๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuranda Çocuk Eğitimi => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 13 Temmuz 2010, 02:40:38



Konu Başlığı: Önsöz
Gönderen: Zehibe üzerinde 13 Temmuz 2010, 02:40:38

KUR’AN’DA ÇOCUK EĞİTİMİ
 

Önsöz
 

Kur'ân-ı Kerîm İslâm dininin ana kitabıdır ve vahy-i ilâhîdir. Bir adıyla Kitâb-ı Mübîndir. Yâni her şeyi açık şekilde beyân eder. O sadece ibadet ve uhrevî meselelerin değil, içtimâi hayâtın ve dünyevî meselele­rin de hail ü fasl edildiği Kitap'tır.

Kur'ân-ı Kerimin bu çok yönlülük vasfından hare­ketle Ankara İlahiyat Fakültesi'nce tertiplenmiş olan "1983 Kur'ân Semineri"nde tartışılmak üzere, içinde bulunduğumuz asırda her geçen gün ehemmiyetini arttı­ran ve bu sebeple bütün dünyada aktüalitenin baş meselelerinden biri hâline gelen çocuk meselesi üze­rinde durmayı uygun bulduk.

Çocukla ilgili bahislerin tespiti maksadıyla Kur'ân-ı Kerîm'e atf-ı nazar edince, gerçekten gördük ki, O, "mübîn bir temel Kitap" olma vasfına uygun şekilde, çocukla alâkalı ana bahisleri, mühim meseleleri açıkseçik olarak beyân etmekte, problemleri hail ü fasl ey­lemektedir. Ayrıca, çocukla alâkalı o kadar çok mes'eleye yer vermektedir ki, bunlardan sadece bir tanesinin hakkıyla işlenmesi bir tebliğin hacmini fazlasıyla ta­şır. Bu sebeple, başlatılan çalışmayı bir tebliğin dar sı­nırları içinde tutmaktansa, tabiî seyrinde serbest bıra­karak, konunun normal bütünlüğünü sağlamayı tercih ettik. Böylece bu çalışma ortaya çıktı.

Şunu da belirtelim ki, çocuk mevzuunu çok yönlü olarak ele almış bulunan Kur'ân-ı Kerim, her mevzuda takip ettiği metoda uygun olarak, burada da meseleleri her seferinde doğrudan ele almamış, çoğu kere dolaylı olarak temas etmiş geçmiştir. Bu sebeple mevzu, üze­rinde tekrar tekrar duruldukça zenginleştirilip genişle­tilecek mahiyettedir. Bu mevzuun müstakil ilmî bir araştırma konusu henüz yapılmamış olması da gele­cekte konunun ne kadar zenginleşeceğinin bariz bir delîli  olmaktadır.

Biz bu çalışmada fazla teferruata ve detaya inmeden ilk bakışta nazara çarpan ana meselelere parmak bas­maya çalıştık. Âyetlerin açıklanmasında zaman za­man hadîslere ve âlimlerin yorumlarına baş vurduk. Yer yer dikkatimize çarpan inceliklere de kesin bir hü­küm mânâsında olmaksızın başlıklar halinde dikkat çektik. Ana başlıklar ve bunları takip eden tâli başlık­lar her seferinde tam bir mantıkî teselsül ihtiva etme­yebilir. Çocukla alâkalı bahislerin Kur'ân'daki zengin­lik ve renkliliğini göstermek maksadıyla değişik ve imkân nisbetinde çok sayıda başlıklara yer vermeye çalıştık. Böyle yapmaktaki gayelerimizden biri de "Kur'ân'da Çocuk" bahsinin terbiye, psikoloji, hukuk gibi   muhtelif ihtisas   dallarına   mensup  kimselerce,farklı nokta-i nazarlardan tedkîk konusu yapılabilece­ğini göstermektir.

Meselelerimize köklü ve müessir çâreler bulmada, kendi öz kaynaklarımızı, kendi millî ve mahallî değer­lerimizi hareket noktası yapmanın ehemmiyetini tes­lim edenler için, çocuk mes'elesinde araştırma yapar­ken, Kur'ân-ı Kerîmin öncelikle ele alınması gereği açıktır. En az bin yıllık siyasî ve kültürel tarihimiz içerisinde Kur'ânî müesseseler benliğimize işlemiş, çoğu kere atasözleri, deyimler, gelenekler, örfler hâ­linde "millîleşmiştir. Çocukla alâkalı meselelerimiz" de öyle. Bir kısmı, zaman içerisinde yozlaşmış, Kur'ânî hüviyetinden uzaklaşmış olsa bile, temelde o var. Yeni bir İslah, yeni bir reformda aslı bilmek zarurîdir.

Çocuk mevzuunda Kur'ân'a dönük çalışmaların ehemmiyet ve zaruretini göstermede birkaç noktaya dikkat çekmek isteriz:

1. "Dünya devleti" kavgası veren beynelmilel ideolo­jik güçler karşısında, biz Müslümanlar, şimdilik, eri­yip yok olmama, maddî-mânevî varlığımızı, benlik ve şahsiyetimizi kurtarma kavgası vermekteyiz. Bu hayatî kavganın temel felsefesini "bütün müesseseleriyle me­deniyetimizi yeniden ihya ve inşâ etmek" düşüncesinin teşkiî ettiği inancındayız. Zira haysiyetli ve şahsiyetli bir varlık, kendine has kültürel değerlerin örgü ve sen­teziyle vücut bulan medeniyet sarayında mümkündür.

Çocuk ve gençlikle ilgili meseleler bu büyük dâva­nın, yâni medeniyet kavgamızın kalbini ve hareket noktasını teşkil etmektedir. Bugünkü anarşist, aylak ve gayesiz nesil, kendisine hareket noktası olarak ço­cuğu ve gençliği seçen yıkıcı bir felsefeyle yetişiriİmiş-tir. Yâni iç ve dış düşmanlarımız bu anarşist neslin yetişmesini, Osmanlılardan bu yana, çok önceleri, ana dâva yapmış, yıllar yılı bu uğurda hesaplıca, sinsice ça­lışmış, yeni harpten çıkan, yorgun, bitkin, maddî güç­ten yoksun milletimizi, yenmeye güç yetiremediği bir kısım emrivakilerle başbaşa bırakmıştır. Şimdi biz, millet ve devlet olarak en az bu sinsî düşmanlar kadar mes'eleye sahip çıkmak, yıkılanı yeniden tamir etmek zorundayız.

2.Çocukla ilgili meselelere ehemmiyet kazandıran diğer bir husus,  ilmin,  tababet ve biyoloji sahasında kaydettiği son gelişmelerdir. "Tüp çocuk", "Kiralık ra­him" vs. meseleleri şimdiden bir kısım içtimaî, ahlâki ve hukukî değerleri alt üst etmeye başladı. Bunun ar­kası gelecek ve ileriki yıllarda "çocukla ilgili mesele­ler" bütün cemiyetlerin en çok uğraştığı meseleler sıra­sına girecektir. Bu problemlere, kendi kaynaklarımız göz önüne alınmadan bulunan veya doğrudan doğruya dışarıdan ithal edilen çözümler, reçeteler, cemiyetimi­zin değerler sistemini allak bullak edecek, problemle­rimize yenilerini ekleyecektir.

3.  İstikbal açısından, çocuk mes'elesini, bilhassa bi­zim için daha da büyütecek bir durum, Türkiye'deki nü­fus artış hızıdır. Bütün tedbîr ve baskılara rağmen nü­fus artış hızımız Allah'a binlerce şükür bariz bir düşüş kaydetmedi. Bu durum şimdilik "aile plânlaması" adı altında yürütülen tedbirleri, daha ciddî, daha korkunç emrivakilere dönüştürerek "doğum tahdidi ve sayısı" tedbirlerine götürebilecektir. "Her aile ikiden fazla ço­cuk yapmasın" şeklindeki bir dış baskıya,  ekonomik ve  askeri bakımdan  daima  kendilerine  bağımlı   du­rumda bırakılan Türkiye'de istikbalin idarecileri nekadar dayanabilirler bilemeyiz. Ancak bu ihtimal uzak görülmemeli, probleme hazır olunmalıdır.

Kısacası, hangi noktadan bakarsak bakalım, her zaman olduğu gibi, yarının da en mühim mes'elesi bü­tün dünyada çocuk mes'elesi olacaktır. Bu mes'ele biz Müslümanlar için daha ciddî, daha hayatî, daha âcil bir hüviyet taşımakta, bir hayat-memat mes'elesi olma vetiresine girmektedir.

Öyle ise, milletinin bekasını, dininin geleceğini ve Allah'a vereceği hesabı düşünen her hamiyet sahibi Müslüman "çocuk mes'elesi'ni ana dâvası yapmaya ve her probleminin cevabını Kur'ân ve Hadis'e göre çöz­meye, bu mevzu üzerinde bu kaynaklarda gelenler ne­lerdir bilmeye mecburdur, mahkûmdur.

Çocuk küçüktür, ama mes'elesi büyüktür.

İstikbal, bu mertebe'yi gerçek vüs'at ve azameti çer­çevesinde görüp, gayret ve hamiyetini ona göre seferber edenlerin olacaktır.

Hamlığına rağmen, şu çalışmamızın, çocuk dâvası­nın duyurulmasında ve bu mühim mes'elenin belli başlı noktalarına Kur'ân'ın bakış açısını tespitte oku­yucuya faydalı olacağını ümîd ediyoruz. Meselelerimizi çözerken kendi öz kaynaklarımızı hareket noktası yapmada katkımız olursa, Cenâb-ı Hakk'ın lütfü ola­rak, bu çalışma hedefine varmış olacaktır.

İnayet O'ndandır. Zafer O'ndandır. Muvaffakiyet O'ndandır. Hamdimiz, O'nadır. Salât ve selâm da O'nun Resulüne ve Resulünün al ve ashâbınadır.

Prof.  Dr. İBRAHİM[1]