> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran İlimleri Çalışmaları > Gayri müslimlerin Kuran çalışmaları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gayri müslimlerin Kuran çalışmaları  (Okunma Sayısı 921 defa)
11 Mayıs 2011, 17:00:06
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 11 Mayıs 2011, 17:00:06 »



GAYRI MÜSLÜMLERÎN KUR'ÂN ÇALIŞMALARI


İslam fetihlerinin yayılmasından, özellikle Kudüs'ün alın­masından ve Bizans İmparatorluğunun Şam topraklarından çıkarılmasından sonra Hıristiyanlar Müslümanlarla ardı arkası kesilmeyen bir mücadeleye girdiler. Bu mücadele tarih boyunca çeşitli formlarda ve çeşitli alanlarda görülmüştür. Her iki din mensubunun arasında yüzlerce yıl devam eden bu sıcak çatışma büyük ölçüde silahlı mücadele şeklinde devam etmiştir. Neticede İs­lam orduları bazen İspanya'yı kendi topraklarına katarlarken bazen de Viyana kapılarına dayanıyorlardı. Böylece bu mücadelenin gali­bi ekseriyetle Müslümanlar olmuştur. Sıkça tekerrür eden bu mağlubiyet neticesinde Orta Doğu'dan Avrupa ortalarına çekilmek duru­munda kalmış, çoğu topraklarını ve nüfuz bölgelerinin büyük bir kısmını yitirmiş olan Hristiyanlık artık Avrupalı olmuştu. Öyle ki, Hıristiyanlık ile Batılılık nerde ise eş anlamlı olmuştu. Hıristiyanlık denince Batıyı, Batı denince Hıristiyanlığı çağrıştırır olmuştu. (Batı dünyası içerisinde yahudiler olsa bile çoğunluğu hıristiyanlar oluş­turduğu için bu hüküm yerindedir.)

İşte mağlubiyet psikolojisi içerisinde toplumsal kinin ve İslam'a olan husumetin esiri olmuş olan Batılılar İslam'a ve Müslümanlara karşı yeni ve değişik mücadele yöntemlerini geliştirmeye yöneldiler. Fizikî mücadele sonuç vermeyince fikri mücadele yöntemlerini ge­liştirdiler. Bu cümleden olarak Batılı bilimciler İslam'a, temel kaynakları olan Kitap ve Sünnet'e, İslam tarihine, mezhep ve fırkaların oluşumuna çok yoğun bir ilgi gösterdiler. Bu ve benzeri konularda yoğun çabalar harcadılar. Yukarıda sözünü ettiğim dini kin ve husu­metin yanısıra birtakım ekonomik, politik ve emperyalist emeller de onları bu hususta motive eden faktörlerin başında gelir.[584] Batılı bi­limciler büyük bir önyargı, İslam'ın ve müslümanların aleyhinde çok olumsuz yönde şartlandırılmış bir psikoloji ile bu çalışmalarını yürüttüler. 19. yy.'ın ilk yarısıyla 20. yy.'in ilk yıllarında zirveye ula­şan oryantalizmin Belçikalı, Fransalı, İngiltereli, Hollandalı, Ispanyalı ve Amerikalı yani hemen bütün Batılı ülkelerin misyonerleri ta­rafından başlatılmış olması,[585] oryantalizmin ne kadar yaygınlık kazandığını; dolayısıyla İslamiyet ve müslümanlar hakkında ne ka­dar toplumsal bir kin, nefret ve kötü niyet taşıdıklarını ve ne derece önyargılı olduklarını açıkça gösterir kanaatindeyiz. Bu cümleden olarak S. Zvemer, H. Lamnens, D.B. Mac Donald, M.A. Palacious, C. De Faucault, M. Watt, K. Cragg gibi isimler genelde İslamiyet; özel­de de Peygamber (a.s.v.), Kur'ân ve Hadis hakkında yapmış oldukla­rı çalışmalarını yayınladılar ve bu hususlarla ilgili şüpheler ortaya atıp, onu ikincil bir konuma düşürmeye çalıştılar.[586]

Son iki asırda Batılıların fen ve sosyal bilimler alanında kaydet­tikleri başdöndürücü gelişmeler karşısında güçsüzlük ve kendine güvensizlik psikozu, Müslüman milletlerin sosyal hastalığı haline geldi. Özellikle Müslüman halka rağmen başlarına geçirilen ve Müs­lüman ülkelerin yönetiminin kilit noktalarına yerleştirilen sözde Müslüman; fikirde, kültürde ve düşüncede Batılı olan bir kısım ay­dın, bürokrat, teknokrat, siyasetçi v.b etkin kimseler; maddeten ge­lişen ve birçok ilimde büyük mesafeler kateden Batı karşısında çok değişik komplekslere kapıldılar. Kendilerine, kültürlerine, tarihleri­ne ve Müslüman toplumun güç kaynağını oluşturan dinamiklere karşı büyük bir güvensizlik hatta inkar sürecine girdiler.

Bunun farkında olan Batılılar fırsatı çok iyi değerlendirmeye ko­yuldular. Batılılar ateistiyle, hristiyanıyla ve yahudisiyle gerek geç­miş mağlubiyetlerin biriktirdiği kinle, gerekse de galibiyetin oluş­turduğu gurur ve hırsla İslam'ın kitap ve sünnet gibi temel kaynak­larından, Müslüman ülkelerin beşeri coğrafyasına, siyasî ve iktisadî yapısına kadar hemen her yönünü ciddi manada incelemeye çalıştı­lar. Bu çalışmalarının mu'cem (kelime ve benzerini bulmaya yönelik çalışma) gibi bir kısmı vasıtadır; yani diğer çalışmaların düzenli ve verimli sürdürülmesi için yapılmıştır. Bu tür çalışmalar politik ola­mazlar. Diğer bir kısım çalışmalar vardır ki tamamen politik ve garazkardır. Batılılar bu kabil çalışmalarını bilimsellik ve objektiflik gibi cazip nosyonlarla süsleyerek İslam alemine sundular. Bu çalış­malar gerek yukarıda sözünü ettiğim Batı meftunu kişiler gerekse de geri kalmışlığın ve ekonomik sıkıntıların deprasyonunu yaşayan di­ğer Müslüman halklar tarafından büyük bir güven ve teslimiyetle kabul edilir oldular. Oysa bu çalışmaları yapan Batılıların her fırsat­ta İslam'ı ve Müslümanları karalama, İslam hakkında şüpheler ge­liştirme ve küfrün tohumlarını İslam aleminin sathında ekmek sure­tiyle Müslümanların inançlarını zayıflatıp karşı koyma dirençlerini azaltarak Batılıların sömürüsüne müsahhar kılmaktan başka bir ga­yeleri yoktu. Dolayısıyla onların İslam merkezli çalışmalarının bü­yük bir çoğunluğu gerçeği saptamaktan ziyade saptırmaya yönelikti. Öte taraftan onların yaptığı bu çalışmalar tamamen Batı kültürünün ve çoğu kez de pozitivist düşüncenin, materyalist mantığın ürünü idi. Dolayısı ile bu yönden de görülüyor ki, Batılılar tarafından yapı­lan çalışmalar büyük ölçüde objektiviteden uzak, kısmı a'zamı indî, keyfi ve emperyalist mülahazalarla husule gelmiştir.

İşte bu tür ideolojik ve emperyalist emellere bürünmüş olan Ba­tılı oryantalistler, İslamî ilimlere ve hatta İslam dünyasıyla ilgili tüm bilgi alanlarına el uzattılar. Nöldeke gibi bazıları da fazlaca Kur'ân ve Kur'ân ilimleriyle uğraştılar. Kendi akıllarınca güya Kur'ân'a ve ilimlerine yeni bakış açıları kazandıracaklar. Bundan hareketle bazı gafil, cahil, dünya konjöktüründen habersiz ve dünyanın sosyal realitesini ve aktüalitesini yakalamaktan uzak kişileri aldatıp zihinle­rinde İslam kitab'ına ve dolayısıyla da İslam'ın kendisine karşı kuş­ku, şüphe ve güvensizlik halini meydana getirmeye çalıştılar. Bu­nun için vahiy, Kur'ân'ın kaynağı, Kur'ân'ın cem'i, kıraat, ahrufu seb'a, Kur'ân'da konu birliği, sahabenin farklı mushafları, Kur'ân'ın imlası v.b. şüphe uyandırabilecekleri alanlara ilgi duydular. O tür konularda çokça kalem oynattılar. Ama ne acıdır ki, o kalemler ilmi ciddiyetten, bilimsel objektiflikten, bilim adamında bulunması gere­ken tarafsızlık ve ağırbaşlılıktan uzak bir şekilde hep kin, husumet, fitne ve ilhad kustular. Zaman zaman dünyanın en terbiyesiz insa­nının bile kullanamadığı edepsiz ifadeleri Hz. Peygamber, sahabileri ve Kur'ân için kullanmaktan hiç çekinmediler. Bu tür alenî iftira ve hakaretamiz eleştirilerin ana tema olduğu çalışmalar, oryantalizmin İslam'a karşı başlattığı mücadelenin birinci raundunun belirgin özelliğidir.

İkinci rauntta oryantalizm, taktik değiştirdi. Güya sadece gerçeği araştıran, aleyhinde de olsa haktan ayrılmayan, dürüstlükten şaşma­yan bir mantık ile çalışmalarını sürdüren ve görünürde gayet masu­mane bir yapıya büründü. Oryantalistler bunu ispatlayabilmek için de zaman zaman İslam'ın, Peygamber'in ve Kur'ân'ın hakkında övü­cü ifadeler kullandılar. Ne var ki, madalyonun diğer yüzü hiç de gö­ründüğü gibi değildi. Çünkü İslam'ı kendileri için hedef seçen bu oryantalistler her fırsatta zehirlerini zerk etmekten 'ama sinsice' geri kalmadılar. Kendi emellerine ulaşmak için çok kurnazca, kuşku ve­rici değişik üslup ve yöntemler kullandılar. Hedeflerine ulaştılar mı? Kısmen evet; fakat külli manada hayır. Çünkü Batılı hükümetlerin İslam ülkelerine karşı uyguladıkları sömürücü, çıkarcı, çifte stan­dartlı ve şovenist politikalar Müslüman halkların gözünden kaç­madı. Batılıların İslam dünyasına karşı uyguladıkları acımasız em­peryalist siyasetten iyice haberdar olan Müslüman halkların yetiştir­dikleri nesil fazla geçmeden toplumda etkin konumlara geldiler. Btılıların ne yapmak istediklerini bilen, ilimcilik perdesi altında ne planlar kurduklarını anlayan ve halkı bu konuda bilinçlendiren bu nesil İslam dünyasının şurasına burasına yayıldı; halkı Batı kaynaklı bilgilere karşı uyardı. Bu nesil Batılıların ilimcilik adına ne denli sahtekârlıklar yaptıklarını, ilmi ne kadar istismar ettiklerini, kendi sömürücü, siyasi ve ideolojik emellerine kavuşmak için ilimcilik adına ne dehşet verici seneryolar düzenlediklerini ortaya çıkardı. Dolayısıyla artık onlardan gelen herşey mutlak bir güven ve teslimi­yetle kabul edilemiyordu. Bir kısmı müstesna olmak kaydıyla Müs­lüman aydınlar, artık oryantalist kaynaklı bilgi ve malumatı Batı markajlı olmayan bir mihenge vurmadan kabul etmemektedir. Biz oryantalist çalışmaların eleştirel yanı üzerinde şimdilik duramayaca­ğız. Zira o tamamen ayrı bir çalışma ile yapılması gereken çok ciddi bir konudur. Bu nedenle biz bu çalışmamızda kendi prensibimiz doğrultusunda hareket ederek türkçeye çevrilmiş birkaç tane eserin tanıtımıyla yetineceğiz.

Batılıların Kur'ân ve Kur'ân ilimlerinin çok muhtelif yönlerini ele alan gerek müstakil eser gerekse de makale şeklinde hayli çalışmala­rı vardır. Bunlardan türkçeye çevrilmiş örnek bazı eserleri tanıtıp di­ğerlerinin isim listesini konun sonunda sunacağız.[587]



[584] Gorden E. Pruett, İslam ve Oryantalizm, Oryantalistler ve İslamiyatçılar. Oryantalist ideolojinin Eleştirisi adıyla yayınlanan makaleler tere. Bedirhan Muhib, İst. 1989, s. 61.

[585] Yazarın bu başlatmadan amacı oryantalizmin düzenli ve organizeli çalışmayı başlatmasıdır. Yoksa oryantalizm ta 1312'de, Viyana Kilise konseyinin Paris, Oxford, Bolonya, Avinyon ve Salamanka'da, Arapça,Yunanca İbranice ve Süryanice hakkındaki bir dizi kürsü kurulmasına ilişkin kararı ile ortaya çıkmış olduğu kabul edilmektedir. Bkz.Edvard Said, Oryantalizm Sömürgeciliğin Keşif kolu, Türkç.Selaheddin Ayaz, İst- 1991,s.85.

[586] Asaf Hüseyin, Oryantalizmin ideolojisi,...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gayri müslimlerin Kuran çalışmaları
« Posted on: 24 Nisan 2024, 22:10:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gayri müslimlerin Kuran çalışmaları rüya tabiri,Gayri müslimlerin Kuran çalışmaları mekke canlı, Gayri müslimlerin Kuran çalışmaları kabe canlı yayın, Gayri müslimlerin Kuran çalışmaları Üç boyutlu kuran oku Gayri müslimlerin Kuran çalışmaları kuran ı kerim, Gayri müslimlerin Kuran çalışmaları peygamber kıssaları,Gayri müslimlerin Kuran çalışmaları ilitam ders soruları, Gayri müslimlerin Kuran çalışmalarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes