> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Kuran-ı Kerimde Dört Terim > Kitap ve yazar hakkında
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kitap ve yazar hakkında  (Okunma Sayısı 1424 defa)
18 Ocak 2011, 20:53:19
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 18 Ocak 2011, 20:53:19 »



KUR’AN’A GÖRE DÖRT TERİM

KİTAB HAKKINDA...



İnsan, İlah’ın ne olduğunu, Rabb'ın ne anlama geldiğim, ibadetin neden ibaret olduğunu, Dinin neye dendiğim anlamazsa, şüphesiz, Kur'an-ı Kerim'in tamamı onun gözleri önünden, manasından hiçbir şey anlaşılmayan, gelişi güzel bir söz yığını gibi geçer gider. Bu durumda da Tevhid'in hakikatini bilemez; şirkin mahiyetini kavrayamaz. ibadetini Allah'a tahsis etmeye gücü yetmediği gibi, dininde de ihlasla Allah'a yönelemez. Bu dört terimin ifade etmek istediği mana, şahsın zihninde kapalı, karışık kalırsa ve onların manaları hakkında insanın bilgisi noksan olursa, tabi ki ona Kur'an-ı Kerim'in hidayet ve irşad adına sunduğu şeyler de karışık görünür. Kur'an-ı Kerim'e inanmakla beraber inancı ile bütün amelleri noksan kalır.

 

YAZAR HAKKINDA...

Ebu'l-Â'lâ Mevdudi 1903 yılında Pakistan'ın Haydarabad Dekkan bölgesinde doğdu. Hint Yarımadasının büyük âlim yetiştiren ailelerinden birine mensup olan Mevdûdî'nin babası, çocuğunu İngiliz sömürge eğitiminden uzak özel bir eğitimle yetiştirdi. Özel öğretmenlerden aldığı derslerle yetişen Mevdûdî, İngilizce, Arapça ve Farsça'yı öğrendi.

1920'de babasının vefatı üzerine çalışma hayatına atıldı ve 17 yaşında iken Hint Kıtası müslümanlarının büyük bir ilgi ile izlediği "el Camiat"gazetesinin Yazı İşleri Müdürlüğüne getirildi. Daha sonra "Tercüman'ul Kur'ân" adıyla bir gazete çıkarmaya başladı. Pakistan'ın bağımsız bir devlet olarak kuruluşundan sonra da Cemaat-i İslâmiyye'yi kurdu ve 1976 yılına kadar bu teşkilâtın liderliğini sürdürdü.

Ebû'l-A'la Mevdûdî, fıkıh, ekonomi, siyaset, tarih, siyer, sosyoloji, kültür tarihi ve Kur'ân ilimleriyle ilgili önemli eserler yazdı; eserleri birçok dile çevrildi. Yüzyılımızın en büyük bilginleri arasında yer alan Mevdûdî, 1979 yılında vefat etti.



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kitap ve yazar hakkında
« Posted on: 26 Nisan 2024, 15:30:14 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kitap ve yazar hakkında rüya tabiri,Kitap ve yazar hakkında mekke canlı, Kitap ve yazar hakkında kabe canlı yayın, Kitap ve yazar hakkında Üç boyutlu kuran oku Kitap ve yazar hakkında kuran ı kerim, Kitap ve yazar hakkında peygamber kıssaları,Kitap ve yazar hakkında ilitam ders soruları, Kitap ve yazar hakkındaönlisans arapça,
Logged
03 Ekim 2017, 12:43:42
smmhcevik

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1


« Yanıtla #1 : 03 Ekim 2017, 12:43:42 »

Ebul ala mevdudi asla okunacak bir yazar değildir. Ehli sünnet vel cemeat ile alakası yoktur.İtikaden sapıtmıştır.Bakın bu konuda alimlerimizin görüşleri nelerdir...


Sapkınların Şahı..Ebul ala mevdudi..

ebul ala mevdudi

--------------------------------------------------------------------------------
mahmut efendi hazretleri bu kişiye merdudi diyor yani reddolunmuş demektir..
işte bu kişinin fikir ve görüşleri..
İsmi geçen kitabındaki bazı ifadeleri nakledelim:


1- Gayri müslimler, müminlere verilmiş bütün medeni haklardan aynı şekilde istifade eder. (s.58)

[Yanlıştır, bir gayri müslim, mümin kadınla evlenemez, seçme ve seçilme hakkına sahip olamaz.]


2- Benim nazarımda bütün insanlar eşittir. Bizden olsun veya olmasın. (s.68)

[İnsanlar, insan olarak eşitse de, bir müslümanla bir kâfir asla eşit değildir. Müslüman namaz kılması için zorlanır, fakat kâfir zorlanamaz. (Ancak müminler kardeştir) âyet-i kerimesine istinaden bütün vatandaşların eşit olduğu hükmünü çıkarıyor. s.69-70 ]


3- Sahabeden Hz. Sa'ad bin Ubade’ye, farklı ictihadı için kabilecilik taassubu diyor. (s.112)


4- Dördünün değil de, ilk iki halifenin icraatı numune kabul edilir diyor. (s.114)

[Hadis-i şerifte ise, (Benden sonra ihtilaflar çıkınca, sünnetime ve hulefa-i raşidinin sünnetine uyun! Onlara azı dişlerinizle ısırır gibi sımsıkı sarılın!) buyuruluyor. (Tirmizi, İbni Mace)]


5- Hulefa-i raşidinin aydınlattığı meşaleyi [Hz.] Osman söndürdü diyor. (s.117)


6- Hulefa-i raşidinin doğru yolu gösterdiklerini, fakat o yolda gitmediklerini belirtmek için, “Bu zevat-ı kirama hulefa-i raşide - doğru yolda giden halifeler – değil de, Hulefa-i mürşide - Doğru yolu gösteren halifeler - demek daha doğrudur” diyor. (s.122)

7- Beni Ümeyye [yani Hz. Osman sülalesi]nin memleket idaresinde söz sahibi olmasının kabiliyetle izahı mümkün olamaz diyerek iltimas olduğunu iddia ediyor. (s.30)

8- İbni Teymiye'den bile nakiller yapıyor. (s.135)


9- [Hz.] Osman'ın siyaseti hatalı idi diyor. (s.141)


10- İslam’ın emrettiği seçim şeklinin modern olmadığını veya modern seçimin İslam’ın koyduğu seçim sisteminden üstün olduğunu, dolayısıyla Hz. Ali’ye haksızlık yapıldığını belirtmek için, “Bugünkü modern usullerle bir seçim yapılmış olsaydı Hz. Ali kazanacaktı” diyor. (s.151)

11- “Talha, Zübeyir ve diğer kan davası peşinde koşanlar” diyor da, şer’i kısas isteyenler demiyor. Aşere-i mübeşşereden bu iki zatı "kan davası peşinde koşanlar” diye suçluyor. (s.164)

12- Hz. Ali'nin karşı taraftakilerin şehitlerine hürmet gösterdiğini ve mallarını ganimet saymadığını yazdığı halde hainliğinden karşı tarafa hücum etmekten kendini alamıyor. (s.167)

13- Resulullahın kayınbiraderi, vahiy katibi Hz. Muaviye'ye uzattığı kirli diline bakın:

Muaviye, Osman'ın kanını istemek hususunda gayri kanuni yolda yürüyordu. (s.169)

Muaviye, Osman'ın katillerinden değil, o zamanın halifesinden kan istiyordu. (s.171)

14- Hz. Osman'ın katilinin Hz. Ali'nin olduğunu söylemesi için, sahabeden 5 tane yalancı şahit bulundu diye iftira ediyor. (s.173-174)



15- Hakem olayında haklıyı haksızı tespitin, hakemlerin yetkisinde olmadığını, hakemlerin yaptığı işin tamamen yolsuz ve yersiz olduğunu söyleyerek, bu işe rıza gösteren Hz. Ali ile bütün Eshab-ı kiramı yolsuz ve yersiz iş yapmakla suçluyor. (s.182-183-187)

16- Hz. Ali'nin, Hz. Osman'ın katline iştirak eden iki sahabiyi vali yaptı diyerek, “İşte Hz. Ali'nin tek hatalı meselesi budur” diyerek Hz. Ali'yi suçluyor da, ictihadı böyle idi diyemiyor. (s.187-197)

17- Hz. Ebu Bekir’in Hz. Ömer'i yerine hilafete seçtiği gibi, Hz. Muaviye'nin de oğlunu hilafete seçmesini yanlış, hatalı ve usulsüz bir fikir olarak söyledikten sonra Eshab-ı kiramın bu işi aynen kabul etmesini hazmedemediği için Resulullahın arkadaşlarına yükleniyor. (s.197)

18- Hz. Muaviye hakkında ağzına geleni söylüyor, bir defacık olsun Hz. kelimesini bile uygun bulmadığı halde yaptığı hareketlerin tasvibi için bakın nasıl bir dil kullanıyor: Muaviye iyilikleri şöyle dursun sahabi olması hasebiyle hürmete şayan bir zattır. Onun hakkında her kim ileri geri konuşur, ona taan etmeye kalkarsa, o haddini bilmeyen bir kimsedir. (s.204)

[Hem hürmete layık diyor, hem de bir Hz demekten kaçınıyor. Mevdudi’nin samimiyetsiz olduğuna bu cümlesi yetmez mi?]

19- Hz. Muaviye için, “Politik gayeler uğruna şeriat hükümlerini tahrif etti” diyor. (s.235)

20- Şöyle bir iftira ediyor: “Bu hadise esnasında bin kadar kadın kendi kocalarından başka kimselerden gebe kaldı.” (s.247)

[Mevdudi, Eshab-ı kiram ve onların çocukları olan Tabiine bu ırz düşmanlığını nasıl layık görür ki? Hâşâ zina etseler bile gebe kaldığını hain nasıl tespit etmiş ki?]

21- Şirkten başka günahların affedilebileceği Mürcienin itikadı olduğunu söylüyor. (s.302)

Halbuki Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Allahü teâlâ, şirki asla affetmez ve şirkten başka olan bütün günahları dilerse affeder.) [Nisa 48]

22- İmam-ı a'zamın istisnasız bütün sahabileri hayırla, iyilikle yâdettiğini yazmasına rağmen, kendisi hain olduğu için Hazret-i Muaviye'ye, Hazret kelimesini bile çok görüyor. (s.326)

23- İslam âlimleri cumhuriyet esasları korunması şartıyla birlik için çalıştılar diyor. (s.360)

24- Sahabiler için, “Bilerek hata yapmaz” diyor ve ictihadi hataları olabilir demiyor. (s.436)

25- Es-sahabetü küllühüm adül, mefhumunun istisnasız bütün sahabiler hakkında varit olduğunu söylediği halde, yine de çokları adil iş yapmadı, şeriatı tahrif etti diyor. (s.437)

26- Bir hata işlemekle bir kimsenin derecesinin yüksekliğine noksanlık gelemiyeceğini belirterek “Eshab-ı kirama dil uzatıyorum ama onlara noksanlık gelmez” demek istiyor. (s.441)

27- “Benim düşüncem şöyle” diyerek kendini, Resulullahın arkadaşlarını, akrabasını hâşâ hesaba çeken savcı olarak görüyor. (s.443)

28- (Eshabım hakkında konuşulurken dilinizi tutunuz) hadis-i şerifine rağmen Sahabe-i kirama kusur yüklemeye, hata bulmaya çalışıyor. (s.444)

29- Sapıkların şahitliği kabul edilmediği halde iftiralarına ibni Sebecilerden delil getiriyor. İntak-ı hak kabilinden mehaz gösterdiği İbni Ebi Hadid'in ehl-i sünnet olmadığını kendi de itiraf ediyor. (s.445)

30- İbni Kuteybeyi mehaz olarak gösteriyor. İbni Kuteybe’nin ehl-i sünnet olmadığı bir tarafa, Hz. Ali'yi sevmemek anlamına gelen nasibilikle itham edildiğini belirtiyor. (s.446, 447)

[Sanki Hz. Ali düşmanı olunca sözü senet mi olur?]

31- İbni Teymiye’yi imam diye övüyor. (s.452) [Burada imam, mezhep sahibi büyük âlim demektir.]

32- İbni Arabi'nin, İbni Teymiye'nin ve Şah Abdülaziz'in Şiileri reddiye hakkında yazdıkları kitapların mehaz olamıyacağını beyan ediyor. (s.463-464)

33- Kendi fikirlerini yazdıktan sonra, “Kendi icthad-i fikrimi ortaya koysaydım” diyor. (s.463)

34- [Hz.] Osman'ın niyeti değil, düşüncesi yanlıştı diyor. (s.465)

35- Hz. Osman'ın firasetinin noksan olduğunu ispat için, “Herhangi cahil bir insan bile vukuu muhtemel zararları tahmin edebilir, iyi veya kötü bunlara karşı gerekli tedbirleri almayı ihmal etmezdi” diyor. Hz. Osman'ın bir cahil kadar bile tedbirli olmadığını söylüyor. (s.467)

[Hâşâ Allah onu aşere-i mübeşşereden Cennetlik biri olduğunu bildirmekle, Resulullah iki kızını ona vermekle ve sahabe-i kiram, halife seçmekle hata ettiği söylenmiş oluyor.]

36- Hz. Osman'ın Hz. Muaviye'yi uzun seneler valilikte bıraktığı için siyaset ve tedbirinin hatalı olduğunu, bir valiyi ancak 5-6 sene istihdam edip değiştirmenin münasip olacağını söylüyor. (s.472)

37- Hz. Osman'ın akrabalarına karşı olan tutumunu zaaf olarak vasıflandırıyor. (s.476)

[Mevdudi’yi savunan müslüman kardeşlerimiz, Hz.Osman’ı savunsalardı kendileri için daha hayırlı olurdu. Bize ne kadar kızarlarsa kızsınlar, biz Hz.Osman’ı savunuyor ve onun tarafını tutuyoruz.]

38- [Hz.] Osman, bazı valileri değiştireceğine söz verdiği halde yine yerlerinde bıraktı diyerek, onu yalancılıkla suçluyor. (s.483)

39- Eshab-ı kiramın en büyüklerinden Amr İbni As hazretleri için, “Bu zatın yaptığı iş, düpedüz haksızlıktı” diyor. (s.498)

40- Mekke'nin fethinde [Hz.] Osman'ın iltiması ile bir zatın suçundan vazgeçildi diyor. (s.506)

[İltimas, bir haksızlığı meşru kılmak için yapılır. Hz. Osman iltimas yaptı demekle hem Hz. Osman suçlanıyor, hem de bu iltiması kabul eden Resulullah efendimiz suçlanmış oluyor.]

Mevdudi, (Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı) adlı kitaplarında, vahiylerin arası uzadıkça Efendimizin üzüntüsünün ve sıkıntısının arttığını, bazen Sebir, bazen Hıra tepesine gidip oradan kendini atmak, yani intihar etmek istediği yazılıdır.

Halbuki kitaplarda diyor ki:

Resulullah, (Cebrail aleyhisselam gözümden gaib oldu, lakin onun heybet, şiddet ve korkusu üzerimde sabit kaldı. Bana mecnun diyeceklerinden ve bana dil uzatıp kötüleyeceklerinden korktum. Hatice’nin yanına geldim. Vücudum titriyordu. Kendimden geçmiştim. Gördüğüm şeyleri Hatice’ye anlattım ve bana kahinlik arız olacağından korkuyorum dedim) buyurunca, Hz. Hatice, (Allah korusun. Hak teâlâ sana hayır ihsan eder. Hayrından başka şey dilemez. Allah hakkı için benim ümidim şöyledir ki, sen bu ümmetin peygamberi olacaksın. Zira sen misafiri seversin. Doğru söylersin ve emin kimsesin. Acizlere yardım eder, yetimleri korur, gariplere iyilik edersin. Ve iyi huylusun. Bu hasletlerin sahibi olana korku ve ürkmek olmaz) dedi. (Medaric-ün-nübüvve)


Mevdudi, Peygamberimize dil uz...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 03 Ekim 2017, 12:46:45 Gönderen: smmhcevik »
Kayıtlı
03 Ekim 2017, 16:19:51
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #2 : 03 Ekim 2017, 16:19:51 »

Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes