Konu Başlığı: Kuran tarihi Gönderen: Sümeyye üzerinde 29 Nisan 2011, 13:11:53 KUR'AN TARİHİ Kur'an'ın Cem'i Ve Yazılışı Kur'an'ın Cem'inin iki manası olup naslar her ikisini de zikretmiştir. Allah Teâlânın sözünde gecen «cem'» kelimesi korumak anlamındadır. denildiğinde yine bu anlamda olup, korunması kastedilmektedir. Kur'an'ın Cem'inin ikinci anlamı ise, âyet ve sureleri müteferrik oiarak yahut sadece âyetleri tertip ed-ilmiş ve her sure bir sahifede olacak şekilde ya da âyetleri tertiplenmiş ve surelerin tamamını içine alan ve sûreleri de tertip edilmiş sahifelere tamamının yazılmasıdır. Kur'an'ın korunması ve kafbde ezberlenmesi anlamında olan Cem'e gelince, Kur'an önce Rasulül-lah'a gelirdi. O, hafızların pîri ve onu cemedenlerin ilkidir. Rasulüllah henüz hayatta iken sahabeden bir topluluk da Kur'an'ı ezberlemişti. Bu topluluk sayıca az olmasa gerek. «Çünkü -Kurtubî'nin de belirttiği gibi- Bi'ri Ma-ûne vak'asında onlardan yetmiş kişi öldürülmüş ve yine Rasulüllah'ın döneminde bir o kadarı daha öldürülmüştür.» [1] el-Buharî'nin «Sahihsinde rivayet ettiği rivayetlerin zahirini aldığımızda Rasulüllah (s.a.v.) in döneminde sayıları yediyi geçmemektedir. Bu yedi kişinin kendi isimleri bile «Sahih» inde bir rivayette ardarda zikredilmemiş, mükerrer isimleri bir tarafa bırakacak olursak üç rivayette toplanmışlardır. [2]. Onun için müsteşrik Blachere «Nebevi hadisler Kur'an için yedi hafız tanımaktadır.» [3]. hükmünü basmaktadır. Blachere, âlimlerin bu rivayetleri yorumlamalarına, burada hasr sığasını uzak gördüklerine ve onlarda anlatılanları makul ve makbul şekild.e te'vil etmelerine değinmemektedir. «el-Mâverdî şöyle diyor: [4] Kur'an'ın tamamını ezberleyenlerin sadece dört kişi olduğu hakkında nasıl genel bir hüküm verilebilir ki? [5] Sahabe çeşitli bölgelere dağılmıştı. Şayet tamamını ezberleyenler dört kişi ise, bütün bölümlerini ezberleyen yüzlerce kişi vardı. Şeyh dedi ki: İmam Ebû Übeyd el-Kasım b. Sellâm [6] «el-Kırâât» kitabının başında sahabeden kurraları zikretmekte ve birçok kişinin ismini vermektedir. [7] es-Suyûtî, «el-!tkan» da, Ebû Ubeyd'e nisbet edilen «el-Kırâât» kitabında vârid olanlardan bir kısmını isimleriyle zikretmektedir. Buradan anlaşılan, Etıû Ubeyd'in «Muhacirler arasında dört halifeyi, Talha ile Sa'd, İbnu Mes'ud, Huzayfe, Salm, Ebu Hureyre, Abdullah b. es-Sâib, Abâdile [8] Aişe, Hafsa, Ümmü Seleme'yi, Ensardan da Übâde b. es-Samid ve Ebû Halime künyesini taşıyan Muaz, Mecma' b. Câriye, Fudala b. Ûbeyd, Mesleme b. Mahled'i saymakta ve bunlardan bir kısmını Peygamber'den sonra Kur'an'ın tamamını ezberlediklerini söylemektedir.» [9] Bunlar, Muhacir ve Ensardan Kur'an-ı ezberleyen ve el-Kasım b. Sel-larn'ın saydığı kimselerdir. Peygamber (s.a.v.) in zevceleri ise Allah'ın Kitabını ezberleyen sahabe arasında olup Kur'an'ı Peygamber (s.a.v.) e arzet-meieri onlara müyesser kılınmış ve böylece onlar Peygamber'e talebe, O da onlara hoca olmuştur. Ama sahabeden, Rasulüllah'a arzetmeden Kur'an'ı ezberleyenler sayılamayacak kadar çoktur. Özellikle, ancak Peygam-ber'in vefatından sonra onu ezberleyenleri de sayacak olursak bu sayı daha da artacaktır. Hafız ez-Zehebî'nin [10] «Tabakâtu'l-Kurra'» [11] isimli eserinin mukaddimesinde bu durum açıklık kazanmakta ve bu sayının, Kur'an'ı Peygamber (s.a.v.) e arzedip senetleri bize ulaşanlar olduğu belirtilmektedir. Ama Kur'an'ı ezberleyip [12] senetleri bize ulaşmayanlar pek çoktur.» [13] Rasuiüllah (s.a.v.) in zamanında Kur'an'ı ezberleyenlerin sayısı ne kadar çok olursa olsun kalblerine hakim olan Kur'an'a düşkünlüklerinin gerisindedir. Öyle ki ençok önem verdikleri husus Kur'an'ı okumak ve onu dinlemekti. İmam Buharî ile Müslim, Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den şöyle dediğini rivayet ederler: Rasuiüllah (s.a.v.) buyurdu ki: «Eş'arî yârânı (Kur'an ehlidirler). Onların gece vakti evlerine dönüp girdikleri zaman okudukları Kur'an seslerini pek iyi tanırım. Ordu içindeki konak yerlerini de gece vakti geçerken Kur'an seslerinden anlarım. Velev ki, Eş'arî (kardeş) lerin indikleri bu konak yerlerini gündüz görmemiş isem de.» [14] Ayrıca gece gündüz kıldıkları farz ve nafile namazlarında gizli ve açık Kur'an okumak için onu, kendi aralarında okuyup ezberliyorlardı. Rasuiüllah (s.a.v.) bu tedrisatta onlara yardımcı oluyor ve kendilerini teşvik ediyordu. Hatta Allah'ın Kitabını en iyi bilenlerini diğerlerine hoca seçiyordu. «Bir kişi hicret ettiğinde Peygamber (s.a.v.) o kişiyi bir sahabî-nin yanına gönderiyordu ki kendisine Kur'ani öğretsin. Rasulüllah'ın mescidinde Kur'an okuyanların sesi büyük bir gürültü halinde çıkıyordu. Nihayet Rasuiüllah (s.a.v.), biribirlerini şaşırtmasınlar diye seslerini kısmalarını emretmiştir.» [15] Sahabeden yedi kişi Kur'an'ı okutmakla meşhur olmuştur: Osman b. Affan, Ali b. Ebî Talip, Ubey b. Ka'b, Zeyd b. Sabit, Abdullah b. Mes'ud, Ebu'd-Derdâ, ve Ebû Musa el-Eş'arî. Sahabeden bir cemaat Ubey b. Ka'bın yanında Kur'an'ı okumuştur. Ebû Hureyre, İbnu Abbas, Abdullah b. es-Sâib bunlar arasındadır. İbni Ab-bas ayrıca Zeyd b. Sâbit'irt yanında da okumuştur. Tabiilerden bazı kimseler de onların yanında okumuşlardır. [16] İbnul-Cezerî [17] «Kur'an'ın naklinde sahife ve kitapların yazısına değil de kalb ve göğüslerin ezberine itimat edilmesi, Allah'ın bu ümmete bahşettiği en yüce hususiyet» olduğunu belirtmekte ve Müslim'in rivayet ettiği hadisi buna delil olarak getirmektedir. Bu hadiste Rasulüllah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: «Rabbim bana kalk Kureyşi inzar et» buyurdu. Ben de: «Ya Rab! O zaman başımı yarıp ezerler» dedim. Buyurdu ki: Seni imtihan edeceğim. Ayrıca başkalarını da seninle imtihan edeceğim. Bir de sana öyle bir kitap indireceğim ki su onu yıkayamaz. Onu uyuyarak ve uyanık olduğun halde okursun...» [18] Bu hadisten anlaşılan, Kur'an'ın her durumda ezbere okunacağı ve onu hıfzeden kimsenin, suyla yıkandığı takdirde kaybolup silinen mürekkepli sahifelere bakma ihtiyacını duymayacağıdır. Kur'an'ın yazılması anlamında olan cem'i ise bunun, Asr-ı Saadette üç dönemde üç şekli vardır. Bunlardan birincisi Peygamber (s.a.v.) in dönemidir. İkincisi Ebû Bekir (r.a.) in dönemidir. Üçüncüsü de Osman b. Affan (r.a) in dönemidir. [19] [1] el-İtkan, s. 122 [2] es-Suyûtî, el-İtkan'da (1/121) «Kur'an'ın Hafızları ve Ravileri» başlığı altında el-Buharî'nin bu üç rivayetiyle konuya girer. Bu rivayetlerin birincisi Abdullah b. Amr b. el-Âss'tan olup o, şöyle demektedir: «Peygamber (s.a.v.) în şöyle dediğini duydum: "Kur'an'ı dört kişiden alın: Abdullah b. Mes'ud'dan, Salim'den, Muaz'dan ve Ubey 'o. Ka'b'dan.» İkinci rivayet Katadeden nakledilmektedir. Katade diyor ki: «Enes b. Ma-lik'e sordum: Rasulüllah (s.a.v.) döneminde Kur'an'ı cemedenler (hıfzedenler) kimlerdir? Dedi ki: Onlar dört kişidir ve hepsi de Ensardandır: Ubey b. Ka'b, Muaz b. Cebel, Zeyd b. Sabit ve Ebu Zeyd'dir. «Ebu Zeyd kimdir» diye sordum. Amcalarımdan biridir dedi. «Üçüncü rivayet ise, Sabit kanalıyla gelmektedir: Peygamber (s.a.v.) vefat ettiğinde Kur'an'ı cemedenler ancak dört kişiydi: Ebu'd-Derdâ, Muaz b. CeDel, Zeyd b. Sabit ve Ebu Zeyd, (Bu hafızların isimleri Sahih-i Buharî'nin onyedinci babı Manakıbu'l - Ensar Kitabında tekrar edilmektedir.) [3] Bu yedi kişi şunlardır: Abdullah b. Mes'ud, Ebu Huzeyfe'nin mevlâsı Salim b. Ma'kıl. Muaz b. Cebel, Ubey b. Kâb, Zeyd b. Sabit, Ebu Zeyd b. es-Seken ve Ebu'd-Derdâ. Bk. Blachere, Intreduction au Coran, p. 28, note 26. Lâkin Blachere başka bir yerde (p. 20, note 20) el-Buharî'nin üç rivayetinde de geçmeyen bir ismi zikretmektedir ki, bu, Said b. Ubeyd'dir. Ayrıca onun, «el-Kârî» olarak lâkablandığinı da ifade etmektedir. Ayrıca bk. İbnu Hacer, el-isabe, 2/27. 3176 rakamı. [4] el-Mqverdî, Ali b. Habib: Künyesi Ebu'l Hasen olup Şafii mezhebindendir. «el-Ahkâ-mu's-Sultaniyye» ve «Edebu'd-Dünya ve'd-Din» isminde kitapları vardır. 450 h. de vefat etmiştir. Bk. Şezerâtü'z-Zeheb, 3/285-286. [5] «Dört» kişi demektedir. Çünkü el-Buharî'nin üç rivayetinden her biri hafızlardan dört kişinin ismini içermektedir. Nitekim bir önceki sahifenin dipnotunda buna işaret etmiştik. Buna ek olarak Enes'ten gelen rivayet hasır şeklinde varid olmuştur. Onun için bu rivayet garipsenmeli ve başka şekilde te'vi! edilmelidir. [6] Ebu Ubeyd el-Kasım b. Sellam el-Kerevî el-Ezdî el-Huzaî: Hadis, lügat ve fıkıhta büyük imamlardandır. Kitaplarının en meşhuru «el-Garibu'l-Musannaf» olup hâlâ yazma halindedir. «el-Emval» isimli eseri ise basılmıştır. Ebu Ubeyd. h. 224 yılında vefat etmiştir. (Tezkıratü'l-Huffaz, 2/5; Tehzibu't-Tehzib, 7/315.) [7]el-Burhan, 1/242. [8] Fetva ile meşhur Abadile şunlardır: Abdullah b. Abbas. Abdullah b. Amr, b. el-Âss. Abdulah b. Ömer ve Abdullah b. ez-Zübeyr. [9] el-İtkân, 1/124. ' [10] Hafız Şemsuddin ez-Zehebî: İsmi, Muhammed b. Ahmed b. Osman b. Kaymaz olup sekizinci asır muhaddislerinin büyüklerinden biridir. Hadiste birçok eseri vardır, h. 748 yılında vefat etmiştir. (Bk. ed-Düreru'l-Kâmine, 2/298). [11] Prof. Muhammed Ebu'l-Fazl İbrahim «Tabakatü'l-Kurra» isimli hu kitabın bir fotokopisinin Daru'l-Kütübü'l-Mısrıyye Kütübhanesinde Tarih 1537 no'da bulunduğunu ve onun da Köprülü, no 1116 nüshasının fotokopisi olduğunu zikretmektedir. (Bk. el-Burhan, 1/242 ez-Zerkeşî ise kitabı «Marifetu'l-Kurra'» ismiyle isimlendirmektedir. [12] «Cam» kelimesi ezberlemek manasında olup müsteşrik Schvvally bu kelime üzerinde durmuş ve buna şahidler getirerek izah etmiş, kitabında belli başlı kaynakları zikretmiştir. (Bk. Schvvally, Geschicte des ûorans. t. II. Die Sammlung des Oorans, 6 no-te (V. Blachere, intr. Cor.. 20, note. 20. [13] el-Burhan, 1/242 [14] ez-Zerkanî, 1/313. [15] Aynı eser, 1/234 [16] el-ltkan, 1/125. es-Suyûtî bu malumatı ez-Zebezî'nin Tabakatü'l-Kurra" isimli eserinden almış ve buna işaret etmiştir. [17] İbnu'l-Cezerî, Muhammed b. Muhammed b. Muhammed Ebu'l-Hayr: Zamanında kur-ranın büyüğü idi. Kitaplarından en meşhuru «en-Neşr fi'l-Kıraâti'l-Aşr» isimli kitabıdır, h. 833 yılında vefat etmiştir. (el-A'lâm, 3/978) [18] ez-Zerkâni. Menâhilul-lrfan, 1/235. [19] Dr. Subhi es-Salih, Kur’an İlimleri, Hibaş Yayınları: 55-58. Konu Başlığı: Ynt: Kuran tarihi Gönderen: Ceren üzerinde 24 Nisan 2015, 22:21:20 Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun paylaşımdan Sümeyye abla.Kur'an'ın Cem'inin iki manası olup naslar her ikisini de zikretmiştir. Allah Teâlânın sözünde gecen «cem'» kelimesi korumak anlamındadır. denildiğinde yine bu anlamda olup, korunması kastedilmektedir. Kur'an'ın Cem'inin ikinci anlamı ise, âyet ve sureleri müteferrik oiarak yahut sadece âyetleri tertip ed-ilmiş ve her sure bir sahifede olacak şekilde ya da âyetleri tertiplenmiş ve surelerin tamamını içine alan ve sûreleri de tertip edilmiş sahifelere tamamının yazılmasıdır.
|