๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuran Öyküleri => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 07 Aralık 2010, 10:23:05



Konu Başlığı: Halk Ashabı Kehf Hakkında İki Gruba Ayrıldı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Aralık 2010, 10:23:05
Halk Ashabı Kehf  Hakkında İki Gruba Ayrıldı

Allaha inanmış muvahhitler olduğu anlaşılan halk, onlar hakkında   tartıştılar. Yüce    Allah    buyuruyor: "Onların durumunu   aralarında  tartışırken,   üzerlerine   bir   bina yapın,rableri   onları   daha   iyi   bilir,dediler.   Egemen olanlar"Mutlaka onlar üzerine bir mescit yapacağız"dediler.

Onlar hakkında iki gruba ayrılmışlar. Birinci grup mümin iyi kişilerdir. "Onlar üzerine bir bina yapın, rableri olan daha iyi bilir" demişler.

Üzerlerine bir binanın yapılmasını istemişler. Bu bina mescit değildir ve kutsama amacıyla da yapılmış değildir. Sadece onları binanın içinde korumak ve saygı göstermek içindir. Bilindiği gibi ölüye ikram etmek,defnetmekle olur.

Bu müminler Ashab-ı Kehf konusuna dalmamışlar.Çünkü bilgi elde etmek için gerekli araştırma, inceleme ve analiz etme imkanlarına sahip olmadıklarını biliyorlar. Bunlara sahip olmadıklarına göre, varsayımlara ve mitolojilere dalmak, yarar getirmeyecek şeylerde zaman ve emekleri boşa götürmek caiz olmaz.

Öyleyse,işi Allaha bırakmaları, durumlarını her şeyi bilen Allanın bilgisine havale etmeleri gerekir.Onun için durumlarını Allah daha iyi bilir, demişlerdir. Şüphesiz Allaha inanmış olmaları, onları bu görüşe götürmüş, böyle söylemelerini sağlamıştır. Onun için bunlara müminler, dedik.

İkinci grup ise, sözü geçenler ve egemenlerdir. Kur'an onları galip gelenler diye nitelemktedir. Bunlar Ashab-ı Kehfin    üzerine    bir    mescidin    yapılmasına    karar verdiler."Egemenler,   mutlaka   üzerlerine   bir   mescit yapacağız, dediler". "Mutlaka üzerlerine bir mescit yapacağız" sözlerindeki kibir, gurur, zorbalık,tahakküm ve pervasızlığı görüyoruz.

Onlar konusunda halkı yenmişler,tahakküm etmişler, kibir ve zorbalıkla muamele etmişler, tartışma, görüşme ve geri dönüş kabul etmeyen kararlı ve kesin hükümlü bir üslupla onlara son sözü söylemişlerdir."Mutlaka onların üzerine bir mescit yapacağız".

Tefsirciler bu konuya geldiklerinde kabirler üzerine mescit yapmanın hükmüne de değinmişler ve Rasulullahtan bu konuda yasaklayıcı hadisler nakletmişlerdir. Rasulullah bu hadislerde kabirlerin mescit edinilmesini yasaklamakta ve kabirleri mescit yapan yahudi ve hıristiyanlara lanet okumaktadır. Bu haislerden bazıları şunlardır:

Müslim,    Ümmü   Habibe   ve   Ümmü   Seleme'nin Habeşistan'da    İçinde    resimler   bulunan    bir   kilise gördüklerini  Rasulullaha  söylediklerini,  onun  da  şöyle buyurduğunu belritmektedir: "Onlardan iyi bir adam öldüğü zaman kabri üzerine bir mescit bina eder ve içinde o resimleri yaparlar. Kiyamet günü onlar Aliahm yanında en kötü kişilerdir. "[113]

Müslim,Hz.Aişe'nin şöyle dediğini rivayet eder: "Rasulullah son hastalığında şöyle dedhAllah yahudi ve hıristiyanlara lanet etsin, peygamberlerinin kabirlerini mescit yaptılar"[114]

Müslim, Cundeb'ten şöyle dediğiri rivayet eder: Rasulullahm vefat etmeden beş gün önce şöyle dediğini duydum: Sizden bir dostum yoktur. Allah, İbrahim'i dost edindiği gibi beni de dost edindi. Ümmetimden dost edinseydim, Ebu Bekr'i dost edinirdim. Sizden Öncekiler peygamber ve iyi kişilerin kabirlerini mescit yaparlardı. Size söylüyorum, kabirleri mescit yapmayınız. Size bunu yasaklıyorum "[115]

Bu hadisler, peygamber ve iyi kişilerin kabirleri üzerine mescit yapan önceki milletleri kötülemeketedir. Hatta bu suçu  işledikleri  için  onlara  lanet okumaktadır.  Bu da gösteriyor ki Ashab-ı Kehf'in üzerine mescit yapmağa karar verenler salih müminler olmadığı gibi, görüşleri de doğru ve makbu! değildir.

"Mutlaka onların  üzerine mescit yapacağız" cümlesinden o egemenlerin söylediklerini gerçekleştirdikleri ve mağaranın üstünde mescit yaptıkları anlaşılmaktadır.

Kur'anı Kerim üzerlerine meccit yapılması üzerinde durmamış, bu mescidin tamamlanıp tamamlanmadığını belirtmemiştir. Herhalde bunun iki sebebi vardır;

a- Kur'an, öykülerin anlatımında sanatsal kimi boşluklar bırakır. Bu da okuyucunun o boşluğu hayalinde canlandırıp doldurması içindir. Biz de öyküyü okurken mescidi inşa eden o insanları hayalimizde canlandırıyor, mağaranın üstünde yapılan mescidin şeklini gözümüzün önüne getiriyoruz.

b- Kabirler üzerine mescit yapmak olsun, o insanların yaptıkları     olsun,     mekruh     olduğu     için     bunu belirtmemiştir .Doğrusunu en İyi Allah bilir.[116]



[113] Müslim, babu-n-Nehyi an binai'l-Mesacid ala']-Kubur,3,hadis no,528

[114] Müslim, aynı yer, hadis no,529

[115] Müslim, aynı yer, hadis no.532

[116] Dr. Salâh Abdülfettah Hâlidî, (Çeviren: Ahmet Sarıkaya), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,

(2.Baskı) Konya 2005: II/73-76.