> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Kuran-ı Kerimde Dört Terim > Cahiliye devri insanların ilah düşüncesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cahiliye devri insanların ilah düşüncesi  (Okunma Sayısı 1528 defa)
18 Ocak 2011, 20:37:14
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 18 Ocak 2011, 20:37:14 »



CAHİLİYE DEVRİ İNSANLARIN İLAH DÜŞÜNCESİ



Lügatla ilgili bu açıklamadan sonra, Kur'an'ın yok etmek için geldiği, Araplar ve diğer eski milletlerdeki ilâh düşüncesine kısaca göz atmamız yerinde olur.Allah (c.c) Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur:

1-"Onlar kendileri için bir izzet ve kuvvet kaynağı olsunlar diye Allah'tan başa düzme ilâhlar edindiler."(Meryem, 81)

"Onlar Allah'ı bırakıp, güya kendileri yardım(a mazhar) edilecekler ümidi ile ilâhlar edindiler" (Yasin, 74)

Bu iki Ayet-i Kerimeden anlaşıldığına göre câhile-yet devri insanları kendileri için ilâh olduğuna kanaat getirdikleri varlıkların, şiddet ve sıkıntı anlarında koruyucuları olduklarım,onların himayelerine sığındıklarında da ahdi bozmaktan meydana gelecek sorumluluklardan ve çeşitli korkulardan kendilerini emin kılacaklarını zannediyorlardı.

2-"Binaenaleyh Allah'ı bırakıp taptıkları yalancı ilâhlar, Rabb'inin azap emri geldiği zaman, onlara hiç bir fayda vermedi. Ziyanlarını arttırmaktan başka bir işe yaramadı." (Hûd,101)

"Halbuki Allah'ı bırakıp da çağırdıkları, hiç bir şey yaratamazlar. Onların kendileri yaratılıp duruyorlar. Onlar diriler değil ölülerdir. Ne zaman dirileceklerine şuurları da yoktur. Sizin ilâhınız bir tek Hâk'tır." (Nahl, 20-22)

"Allah ile birlikte başka bir ilâh daha edinip tapma. Ondan başka hiç bir ilâh yok."(Burada düşünülmesi gereken şudur: İlâh kelimesinin Kur'an-ı Kerim'de kullanılışı iki mânâdadır. Birincisi: Mabut, hak olsun bâtıl olsun ayrım yapmaksızın, insanların pratikte kendisine taptığı şeydir. İkincisi: Hakikaten ibadete lâyık olan mabûd. Bu âyette ilâh kelimesi iki ayrı mânâsında da kullanılmıştır.)(Kasas,88)

"Allah'tan başkasına tapanlar dahi hakikatte Allah'a eş tuttukları ortaklara tabi olmuyorlar. Onlar kuru zandan başkasına uymuyorlar; onlar ancak yalandan başkasını söylemiyorlar."(Yunus.66)

Bu ayetlerden anlaşılan bir kaç husus:


a)Cahiliyet devri insanları, ilâh edindiklerini sıkıntılı anlarında dua edip, yardıma çağırıyorlardı.

b) İlâhları sadece cinler, melekler ve putlardan ibaret değildi. Daha önce ölen şahıslar da tapılanlar zümresine giriyordu.Nitekim "onlar diriler değil,ölülerdir.Ne zaman dirileceklerinin şuuruna varamazlar."ayet-i kerimesi buna açıkça delalet etmektedir.

c)Zanlarınca ilâhları dualarını işiten ve kendilerine yardım etmeye güçleri yeten varlıklardı.

Burada okuyucuya, duanın ve insanın ilâhtan beklediği yardımın ne olduğunun hatırlatılması gereklidir. Bir şahıs mesela susamış olsa, hizmetçisini çağırır ve kendisine su getirmesini emreder. Bir hastalığa yakalansa tedavi için doktor çağırır. Şahsın hizmetçisinden veya doktordan bir şey istemesine dua diyemeyiz. Adamın hizmetçiyi veya doktoru ilâh olarak kabul ettiğini de söyleyemeyiz. Bu, insanın yaptığı sebep ve netice kanununa göre cereyan eden bir olay olduğu için, bu kanunun hükmü dairesinden de çıkmaz. Lakin aynı şahıs, susuzluk veya hastalıktan iyice bunaldığı anda, hizmetçisini veya doktoru çağıracak yerde bir başka veli veya puttan yardım dilese, şüphesiz ki ona bir sıkıntının giderilmesi için dua etmiş ve onu ilâh edinmiş olur. Çünkü bu kimse kilometrelerce uzakta, mezarda yatan bir veliye dua etmektedir. Bana öyle geliyor ki söz konusu şahıs, onu her şeyi işiten, gören, sebepler alemi üzerinde bir çeşit egemenliği bulunan kudret ve hüküm sahibi olarak algılıyor, dolaysıyla onun hakkında suyu ulaştırabilir ya da şifa verebilir inancına sahip bulunuyor. Aynı şeklide sıkıntılı bir durumda su ve şifa umarak bir puta dua etse, bunu da putun hastalık, sıhhat ve suya hükmünü geçirdiğine, tabiat kanunları dışındaki bir manevi güçle gidermek için gereken sebepler üzerine hükmünü geçirme kudretine sahip olduğuna inanarak yapsa, o şahsı veya putu ilâh edinmiş olur.
Özetle, insanın ilâh edindiği şeye dua etmesine, ondan yardım dilemesine sebep olan düşünce, şüphesiz ki onun tabiat kanunları üzerinde hükmünü geçirmeye ve tabiat kanunlarının nüfuzu haricinde bir kuvvete malik olduğunu kabul etmeye götüren düşüncedir.

3-"And olsun ki biz kendi çevrenizde bulunan memleketleri helak ettik. Ayetleri, belki onlar küfürden imana dönerler diye tekrar tekrar açıkladık. O vakit Allah'ı bırakıp da güya O'na yakınlığa vesile edindikleri düzme ilâhlar onların azabını savmaya yardım etmeli değil miydi? Tersine o düzme ilâhlar kendilerinden ayrılıp kayboldular. Bu onların yalanlarıdır; uydurmakta oldukları şeydir." (Ahkâf, 27,28).

"Ben, beni yaratana neden kulluk etmeyecek misim? Siz hepiniz O'na döndürüleceksiniz. Ben O'ndan başka ilâhlar edinir miyim? Eğer o çok esirgeyici Allah bana zarar vermek isterse (iddia ettiğiniz) o şeylerin şefaati bana hiç bir fayda vermez. Onlar beni asla kurtaramazlar" (Yasin, 22, 23)

"Onu bırakıp ta kendilerine bir takım dostlar edinenler derler ki:" Biz bunlara ancak bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye tapıyoruz. Şüphe yok ki Allah, onlarla müminler arasında ihtilaf ede geldikleri şeyler hakkında hükmünü verecektir." (Zümer, 3)

"Onlar Allah'ı bırakıp, kendilerine ne bir zarar ne bir fayda veremeyecek şeylere toparlar. Bir de; 'Bu putlar, Allah yanında bizim şefaatçilerimizdir' derler" (Yunus, 18)

Bu ayetlerden anlaşılabilecekler şunlardır:

Cahiliyet devri insanları, ulûhiyetin, ilâh olduklarına inandıkları kimseler arasında paylaşılmadığı ve hepsinden üstün bir ilâh olmadığı inancında değillerdi. Lügatlarında, Allah kelimesi ile isimlendirdikleri her şeyden üstün bir ilâhın ilâhlığında, onların da biraz nüfuz ve dahli bulunduğunu, isteklerinin bu yüce ilâh huzurunda makbul olduğu, istek ve arzuların, onların şefaatleri sayesinde mümkün olduğu noktasında toplanır. Bu gibi zanları sebebi ile, onları Allah ile birlikte ilâh edinmişlerdir. Bunlardan da anlaşılıyor ki, bir insan birisini Allah katında kendisi için şefaatçi edinir, sonra da ona dua eder, ondan yardım isteyerek tazim ve hürmet gösterir, adaklar kurbanlar sunarsa, bütün bunlar cahiliyyet devri insanının dilinde onu ilâh edinme, ilâh seçme adını alır(Burada okuyucunun şunu bilmesi gerekir. Şefaat iki kısımdır: a) Gerisinde bir tür kuvvet ve nüfuz bulunan şefaat. Bu tür şefaatte, şefaat edenin kabul edilmesi zorunludur, b) İsteklerin içtenlikle ve alçak gönüllülükle arz olunduğu, ancak şefaatin kabulünü zorunlu kılan bir güç ve kuvvetin olmadığı şefaat. Birinci anlamda bir kimseyi Allah katında şefaatçi kabul eden kişi, hiç şüphesiz onu ilâh edinmiş ve şefaatçiyi Allah'a ortak koşmuş olur. İşte böyle bir şefaati Kur'an-ı Kerim kesin olarak reddeder İkinci anlamdaki şefaate gelince, başkaları için peygamberlerin, meleklerin ve salih insanların Allah katında bulundukları şefaat çeşididir. Allah böyle bir şefaat talebini dilerse kabul eder, dilemezse kabul etmez.)

4)"Allah, "iki ilâh edinmeyin. O, ancak bir ilahtır. Onun için benden, yalnız benden korkun buyurdu" (Nahl,51)

"Ben O'na eş tanıdığınız şeylerden hiç bir zaman korkmam. Meğer ki Rabbim, hakkında bir şey dilemiş olsun" (Enam,80)

"Biz ilâhlarımızdan kimisi seni fena çarpmış demekten başka bir şey söyleyemeyiz." (Hud,54)

Bu ayetlerden anlaşıldığına göre, cahiliye devri insanları şu yönlerden ilâhlarından korkuyorlardı: Şayet her hangi bir sebeple ilâhların öfkesini çekerler veya kendilerine olan iyiliğini ve merhametini kaybederlerse, hastalık, kıtlık, mal ve can noksanlığı gibi musibetlere uğrar ve çeşitli belâlarla karşılaşırlar.

5-"Onlar, Allah'ı bırakıp bilginlerini, rahiplerini, Meryem'in oğlu Mesih'i ilâh edindiler. Halbuki bunlar da bir olan Allah'a ibâdetten başkası ile emr olunmamışlardır. Ondan başka hiç bir ilâh yok." (Tevbe,31)

"Heva ve hevesini ilâhı edinen kimseyi gördün mü? Şimdi onun üzerine sen mi bir bekçi olacaksın?" (Furkan,43)

"Bunun gibi onların ortakları (olan o putların hizmetçileri) müşriklerden bir çoğuna öz evlatlarını kendi elleri ile öldürmelerini hoş göstermişlerdir" (En'âm,137)

"Yoksa onların Allah'ın izin vermediği şeyleri o fasit dinlerinden kendilerine şeriat çıkarıp yapan ortaklar mı var?" (Şura,21)

Bu ayet-i kerimeleri düşünen kimse, ilâh kelimesinin, daha önce geçen mânâya geldiğini görecektir. Burada tabiat kanunları üzerine hükmünü geçiren bir otorite tasavvurundan eser yoktur. İlâh edinilen, ya insanlardan birisi veya bizzat insanın kendi nefsidir. Bunu ilâh edinmeleri, insanların ona dua etmelerinden veya kendilerine zarar ve fayda vereceğine inanmalarından yahut kendisinden mükâfat beklenen birisi olmasından ileri gelmez. Onu ilâh seçmeleri, emirlerini bir hukuk düzeni kabul etmeleri, emrettiğini yapıp yasaklarından sakınmaları, helal ve haram kıldığı şeylerde O'na uyarak, emirlerini kendilerine kanun telakki etmelerinden, bizzat emretme ve yasaklama yetkisine sahip olup, ondan üstün bir otoritenin olmadığı inancına saplanıp kalmalarından doğar.

Birinci ayetten, Yahudi ve Hristiyanların alimlerini ve din adamlarını nasıl Allah'tan başka ilâh edindiklerini açıkça anlıyoruz. Nitekim ay...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cahiliye devri insanların ilah düşüncesi
« Posted on: 29 Mart 2024, 17:55:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cahiliye devri insanların ilah düşüncesi rüya tabiri,Cahiliye devri insanların ilah düşüncesi mekke canlı, Cahiliye devri insanların ilah düşüncesi kabe canlı yayın, Cahiliye devri insanların ilah düşüncesi Üç boyutlu kuran oku Cahiliye devri insanların ilah düşüncesi kuran ı kerim, Cahiliye devri insanların ilah düşüncesi peygamber kıssaları,Cahiliye devri insanların ilah düşüncesi ilitam ders soruları, Cahiliye devri insanların ilah düşüncesiönlisans arapça,
Logged
26 Haziran 2015, 19:41:57
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 26 Haziran 2015, 19:41:57 »

Esselamu aleykum.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Cahiliye devrinde insanların ilahi düşüncesi,cin,melek ve put değildi sadece.Ölülerinde ilah olduklarına inanır ve sıkıntılı anlarında yardım isterler...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

26 Haziran 2015, 21:44:40
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #2 : 26 Haziran 2015, 21:44:40 »

Ve aleykümüsselam ve rahmetüllahi ve berakatüh , Rabbim (celle celalühü) bizleri iman eden kimselerden eylesin . Kalbimizi dinimizde sabit kılsın.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes