๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuran ve Sünnette Evlilik => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 27 Eylül 2010, 13:21:55



Konu Başlığı: İkinci Engel: Daha Önce Yapılmış Evlenme Teklifidir
Gönderen: Hadice üzerinde 27 Eylül 2010, 13:21:55
                                    İkinci Engel: Daha Önce Yapılmış Evlenme Teklifidir:
 

Bu engeli, kız istemenin ahlâkî boyutlarıyla ilgili hadisler açıklamıştır. Bunun ölçüsü, kadının daha önce başka biri tarafından is­tenmiş olması ve iki tarafın da evlenmek üzere anlaşmış olmalarıdır. Konuyla ilgili hadisleri daha önce nakletmiştik.

Ancak birinci engel olan iddet, hem diyaneten, hem de hukuken bir engeldir.

ikinci engel olan, daha önce evlenme teklifinin yapılmış olması ise, sadece diyaneten ve ahlaken bir engeldir.

Bu nedenle birincisinde yapılan akid bâtıl, ikincisinde yapılan ise bâtıl değildir.

Günah akid sebebiyle değil, daha önce kadının istenmiş olması sebebiyle olduğundan, akdin sıhhatim etkilemez. Oysa ki birinci en­gelde durum böyle değildir. Çünkü buradaki engel, akidle bir arada olan iddettir; akid, bu iddet içerisinde vukubulmuştur. Bu nedenle ak­din sıhhatini etkiler ve onu bâtıl kılar.

Dinî ve ahlakî engelle ilgili Peygamber'in (s.a.v.) hitapları, kardeşlik duygularının haklarını hatırlatma, bunun, duygulan ortadan kaldırmayı değil, onlara saygı göstermeyi, aradaki bağlan koparmayı değil, daha da kuvvetlendirmeyi gerektirdiğine yöneliktir. Bu hitablar-da ayrıca imanın gereklerinin, kişinin böyle durumlarda hevasına uy­mamak olduğu anlatılmaktadır. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmak­tadır: "Mü'min mü'minin kardeşidir; mü'min kardeşi birşeyi satın almağa kalkıştığında kendisinin o şeye talip olması, helal değildir ve kardeşi bir kadına evlenme teklifinde bulunmuşken, o kardeşi vazgeçmedikçe kendisinin o kadına talip olması helal değildir.[884]

iman ve kardeşliğin gereği, kişinin, mü'min kardeşinin duygu-lannı incitmemesi, kendisi için istediğini onun için istemesi ve kendisi için hoşlanmadığı birşeyi mü'min kardeşi için de istememesidir. Kardeşi, kızın velîsi ile anlaştığı müddetçe kendisi daha fazla para ya da daha çok mehir vermek suretiyle kardeşinin işini bozmamalı, velîyi başka herhangi bir yolla aldatmam alı dır. Çünkü kendisi o kardeşinin yerinde olsaydı, bundan hoşlanmayacaktı. Böyle davranışlar, toplumda kin tohumlannın yayılmasına, düşmanlığın zehirlerini akıtıp toplum yapısının zayıflamasına sebep olur.

Genelde istenmiş kadına talip olmak ya da birinin alacağı birşeye talip olmak, perde arkasında yapılan işlerdendir. Böylesi davranışlar bir nevi hırsızlık değil midir?

ikinci talip, genelde kendini birincisinden daha yeterli ve daha hak sahibi görerek bu işe kalkışır.

Bu nedenle Peygamber (s.a.v.) bu işten, böyle pekiştirilmiş bir üslubla sakındırmaktadır. ifade, haberi cümle kullanarak inşaî (emri) yi kasdetmektedir. Belagat ilmiyle meşgul olanlar bunu bilirler. Buraya kadar anlattıklarımız şu hususları kapsamaktadır:

1- Mü'minin imanı, alenî yapmadığı birşeyi gizli yapmasına engel­dir. Çünkü Allah'ın kontrolü altında olduğunu bilir:

"Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısılda­dıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız." [885]

2- Ehil olanı tesbit, o  kadar kolay değildir.  Çünkü  şeklî görünümden çok ruhî yöne dayalı bir husustur. Çoğu zaman kişinin öz kardeşi, kendisinden daha ehil olur. Allah katında insanlann daha değerli olanları, daha muttaki olanlardır. Takva ise, kalbî bir durum­dur. Bazen pejmürde görünümlü kişi Allah katında daha değerlidir.

3- Mü'min,   akıllı   ve   zekîdir,   iyilik   ve   barışa   çağırır, insanların, zararından emin oldukları kimsedir. O halde nasıl kendisi fitne ve fesat çıkaran biri olur?

4- Kendisi için arzu ettiğini mü'min kardeşi için de arzu etmedikçe ve kendisi için istemediğini mü'min kardeşi için de istemedikçe imanı mükemmel olmaz. Mü'min bunun şuurundadır.

Sanki Peygamber (s.a.v.) şöyle demek istiyor: Mü'min -bütün bu sebeplerden dolayı- mü'min kardeşinin talip olduğu kadına talip olmaz; kardeşinin almak üzere olduğu şeyi satın almaz.

Sanki mü'min de, bu hususların yasak olduğunu bilmekte ve emre riayet ederek onlardan uzak durmaktadır. Peygamber (s.a.v.) de canlı ve parlak bir üslûpla onun bu uzak duruşunu; bir vakıayı haber ver­mektedir.

Şayet bu yasaklama, emir kipiyle ifade edilmiş olsaydı, mü'minin kesin olarak bu yasağa riayet eden biri olduğunu anlamazdık ve o par­lak üslûp bizi o derece etkilemezdi.

Kaldı ki engel ebediyyen devam etmez.

Belki kadına talip olan ilk kişi, ondan vazgeçer, belki onunla evle­nir ve belki de hakkından vazgeçerek ikincisine izin verir. O zaman o kadına talip olması caiz olur.

Mü'mine, sabırlı olmak yaraşır, istikbalin perdeleri aralanmcaya kadar sabreder.

Nitekim Peygamber (s.a.v.), bu sabrın ne kadar devam edeceğini şu sözlerinde ifade etmektedir: "Kişi, başkasının talip bulunduğu kadına talip olamaz. Nihayet kendisinden önce talip olan ondan vazgeçer ya da ona izin verirse işte o zaman talip olabilir." [886]

Yine şöyle buyurmaktadır: "Kişi, mü'min kardeşinin talip olduğu kadına talip olmaz. Nihayet ilk talip o kadınla evlenir veya ondan vazgeçer. [887]