๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuranda Çocuk Eğitimi => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 13 Temmuz 2010, 02:03:44



Konu Başlığı: Terbiyevî Sorumluluklar
Gönderen: Zehibe üzerinde 13 Temmuz 2010, 02:03:44
2. Terbiyevî Sorumluluklar
 

Kur'ân-ı Kerim, birçok meselede çocukla alâkalı so­rumluluk ve mesuliyeti aile reisine bırakır. Bilhassa terbiye mes'elesinde birinci sorumlu aile ve dolayısıyla aile reisidir, babadır. Binâenaleyh bir kısım âyetlerde mü'min ikaz edilirken sâdece kendisinin kurtuluşu değil; ailesinin kurtuluşu da hatırlatılarak "hem kendi­sini, hem de ailesini ateşten koruması" emredilir:

Meâlen: "Ey iman edenler! Kendinizi ve çoluk çocu­ğunuzu yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşin­den koruyun."[164]

Bu âyetten, Allah'ın emirlerin şahsen yapmak ve nehiylerinden kaçmak suretiyle kişinin kendi nefsini kurtarması ve keza kendisine emredilenleri aile efra­dına aynen yaptırmak suretiyle de onları kurtarması gerektiğini anlamakta âlimler ittifak ederler.[165] Râzî bu âyetin "âile halkını te'dîb edin, ta'lîm edin" şeklinde anlaşıldığım da kaydeder.[166]

Mukaatil ve Dahhâk'tan kaydedilen bir açıklamada şöyle denir: "Kişinin yakınlarına -akraba, köle, câ­riye vs.- Allah'ın kendilerine farz kıldığı ve yasakla­dığı şeyleri öğretmesi hakkıdır." İbnu Kesîr, Hz. Peygamber'in (a.s.m.) Tirmizî, Ebû Dâvud ve Ahmet İbnu Hanbel tarafından tahrîç edilen: "Yedi yaşma ula­şınca çocuklarınıza namazı emredin, on yaşına ba­sınca kılmadıkları takdirde dövün" hadîsini kaydet­tikten sonra, fukahânın, "Çocuğu alıştırmak maksa­dıyla oruç ve diğer emirler için de aynı şekilde hareket etmek gerekir, böylece ibâdet ve taatte bulunmaya, ğünahlardan kaçıp münkerleri terketmeye ahşmış olarak bulûğ çağma girer" dediğini ilâve eder.

Zemahşerî'nin kaydına göre, İslâm âlimleri aile re­isini, aile efradının terbiyesinden tamamen sorumlu tutmakta ve bu mükellefiyetini yerine getirmeyen so­rumsuzların kıyamet günü en şiddetti azaba mâruz ka­lacağı hükmünde birleşmektedirler.[167]

Âlimleri bu şekilde kesin bir hükme gitmeye şevkeden deliller Kur'ân-ı Kerîmde fazlasıyla mevcuttur. Zira iki ayrı âyette tarifi yapılan "gerçek hüsran sahibi" sâ­dece kendisinin değil, ailesinin de kıyamet günü, hüs­ranına sebep olan kimsedir.[168]

"De ki: Gerçek hüsran sahipleri, kıyamet günü, ken­dilerini de, mensuplarını da hüsrana uğratanlardır. Dikkat et ki bu, apaçık hüsranın tâ kendisidir. Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında ateşten tabaka­lar vardır. İşte Allah, kullarım bununla korkutuyor. Ey kullarım! Benden korkun!"[169]

Âyete dikkat edilince, görülür ki, sorumsuzların mâ­ruz kalacağı hüsran, veciz olarak ifâde edilip geçilme­miş, çeşitli tahşîdâtla yâni bunun ehemmiyetini ifâde eden başka unsurlarla takviye edilmiştir.[170]