๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuran ve Sünnette Evlilik => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 30 Eylül 2010, 09:58:47



Konu Başlığı: Evlilikte Koşulan Şartlara Kur'an'ın Bakışı
Gönderen: Hadice üzerinde 30 Eylül 2010, 09:58:47
 
                                                            Evlilikte Koşulan Şartlara Kur'an'ın Bakışı:
 

Yüce Rabbinin, kadın-erkek arası sıkı fikılığa ve alınan teminata dikkatlerimizi nasıl çektiğini görmüyor musun? O şöyle buyuruyor: "Vaktiyle siz birbirinizle haşır-neşir olduğunuz ve onlar sizden sağlamlardan sakınma imkânını vermiştir.

Taaddütten bahseden âyet: "Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdirde) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkar-sanız..." âyetidir. [550]

Ayet, yetim kızlara haksızlık etmenin kaldırılmasından bahset­mekte ve Allah'ın helal kıldığı başka kadınlarla evlenilmesini tavsiye etmektedir. îbnu Hacer, (el-Feth, XII. 284) Kadi Ebû Bekr b. et-Tayib'in, Nisa, 3 âyetinin tefsirinde şöyle dediğini nakletmektedir: "O yetim kızlar ki, haklarını sizden isteyecek velileri yoktur. Kendilerinin de aczi sebebiyle haklarını yerine getirme hususunda kendinizden emin değilsiniz. O halde işlerini yürütebilen yahut onlara haksızlık etmenize engel olacak velileri bulunan kadınlarla evlenin."

Buna uygun olarak yüce Allah yetimlerin dışında helâl olan kadınlarla evlenmekten bahsederek: "Siz helal olan kadınlardan ikişer, Üçer, dörder alın..." buyurmaktadır.

Ayetten iki, üç veya dört kadınla evlenmenin mubah olduğu iki ve-cihten anlaşılmaktadır:

Birincisi: Tabii imiş yahut asıl o imiş gibi sözün taaddüt ile başlaması. Sözün bir ile başlamayıp iki ile başlaması sanki müminin durumunun zaten âdil olması gerektiğini anlatıyor. O halde müminin iki, üç veya dört kadınla evlenmesi mubahtır. Ancak âdil olamaya­cağından korkarsa işte o zaman bir kadınla evlensin.

Şayet tek kadın asıl olsaydı ve taaddüde ancak zaruret esnasında gidilseydi, o zaman Kur'an'ın ifade düzeni şöyle olurdu: Bir kadınla ev­lenin. Eğer kadın çocuk doğurmaz veya hasta olur yahut kocası onunla yetinemiyorsa, kadınlardan size helal olanlardan ikişer, üçer, dörder alın.

ikincisi: Ayeti kerime taaddütten bahsederken "mâ tâbe" sözcüğünü kullanıyor, yani "size helal olan" kadınlardan diyor. Nitekim Nur sûresinde de "kadınlar, temiz erkekler içindir" buyuruyor. Zaruret, tayyibin (mubahın) değil, mahzurlu (yasak) olanın kendisi sebebiyle mubah olduğudur.

Bana diğer bir delil, âyetin pratikteki uygulamasıdır. Çünkü Pey­gamber (s.a.v.), âyetin inişinden sonra dörtten fazla karısı olanlara, ara­larından dört tane seçmelerini ve geri kalanların salıverilmesini emret­miştir.

Şayet tek kadın asıl ve ancak zaruret durumunda bir taaddüde gi­dilseydi, Peygamber (s.a.v.) aralarından bir kadının seçilmesini emreder sonra da karısı doğum yapmayan ya da hasta olana taaddüde ruhsat ve­rirdi. üzerine Peygamber (s.a.v.): "Böyle bir şart geçerli değildir" buyur­muştur. [551]

Said b. Mansur ve Beyhakî, Ata' el-Horasanî'den şunu rivayet ederler. Hz. Ali ile Ibnu Abbas'a birini sordular. Bu adam bir kadınla evlenmiş, kadın, kendisinin mehir vereceğini ve buna karşılık ayrılma ve evliliği devam ettirme yetkisinin de kendisinde olmasını şart koşmuş. Hz. Ali ile Ibnu Abbas şu cevabı vermişler: "Adam sünnetten sapmış; işi ehli olmayana vermiş, mehri adam verecek, evliliği devam ettirip ettirmemek de onun elinde olacak." [552]

Biri, evlendiğinde karısına bir ev alacağını ve onu o evden çıkarmayacağını şart koşmuş. Bir müddet sonra o şehirden başkasına taşınmak mecburiyetinde kalmış. Karısının mülkiyetine geçirdiği evle diğer mülkünde tasarrufta bulunmak istemiş ancak kansı buna karşı çıkmış ve bunun üzerine adam karısını Hz. Ömer'e şikayet etmiş.

Hz. Ömer'in ne karar verdiği konusunda farklı rivayetler var. Bir rivayete göre, evin kadına ait olduğuna hükmederek: "Hakların kesiştiği yerde müslümanlar şartlarına bağlıdır" demiştir.

Diğer rivayete göre, kadını o evden çıkarmayacağına dair şartı bozmuş, çünkü bunu evlilik ilişkilerinin gerektirdikleriyle bağdaşmayan bir şart olarak görmüş ve şöyle demiştir: "Kadın kocasıyla beraberdir."

Her iki rivayeti de Said b. Mansur (Sünen, I-III. 169-171) naklet-miştir. Ibnu Hacer, (el-Feth, IX. 179) bu rivayetlere işaret etmektedir. Beyhakî, ikinci rivayetin Kur'an ve Sünnet'e daha uygun olduğunu ifade etmektedir.

Herhalde bu konuda Hz. Ömer'den farklı nakillerin yapılmış ol­ması, bu gibi meselelerde farklı görüşlerin ileri sürülmesine temel teşkil etmiştir. [553]

Şart, birden fazla kadınla ilgili de olabilir. Aslında bu meselelere, bu konuyu anlatmak için girdik. Yukarıda da belirttiğimiz gibi kadının ihtiyatlı davranarak ikinci evliliğin kendi muvafakatına bağlı olması ve bilgisi ya da rızası dışında ikinci bir evlilik olursa, kendini boşama yet­kisinin kendi elinde olması şartım koşabilir[554]