> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran Öyküleri > Karun Öyküsü İle İlgili İsrailiyyat Haberber
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Karun Öyküsü İle İlgili İsrailiyyat Haberber  (Okunma Sayısı 3050 defa)
11 Aralık 2010, 17:17:31
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 11 Aralık 2010, 17:17:31 »



Kârûn Öyküsü  İle İlgili İsrailiyyat Haberber

Okuyucuları sakındırmak, okudukları veya dinledikleri zaman kendisine aldanmamak, onları yazan veya anlatan herkese karşı çıkmalarını sağlamak için Kârûn öyküsüyle ilgili önemli israiliyyat rivayetleri okuyuculara sunmak istiyoruz.

Salebi, israiliyyat ve hurafelerle doldurduğu "Araisu'l-Mecalis fi Kısasi'l-Enbiya" adlı kitabında Kârûn Öyküsünün girişinde şöyle demektedir: "Öncekilerin haberlerini bilen alimier şöyle dedi" [181]

Bize göre bu sözü tuhaf ve kabul edilemez.Çünkü öncekilerin haberleri, sonra gelenlere göre, geçmişin bilinmiyen (gayb)lerindendir. Geçmişle ilgili bilgiler ancak kesin ve doğru kaynaklardan alınır. Bu bilgiler de sadece Kur'anda ve sahih hadislerde bulunan bilgilerdir.

Öncekilerin haberlerini bildiğini iddia eden, onların haberlerinden bir söz ve bir rivayet aktaran herkes, Kur'anı kerimden veya sahih hadisten kaynağını belritmek zorundadır. Bunu yapmazsa, söylediği red edilir ve anlattığı şeyler kabul edilmez. Böyle bir adam da "Öncekilerin haberlerini bilen alimler"den olmaz. Olsa olsa, israiliyyatı toplayan, hurafe ve mitoloji şeyleri rivayet eden bir kişi olur.

Israiliyyat haberleri rivayet edenler şöyle derler: "Kârûn, Musa'nın amcasının oğlu idi. tsrailoğullarının en bilgini, en faziletlisi ve güzeliydi.Yüzünün güzelliğinden dolayı "Nurlu" diye anılırdı. İsrailoğulları arasında Tevrat'ı en iyi bilen kişiydi. Ama münafıklık yaptı."

Hazinelerinin anahtarları hakkında da şöyle derler: Anahtarlarını altmış katır taşıyordu.Her anahtar bir parmak küçüklüğünde idi. Anahtarlardan her biri bir hazinenindi."

Mallan toplamaya nasıl başladığını da şöyle anlatırlar: "Kârûn  başlangıçta  bir  dağda  bulunan  bir  tapınakta kendim   kırk  sene   Allaha   ibadete   adamıştı.İbadette Israiloğullarını geçmişti.

iblis, azdırmak için şeytanlarını ona göndermiş, ama şeytanlar onunla baş edememişler.İblis'in kendisi yanma gelmiş, onun gibi Allaha ibadet etmiş ve ibadette Karun'u yenmiş. Kârûn da, İblis'in kim olduğunu bilmeden kendisinden daha çok ibadet ettiğine bakarak ona uymuş, iblis onu yavaş yavaş tapınağın dışına çıkarmış, böylece Kârûn yavaş yavaş dünyaya yönelmiş, mallan artmış ve hazineleri çoğalmış, sonra İblis onu terketmiş, Kârûn artık dünyaya yönelmiş ve ibadeti bırakmış."

"Karun'un malı çoğalıp Allah Irailoğullarının zekat vermelerini farz kılınca, Kârûn, Musa'ya gelmiş ve her bin dinar için bir dinar, her bin dirhem için bir birhem, her bin koyun için bir koyun, vb. zekatı kendisine vermek üzere anlaşmış.   Kârûn   evine   dönüp   üzerine   düşen   zekatı hesapladığında büyük bir yekun tuttuğunu görmüş. Bu zekatı   vermeğe   kıyamamış   ve   Hz.Musa'ya   tuzak hazırlamış.

Israiloğullarından tuzak hazırlayan birtakım kişilerle anlaşmış ve onlara şöyle demiş: Falan ahlaksız kadını getirin, Musa'ya iftira etmesi için ona mal verelim, istediğimizi yaparsa, Israiloğulları Musa'ya karşı çıkar, biz de ondan kurtulmuş oluruz.

Söz konusu kadını getirmişler ve Kârûn ona bin dirhem veya bin dinar yahut bir kazan dolusu altın vermiş. Kadına, yarın Isailoğulları toplandığında sen Musa'ya iftira et, demiş.

