dır.[154]

Kur'ân'a Göre İman Esasları adlı eserinde Hüseyin Atay, "Akıl ve taakkul, Tükçeye düşünmek, akıl yürütmek, uslamak, muhakeme etmek olarak tercüme edilebilir" diyor. [155]

Aklın ıstılahdaki mânâsı değişik şekillerde ifâde edil­miştir. Meydan Larousse da akıl için "insanın kendi davranışını bilmesine, yargılamasına ve tayin etmesine yarayan kabiliyet, [156] denirken, el-mu'cemu'l-vasît'de "Tasdik ve ta­savvurların terkibi, istidlal ve tefekkür kendisiyle olan şey­dir. Veya hak ve bâtılın, hayır ye şerrin, güzel ye çirkinin kendisiyle açıklık kazandığı şeydir" şeklinde bir ifâde kulla­nılmaktadır. Merhum Nureddin Topçu şu tanımları kaydet­mektedir;

"Akıl, akıl yürütmeler yapma yetişidir."

"Akıl, olaylar arasında bağlantılar bulma yetişidir."

"Akıl, sebep araştırma yetişidir. Bir olayın sebebini göstermek, onu açıklamak demektir." [157]

 Başka bir ifâde ile "akıl, insanda bulunan (nefs-i natıka) konuşan nefse mahsus bir kuvvettir ki, nefis bununla ilimleri elde eder ve mefhumları, tâbirleri ve terimleri idrâk edip kavramaya muktedir olur." [158] Bir baş­ka tanım ise şöyle:

"Akıl, duyu organları aracılığı ile kendisi­ne ulaşan bilgileri değerlendirerek hakla bâtılı birbirinden ayırabilen, her türlü kavramlar ve fikirler arasında mukayeseler yapabilen, varlıkları, gaye, imkân ve ihtimal noktasından inceleyip, onlar hakkında doğru bilgiler ortaya koyabilen; ancak, bütün varlık ve oluşları kuşatamadığı için sınırlı bilgi verebilen; insan bünyesinde var olan ve bilginin oluşumuna etki eden kuruntular ve çeşitli arzular nedeniyle yanılabilen, bundan dolayı da kendisine ışık tutacak sağlam bir kaynağa muhtaç olan; güzel ile çirkini, faydalı ile zararlı­yı bulabilen zihnî bir kuvvettir."[159]

Duyularımızla mahsûsâtı gözleyip algılarken aklımızla da ma'kûlâtı idrâk ederiz. Aklın fonksiyonu daha çok soyut kavramlar sahasında cereyan eder. İnsan ancak akıl saye­sinde kendisini, çevresini ve kâinatı tanıyabilir. Yaratılışı­nın amacını yine bu güç sayesinde kavrayabilir. Kendisi ile kendi dışındakiler arasında ancak onunla ilişki kurabilir. İn­san denen yaratığın yaşaması ve tekâmülü ona bağlıdır.

Gazzalî, akılla ilgili birçok tarifin yapılabileceğini söy­ler. Meselâ, "akıl, zarurî bilgileri anlatmak için kullanılır. Keza akıl, insanda öyle bir garîzadır ki, insan onunla nazarî bilgileri elde etmeye hazır bir durumdadır... Akıl, "tecrübe­den elde edilen şeylerin bilgisine sahip olmak" diye de anla­şılır. Nitekim, tecrübesini değerlendiren kimseye akıllı de­nir. Varlıklı kişiye de akıllı denir ki, burada akıl bir davranış ve durum mânâsında ele alınmıştır. Ameli (fiili) ilim ile bir­leştirmeye de bazan akıl denir." [160]

Gazzâlî, önceleri akla dört mânâ vermesine rağmen da­ha sonra bunu ikiye indiriyor:[161]

1- Eşyanın hakikatini bil­me özelliği ki, bu, mahalli kalb olan ilmin sıfatıdır,

2- İlimleri idrâk eden bir şeydir ki, bu da rûhânî latife olan kalp­ti. [162]

Daha yeni bir tanım ise şöyle:

"Akıl, zihin işlemlerini tümel olarak idare eden formel ve objektif kavramlar ve ilke­lerin bütünüdür." [163]

İslâm ulemâsı "aklın kalbte bir nur olduğu" hususunda ittifak etmiştir. [164]

Ali Medar, akıl üzerinde birçok şeylerin söylendiğini, belirttikten sonra bütün söylenenlerin şu tanımda düğümlendiğini kaydetmektedir:

"Akıl, iyiyi kötüden, doğruyu yan­lıştan yani hayrı serden ayırabilen bir özellik (kabili­yettir. [165]

Bütün bilim adamları, düşünürler, filozof ve din ulemâsı aklın önemini kabul etmekle beraber aralarında ak­la verdikleri değerin yoğunluğu bakımından farklar vardır. Özellikle Allah bilgisinin, insanın düşünmeye başlamasıyla mı, yoksa bulunduğu topluluğa bir peygamberin gelmesiyle mi insanı bağladığı konusunda farklı görüşler ortaya çıkmış­tır. Genelde Matürîdîler birinci, Eşâriler ise ikinci şıkkı ter­cih etmişlerdir. [166]

Necip Tayları konu ile ilgili bilgi verirken şunları kay­dediyor. "Felâsifenin etkin ve yaygın kesimi olan Meşşaîlerin en belirgin özelliklerinden birini akılcı olmalarının belirledi­ği de bilinmektedir." [167]

Eşarî'ye göre, imanı zorunlu kılan akıl olsaydı, o za­man Allah, rasûl göndermeden önce de imanın zorunlu olması gerekirdi. Aksi halde inanmayanların, başka bir ifâde ile Allah'ı tanımayı ihmal edenlerin cezalandırılmaları gerekir­di. Halbuki Allah, "Biz rasûl gönderene kadar cezalandırmayız" [168] buyuruyordu. Dolayısiyle aklın bilgiyi (iman) zorun­lu kıldığı iddiası inkâr olunmalıydı. Demek ki, Allah'ı bilme zorunluluğu-ancak şeriattan gelir.[169]

Mâtürîdî'ye göre insan, Allah'ı hiç vahiy olmadan bile akıl yoluyla bilmek zorundadır. Yani "Allah bilgisinin zorun­lu doğası akla dayalıdır." [170]

Süleyman Uludağ, Ebû Hanife'nin fıkıhta akılcı, itikadda selefi olduğunu kaydediyor. [171] İzutsu da Ebû Hanife'nin kusursuz bir entellektualizm savunucusu ve diyalektikçi olduğunu bu nedenle de akla fazla değer veren bir tavra sahip olduğunu yazıyor. [172]

Akıl-vahiy veya akıl-şeriat ilişkisi ile ilgili Ebû Ha­nife'nin Ebû Yusuf tarafından nakledilen anahtar metin şöyle: "Allah, insanlığa hiç rasûl göndermemiş olsa idi bile, insandan yine akıl yolu ile O'ndan yana bilgi (marifet) sahibi olması beklenecekti." [173]

Bü konuda Mürcîler'in iki gruba ayrılmış olmalarına rağmen İzutsu, Mürcîler'in "entellektüel rasyonel" bir tutuma sahip olduklarını belirtiyor. [174]

İslâm çerçevesinde ortaya çıkmış, en radikal rasyona­listlerin Mûtezîlîler olduğunu belirten İzutsu, "İnsan, Allah'ı ne ile bilebilir?" şeklinde bir soruya karşı Mûtezilîler'in ver­diği cevabın kısaca "akıl ile" şeklinde olduğunu bildiriyor.[175] Kindi "Dinî bilgilerin doğruluğu aklî kıstaslarla bilinir" diyor. [176]

İbn Rüşd'e göre de aklın verileri önemlidir. Tasavvuf, ilham ve keşf sadece aklın verilerine uygunluğu ölçüsünde değer taşır.[177]

"Kelâm âlimleri aklı, azamî derecede yüceltmişler, mümkün olan en büyük değeri ona vermişler ve böylece onu kudsiyet mertebesine yükseltmişlerdir." diyen S, Uludağ, "Kelâm, imam kalpten kafaya nakletmiş, gönül müslümanlığını akıl müslümanlığı haline getirmiştir. Artık kelâmda iman, inanılan ve yaşanan bir gerçek olmaktan ziyade düşü­nülen ve idrâk edilen bir hakikat olmuştur" [178] şeklinde bir tesbitte bulunuyor.

Gazzalî'nin konu ile ilgili tutumu kendisinden sonra da tartışma konusu yapılmıştır. Ona göre metafizik sahalar dı­şında aklın verdiği hükümler doğrudur. Aklın böyle bir ko­numa sahip olması onun muhtaç olmadığını göstermez. Akıl daima "dinin yol göstermesine, bütün bilgilerin ve doğrula­rın kaynağı olan Allah'la vicdanî bir ittisal ile bilgilerini tah­kik etmeye muhtaçtır." [179] Bu görüşleriyle Gazzalî, dengeci ve telifci bir tutumu sergilemektedir.

Sûfîlerin konu ile ilgili görüşleri nedir? Mutasavvife, bazılarının zannettikleri gibi acaba akla soğuk bakmakta, ona gereken önemi vermemekte midir, yoksa akla önem ver­mekle birlikte ona bazı sınırlamalar mı getirmektedir? Sü­leyman Uludağ buna şu cevabı veriyor:

"Şurasını peşinen ifâde edelim ki, sûfîlerin karşı çıktıkları akıl, hissî ve maddî âlemle ilgili olan tecrübî ve tabiî akıl değil, bu âlemin ötesine ait hükümler verme ve ilâhî hakikati idrâk etme id­diasında olan nazarî ve metafizik akıldır." "Maddî âlemde ve dünya işlerinde aklı ve tecrübeyi tartışmasız rehber kabul eden sûfîler, kelâmcıların akla dayanarak, Allah, Allah'ın sı­fatları, fiilleri, isimleri, ruh, manevî ölüm ve öbür dünya hakkında konuşmalarını tek bir kelime ile "saçma" bulur­lar. [180] Yine aynı kaynaktan anlıyoruz ki, gerçek tasavvuf, sağlam kaynaklara dayanan, mânâsı sağlam "naklî bilgiler­le, aklın verdiği zarurî, sıhhatli ve faydalı bilgileri hiçbir zaman inkâr etmemiştir. Aksine bu nevi bilgilere önem ve de­ğer vermiş, hatta bunları keşf ve marifetin temeli saymıştır.[181]

Bilim adamları akılla ilgili olarak şöyle bir tasnif yap­mıştır:

1- Saf ve nazarî akıl, bütün müşkileri çözebilir, insa­noğlunun akıldan başka bir rehbere ihtiyacı yoktur. Meşşâî felsefesinin görüşü budur.

2- Akıl esastır. Fakat aklın ana hatlarıyla naslara bağlı kalması şarttır. Kelâmcıların görüşü budur.

3- Keşf ve ilham (sezgi), her sırrı anlar, her müşkili çözer, işrâkî felsefesinin görüşü budur.

4- Keşf ve ilham esastır ama keşf ve ilhamın ana hatla­rıyla naslara bağlı kalması gerekir. Sûfîlerin görüşü bu-dur." [182]

Felsefe tarihinde akılcılık üç isim altında ortaya çık­mıştır:

1- Sokrates akılcılığı,

2- Descartes akılcılığı,

3- Kant akılcılığı. [183]

Aristo, "etkin" ve "edilgin" olmak üzere aklı iki derece­de inceliyor. Bunu bir benzetme ile açıklamaya çalışan Aristo'ya Kindî, Fârâbî ve İbn Sina da katılmaktadır.[184]

Farâbî için aklın dört derecesi vardır:

1- Güç hali...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Akıl
« Posted on: 23 Nisan 2024, 22:21:12 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Akıl rüya tabiri, Akıl mekke canlı, Akıl kabe canlı yayın, Akıl Üç boyutlu kuran oku Akıl kuran ı kerim, Akıl peygamber kıssaları, Akıl ilitam ders soruları, Akılönlisans arapça,
Logged
03 Haziran 2014, 22:37:47
Hanife Ls 1

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 892


« Yanıtla #1 : 03 Haziran 2014, 22:37:47 »

Esselamu aleyküm ve rahmetullahü ve berakatuhü; ‘Ey iman edenler, ALLAH’tan korkup sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. ALLAH büyük fazl sahibidir.’’ (Enfal suresi, 29)
ALLAH Kuran’ın bu ayetinde, ancak Kendisi’nden korkup sakınanlara verdiği özel bir anlayış olduğunu bildirmektedir. Doğruyu yanlıştan ayıran bu anlayış kuşkusuz “akıl”dır. Fakat ALLAH, aklı insanlara ancak samimi iman ile birlikte vermektedir. Kuran’da, aklın, insanlara çok üstün bir hayat tarzı, çok ileri bir kavrayış ve düşünme yeteneği sunan büyük bir nimet olduğu bildirilmiştir.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 03 Haziran 2014, 22:38:21 Gönderen: Hanife 8.D »
Kayıtlı

Eyvah, aldandık! Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzerân-ı hayat bir uykudur; bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar, gider.
19 Mart 2015, 19:11:54
Yakupcan

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1.111



« Yanıtla #2 : 19 Mart 2015, 19:11:54 »

Akıl ALLAH'ın insanlara lutfettiği en güzel nimetlerden biridir.Tabi bu güzel nimeti asıl güzel işlere,dine ve ilim yolunda harcarsak ondan fayda görürüz.Akıl sayesinde insanlar doğruyu ve yanlışı ayırt ederler.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı


Sanma ki dert sadece sende var...
Sendeki derdi nimet sayanlarda var!

HZ.MEVLANA
27 Mart 2015, 14:45:58
ibrahim7c

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28


« Yanıtla #3 : 27 Mart 2015, 14:45:58 »

Esselamu aleyküm .akıl dinimizde önemli yeri vardır her insan akıl sahibidir aklını iyi olanda kullarnırsa hem bu dünyada hem çteki dünyada sevap kazanmış olur
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
04 Kasım 2015, 22:22:07
Damla
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 3.120


« Yanıtla #4 : 04 Kasım 2015, 22:22:07 »

Esselamu aleykum.
Akıl dinimizce olması gereken şeylerden biridir.Eğer akıl olmazsa düşünemeyiz ve gerekli olan ,bize farz kılınan şeyleri gerçekleştiremeyiz.O yüzden Allah da bizi düşünerek akıl vermiştir.Ama bazı insanlar bunu kullanmayı bilmiyor galiba.Allah razı olsun...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 04 Kasım 2015, 22:26:32 Gönderen: damla 7c »
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2 3 4   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes