๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuran ve Sünnette Evlilik => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 26 Eylül 2010, 20:58:36



Konu Başlığı: Hata Karşısında Takınılacak Tavır
Gönderen: Hadice üzerinde 26 Eylül 2010, 20:58:36
                                               Hata Karşısında Takınılacak Tavır:
       


Evliliğin ilk dönemlerinde eşlerden herbiri mutlaka birtakım hat­alar işleyecektir. O zaman maharet, hatalarım kabul etmemeleri, ha­tayı karşı tarafa yükleme ya da hatanın altından kalkılamayacak çok kötü bir durum olduğuna inanmak değildir.

Cesaret, o hatalı tavırlara göğüs germek ve kendini buna alıştırmaktır. Şahsiyetlilik, hatayı kabul etmeyi ve sonucuna katlan­mayı gerektirir. Birinin işlediği hatadan diğeri sorumlu değildir.

Akıllılık, kişinin ölçülerini tashih etmesini ve kanaatlerini doğrultmasını gerektirir.

Kişi, hata işlemesinden dolayı kınanmaz, onu düzeltmeye çaba göstermeden ve onu telafi etmek için samimi bir gayrete geçmeden aynı hatayı tekrar etmesinden dolayı kınanır.

Hata, bizatihi nasıl bir kusur olsun ki, kişinin hayat arkadaşı ola­rak seçtiği kimsenin şahsiyetinin temel unsurlarından, hatta kişinin kendi şahsiyetinin temel unsurlanndan biri hata işlemektir. Çünkü her ikisi de insandır ve insanın tabiatı, zafiyet ve kusurdan hali değildir.

Kişi, onu tedavi etmeye ve ondan uzak durmaya çaba gösterdiği müddetçe hata, insanlığına ve toplumdaki yerine aykırı birşey değildir. Allah'ın hatalarını sildiği ve kötülüklerini iyiliğe çevirdiği insanlar kategorisine girmesine de engel değildir.

Şayet hata etmek, çok kötü bir durum olsaydı, hata eden için bütün bu anlattıklarımız sözkonusu olmazdı. Hatta Kur'an-ı Kerim, müttakî kişinin hata edebileceğini ve bu hatasının, kendisindeki takva şerefini alıp götürmeyeceğini, hatasını düzeltmeye çabaladığı, Rabbinden bağışlanmasını dilediği sürece müttakiler sevabım hakketmesine engel olmayacağını şu âyetlerde anlatmaktadır:

"Rabbinizin bağışına ve takva sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun! O takva sahipleri ki, bollukta da,  darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel dav­ranışta   bulunanları   sever.   Yine   onlar   ki,   bir   kötülük yaptıklarında, ya da bizzat kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde bile bile ısrar etmezler. İşte on­ların mükafatı, Rablerinin mağfireti ve zemininden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlerdir. Böyle amel edenle­rin mükafatı ne güzeldir.[986]

Nerede o bütün yönleriyle kâmil insan ya da süpermen?!

Bütün huylarından hoşnud olunan kim var ki!

Kişinin kusurlarının sayılabilir olması ona şeref olarak yeter.

Evlilik hayatı, şu değişken varlığın küçültülmüş şeklidir. Bu varlıkta nasıl gece ve gündüz, kış ve bahar birbirini takip edip deveran ediyorsa evlilik hayatında da elem ve sevincin, hata ve doğrunun ardar-da birbirlerini takip etmelerinde garipsenecek bir şey yoktur.

Yüce Allah: "İnsan zayıf yaratılmıştır"[987]sözüyle ve Hz. Yusufun sözünü naklederken: "(Bununla beraber)  nefsimi  temize çıkarmam. Çünkü Rabbimin acıyıp koruduğu hariç nefis aşırı şekilde kötülüğü emredicidir" [988]sözünde insan tabiatına ve in­sanın hata edebileceğine işaret etmektedir.

Peygamber (s.a.v.) de şu  sözünde buna işaret etmektedir: "Ademoğullarının   hepsi   hata   ederler,   hata   edenlerin   en hayırlıları ise, tevbe edenlerdir. [989]

Yine kadınlara iyi davranılmasım, yaratılışlarını anlayarak ve on­ları gözeterek onlara davranılmasım, Allah'ın bizden bunu istediğini tavsiye ettiği hadiste de buna işaret etmektedir.

Sözkonusu hadiste, onlara namazla birlikte kadınlardan bahset­miş ve her ikisini birlikte tavsiye etmiştir:

"Namaz! Namaz! Bir de elinizin altındaki köleler! İşte bun­lara dikkat edin, kölelerinize güç yetirmedikleri birşeyi yapma­larını istemeyin.  Bir de kadınlara iyi  davranın, Allah size şahittir, bilesiniz. Onlar elinizde esir gibidirler. Allah'ın ahdi ile onlarla evlendiniz ve Allah'ın sözüyle onları kendinize helal kıldınız.[990]

Rasulüllah'ın (s.a.v.) son tavsiyesinin bu olduğu rivayet edilir. Rasulüllah (s.a.v.) dili tutukluk yapıncaya ve sesi zayi fi ayı ncay a kadar bu tavsiyelerini söylemeye devam etti.

Buharî, Müslim ve başkaları, Rasulüllah'ın (s.a.v.) şöyle buyur­duğunu rivayet ederler: "Allah'a ve ahiret gününe inanan, komşu­suna eziyet etmesin. Bir de kadınlara iyi davranmanızı vasiyet ediyorum. Kadınlar, eğe kemiğinden yaratılmışlardır. Bu kemi­ğin en eğri kısmı, üst tarafıdır, eğriliğini düzeltmeye kalkarsan, onu kırarsın. Kendi halinde bırakırsan da daima eğri kalır. Bu nedenle kadınlara iyi davranmanızı vasiyet ediyorum. [991]Denildi ki: Bir hikmete mebni olarak kadının karakterinde ya­ratılıştan gelme bir eğrilik vardır, tıpkı bir hikmete mebni olarak eğe kemiğinde bir eğriliğin bulunması gibi. Erkeğin, bu eğriliği düzeltmeğe gayret etmesi gerekir. Ancak bunu yaparken kadına iyi davranması ve bunun, yaratılıştan geldiğini bilerek ona göre hareket etmesi lazım.

Hadisin anlatmak istediği budur. [992]

Kişinin kadına yumuşak, akıllıca ve bazı şeylere katlanarak dav­ranması, onun da iyiliğini ve cevherinin üstünlüğünü gösterir. Nitekim Peygamber (s.a.v.), şöyle buyurmaktadır:

"Sizin  en  hayırlınız,   ailesine   en  iyi  davrananınızdır. Aranızda ailesine en iyi davranan ise benim. [993]

İman bakımından en mükemmel mümin, ahlâkı en güzel olandır. Sizin en hayırlınız, karısına en iyi davrananınızdır. [994]

"İman bakımından mü'minlerin en mükemmeli ahlâkı en güzel olan ve ailesine en yumuşak davranandır. [995]

Herhalde, yüce Allah'ın Kur'an'ın birçok yerinde kadınlara iyi davranılmasını emretmesinin sebebi budur.

Bu emri ihtiva eden ayetlerden birkaçı şöyledir:

"Ya iyilikle tutmak, ya da güzel ve adaletli bir biçimde salıvermektir. [996]

"Onları iyilikle tutun. [997] "Onlarla iyi geçinin. [998]

Kişi, karısına bu temel üzere davrandığında hata, kabul edilir ve katlanılır bir husus olur.

Hatta daha da büyümesi mümkün olan hataların sebep oldukları zararların pek çoğu bertaraf edilmiş olur. Kişi, hata imkanını kabullen­dikten sonra onu münasip bir şekilde ve akıllıca tedavi etme imkanım da bulmuş olur.

Evlilik hayatının mutluluğu, bütünüyle hatadan ve onu bu­landıran şeylerden uzak oluşuyla değildir. Herşeyden önce eşlerden herbirinin,   evlenmekle   üstlendiği,   insanlığa  ve   topluma  karşı görevlerini yerine getirmesiyledir.

Çok yüce bir görevdir o! Bunun farkında olan kişiye, bu uğurda karşılaştığı sıkıntılar tatlı gelir.

Taraflardan hangisi olursa olsun, işlediği hatalar kolaylaşır ve or­tak değer olarak tesbit ettikleri hedeflerine doğru birlikte yol alırken bu hatalar onları engellemez. [999]