Konu Başlığı: Öykülerin Ardında Kuranın Değerlendirme Yapmasının Amacı Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Aralık 2010, 10:05:33 Öykülerin Ardında Kur'anın Değerlendirme Yapmasının Amacı Görüldüğü gibi Kur'anı Kerim anlattığı öykülerin ardında birkaç ayetle notlar düşer, öykünün anlattığı önemli anlamları, ondan alınacak önemli dersleri ve müslümanların onları okumaya ihtiyaçlarının olduğunu kararlaştırır. Kur'anın bu açıklamaları bize birkaç şeyi anlatmaktadır: a- Kur'anda öykü anlatımının kendisi amaç değil, etkin bir araçtır. Üstün amaçlar ve belirli hedefler için anlatılır. b- Kur'an, anlatılan öykünün amaç ve hedefini yakalamaya, onu kavrayıp üzerinde düşünmeye ve gereğini yapmaya çağırmaktadır. c- Öykülerin Kur'anda veya sahih hadiste anlatılmayan ayrıntılarını doldurmak için kendimizi yormamaya, öykülerin anlatılmayan parçalarını açıklama, kişi, zaman ve yerleri belirlemeye çalışmamaya çağırır. Bunun yerine anlatılan öykünün anlamı, hedefi, vereceği ders ve ibreti yakalamaya çalışmamızı ister. d- Kur'an, anlatacağımız öykülerin de gerçekleştirmeye çalıştığı bir hedefinin bulunmasını öğütler.[160] Ashab-ı Kehf Öyküsünden Sonra Kur'anın Değerlendirme Yapması: Asabı kehf öyküsüne Kur'anı Kerim şu ayetlerle değerlendirme yapmaktadır: "Deki, onların ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gaybı onundur. O, ne mükemmel görendir! O ne mükemmel işitendir! insanların ondan başka dostu yoktur. O, hiçbir kimseyi egemenliğine ortak etmez. Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. Onun sözlerini değiştirecek yoktur. Ondan başka bir sığınılacak da bulamazsın. Sabah akşam rablerinin hoşnutluğunu dileyerek Ona yalvaranlarla beraber sen de sabret. Dünya hayatının güzelliklerini istiyerek gözlerini o kimselerden ayırma. Bizi anmasını kendisine unutturduğumuz ve işinde aşırı giderek hevesine uyan kimseye uyma. Deki, gerçek rabbinizdendir. Dileyen inansın, dileyen inkar etsin. Şüphesiz zalimler için, duvarları kendilerini çepeçevre içine alacak bir ateş hazırlamışızdır. Onlar yardım istediklerinde, erimiş maden gibi yüzleri kavuran. bir su kendilerine sunulur. Bu ne kötü bir içecek ve cehennem ne kötü bir duraktır! Şüphesiz iman eden ve salih ameller işleyenleri, güzel iş yapalan mükafatsız bırakmayız. İşte onlar için Adn cennetleri vardır. Altlarında ırmaklar akar. Orada altın bilezikler takınırlar, ince ve kalın ipekliden yeşil elbiseler giyerek tahtlar üzerinde otururlar. Ne güzel bir mükafat ve ne güzel yaslanacak yer! "[161] Bu Notlardan Çıkan Dersler ve Anlamlar: 1- Ailaha karşı edepli olmayı ve "Ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir" ifadesinin öğrettiği gibi bilmediğimiz bütün olayların, işlerin ve haberlerin bilgisini Allanın kapsamlı ve genel bilgisine bırakmayı öğretir. 2- "O ne mükemmel görendir ve ne mükemmel işitendir!" sözünün öğrettiği gibi, Yüce Allahı çokça övme ve kutsamayı öğretmek. Yüce Allanın görmesi ve işitmesi her şeyi kapsar. 3- Gerçek dost (veli) yalnız Allahtır, onun dışındakiler veli olmaya layık değildir. Başka varlıkları dost edinenlere bu varlıkların hiçbir yararı olmayacaktır. "Atlahtan başka onların hiçbir dostu yoktur". 4- Şüphesiz Allah ortaklara ve bütün varlıklara muhtaç değildir. Onun için yönetimine ve egemenliğine hiçbir kimseyi ortak etmez. 5- Kur'anı çokça okuma, üzerinde düşünüp taşınma, anlamını kavrama, onunla beraber yaşama ve ona çağırmayı öğretir. Çünkü Kur'anın bu şekilde okunması ve anlaşılması kalplerin, ruh ve bedenlerin hayatıdır. "Rabbinin kitabından sana vahyedilenleri oku!" 6- Kur'an, Yüce Allanın kelimeleri için hiçbir değişikliğin olamıyacağmı belirtir. Kelimelerinin irade ve dilemesi, insanların hayatını yönlendiren sosyal ve tabiat yasaları ve Kur'anın ayetlerini kapsadığını bildirir."Onun kelimelerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur". 7- Kur'an, iyilerle beraber olmamızı, onlardan gözümüzü ayırmamamızı ve onlarla beraber olmak için sabretmeye kendimizi alıştırmamızı emreder. "Sabah akşam rablerinin hoşnutluğunu dileyerek ona yalvaranlarla beraber sen de sabret.Dünya hayatının güzelliklerini isteyerek gözlerini o kimselerden ayırma." 8- Kur'an, iyi kişelerden yüz çeviren ve onları terkedenlerin dünya hayatı ve güzellikleri peşinde olduğunu bildirir. "Dünya hayatının güzelliklerini isteyerek gözlerini onlardan ayırma" 9- lnsanlar, üçüncüsü olmayan iki gruptur.Rablerinin hoşnutluğunu dileyerek sabah akşam ona yalvaran salih kullar grubu. Bir de kalpleri Allahı anmaktan gafil olan, heveslerine uyan ve hayatları kaymış zalim ve kafirler grubu. Kim salih kişilerden ayrılır ve başka yollara saparsa, ister istemez ikinci grupla beraber olur. 10- Kur'an, Allaha inanmanın insanın hayatını düzenleyen hassas düzen, hayatın parçalarını birbirine bağlayıp bütünleştiren sağlam bağ olduğunu belirtir. Bu sistem kaybolur ve bu bağ koparsa, hayatının parçalan dağılır ve kaybolur, insan artık hiçbir işe yaramayan yitik ve terkedilmiş bir varlık olur."Bizi anmasını kendisine unutturduğumuz ve işinde aşırı giderek hevesine uyan kimseye uyma!" 11- Davet etmek, delil göstermek ve duyurmakla, insanlara hakkı açık seçik açıklamak, onu kendilerine göstermek ve benimsemeye çağırmakla yükümlüyüz. Bu şekilde görevimiz yerine gelmiş olur. "Deki, hak rabbinizdendir" 12- lnsanların diledikleri yolu ve beraber olmak istedikleri grubu seçmeleri gerekir. Biz onlara yolların ayrılış noktasını gösteriyoruz. Onlar kendi iradeleriyle iman veya küfür yolunu seçerler. "Dileyen iman eder, dileyen kafir olur" 13- Hak yolunu seçmeleri ve küfür yolundan çıkmalarına yardımcı olmak için her iki yolun sonucunu ve varacağı yeri onlara gösteriyoruz. Kendilerine cennetin nimetlerinden ve cehennemin azabından manzaralar gösteriyoruz. 14- Dünya çalışma yeri, ahiret de karşılık görme yeridir.Kim dünyada iman eder, iyi ameller işler ve iyilerden olursa, şüphesiz Allah onları mükafatsız bırakmaz. 15- Dünya hayatında müminler de, kafirler de yaşamaktadır.Ama kıyamet günü varacakları yer ve görecekleri sonuç farklıdır. Müminlerin varacağı cennet "Ne güzel bir mükafat ve ne güzel bir yaslanacak yerdir". Kafirlerin ateşi ise, "Ne kötü bir içecek ve cehennem ne kötü bir duraktır". Güzellik ve çirkinlik,nimet ve azap, mükafat ve ceza arasındaki fark ne büyüktür![162] [160] Dr. Salâh Abdülfettah Hâlidî, (Çeviren: Ahmet Sarıkaya), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları, (2.Baskı) Konya 2005: II/104. [161] Kehf.26-31 Dr. Salâh Abdülfettah Hâlidî, (Çeviren: Ahmet Sarıkaya), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları, (2.Baskı) Konya 2005: II/104-105. [162] Dr. Salâh Abdülfettah Hâlidî, (Çeviren: Ahmet Sarıkaya), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları, (2.Baskı) Konya 2005: II/105-108. |