Ertesi gün Kârûn Israiloğullarını toplamış, Musa gelince, ona   "Israiloğulları   senin   için   oplanmışlar,   çıkmanı bekliyorlar,  öğüt vermek ve uyarmak için onlara çık" demiş.

Musa, israiloğullarının yanına çıkmış ve konuşma yaparak "Ey Israiloğulları, kim hırsızlık yaparsa, elini keseriz, kim iftira ederse ona seksen değnek vururuz, bekarlardan kim zina ederse, ona yüz değnek vururuz, evlilerden kim zina ederse, ölünceye kadar taşa tutarız" demiş.

Kârûn ona "Sen de mi zina etsen?"demiş. Musa, ona "Evet, ben de etsem" demiş. Kârûn ona "Israiloğulları, senin falan kadınla zina yaptığını iddia ediyorlar" demiş.

Musa; "Ben mi?!" deyince, Kârûn evet, demiş. Musa, ona "Seni ispat etmeye çağırıyorum. Kadın söylediğin gibi söylüyorsa, onun dediği doğru olur, demiş.

Kadın gelince, Musa ona "Ey kadın! Bunların söylediği gibi ben seninle zina yaptım mı? demiş, Tevrat'ı indiren ve denizi yaran Allah için doğru söylemesini söylemiş ve doğru söylemediği taktirde cezasının büyük olacağını anlatmış.

Allah için doğru söylemesini isteyince, Allah kadını korumuş ve kendi kendine "Bugün tevbe etmem, Allahın rasulü Musa'ya eziyet etmemden daha iyidir" demiş. Musa'ya hayır, bunlar yalan söylüyorlar, sana iftira ettiğim taktirde Kârûn bana mal vereceğini söyledi" demiş.

Kadın böyle konuşunca, Kârûn rezil olmuş ve başını öne eğmiş, herkes de suspus kesilmiş, Musa, ağlayarak Allaha secdeye kapanmış, "Ey Rabbim! Bu düşmanın bana eziyet etti, bana sövdü ve rezil etmek istedi. Allahırn! Senin peygamberin isem, benim için ona buğzet ve beni ona musallat et" demiş.

Allah ona "Başını kaldır, yer yüzüne istediğini emret, emrini yerine getirir" demiş.

Musa, "Ey Israiloğulları! Allah beni Firavun'a gönderdiği gibi Karun'a da göndermiş. Karun'la beraber olanlar yerlerinde kalsınlar, benimle beraber olanlar benimle beraber ayrılsınlar" demiş.

Hepsi Karun'dan ayrılmışlar, yanında sadece iki kişi kalmış. Sonra Musa şöyle demiş: "Ey yer! Onları yut! Yer önce topuklarına kadar, sonra bellerine kadar, sonra boyunlarına kadar yutmuş". Kârûn ve iki arkadaşı Musa'ya yalvarmışlar, Allah için, akrabalık bağı için diyerek ona sığınmışlar.

Sonra Musa "Ey yer, onları yut! "demiş. Yer de üzerlerine kapanmış. Allah ,Musa'ya vahyetmiş: Ey Musa! Ne katı kalplisin? Sana yetmiş defa sığındılar. Zatıma yemin ederim ki bana dua etselerdi, beni yanlarında bulurlardı ve dualarını kabul ederdim."

Allah, Karun'u ve iki arkadaşını hergün bir beden boyu yere batırıp sallandırıyor. Kiyamet gününe kadar yerin dibine varmazlar."[182]

Israiliyyat olan bu ayrıntıları kabul etmiyoruz. Çünkü hiçbir kimsenin, başkalarını ondan sakındırmak ve kabul edilemez israiliyyat olduğunu anlatmak amacı dışında, onları nakletmesi caiz değildir.[183]

 İsrailoğullarmdan Olan Kârûn Neden Fîravun'la Beraber Anılıyor?
 
Kur'anı Kerim, Karun'un Firavun ailesinen değil, Hz.Musa'nın milleti olan İsrailoğullarmdan olduğunu belirtmektedir.israiloğullarmdan olduğu halde, Kur'an onu neden Firavun ve Hâmân ile birlikte anmakta ve "Şüphesiz Musa'yı aÇ'k belgeler ve mucizelerimizle Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a gönderdik. Bu, yalancı bir sihirbazdır, dediler" âyetinin belirttiği gibi Hz.Musa'yı neden üçüne de gönderilen bir peygamber saymaktadır?

Firavun ve Hâmân ikisi de Kıpti'dir. Kârûn ise Israiloğullarmdandır. Öyle görülüyor ki ikisini birleştiren şey, azgınlık, tağutluk, küfür ve yer yüzünde bozgunculuklarıdır. Hepsi bu özelliklerde ortak olmasına rağmen, her birinin cinayetlerini işleme sebebi değişiktir.

Firavun'm azgınlığının sebebi, mülk ve iktidarıdır. Onun için halkını kendisine tapmaya çağırmış ve "Sizin benden başka bir tanrınız olduğunu bilmiyorum" demiştir.

Hâmân'm azgınlığının sebebi, Firavun'ın yanındaki bakanlığı, görevi ve Firavun'ın emirlerini uygulamasıdır.

Karun'un azgınlığının sebebi ise, bolluk, zenginlik, mal ve hazinelerdir. Tağutluklarınin sebebi değişik de olsa, üçü detağuttur.[184]

Azgınlığa sebep olan üç şey;îktidar, bürokratlık ve mal!

insanlık tarihi boyunca bu sebepler süregelmiştir. Nice tağutlar bu sebeplerin esiri olmuş ve olmaktadır.

İnsanlardan iktidar ve egemenliği sebebiyle niceleri azgınlaşmıştır! Resmi görevi, makamı ve devlet büyüklerini izlediği için azgınlaşan nice insanlar vardır! Mal ve bolluk içinde yüzdüğü için nice insanlar azgınlaşmıştır! Sebepler değişik, ama hüküm aynı ve azgınlık azgınlıktır!

Ne ilginçtir ki, üç tağut olan Firavun, Hâmân ve Kârûn, Musa'yı aynı şekilde karşılamış ve aynı cevapla karşılık vermişlerdir: " yalancı bir sihirbaz!"

Kârûn, Musa'nın halkındandı. Onlara karşı azdı. Azgınlık zulüm, haksızlık ve saldırganlıktır. Malı ve hazineleri sebebiyle onlara karşı azgınlaşmıştır. Mal, imansız birinin eline geçtiği zaman haksızlığa, azgınlığa ve saldırganlığa götürür.

Kârûn öyküsünü anlatan âyetlerden anlaşıldığına göre, Kârûn, Israiloğullarıyla beraber Mısır'dan çıkmıştır. Çünkü âyetler israiloğullarından iki gruba işaret etmektedir; Karun'a aklanmayan bilenler grubu ve ona aldanan basit zayıflar grubu. Ayrıca Karun'un, ihtişamı içinde milletinin karşısına çıkması ve onları baştan çıkarması da bunu gösterir. Milleti de Israiloğullarıdır.

Kârûn'nun   nerede   halkının   karşısına   çıktığı   ve Hz.Musa ile macerası, nerede ve ne zaman yere batırıldığı gibi   şeyler,   israiliyyat  nakledenlerin  dışında  cevabını kimsenin bilmediği sorulardır.[185]

 Karun'un Hazineleri:
 
Kur'anı Kerim, " Anahtarları, güçlü kuvvetli bir gruba ağır   gelecek   kadar   ona   hazineler   verdik"   diyerek hazinelerinin   çokluğuna   işaret   etmektedir.   Bu   âyet, Karun'un    mal    ve    hazinelerinin    çok    olduğunu göstermektedir. Erkeklerden güçlü kuvvetli bir grup onların anahtarlarını veya hazinelerin kendisini taşımaktan aciz kalır.

Kur'an'da geçen Kunûz kelimesi, kenz kelimesinin çoğulu olup üst üste yığılan ve toprağa gömülen define anlamındadır. Ancak Kur'an'da malı yığma ve saklama anlamında geçmektedir. "Hurmayı tabakta biriktirdim, et tutmuş deve, ifadelerindeki gibi.

Karun'un mallarının 'Künûz' kelimesiyle anlatılmasının sebepleri herlahde şunlardır;<...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Karun Öyküsü İle İlgili İsrailiyyat Haberber
« Posted on: 29 Mart 2024, 09:26:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Karun Öyküsü İle İlgili İsrailiyyat Haberber rüya tabiri,Karun Öyküsü İle İlgili İsrailiyyat Haberber mekke canlı, Karun Öyküsü İle İlgili İsrailiyyat Haberber kabe canlı yayın, Karun Öyküsü İle İlgili İsrailiyyat Haberber Üç boyutlu kuran oku Karun Öyküsü İle İlgili İsrailiyyat Haberber kuran ı kerim, Karun Öyküsü İle İlgili İsrailiyyat Haberber peygamber kıssaları,Karun Öyküsü İle İlgili İsrailiyyat Haberber ilitam ders soruları, Karun Öyküsü İle İlgili İsrailiyyat Haberberönlisans arapça,
Logged
10 Ocak 2014, 18:09:37
✿ Yağmur ✿

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.684


Site
« Yanıtla #1 : 10 Ocak 2014, 18:09:37 »

Karun'un Hazineleri:
 
Kur'anı Kerim, " Anahtarları, güçlü kuvvetli bir gruba ağır   gelecek   kadar   ona   hazineler   verdik"   diyerek hazinelerinin   çokluğuna   işaret   etmektedir.   Bu   âyet, Karun'un    mal    ve    hazinelerinin    çok    olduğunu göstermektedir. Erkeklerden güçlü kuvvetli bir grup onların anahtarlarını veya hazinelerin kendisini taşımaktan aciz kalır.

