Konu Başlığı: Bir Rapor Gönderen: Zehibe üzerinde 13 Temmuz 2010, 02:35:19 Bir Rapor
"Gerek, çocukları annelerinin terbiye etmeleri hususunda İslâmın ısrardaki haklılığını ve gerekse Batının bu mes'elede, yukarıdan beri temas ettiğimiz tezadını te'yîd eden, bizzat Batılılarca hazırlanan bir raporun muhtevasını burada hatırlatmada fayda var. Rapor, Fransız Millî Nüfus Araştırmaları Enstitüsü (L'Institut National d'Etudes Demographiques) tarafından, Fransa'da nüfus gerilemesine karşı ilgililerin dikkatini çekip, alınması gereken tedbirler hususunda ışık tutmak üzere, 1975 yılında parlamentoya sunulmuştur. Rapora göre, Fransa'da doğumun azalmasına sebep olan âmillerin başında mütenâkız (birbirine zıt) iki arzunun fiilen mevcut oluşu gelmektedir. İlgili haberi aslından takip edelim: '.... Birinci arzuya göre, kadınlar, gitgide daha yaygın bir şekilde, meslekî bir faaliyet icra etme arzularını ortaya koymaktadır ve her bir fırsatı fiilen değerlendirmek suretiyle bunu fiiliyata dökmektedirler. "Söz konusu Enstitü'nün araştırmalarıyla ortaya çıkan, buna zıt ikinci arzu ise, kadınların, yavrularım en az iki yaşına kadar, bizzat büyütme istekleridir. Bu istek, basit bir temenni olmayıp şiddetli ve samîmi birarzudur. Öte yandan birçok doktorlar, bu arzularını gerçekleştiremeyen aile annelerinin ruhen hastalandıklarını, suçluluk duygusuna kapıldıklarını tesbît etmişlerdir. Keza, umumiyetle çocuk mütehassısları da. bebeklerin normal gelişmesi için en lüzumlu ve en muvafık şart olarak, küçük yaşlarda annenin çocuğun yanında olmasına hükmetmişlerdir. "Bu iki arzunun birleştirilip te'lîf edilmesi en az iki hususun beraberce gerçekleştirilmesine bağlıdır: "Birincisi, kadınlara, gelirlerine tâbi olarak değişebilecek bir annelik ücreti tahsis etmek, bu ücreti de öyle bir miktar ve seviyede tutmak ki, en mütevazi ve fakat en velûd ailelerin bile, iki yıl boyunca kadının meslekî gelirinden mahrum kalmamasına imkân verebilsin. "Gerçekleşmesi gereken ve fakat tatbik mevkiine konulması daha zor olan ikinci şart da, kadına tanınan bu iki yıllık iznin kadının işiyle olan alâkasını kesmemesidir. Tâ ki, çocuğunu büyütmek üzere işini terkeden kadın, bu iki yıl sonunda, eski işine, aynı vasıf ve kıdem haklarıyla tekrar girebilsin."[26] Bu rapor üzerine Fransa'da bir kısım tedbîrlere tevessül edilmiş, yeni kanunî düzenlemelere gidilmiştir, ancak onlardan burada bahsetmek bizi asıl mevzûmuzdan uzaklaştırır.[27] Yalnız şu kadarını ilâve edebiliriz: Yukarıda sözünü ettiğimiz rapor, kadının ve hususan çocuklu kadınların hâriçte çalışmasından hâsıl olan ferdî ve içtimaî mahzurların, artık Avrupalılar tarafından açıktan açığa farkedildiğini ve bunu önlemek için ciddî tedbirler almaya başladıklarını göstermektedir. "Kilise taassubu"nun yerini alan "inkılâb taassubumun da, içtimâi ve beşeri (antropolojik) araştırmaların gelişmesiyle kırılarak, hümanizm, laisizm, ferdiyetçilik, feminizm gibi bir kısım peşin hükümlerle feda edilen beşeri değerlere ve fıtrat kanunlarına uygun gelen sağlıklı düzenlemelere, yakın geleceğin Batı'sında ve oraya bağlı olarak diğer dünya milletlerinde daha ciddî adımlarla dönüleceğini ümîd edebiliriz. Ekonomik gelişmeler neticesinde sosyal güvenin artması, bilhassa otomasyonla iş hayatında insan unsuruna olan ihtiyacın azalması, cemiyetin refah ve terakkisinde terbiyenin anlaşılması gibi son gelişmeler, muzdarib medenî âlemi, kadının içtimâi hayattaki rolünü yeni baştan, sağ duyu ve akl-ı selimle ele almaya sevkedecektir. Musibetlerin de şevkiyle bu yeni gelişmelerin ışığında insanlığın gelmiş bulunacağı o safhada problemin halli için, İslâmin daha açık olarak söyleyeceği sözü ve şaşmaz rehberliği olacaktır.[28] |