Konu Başlığı: Ashabı Kehf Öyküsünden Çıkarılan Dersler Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Aralık 2010, 10:01:12 Ashabı Kehf Öyküsünden Çıkarılan Dersler Ashab-ı Kehf öyküsünden alacağımız ders ve ibretleri şöyle sıralayabiliriz: 1- Rasulullaha sorular sormak ve güç durumda bırakmak için kafirlerin kendi aralarında işbirliği yapması, hakka karşı savaşmak için saflarını sıklaştırması. 2- Kur'anın açık ifadesiyle yahudiler müslümanlara azılı düşman olup onlara karşı ağızlarına kadar kin doludurlar.Rasulullaha çetin sorular sormaları bunun açık bir ifadesidir. 3- Yahudiler kötülük ve bozgunculuğun ustalarıdır. Onun için Kureyş'in yaptığı gibi, başkaları onlardan kötülük ve bozgunculuk dersleri almak İçin kendilerine başvurmaktadır. 4- Öncekilerin öykülerini anlatan Kur'anın söyledikleriyle yetinmek, anlatmadığı ve açıklamadığı eylerin peşine düşmemek, ara boşlukları tamamlamak için israiliyyat ve mitolojik haberlere başvurmamak gerekir. 5- Öncekilerin öykülerinde Kur'anın belirtmediği yer, kişi, zaman ve olayları belirlemeye çalışmaktan kaçınmak gerekir. 6- Ashab-ı Kehf öyküsü, Allanın iyi kullarına ikramda bulunduğunu, bunun hayat sahnesinde meydana geldiğini gösteren Kur'anın açık delillerinden sayılır. Çünkü öykü, mümin gençler için meydana gelen birden fazla ikrama işaret eder. 7- Öyküde Yüce Allanın varlığını anlatan, bazı sıfat ve fiillerini belirten ayetler çoktur. 8- Öykü, Yüce Allanın dostlarını koruduğu, desteklediği ve hayatlarını güvenlik içinde yaşayıp düşmanlarına karşı koymalarını sağladığını gösteren açık bir delildir. 9- Öykü, mümin insanın rabbine sığınmasını, ona tevekkül edip güvenmesini ve rahmetini istemesini bize öğretmektedir.A lahın rahmeti sabretmenin, direniş,cihad ve zaferin en güçlü aracıdır. 10- Kur'an, Ashab-ı Kehf öyküsünü gerçek olarak anlatmıştır. Bu demektir ki Kur'anda geçen her şey, şüphe taşımayan gerçeğin ve doğrunun kendisidir. Kur'anla uyuşmayan herşey de haktan uzaktır. 11- Ashab-ı Kehf'in gençler olarak nitelenmesi, övme ve onaylama nitelernesidir. Bu da gençlerin ve gençliğin önemini vurgulamaktadır.Çünkü gençlik verimlilik, yapıcılık, girişim ve hareket dönemidir. 12- Allah, insana kazanma ve tercih yapma gücünü vermiştir. Yolunu kendisi seçmektedir. Yaptığı seçim Allahın iradesine uygun düşmektedir. Kulun dilediği iyilik veya kötülüğü Allah verir. 13- Ashab-ı Kehf kalplerini imanla doldurmuş ve kendilerine sebat vermesi için Allaha yalvarmışlardır. Allah da kalplerini pekiştirmiştir. Her müslümanın da iman aküsünün sızdırarak boşalmaması yahut kendisine başka şeylerin karışmaması için kalbini imanla doldurması ve koruması gerekir. 14- İmanı seçmek, aküsünü onunla doldurmak ve sağlama bağladıktan sonra, çalışma, davet ve hareket, seçtiği iman yolunda ciddi gayret ve eylem aşaması gelir. 15- lnanç konulan ancak eylem, amel, dine çağrı, hakkı ayakta tutmak ve batıla karşı koymakla kalpte yerleşir ve kök salar. 16- Kesin delil ve açık hüccete dayanmayan hiçbir düşünce veya çağrı kabul edilmez. Bu temel kuraldan yoksun ilkeler ve çağrılar ne kadar da çoktur! 17- lnsanların en zalimi, Allaha iftira ederek yalan söyleyen lerdir. Çünkü insanlara yalan söylemek ve iftira etmek suç ise, Allaha iftira etmek daha büyük bir suçtur ve sahibinin kalbinde iman ve iyiliğin tükendiğini gösterir. 18- Ashab-ı Kehf, toplumdan ayrılmaktan başka alternatifleri olmadığı için halklarından ayrılmışlardır. Bizim durumumuz ile onların durumu arasında çok farklar bulunduğu için uzlet konusunda onlara uymamız mümkün değidir. 19- Başkalanyla birlikte yaşamak, onlarla görüşmek, öğüt vermek, davet etmek ve uyarmak davetçiler üzerine ıciptir. Uzletten başka alternatif olduğu sürece inanlardan ılmak ve uzleti seçmek caiz değildir. 20- lnsanlarla birlikte yaşarken davetçinin değişik bir uzlet içinde olması gerekir. Bu da bilinç bazında yaşanan ayrılıktır. Yani insanların batıl şeylerini almaması, kalbini, bilincini ve varlığını Alîahla beraber tutması demektir. 21- Yüce Allah, Ashab-ı Kehfe mağarayı kalmak için elverişli yapmış ve onların hizmetine vermiştir. Bu da mağarada kendilerine bol bol verdiği rahmetle olmuştur. Allanın rahmeti ile hayat ne mutludur ve ondan yoksun olan hayat ne bedbahttır! 22- Yüce Allah mağarada Ashab-ı Kehf için birçok erlerini görevlendirmiştir.Onların korunmasını sağlayan maddi sebepleri seferber etmiştir. 23- lyilerle beraber olmak, oların bereket ve iyiliğine ortak olmayı sağlar. Kötülerle beraber olmak da kötülük ve zarar getirir. 24- Yararı olmayan ayrıntı durumundaki boş şeyleri gözardı etmek, onlarla zamanı öldürmemek gerekir. Ashab-ı Kehfin mağarada ne kadar kaldıkları konusunu tartışmayı bırakmaları gibi. 25- Öykü, bize vekalet ve ortaklığın caiz olduğunu da gösterir. Onlar aralarından birini yiyecek almak için şehre gitmekle görevlendirmiş ve bunun için ona paralarını vermişlerdir. 26- Aynı şekilde öykü, borcun hoş olmadığını ve peşin olarak alış veriş yapmanın daha İyi olduğunu da gösterir."Bu paranızla içinizden birini şehre gönderin" dediler. 27- Ashab-ı Kehf olayı, bize yiyecek ve başka şeyleri satın alırken acele etmemeyi, düşünüp taşınmayı, helal ve temiz olanı seçmeyi,haram ve çirkin olandan kaçınmayı öğretmektedir. 28- Şehre gönderdikleri adama"hangi yiyeceğin daha temiz olduğuna baksın" demeleri, yiyecekle ilgili Kur'anm temel bir kuralını belirtmektedir.O da temiz yiyeceğin ancak helal yiyecek olup başkasının çirkin olduğudur. 29- Kur'anın bu kuralı, kişisel zevk ve mizaca ne kadar önem verdiğini gösterir. Müslünamn zevk ve mizacının şeriatın helal ve haram ölçülerine bağlı olması gerektiğini öğretir. 30- "Nazik davransın" sözü, Kur'anın açık bir tabelası, hayatta zarif olma ve başkalarıyla ilişkilerde nezaketle davranma konusunda doğru yolu gösteren bir fenerdir. 31- "Sakın sizi kimseye duyurmasın" sözü, kafir ve düşmanlardan saklı olmanın, daveti ve örgütü gizlemenin ve bunları düşmana deşifre etmemeye özen göstermenin caiz, hatta vacip olduğunu gösterir. 32- Ashab-ı Kehfin gizlenmeye özen göstermesine rağmen, Allah başkaların onları bulmasını sağlamış, ahiret ve dirilişin olduğu konusunda kendilerine bir delil göstermek için onlara durumlarını göstermiştir. 33- Yüzlerce yıl süren Ashab-ı Kehfin uykularından dirilmeleri, ahiret ve dirilişin kesin gerçek olduğunu gösteren en açık delillerden sayılır. 34- Egemenlerin "Mutlaka onların üzerine bir mescit yapacağız" sözü, tekebbür, tahakküm ve zorbalıklarını gösterir. Allanın nizamına bağlı olmayan ve ona boyun eğmeyen bütün egemenlerin ve zorbaların tavrı budur. 35- Kur'anı Kerim bazı görüşleri nakledebilir, sonra onları red ve iptal eden şeyleri getirebilir. Bu iyice düşünüp taşınan araştırmacı kişiler tarafından farkedildiği halde, birçok kişi tarafından tespit edilmeyebilir. 36- Ashab-ı Kehfin sayısı konusunda insanların ihtilaf etmesine ve onlardan üç görüş belirtilmesine rağmen, Kur'an onların sayısını insanların bilebileceğini kararlaştırır. 37- En doğru görüşe göre onların sayısı yedi olup sekizincileri de köpekleridir.Bu görüşün daha doğru olduğunu gösterecek Kur'andan deliller getirebiliriz. 38- "Ve sekizincileri köpekleridir" ifadesinin başındaki vav harfine sekiz vav'ı denir. Bu harfin anlam bakımından birtakım incelikleri vardır. 39- "Onlar hakkında onların hiçbirinden bir şey sorma" sözü, öncekilerin öykülerine karşı nasıl davranmamız gerektiğine ilişkin Kur'anın bir kuralını ortaya koymaktadır. O da öyküler hakkında öncekilerden bir şey sorma ve söylediklerini alma yasağıdır. 40- Hz.Peygamberin "İnşaallah" demeyi unutması ve başka peygamberlerin unutmalarından da örnekler getirilmesi, peygamberlerin de insan oldukları ve diğer insanlar gibi birtakım şeylere maruz kaldıklarını gösterir. 41- Evrende, hayatta ve insanın hareketinde meydana gelen her şeyin Allahın takdiri ile meydana geldiği, onun iradesine uygun gerçekleştiği ve iradesi dışında hiçbir şeyin meydana gelmediği, Kur'anın kesin gerçeklerindendir. 42- Gayb konusunda insan aciz ve bilgisizdir. Çünkü gaybı ancak Allah bilir ve ona ancak kendisi muttali olur. 43- lnsanın takdirleri, plan ve programları yetersiz olabüir ve gerçekleşmesini Allah istemediği için onları geçekleştirmekten aciz kalabilir. Ancak bu, sebeplere sarılmayı bırakmayı ve bir şey yapmadan Allaha tevekkül etmeyi gerektirmez. 44- Kur'an, vereceğimiz sözleri Allahın dilemesine bağlamayı ve "Bunu İnşaallah yapacağım" demeyi bize öğretmektedir. 45- lnsan unutkandır. Unutmayan iı^san yoktur. Ancak musibetleri unutmak gibi, unutma insan için bir nimet olur. Ama bazan ödevler, farz ve vacipler unutulur. Bu da şeytanın unutturmasıdır. 46- Şeytanın vesvese ve dürtülerini önlemek, kalplerimiz ve varlığımızla Allahla beraber kalmak için unutma durumunda Allahı anmak gerektiğini Kur'an bize öğretmektedir. 47- Kur'an, Ashab-ı Kehfin üçyüz dokuz yıl kadar uzun bir uyku uyuduklarını kararlaştırır. 48- Üçyüzden sonraki dokuz yıl, kaldıkları süre içinde kameri yılı takvimi ile güneş yılı takvimi arasında meydana gelen farktır.Bu da Kur'anın kaynağının Allah olduğunu gösterir. 49- Öykü, Kur'anın Muhammed'in sözü değil,Allahın kelamı olduğunu gösteren onbeşten fazla delil içermektedir. Değilse, kimsenin bilmediği bütün bu ayrıntıları ona kim bildirmiştir? 50- Kur'an daima anlattığı öykülerden sonra müslümanların içinde bulundukları durum ve yaşadıkları hayatla ilgili notlar düşmekte, o öykülerin vermek istediği ders ve ibretleri ortaya çıkararak değerlendirmeler yapmaktadır..[163] [163] Dr. Salâh Abdülfettah Hâlidî, (Çeviren: Ahmet Sarıkaya), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları, (2.Baskı) Konya 2005: II/109-115. |