Kur'an'da geçen Kunûz kelimesi, kenz kelimesinin çoğulu olup üst üste yığılan ve toprağa gömülen define anlamındadır. Ancak Kur'an'da malı yığma ve saklama anlamında geçmektedir. "Hurmayı tabakta biriktirdim, et tutmuş deve, ifadelerindeki gibi.

Karun'un mallarının 'Künûz' kelimesiyle anlatılmasının sebepleri herlahde şunlardır;

1- Bu mallar, kolay elde edilen ve kazanılan mallardı. Çok az bir emekle bu malları elde etmiştir. Sanki yede defineler bulmuş gibi, alabildiği kadar almıştır.

2- Kârûn bu mallan korumuş, geliştirerek çoğaltmış ve biriktirmeye gayret etmiştir.

3- Kârûn,  mallarından fakir ve muhtaçların hakkını vermemiş    ve    zekatını    ödememiştir.Kenz,    zekatı ödenmeyen,  kendisinden fakir ve muhtaçlara harcama yapılmayan maldır.

Kur'an, "Altın ve gümüşü biriktirip ALLAH yolunda harcamayan kişileri acıklı bir azapla müjdele .Cehennem ateşinde onlar üzerine kızdınldığı gün,  onunla alınları,

yanları    ve    sırtları    dağlanır.    Bu,    kendiniz    için biriktirdiğinizdir,    biriktirdiğinizi    tadm,    denir"[186] âyetlerinde bu anlama işaret etmektedir.[187]
Salat ve selam üzerine olun

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

20 Ocak 2014, 16:24:42
Kader 7/C

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 1.088



« Yanıtla #2 : 20 Ocak 2014, 16:24:42 »

Karun'un Hazineleri:
 
Kur'anı Kerim, " Anahtarları, güçlü kuvvetli bir gruba ağır   gelecek   kadar   ona   hazineler   verdik"   diyerek hazinelerinin   çokluğuna   işaret   etmektedir.   Bu   âyet, Karun'un    mal    ve    hazinelerinin    çok    olduğunu göstermektedir. Erkeklerden güçlü kuvvetli bir grup onların anahtarlarını veya hazinelerin kendisini taşımaktan aciz kalır.

Kur'an'da geçen Kunûz kelimesi, kenz kelimesinin çoğulu olup üst üste yığılan ve toprağa gömülen define anlamındadır. Ancak Kur'an'da malı yığma ve saklama anlamında geçmektedir. "Hurmayı tabakta biriktirdim, et tutmuş deve, ifadelerindeki gibi.

Karun'un mallarının 'Künûz' kelimesiyle anlatılmasının sebepleri herlahde şunlardır;

1- Bu mallar, kolay elde edilen ve kazanılan mallardı. Çok az bir emekle bu malları elde etmiştir. Sanki yede defineler bulmuş gibi, alabildiği kadar almıştır.

2- Kârûn bu mallan korumuş, geliştirerek çoğaltmış ve biriktirmeye gayret etmiştir.

3- Kârûn,  mallarından fakir ve muhtaçların hakkını vermemiş    ve    zekatını    ödememiştir.Kenz,    zekatı ödenmeyen,  kendisinden fakir ve muhtaçlara harcama yapılmayan maldır.

Kur'an, "Altın ve gümüşü biriktirip ALLAH yolunda harcamayan kişileri acıklı bir azapla müjdele .Cehennem ateşinde onlar üzerine kızdınldığı gün,  onunla alınları,

yanları    ve    sırtları    dağlanır.    Bu,    kendiniz    için biriktirdiğinizdir,    biriktirdiğinizi    tadm,    denir"[186] âyetlerinde bu anlama işaret etmektedir.[187]
Salat ve selam üzerine olun
Gerçekten doğru söylüyorsun ama aynısı haberde var.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Dünya güzel olsaydı,doğarken ağlamazdık...

Yaşarken temiz olsaydık,ölünce yıkanmazdık.
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes