๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuran ve Sünnette Evlilik => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 26 Eylül 2010, 20:22:56



Konu Başlığı: Kadının Geçimsizliği
Gönderen: Hadice üzerinde 26 Eylül 2010, 20:22:56
    
Kadının Geçimsizliği


Kadının geçimsizliğini koca şu aşağıdaki hususlarla tedavi eder:

Birincisi: Güzel Öğüt. Koca, bir psikolog olmalı, karısına, tabiatına ve tavırlarına uygun Öğütler vermelidir.

Kocası kendisinden razı olmadığı halde   geceleyen   kadını   ilahi cezadan korkutma, bazı maddi menfaatlerden mahrum bırakma, olması gereken ve ona yaraşan davranış konusunda uyarma, geçimsizliğin sonuçlarından, boşama ile sonuçlanabileceğini hatırlatma, bunun aile­nin yapısını yıkacağını, çocukların ortada kalacağını söyleme, buna karşılık uyumun sağladığı mutlu aile ortamını hatırlatma ve bunun özellikle çocukların istikbali ve genelde ailenin istikbali için yararlı ola­cağını anlatma, kocasını memnun edenin ahiretteki mükafatı vs.

Bütün bu hususlar, verilecek Öğüt çeşitleri olup kadının tabiat ve tavrına uygun olanı seçilir.

ikincisi: Böylece kadına, onunla birlikte bir yatakta yatma imkanı bulunduğu halde ona karşı olan duygusal isteklerine hakim olabi­leceğini ona göstermiş olur. Mutlu bir aile ortamına kavuşabilmeleri için bu geçimsizliğinden vazgeçmesi gerektiğini ona hissettirmiş olur.

Yatakta yalnız bırakmaktan kasdımız, ayrı yatakta veya odada yatmak değildir. Aksine aynı yatakta uyumalarına rağmen onu yalnız bırakmaktır.

Belki de İslâm, yatakta yalnız bırakmakla iki gayeyi hedef edin­miştir:

Birincisi: Duygusal isteklerine karşı kocanın irade gücünü ortaya koyması. Kocanın bu tavrı -yukarıda da belirttiğimiz gibi- kadının, iş büyümeden geçimsizliğinden vazgeçmesine sebep olabilir.

ikincisi: Anlaşmazlığın çözümü için ortam hazırlamak. Belki de er­kek, kadın yanında uzandığı halde ondan yüz çevirmesi, kadının, -evlilik hayatının devamını istemesinin etkisiyle- kocasına kendisinden nefret etmesinin sebeplerini sormasına sebep olur. Böylece bunun se­beplerini kendi aralarında soruşturur ve probleme beraberce çözüm yo­lunu bulmağa çalışırlar, ikisini de uyku tutmaz ve kimse sözlerine ve sırlarına muttali olmadan anlaşmazlıklarını çözer, uyum içerisinde yol­larına devam ederler.

Üçüncüsü: Şiddetli olmamak kaydıyla dövmek, kemik kırmayan, vücudu yaralamayan ve iz bırakmayan bir şekilde dövmek... Ibnu Ab-bas, bunu misvak ve benzeri el veya küçük kamışla dövmek şeklinde açıklamıştır.

Ancak bu yola başvururken şu hususlara dikkat edilmelidir:

1- ilk iki vesilenin bir yarar sağlamadığından kesin olarak emin ol­duktan sonra'ancak bu yola başvurulabilir.

2- Kur'an-ı Kerîm, bütün insanlar için yol gösterir. Bütün kadınlar aynı seviyede değildir. Her kadın, kendine münasip olanla muamele görür.

Şair şöyle diyor:

Köle değnekle te'dip edilir.

Hür olana ise söz yeter.

3- Döverek ve kırbaçlayarak cezalandırma, tedavisi ancak dövme ve kırbaçlama olan suçlarda günümüz ileri milletlerinde de uygulanan bir ceza çeşididir.

4- Bu mubahlıkla birlikte sâri', bunu hoş karşılamamış ki erkek­ler onu kötü kullanmasınlar da onunla muamelelerini kötülemesinler. Nitekim Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "Sizden biriniz, köle döver gibi karısını dövmesin. Sonra günün sonunda onunla ya­tacaktır.[1072]

Netice itibariyle şeriat, diğer yolların fayda vermediği durumlarda ve kadının tabiatı bunu gerektiriyorsa zaruretten dolayı bunu mubah kılmıştır. Hikmet sahibi akıllı kişi, buna başvurmaz, problemleri ona başvurmadan halleder.

Çoğu zaman erkeklerin ahmaklıklarından hikmet ve akıllı davran­ma hususundaki beceriksizliklerinden dolayı bu yola başvurdukları doğrudur.

Yüce Allah bu vesileleri sırasıyla belirterek şöyle buyurmaktadır: "Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, on­ları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın.[1073]

Ayetin tefsiriyle ilgili olarak Ibnu Abbas'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bununla kocasına başkaldıran, kocasının haklarını hafife alan ve emirlerine itaat etmeyen kadın kastedilmiştir. Yüce Allah, bu durumda   kocaya,   karısına  Öğüt  vermesini;   üzerindeki   hakkını hatırlatarak Allah'tan korkmasını hatırlatmasını emretmektedir. Öğüt vermekle bu durumdan vazgeçerse ne âlâ. Ama vazgeçmezse, onu boşamaz, çünkü bu, kadın için çok ağır bir cezadır. Aksine, yatakta onu yalnız bırakır ve onunla konuşmaz. Eğer bununla da yola gelmezse, şiddetli olmamak kaydıyla onu döver. Döverken kemiğini kırmaz, vücudunu yaralamaz. Yüce Allah: "Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın" buyuruyor. [1074]

Daima şunu hatırlayın: Eğer zulüm kırbaçlarıyla kadınlarınıza üstünlüğünüzü isbatlamağa kalkışacak olursanız, bilinki en üstün Al­lah'tır, her büyükten daha büyüktür. Onlara zulmederek kendi kendi­nize haksızlık etmeyin. Çünkü zulüm, dünyada da, ahirette de zulümâttır.

Yüce Allah ayetin sonundaki şu sözü ile buna işaret etmektedir: "Çünkü Allah yücedir, büyüktür. [1075]

Hanımlarını istibdat kırbaçlarıyla düzeltmeye kalkanlar, bununla, hürriyet havasını teneffüs etmeyen, korkaklık içlerine sinmiş nesillerin yetişmesine ve şahsiyet emarelerini bile üzerinde taşımayan bir toplu­mun oluşmasına yardımcı olduklarını bilmeliler. Ne kötü davranıyorlar! [1076]