๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuran-ı Kerim Hakkında Bilgiler => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 20 Eylül 2010, 12:07:28



Konu Başlığı: Allahın Emir ve Tavsiyeleri II
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 20 Eylül 2010, 12:07:28
Allah´ın Emir ve Tavsiyeleri II

SABIRLI OLMAK

Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. (Bakara Suresi, 155)

İNANMAYAN BİR TOPLULUĞA KARŞI SABIRLI OLMAK

Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et. (Kaf Suresi, 39)

Onların demelerine karşı sen sabret ve onlardan güzel bir ayrılma tarzıyla (düşünce ve eylem bakımından köklü bir tutum) ile kopup-ayrıl. (Müzzemmil Suresi, 10)


İNANANLARLA BİRLİKTE SABIR GÖSTERMEK

Sen de sabah akşam Onun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi istek ve tutkularına (hevasına) uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme. (Kehf Suresi, 28)

SABIRDA YARIŞMAK

Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın, (sınırlarda) nöbetleşin. Allahtan korkun. Umulur ki kurtulursunuz. (Al-i İmran Suresi, 200)

Kendilerine ilim verilenler ise: "Yazıklar olsun size, Allah´ın sevabı, iman eden ve salih amellerde bulunan kimse için daha hayırlıdır; buna da sabredenlerden başkası kavuşturulmaz" dediler. (Kasas Suresi, 80)


BİLGİ SAHİBİ OLUNMAYAN ŞEY ÜZERİNDE TARTIŞMAMAK

İşte sizler böylesiniz; (diyelim ki) hakkında bilginiz olan şeyde tartıştınız, ama hiç bilginiz olmayan bir konuda ne diye tartışıp-duruyorsunuz? Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz. (Al-i İmran Suresi, 66)

Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalb, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra Suresi, 36)


YEMİN EDİP DURMAMAK

Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran, aşağılık, (Kalem Suresi, 10)

YEMİNİ BOZMAMAK

Ahidleştiğiniz zaman, Allahın ahdini yerine getirin, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın; çünkü Allahı üzerinize kefil kılmışsınızdır. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı bilir. (Nahl Suresi, 91)

YEMİNİ BAHANE EDEREK İYİLİKTEN UZAKLAŞMAMAK

Bir de yeminlerinizi bahane ederek; iyilik yapmanız, sakınmanız ve insanların arasını düzeltmenize Allahı engel kılmayın. Allah işitendir, bilendir. (Bakara Suresi, 224)

YEMİNİ BOZGUNCULUK UNSURU YAPMAMAK

Yeminlerinizi kendi aranızda, bir bozuculuk unsuru edinmeyin; sonra sapasağlam basan ayak kayar ve Allahın yolundan alıkoyduğunuz için kötülüğü tadarsınız. (Ayrıca) Büyük azab da sizin içindir. (Nahl Suresi, 94)

Bir ümmet diğer bir ümmetten (sayıca ve malca) daha gelişkindir diye, yeminlerinizi kendi aranızda bir bozuculuk unsuru yaparak, ipini kuvvetle eğirdikten sonra bozup-çözen (kadın) gibi olmayın. Şüphesiz Allah, sizi bununla imtihan etmektedir. Kıyamet günü hakkında ihtilafa düştüğünüz şeyi size muhakkak açıklayacaktır. (Nahl Suresi, 92)


HANIMINDAN UZAK KALMAK İÇİN EDİLEN YEMİN

Kadınlarından uzaklaşmaya yemin edenler için dört ay bekleme süresi vardır. Eğer (bu süre içinde eşlerine) dönerlerse, şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Bakara Suresi, 226)

YEMİNİN KEFARETİ

Allah sizi, yeminlerinizdeki rastgele söylemelerinizden, boş sözlerden dolayı sorumlu tutmaz, ancak yeminlerinizle bağladığınız sözlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Onun (yeminin) keffareti, ailenizdekilere yedirdiklerinizin ortalamasından on yoksulu doyurmak ya da onları giydirmek veya bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaktır. (Bunlara imkan) Bulamayan (için) üç gün oruç (vardır.) Bu, yemin ettiğinizde (bozduğunuz) yeminlerinizin keffaretidir. Yeminlerinizi koruyunuz. Allah, size ayetlerini böyle açıklar, umulur ki şükredersiniz. (Maide Suresi, 89)

ADALETLİ OLMAK

Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor!.. Doğrusu Allah, işitendir, görendir. (Nisa Suresi, 58)

YAKINLARIN ALEYHİNDE BİLE OLSA ADALETİ GÖZETMEK

Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 135)

ŞAHSİ KİN DOLAYISIYLA ADALETTEN SAPMAMAK

Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allahtan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır. (Maide Suresi, 8 )

MÜMİNLERİN ARASINDA ADALETLE ŞAHİTLİK ETMEK

Müminlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup-düzeltin. Şayet biri diğerine tecavüzde bulunacak olursa, artık tecavüzde bulunanla, Allahın emrine dönünceye kadar savaşın; eğer sonunda (Allahın emrini kabul edip) dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Allah, adil olanları sever. (Hucurat Suresi, 9)

MÜMİNLERLE DİNDE SAVAŞMAYANLARA KARŞI ADALETLİ DAVRANMAK

Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. (Mümtehine Suresi, 8 )

ÖLÇÜ VE TARTIDA ADALETLİ OLMAK

Ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam tutun ve dosdoğru bir tartıyla tartın; bu, daha hayırlıdır ve sonuç bakımından daha güzeldir. (İsra Suresi, 35)

Ölçüyü tam tutun ve eksiltenlerden olmayın. Dosdoğru olan terazi ile tartın. (Şuara Suresi, 181-182)



HOŞGÖRÜLÜ VE BAĞIŞLAYICI OLMAK

Bir hayrı açıklar ya da gizli tutarsanız veya bir kötülüğü bağışlarsanız, şüphesiz Allah, affedicidir, güç yetirendir. (Nisa Suresi, 149)

Sen af (veya kolaylık) yolunu benimse, (İslama) uygun olanı (örfü) emret ve cahillerden yüz çevir. (Araf Suresi, 199)

Kim sabreder ve bağışlarsa, şüphesiz bu, azme değer işlerdendir. (Şura Suresi, 43)


MERHAMETLİ VE YUMUŞAK HUYLU OLMAK

Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların da kendisine sevdiği müminlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise güçlü ve onurlu, Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allahın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (Maide Suresi, 54)

MÜŞRİKLERLE ANLAŞMA YAPILDIĞINDA ANLAŞMAYA SADIK KALMAK

Ancak müriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınızdan (antlaşmadan) bir şeyi eksiltmeyenler ve size karşı hiç kimseye yardım etmeyenler başka; artık antlaşmalarını, süresi bitene kadar tamamlayın. Şüphesiz, Allah muttaki olanları sever. (Tevbe Suresi, 4)

MÜŞRİKLER AMAN DİLEDİKLERİNDE GÖSTERİLECEK TAVIR

Eğer müşriklerden biri, senden eman isterse, ona eman ver; öyle ki Allahın sözünü dinlemiş olsun, sonra onu güvenlik içinde olacağı yere ulaştır. Bu, onların elbette bilmeyen bir topluluk olmaları nedeniyledir. (Tevbe Suresi, 6)

İFFETLİ OLMAK

Ve onlar ırzlarını koruyanlardır; (Müminun Suresi, 5)

Müminlere söyle: Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, onlar için daha temizdir. Gerçekten Allah, yaptıklarından haberdârdır. Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allaha tevbe edin ey müminler, umulur ki felah bulursunuz. (Nur Suresi, 30-31)


MÜMİN OLANIN ANCAK MÜMİN OLANLA EVLENEBİLECEĞİ

Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler, kötü kadınlara; iyi ve temiz erkekler, iyi ve temiz kadınlara (yaraşır). Bunlar, onların demekte olduklarından uzaktırlar. Bunlar için bir bağışlanma ve kerim (üstün) bir rızık vardır. (Nur Suresi, 26)

Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir cariye, -hoşunuza gitse de- müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir köle, -hoşunuza gitse de- müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar, ateşe çağırırlar, Allah ise kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler. (Bakara Suresi Suresi, 221)


İNKAR EDEN KADINI NİKAHLAMAMAK

Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir cariye, -hoşunuza gitse de- müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir köle, -hoşunuza gitse de- müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar, ateşe çağırırlar, Allah ise kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler. (Bakara Suresi, 221)

BEKAR MÜMİNLERİ EVLENDİRMEK

İçinizde evli olmayanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler Allah, kendi fazlından onları zengin eder. Allah geniş (nimet sahibi)dir, bilendir. (Nur Suresi, 32)

EVLİ OLMAYANLARIN İFFETLİ DAVRANMALARI

Nikah (imkanı) bulamayanlar, Allah onları kendi fazlından zenginleştirinceye kadar iffetli davransınlar. Sağ ellerinizin malik olduğu (köle ve cariyelerden) mükatebe isteyenlere -eğer onlarda bir hayır görüyorsanız- mükatebe yapın. Ve Allahın size verdiği malından onlara verin. Dünya hayatının geçici metaını elde etmek için -ırzlarını korumak istiyorlarsa- cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz, onların (fuhşa) zorlanmalarından sonra Allah (onları) bağışlayandır, esirgeyendir. (Nur Suresi, 33)

EHLİ KİTAPTAN MÜMİN OLANLARLA EVLENEBİLECEĞİ

Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. (Kendilerine) Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Müminlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.) Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır. (Maide Suresi, 5)

KARI-KOCANIN ARASININ BOZULMASI DURUMUNDA BİR MÜMİNİ HAKEM YAPMAK

(Kadın ile kocanın) Aralarının açılmasından korkarsanız, bu durumda erkeğin ailesinden bir hakem, kadının da ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar, (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da aralarında başarı sağlar. Şüphesiz, Allah, bilendir, haberdar olandır. (Nisa Suresi, 35)

BOŞANMADA KADININ GEÇİMİNİ SAĞLAMAK

(Kocası tarafından) Boşanan (kadın)ların maruf (meşru) bir tarzda yararlanma (ve geçim pay)ları vardır. Bu, sakınanlar üzerinde bir hak (borç) tır. (Bakara Suresi, 241)

EVLİLİKTE KADINA VERİLEN MALLARIN BOŞANMADA GERİ ALINMAMASI

Bir eşi bırakıp yerine bir başka eşi almak isterseniz, onlardan birine (öncekine) yüklerle (mal ve para) vermişseniz bile ondan hiç bir şey almayın. Ona iftira ederek ve apaçık bir günaha girerek verdiğinizi alacak mısınız? Onu nasıl alırsınız ki, birbirinize katılmış (birleşerek içli-dışlı olmuş)tınız. Onlar sizden kesin bir güvence (kuvvetli bir ahid) de almışlardı. (Nisa Suresi, 20-21)

BOŞANDIKTAN SONRA KADININ İDDET BEKLEME SÜRESİ

Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hali ve temizlenme süresi beklerler. Eğer Allaha ve ahiret gününe inanıyorlarsa Allahın rahimlerinde yarattığını saklamaları onlara helal olmaz. Kocaları, bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almada (başkalarından) daha çok hak sahibidirler. Onların lehine de, aleyhlerindeki maruf hakka denk bir hak vardır. Yalnız erkekler için onlar üzerinde bir derece var. Allah Azizdir. Hakimdir. (Bakara Suresi, 228 )

İLİŞKİDE BULUNMADIYSA İDDET BEKLEMESİNE GEREK OLMAMASI

Ey iman edenler, mümin kadınları nikahlayıp sonra onlara dokunmadan boşarsanız, bu durumda sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. Artık (hemen) onları yararlandırın (onlara yetecek bir miktar verin) ve güzel bir salma tarzıyla onları salıverin. (Ahzab Suresi, 49)

KADININ KOCASI ÖLÜRSE BEKLEME SÜRESİ

İçinizden ölenlerin (geride) bıraktığı eşler, kendi kendilerine dört ay on (gün) beklerler. Bu bekleme süresi dolduğunda, artık onların kendi haklarında maruf (meşru) bir şekilde yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah, işlediklerinizden haberi olandır. (Bakara Suresi, 234)

KADINLARA YAKLAŞMA

Kadınlarınız sizin tarlanızdır; tarlanıza dilediğiniz gibi varın. Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak güzel davranışlar) takdim edin. Allahtan korkup-sakının ve bilin ki elbette Ona kavuşucusunuz. İman edenlere müjde ver. (Bakara Suresi, 223)

KADIN HAYIZ HALİNDEYKEN İLİŞKİDE BULUNMAMAK

Sana kadınların aybaşı halini sorarlar. De ki: O, bir rahatsızlık (eza)dır. Aybaşı halinde kadınlardan ayrılın ve temizlenmelerine kadar onlara (cinsel anlamda) yaklaşmayın. Temizlendiklerinde, Allahın size emrettiği yerden onlara gidin. Şüphesiz Allah, tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever. (Bakara Suresi, 222)

KADININ KORUNMASI VE KADINA VERİLEN ÖNEM

Allahın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde sorumlu gözeticidir. Saliha kadınlar, gönülden (Allaha), itaat edenler, Allah nasıl koruduysa görünmeyeni koruyanlardır. Nüşuzundan korktuğunuz kadınlara (önce) öğüt verin, (sonra onları) yataklarda yalnız bırakın, (bu da yetmezse hafifçe) vurun. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Doğrusu Allah yücedir, büyüktür. (Nisa Suresi, 34)

ZİNA YAPMAMAK

Zinaya yaklaşmayın, gerçekten o, çirkin bir hayasızlık ve kötü bir yoldur. (İsra Suresi, 32)

Ve onlar, Allah ile beraber başka bir ilaha tapmazlar. Allahın haram kıldığı canı haksız yere öldürmezler ve zina etmezler. Kim bunları yaparsa ağır bir ceza ile karşılaşır. (Furkan Suresi, 68 )


EMİN OLMADAN ZİNAYLA SUÇLAMAMAK

Kadınlarınızdan fuhuş yapanların aleyhinde olmak üzere içinizden dört şahid tutun. Eğer şehadet ederlerse, onları, ölüm alıp götürünceye veya Allah onlara bir yol kılıncaya kadar evlerde alıkoyun. (Nisa Suresi, 15)

Onu işittiğiniz zaman, erkek müminler ile kadın müminlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: Bu, açıkca uydurulmuş iftira bir sözdür demeleri gerekmez miydi? Ona karşı dört şahitle gelmeleri gerekmez miydi? Şahitleri getirmediklerine göre, artık onlar Allah katında yalancıların ta kendileridir. (Nur Suresi, 12-13)

Korunan (iffetli) kadınlara (zina suçu) atan, sonra dört şahid getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların şahidliklerini ebedi olarak kabul etmeyin. Onlar fasık olanlardır. (Nur Suresi, 4)


KADININ TESETTÜRE UYGUN GİYİNMESİ

Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allaha tevbe edin ey müminler, umulur ki felah bulursunuz. (Nur Suresi, 31)

Evlerinizde vakarla-oturun (evlerinizi karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allaha ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister. (Ahzab Suresi, 33)

Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. (Ahzab Suresi, 59)


ZİHAR YAPMAMAK VE KEFARETİ

Gerçekten Allah, eşi konusunda seninle tartışan ve Allaha şikayette bulunan (kadın)ın sözünü işitti. Allah, aranızda geçen konuşmaları işitiyordu. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir. (Mücadele Suresi, 2)

Allah, bir adamın kendi (göğüs) boşluğu içinde iki kalp kılmadı ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız (zıharda bulunduğunuz) eşlerinizi sizin anneleriniz yapmadı, evlatlıklarınızı da sizin (öz) çocuklarınız saymadı. Bu, sizin (yalnızca) ağzınızla söylemenizdir. Allah ise, hakkı söyler ve (doğru olan) yola yöneltip-iletir. (Ahzab Suresi, 4)

Kadınlarına zıharda bulunanlar, sonra söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, yaptıklarınızı haber alandır. Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allaha ve Onun Resûlüne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allahın sınırlarıdır. Kafirler içinse acı bir azab vardır. (Mücadele Suresi, 3-4)


YETİMLERİN MALLARINI KENDİLERİNE VERMEK

Yetimlere mallarını verin ve murdar olanla temiz olanı değiştirmeyin. Onların mallarını mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü bu, büyük bir suçtur. Eğer yetim (kız)lar konusunda adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, bu durumda, (onlarla değil) size helal olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Şayet adaleti sağlayamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir (eş) ya da sağ ellerinizin malik olduğu (cariye) ile (yetinin). Bu sapmamanıza daha yakındır. (Nisa Suresi, 2-3)

AKRABAYA, YOKSULA VE YOLDA KALMIŞA HAKKINI VERMEK

Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp-savurma. (İsra Suresi, 26)

YOKSULLARI KORUMAK, DOYURMAK VE DESTEK OLMAK

Çünkü, o, büyük olan Allaha iman etmiyordu. Yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı. Bundan dolayı bugün, kendisine hiç bir sıcak dost yoktur. (Hakka Suresi, 33-35)

Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. (İnsan Suresi, 8 )

Sizi şu cehenneme sürükleyip-iten nedir? Onlar: Biz namaz kılanlardan değildik dediler. Yoksula yedirmezdik. (Müddessir Suresi, 42-44)


YETİMLERİ YETİŞTİRMEK

Hem dünya (konusun)da, hem ahiret (konusunda). Ve sana yetimleri sorarlar. De ki: Onları ıslah etmek (yararlı kılmak) hayırlıdır. Eğer onları aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah bozgun (fesad) çıkaranı ıslah ediciden bilir (ayırdeder). Eğer Allah dileseydi size güçlük çıkarırdı. Şüphesiz Allah güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Bakara Suresi, 220)

EBEBEYNE HOŞGÖRÜLÜ DAVRANMAK

Hani İsrailoğullarından, Allahtan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hâlâ) yüz çeviriyorsunuz. (Bakara Suresi, 83)

Rabbin, Ondan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle-davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: Öf bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara acıyarak alçakgönüllülük kanadını ger ve de ki: Rabbim, onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse Sen de onları esirge. (İsra Suresi, 23-24)

Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. Hem bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız banadır. Bununla birlikte, onların ikisi (annen ve baban) hakkında bir bilgin olmayan şeyi bana şirk koşman için, sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda onlara itaat etme ve dünya (hayatın) da onlara iyilikle (maruf üzere) sahiplen (onlarla geçin) ve bana gönülden-katıksız olarak yönelenin yoluna tabi ol. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır, böylece ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim. (Lokman Suresi, 14-15)


EVLATLIKLARA İYİ DAVRANMAK

Onları (evlat edindiklerinizi) babalarına nisbet ederek çağırın; bu, Allah katında daha adildir. Eğer babalarını bilmiyorsanız artık onlar, dinde sizin kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Hata olarak yaptıklarınızda ise, sizin için bir sakınca (bir vebal) yoktur. Ancak kalplerinizin kasıt gözeterek (taammüden) yaptıklarınızda vardır. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Ahzab Suresi, 5)

ESİRLERE HOŞGÖRÜLÜ DAVRANMAK

Öyleyse, inkâr edenlerle (savaş sırasında) karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları iyice bozguna uğratıp zafer kazanınca da artık (esirler için) bağı sımsıkı tutun. Bundan sonra ya bir lütuf olarak (onları bırakın) veya bir fidye (karşılığı salıverin). Öyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın (sona ersin). İşte böyle; eğer Allah dilemiş olsaydı, elbette onlardan intikam alırdı. Ancak (savaş,) sizleri birbirinizle denemesi içindir. Allah yolunda öldürülenlerin ise; kesin olarak (Allah,) amellerini giderip-boşa çıkarmaz. (Muhammed Suresi, 4)

ESİRLERİ DOYURMAK

Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. (İnsan Suresi, 8 )

HELAL OLAN ŞEYLERDEN YEMEK

Öyleyse Allahın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal (ve) temiz olanlarını yiyin; eğer Ona kulluk ediyorsanız Allahın nimetine şükredin. (Nahl Suresi, 114)

HELAL OLAN ŞEYLERİN TEMİZLERİNDEN YİYİP İÇMEK

Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca Ona kulluk ediyorsanız, (yine yalnızca) Allaha şükredin. (Bakara Suresi, 172)

ALLAH´IN ADI ANILMADAN KESİLEN ETLERDEN YEMEMEK

Üzerinde Allahın isminin anılmadığı şeyi yemeyin; çünkü bu fısktır (yoldan çıkıştır). Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına gizli-çağrılarda bulunurlar. Onlarla itaat ederseniz şüphesiz siz de müşriklersiniz. (Enam Suresi, 121)

Eğer Onun ayetlerine inanıyorsanız, artık üzerinde yalnızca Allahın ismi anılanlardan yiyin. (Enam Suresi, 118 )


İSTEYENE DE, TOK GÖZLÜ OLANA DA YEDİRMEK

İri cüsseli develeri size Allahın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşcasına ayakta durup) boğazlanırken Allahın adını anın; yanları üzerine yattıkları zaman da onlardan yiyin, kanaatkara ve isteyene yedirin. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz. (Hac Suresi, 36)

GEREKTİĞİNDE HİCRET ETMEK

Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allaha ve Resûlüne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allaha düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir. (Nisa Suresi, 100)

Gerçek şu ki, iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte birbirlerinin velisi olanlar bunlardır. İman edip hicret etmeyenler, onlar hicret edinceye kadar, sizin onlara hiç bir şeyle velayetiniz yoktur. Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir yükümlülüktür. Ancak, sizlerle onlar arasında anlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde değil. Allah, yaptıklarınızı görendir. (Enfal Suresi, 72)


HİCRET ETMEYENLERİ DOST EDİNMEMEK

Gerçek şu ki, iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte birbirlerinin velisi olanlar bunlardır. İman edip hicret etmeyenler, onlar hicret edinceye kadar, sizin onlara hiç bir şeyle velayetiniz yoktur. Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir yükümlülüktür. Ancak, sizlerle onlar arasında anlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde değil. Allah, yaptıklarınızı görendir. (Enfal Suresi, 72)

SÖZLERİ VE AHİDLERİ YERİNE GETİRMEK

Hayır; kim ahdine vefa eder ve sakınırsa şüphesiz Allah da sakınanları sever. (Al-i İmran Suresi, 76)

Onlar Allahın ahdini yerine getirirler ve verdikleri kesin sözü (misakı) bozmazlar. (Rad Suresi, 20)

(Bir de) Onlar, kendilerine verilen emanete ve verdikleri ahde (harfiyyen) riayet edenlerdir. (Mearic Suresi, 32)


ALLAH´A VERİLEN AHDE SADIK KALMAK

Allaha verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar, Allahın ulaştırılmasını emrettiği şeyi kesip-koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir. (Rad Suresi, 25)

Ahidleştiğiniz zaman, Allahın ahdini yerine getirin, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın; çünkü Allahı üzerinize kefil kılmışsınızdır. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı bilir. (Nahl Suresi, 91)


ALLAH´A VERİLEN SÖZÜ MENFAAT KARŞILIĞI DEĞİŞTİRMEMEK

Allahın ahdini ucuz bir değere karşılık satmayın. Eğer bilirseniz, Allah katında olan sizin için daha hayırlıdır. (Nahl Suresi, 95)

YAPAMAYACAĞI ŞEYİ SÖYLEMEMEK

Siz, insanlara iyiliği emrederken, kendinizi unutuyor musunuz? Oysa siz kitabı okuyorsunuz. Yine de akıllanmayacak mısınız? (Bakara Suresi, 44)

EMANET EHLİ OLMAK

(Yine) Onlar, emanetlerine ve ahidlerine riayet edenlerdir. (Müminun Suresi 8 )

(Bir de) Onlar, kendilerine verilen emanete ve verdikleri ahde (harfiyyen) riayet edenlerdir. (Mearic Suresi, 32)

Ey iman edenler, Allaha ve Resûlüne ihanet etmeyin, bile bile emanetlerinize de ihanet etmeyin. (Enfal Suresi, 27)

Gerçek şu ki, biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir. (Ahzab Suresi 72)

Kitap Ehlinden öylesi vardır ki, bir kantar emanet bıraksan onu sana geri verir; öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, sen, onun tepesine dikilip durmadıkça onu sana ödemez. Bu onların ümmiler (zayıf ve bilgisizler veya Ehl-i Kitap olmayanlar) konusunda üzerinizde bir yol (sorumluluk) yoktur demiş olmalarındandır. Oysa kendileri (gerçeği) bildikleri halde Allaha karşı yalan söylemektedirler. Hayır; kim ahdine vefa eder ve sakınırsa şüphesiz Allah da sakınanları sever. (Al-i İmran Suresi, 75-76)


EMANETİ EHLİNE VERMEK

Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor!.. Doğrusu Allah, işitendir, görendir. (Nisa Suresi, 58 )

ŞAHİTLİĞİ DOĞRU YAPMAK

Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 135)

ŞAHİTLİĞİ DOĞRU YAPMAYANIN YERİNE DOĞRU YAPANI GEÇİRMEK

Ey iman edenler, sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, vasiyet hazırlanışında, aranızda içinizden adaletli iki kişiyi (şahid tutun.) Veya yolculukta olup size ölüm musibeti gelip çatarsa, sizden olmayan başka iki kişiyi (şahid tutun. İkisini) Şayet kuşkulanacak olursanız namazdan sonra alıkoyarsınız, onlar da (size): Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiç bir değere değiştirmeyeceğiz ve Allahın şahidliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz elbette günahkarlardan oluruz. diye Allah adına yemin etsinler. Eğer o ikisi aleyhinde kesin olarak günahı hak ettiklerine ilişkin bilgi sahibi olunursa, bu durumda haksızlığa uğrayanlardan iki kişi -ki bunlar buna daha hak sahibidirler- öbürlerinin yerine geçerler ve: Bizim şehadetimiz o ikisinin şehadetinden şüphesiz daha doğrudur. Biz haddi aşmadık, yoksa gerçekten zulmedenlerden oluruz diye Allaha yemin ederler. (Maide Suresi, 106-107)

YALAN SÖYLEMEMEK

İşte böyle; kim Allahın haram kıldıklarını (gözetip hükümlerini) yüceltirse, Rabbinin katında kendisi için hayırlıdır. Size (haklarında yasaklar) okunanlar dışındaki hayvanlar helal kılındı. Öyleyse iğrenç bir pislik olan putlardan kaçının, yalan söz söylemekten de kaçının. (Hac Suresi, 30)

Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında bir gazab (konusu olması) bakımından büyüdü (büyük bir suç teşkil etti). (Saf Suresi, 2-3)


MÜMİNLERİN AYRILIĞA DÜŞMEMELERİ, BİRLİK OLMALARI

Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, parçalanıp ayrılan ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azab vardır. (Al-i İmran Suresi, 105)

Allahın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allahın sizin üzenizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz Onun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar. (Al-i İmran Suresi, 103)

Ey Peygamber, kâfirlerle ve münafıklarla cihad et ve onlara karşı sert ve caydırıcı davran. Onların barınma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yataktır o!.. (Tevbe Suresi, 73)



HAYIR GÖZÜYLE BAKMAK

De ki: Allahın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiç bir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allaha tevekkül etmelidirler. (Tevbe Suresi, 51)

NİMETLER İÇİNDEYKEN ŞIMARMAMAK

Gerçek şu ki, Karun, Musanın kavmindendi, ancak onlara karşı azgınlaştı. Biz, ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları, birlikte (taşımaya) davranan güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. Hani kavmi ona demişti ki: Şımararak sevinme, çünkü Allah, şımararak sevince kapılanları sevmez. (Kasas Suresi, 76)

Bir de yurtlarından refahtan şımarıp-azıtarak, insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve (halkı) Allahın yolundan alıkoyanlar gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatandır. (Enfal Suresi, 47)


TAŞKINLIK YAPMAMAK

Ama (Allah) onları kurtarınca, hemen haksız yere, yeryüzünde taşkınlığa koyulurlar. Ey insanlar, sizin taşkınlığınız, ancak kendi aleyhinizedir; (bu) dünya hayatının geçici metaıdır. Sonra dönüşünüz bizedir, biz de yaptıklarınızı size haber vereceğiz. ( Yunus Suresi, 23)

İYİLİK YAPMAK

Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz. ( Nahl Suresi 90)

İYİLİĞİN TARİFİ

Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allaha, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır. (Bakara Suresi, 177)

HAYIRLARDA YARIŞMAK

Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Her nerede olursanız, Allah sizleri bir araya getirecektir. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir. (Bakara Suresi, 148 )

Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona bir şahid-gözetleyici olarak Kitabı (Kuranı) indirdik. Öyleyse aralarında Allahın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allahadır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir. (Maide Suresi, 48 )

Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır. (Al-i İmran Suresi, 133)


SALİH AMELLERDE BULUNMAK

De ki: Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın. (Kehf Suresi, 110)

BİR İŞİ BİTİRİNCE DİĞERİNE GEÇMEK

Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et. (İnşirah Suresi, 7)

BOŞ ŞEYLERDEN YÜZ ÇEVİRMEK

Boş ve yararsız olan sözü işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve: Bizim yapıp-ettiklerimiz bizim, sizin yapıp-ettikleriniz sizindir; size selam olsun, biz cahilleri benimsemeyiz derler. (Kasas Suresi, 55)

Onlar, tümüyle boş şeylerden yüz çevirenlerdir; (Müminun Suresi, 3)


CAHİLLERDEN YÜZ ÇEVİRMEK

O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman Selam derler. (Furkan Suresi, 63)

Boş ve yararsız olan sözü işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve: Bizim yapıp-ettiklerimiz bizim, sizin yapıp-ettikleriniz sizindir; size selam olsun, biz cahilleri benimsemeyiz derler. (Kasas Suresi, 55)

Ayetlerimiz konusunda alaylı tartışmalara dalanlar: -onlar bir başka söze geçinceye kadar- onlardan yüz çevir. Şeytan sana unutturacak olursa, bu durumda hatırlamadan sonra, artık zulmeden toplulukla beraber oturma. (Enam Suresi, 68 )


GELECEK HAKKINDA KESİN HÜKÜM VERMEMEK

Hiç bir şey hakkında: Ben bunu yarın mutlaka yapacağım deme. Ancak: Allah dilerse (inşallah yapacağım de). Unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki: Umulur ki, Rabbim beni bundan daha yakın bir başarıya yöneltip-iletir. (Kehf Suresi, 23-24)

KUVVETİN ALLAH´A AİT OLDUĞUNU BİLMEK

Bağına girdiğin zaman, Maşaallah, Allahtan başka kuvvet yoktur demen gerekmez miydi? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan. (Kehf Suresi, 39)

MALA DÜŞKÜNLÜK GÖSTERMEMEK

Hayır; aksine, siz yetime ikram etmiyorsunuz. Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Mirası, sınır tanımaz (helal, haram aldırmaz) bir tarzda yiyorsunuz. Malı bir yığma tutkusu ve hırsıyla seviyorsunuz. (Fecr Suresi, 17-20)

MAL VE ÇOKLUKLA ÖVÜNMEMEK

(Mal, mülk ve servette) Çoklukla övünmek, sizi tutkuyla oyalayıp, kendinizden geçirdi. Öyle ki (bu,) mezarı ziyaretinize (kabre gidişinize, ölümünüze) kadar sürdü. (Tekasür Suresi, 1-2)

ALLAH´IN VERDİKLERİYLE ŞIMARMAMAK

Gerçek şu ki, Karun, Musanın kavmindendi, ancak onlara karşı azgınlaştı. Biz, ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları, birlikte (taşımaya) davranan güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. Hani kavmi ona demişti ki: Şımararak sevinme, çünkü Allah, şımararak sevince kapılanları sevmez. (Kasas Suresi, 76)

Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allahın) verdikleri dolayısıyla sevinip-şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez. (Hadid Suresi, 23)

Bir de yurtlarından refahtan şımarıp-azıtarak, insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve (halkı) Allahın yolundan alıkoyanlar gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatandır. (Enfal Suresi, 47)


İNSANLARI KÜÇÜMSEMEMEK

İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez. (Lokman Suresi, 18 )

Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline; (Hümeze Suresi, 1)


İTİDALLİ OLMAK

Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü, seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir. (Lokman Suresi, 19)

Ey iman edenler, seslerinizi peygamberin sesi üstünde yükseltmeyin ve birbirinize bağırdığınız gibi, ona sözle bağırıp-söylemeyin; yoksa siz şuurunda değilken, amelleriniz boşa gider. (Hucurat Suresi, 2)


BAŞKALARININ HAKKINI YEMEK AMACIYLA RÜŞVET VERMEMEK

Birbirinizin mallarını haksızlıkla yemeyin ve bile bile günahla insanların mallarından bir bölümünü yemeniz için onları hakimlere aktarmayın. (Bakara Suresi, 188 )

VERİLEN BORCUN YAZILMASI

Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip doğru olarak yazsın, katip Allahın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allahtan sakınsın, ondan hiç bir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı ya da zaf sahibi veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Şahidler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Allah katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüphelenmemeniz için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış-veriş ettiğinizde de şahid tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Aksini) Yaparsanız, o, kendiniz için fısk (zulüm ve günah)tır. Allahtan sakının. Allah size öğretiyor. Allah her şeyi bilendir. (Bakara Suresi, 282)

ZORLUK İÇİNDE OLANIN BORCUNU ERTELEMEK VEYA BORCU AFFETMEK

Eğer (borçlu) zorluk içindeyse, ona elverişli bir zamana kadar süre (verin). (Borcu) Sadaka olarak bağışlamanız ise, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz. (Bakara Suresi, 280)

HERŞEYİ İBRET GÖZÜYLE DEĞERLENDİRMEK

(Bunlar,) İçten Allaha yönelen her kul için hikmetle bakan bir iç göz ve bir zikirdir. (Kaf Suresi, 8 )

SUÇLU GÜNAHKARLARIN AKİBETLERİNDEN İBRET ALMAK

De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da, suçlu-günahkarların nasıl bir sona uğradıklarını görün (Neml Suresi, 69)

ESKİDEN YAŞAMIŞ KAVİMLERİN YAŞADIKLARINDAN İBRET ALMAK

Biz bunlardan önce nice nesiller yıkıma uğrattık ki onlar, zorbaca yakalamak (yakıp-yıkmak, baskı ve şiddetle yönetmek, sindirmek) bakımından kendilerinden daha üstündüler; şehirlerde (yerin üstünü altına getirip, sayısız kazı, inşaat ve araştırmalarla her yanı) delik-deşik etmişlerdi. (Ama) kaçacak bir yer var mı? Hiç şüphesiz, bunda, kalbi olan ya da bir şahid olarak kulak veren kimse için elbette bir öğüt (zikir) vardır. (Kaf Suresi, 36-37)

Andolsun, Sebe (halkı)nın oturduğu yerlerde de bir ayet vardır. (Evleri) Sağdan ve soldan iki bahçeliydi. (Onlara demiştik ki:) Rabbinizin rızkından yiyin ve Ona şükredin. Güzel bir şehir ve bağışlayan bir Rabb(iniz var). Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye dönüştürdük. Böylelikle nankörlük etmeleri dolayısıyla onları cezalandırdık. Biz (nimete) nankörlük edenden başkasını cezalandırır mıyız? (Sebe Suresi, 15-17)


VERİLEN SELAMA KARŞILIK VERMEK

Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin. Şüphesiz, Allah her şeyin hesabını tam olarak yapandır. (Nisa Suresi, 86)

EVLERE KAPILARINDAN GİRMEK

Sana, hilalleri (doğuş halindeki ayları) sorarlar. De ki: O, insanlar ve hacc için belirlenmiş vakitlerdir. İyilik (birr), evlere arkalarından gelmeniz değildir, ama iyilik sakınan(ın tutumudur). Evlere kapılarından girin. Allahtan sakının, umulur ki kurtuluşa erersiniz. (Bakara Suresi, 189)

İZİNSİZ OLARAK BAŞKA EVLERE GİRMEMEK

Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar artık oraya girmeyin; ve eğer Dönün denirse, siz de dönün, bu sizin için daha temizdir. Allah yaptıklarınızı bilendir. İçinde oturulmayan ve sizin için bir meta (yarar) bulunan evlere girmenizde bir sakınca yoktur. Allah, açığa vurduklarınızı da, sakladıklarınızı da bilir. (Nur Suresi, 28-29)

EVLERE, İÇİNDEKİLERE SELAM VEREREK GİRMEK

Ey iman edenler, evlerinizden başka evlere, yakınlık kurup (izin almadan) ve (ev halkına) selam vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz. (Nur Suresi, 27)

Kör olana güçlük yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur; sizin için de, gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden, anahtarına malik olduğunuz (yerlerden) ya da dostlarınızın (evlerin)den yemenizde bir güçlük yoktur. Hep bir arada veya ayrı ayrı yemenizde de bir günah yoktur. Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak birbirinize selam verin. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanırsınız. (Nur Suresi, 61)


MESCİTLERDE BAŞKALARINA YER AÇMAK

Ey iman edenler, size meclislerde Yer açın dendiği zaman, yer açın; Allah size genişlik versin. Size: Kalkın denildiği zaman da kalkın. Allah, sizden iman edenleri ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan haberdârdır. (Mücadele Suresi, 11)

MESCİTLERİ TEMİZ TUTMAK, ONARMAK

Allahın mescidlerini, yalnızca Allaha ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allahtan başkasından korkmayanlar onarabilir. İşte, hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır. (Tevbe Suresi, 18 )

Hani Evi (Kabeyi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. İbrahimin makamını namaz yeri edinin, İbrahim ve İsmaile de, Evimi, tavaf edenler, itikafa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin diye ahid verdik. (Bakara Suresi, 125)


MESCİTLERE GELİRKEN ZİYNETLER TAKMAK

Ey Ademoğulları, her mescid yanında ziynetlerinizi takının. Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez. (Araf Suresi, 31)


İÇKİ İÇMEMEK, KUMAR OYNAMAMAK

Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz. Gerçekten şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi, Allah´ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi? (Maide Suresi, 90-91)

Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz. (Bakara Suresi, 219)


TEMİZLENENLERDEN BAŞKASI KURAN´A DOKUNAMAZ

Elbette bu, bir Kur´an-ı Kerim´dir. Saklanmış-korunmuş bir kitapta (yazılı)dır. Ona, temizlenip-arınmış olanlardan başkası dokunamaz. Alemlerin Rabbinden indirilmedir. (Vakıa Suresi, 77-80)

MİRAS HUKUKU

Eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, geride bıraktıklarının yarısı sizindir. Şayet çocukları varsa, -onunla yapacakları vasiyetten ya da (ayıracakları) borçtan sonra- bu durumda bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Sizin çocuğunuz yoksa, geriye bıraktıklarınızdan dörtte biri onların (kadınlarınızın)dır. Eğer sizin çocuğunuz varsa geriye bıraktıklarınızdan sekizde biri onların (kadınlarınızın)dır. (Yine bu hükümler,) Edeceğiniz vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Mirası aranan erkek ya da kadın, çocuğu ve babası olmayan bir kimse olup erkek veya kız kardeşi bulunursa onlardan her biri için altıda bir vardır. Eğer bundan fazla iseler, bu durumda -kendisiyle yapılan vasiyette ya da (varsa) borçtan sonra- üçte birde -zarara uğratılmaksızın onlara ortaktırlar. (Bu size) Allah&´tan bir vasiyettir, Allah, bilendir, (kullara) yumuşak olandır. (Nisa Suresi, 12)

Senden fetva isterler. De ki: Allah, çocuksuz ve babasız olanın (kelalenin) mirasına ilişkin hükmü açıklar. Ölen kişinin çocuğu yok da kız kardeşi varsa, geride bıraktıklarının yarısı kız kardeşinindir. Ama (ölen) kız kardeşinin çocuğu yoksa, kendisi (erkek kardeşi) ona mirasçı olur. Eğer kız kardeşi iki ise, geride bıraktıklarının üçte ikisi onlarındır. Ama (mirasçılar) erkekler ve kız kardeşler ise, bu durumda erkek için dişinin iki payı vardır. Allah, -şaşırıp sapmayasınız diye- açıklar. Allah, her şeyi bilendir. (Nisa Suresi, 176)


ZORLA MİRASÇI OLMAMAK

Ey iman edenler, kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkışmanız helal değildir. Apaçık olan çirkin bir hayasızlık yapmadıkları sürece, onlara verdiklerinizin bir kısmını gidermeniz (kendinize almanız) için onlara baskı yapmanız da (helal değildir.) Onlarla güzellikle geçinin. Şayet onlardan hoşlanmadınızsa, belki, bir şey hoşunuza gitmez, ama Allah onda çok hayır kılar. (Nisa Suresi, 19)

VASİYET HUKUKU

Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın (veya kız) bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda birdir. (Ancak bu hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. (Bunlar) Allahtan bir farzdır. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. Eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, geride bıraktıklarının yarısı sizindir. Şayet çocukları varsa, -onunla yapacakları vasiyetten ya da (ayıracakları) borçtan sonra- bu durumda bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Sizin çocuğunuz yoksa, geriye bıraktıklarınızdan dörtte biri onların (kadınlarınızın)dır. Eğer sizin çocuğunuz varsa geriye bıraktıklarınızdan sekizde biri onların (kadınlarınızın)dır. (Yine bu hükümler,) Edeceğiniz vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Mirası aranan erkek ya da kadın, çocuğu ve babası olmayan bir kimse olup erkek veya kız kardeşi bulunursa onlardan her biri için altıda bir vardır. Eğer bundan fazla iseler, bu durumda -kendisiyle yapılan vasiyette ya da (varsa) borçtan sonra- üçte birde -zarara uğratılmaksızın onlara ortaktırlar. (Bu size) Allahtan bir vasiyettir, Allah, bilendir, (kullara) yumuşak olandır. (Nisa Suresi, 11-12)

Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun, meşru) bir tarzda vasiyette bulunması -Allaha karşı gelmekten sakınanlara bir hak olarak- size yazıldı (farz kılındı). Bundan böyle kim onu (vasiyeti) işittikten sonra değiştirirse, günahı elbette onu değiştirenlerin üzerinedir. Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir. Bunun yanında, kim, vasiyet edenin haksızlığa eğilim göstereceğinden ya da günaha gireceğinden korkup da ikisinin (tarafların) arasını bulup-düzeltirse, artık ona günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Bakara Suresi, 180-182)


VASİYETTE ŞAHİT OLUNMASI

Ey iman edenler, sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, vasiyet hazırlanışında, aranızda içinizden adaletli iki kişiyi (şahid tutun.) Veya yolculukta olup size ölüm musibeti gelip çatarsa, sizden olmayan başka iki kişiyi (şahid tutun. İkisini) Şayet kuşkulanacak olursanız namazdan sonra alıkoyarsınız, onlar da (size): "Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiç bir değere değiştirmeyeceğiz ve Allahın şahidliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz elbette günahkarlardan oluruz." diye Allah adına yemin etsinler. Eğer o ikisi aleyhinde kesin olarak günahı hak ettiklerine ilişkin bilgi sahibi olunursa, bu durumda haksızlığa uğrayanlardan iki kişi -ki bunlar buna daha hak sahibidirler- öbürlerinin yerine geçerler ve: "Bizim şehadetimiz o ikisinin şehadetinden şüphesiz daha doğrudur. Biz haddi aşmadık, yoksa gerçekten zulmedenlerden oluruz"diye Allaha yemin ederler. (Maide Suresi, 106-107)


Konu Başlığı: Ynt: ALLAHın Emir ve Tavsiyeleri II
Gönderen: kaptani-derya üzerinde 20 Eylül 2010, 14:31:19
Cok muazzam hazirlanmis bir konu. Elinize emeginize saglik. Ancak cok uzun olmamis mi? Ben okudum fakat herkesin bu yaziyi bir seferde okuyabilecegini sanmiyorum. :) Bir kac böümde verilseydi daha güzel istifade edilirdi diye düsünüyorum. nacizane.
Emegi gecen kardesimden Allah c.c. razi olsun.

 Selam ve Dua ile...


Konu Başlığı: Ynt: ALLAHın Emir ve Tavsiyeleri II
Gönderen: Sümeyye üzerinde 20 Eylül 2010, 22:03:04
Cok muazzam hazirlanmis bir konu. Elinize emeginize saglik. Ancak cok uzun olmamis mi? Ben okudum fakat herkesin bu yaziyi bir seferde okuyabilecegini sanmiyorum. :) Bir kac böümde verilseydi daha güzel istifade edilirdi diye düsünüyorum. nacizane.
Emegi gecen kardesimden ALLAH c.c. razi olsun.

 Selam ve Dua ile...



Aleyna ve aleykum selam değerli kardesimiz ; okuyup istifade ettiğiniz için Rabbim (c.c.) razi olsun.Konuyu paylasan kardesimiz zaten 2 kısıma bölmüs kısa olarak verildiğinde konu baslik tekrari 2 den fazla olacaktir konuda kopukluk olur..insaAllah değerli üyelerimiz böyle kiymetli bir konuyu biraz vakitlerini ayirip okurlar..Konu gayet güzel ve düzenli bir sekilde açildiği için okumada zorluk ta çekmez üyelerimiz.Hersekilde sizlerin rahatini düsündüğümüz için konu paylaşan kardesler özenle sunumlarini yapiyorlar..Zahmet olmadan Rahmet olmaz..Vesselam.


Konu Başlığı: Ynt: Allahın Emir ve Tavsiyeleri II
Gönderen: Ceren üzerinde 29 Mart 2018, 14:00:01
Aleykumselam.Rabbim bizleri onun emir ve yasaklarina uyan tavsiyelerine uyarak yaşayan ve rahmete kavuşan kullardan eylesin inşallah. ..


Konu Başlığı: Ynt: Allahın Emir ve Tavsiyeleri II
Gönderen: Mehmed. üzerinde 29 Mart 2018, 16:13:27
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri emirlere ve yasaklara riayet edenlerden eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun