> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran-ı Kerim Ayetleri > Lamartine
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Lamartine  (Okunma Sayısı 1197 defa)
15 Eylül 2010, 16:23:26
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 15 Eylül 2010, 16:23:26 »



Lamartine


15 Nisan 1326 (1910)

Be cihan hurrem ezanen ki cihan hurrem ezost

Âsikam berheme âlemki heme âlem ezost

diyen Sa´dii Şirazı hakkında ne perestişkârane bir hürmet beslersem;

Ve ala tefennnni vasefihi bi vasefihi

Yefnez-zamanu ve fihi ma lem yusafi

terane-i vicdanrübasile her dem istiğrak olan îbni Fariza karşı ruhumda ne büyük bir incizab duyarsam;

Ey ki beherca zuhur kerde benami diğer

Hem arabî ra ilâh, hem acemî ra lıuda.

tehlili ârifanesiyle cihan-i şiirin berterîn tabakatma yükselen Feyz-i Hindiye nasıl hayran olursam;

Gerçi canandan dili şeyda için kâm isterim

Sonra canan bilmezem kâmi dili geyda nedir...

neşide-i lâhutisiyle aşkındaki kemali fevkalhayali duyuran Fuzuli´yi ne kadar seversem; Lamartine´i de okadar sever, okadar hürmetle okadar iştiyak ile yad ederim.

Bugün bile pek kifayetsiz olan fransızcam, o garp bülbülünün ilâhi zemzemelerini ilk dinlediğim zamanlar, hiç derekesinde iken yine anlamakta okadar müşkülât çekmezdim; onun lisanı benim samiaı vicdanıma bigâne gelmezdi, diyecek olursam ihtimal ki istigrab edersiniz. Ne olursa olsun, şurası muhakkaktır ki ben o zamanlar bile Lamartine´i asarından pek çok zevk duyardım.

Şark ile garp arasındaki mesafe bûdel-meşrikayn [26] olmakla beraber ben Iraklı Fuzuli ile fransalı Lamartine´i ayni hâki namiedarın [27] feyzi mübini zannederdim. Graziyellayı okurken Leyla name-i Fuzuli´yi okuduğuma zahip olurdum. Hele “Meditation” benim için bir S´adi külliyatı, yahut İbni Farız divanı idi!..

Lamartine´in desti sanatındaki erganunu, Fuzuli´nin benani rıkkatinde inleyen neypare ile hem ahenk bulur, ikisinden de ayni muhrik teraneleri duydukça serkerm-i istigrak olurdum.

Birinin samimi ruhundan kopan safir Dicle vadisinin nesimi gibi ateşin, diğerinin sinei masumundan yükselen sürud Surranet sahilindeki çamların enini rakiki gibi hazin olsa da, hilkatin bu iki bestekârı giryanı başka başka eda, başka başka seda ile ayni sesleri terennüm edip duruyordu. Çünkü ikisi de bir hüsni lâyezalin met-huşi cemali idi.

Graziyella´nın nigâhi kebudu Lamartine´in muhiti istiğrakında nasıl sermedi bir cihanı ezelî´yi ziya açıyorsa, Leylâ´nın canlı nazarları da Fuzuli´yi öyle bir âlem-i baki-i vecd içinde bidar ediyordu! Acaba Graziyella´nın arkasından ağlayan Lamartine´in “ilk acı” sında.

Cami meyi gam tutan da âlem,

Hem sen içtin o cami hem ben.

Bir hayli zaman eğerçi yandın.

Süzi dile durmadın usandın!

Bidarlığa getirmedin tab,

Şehlâ gözün oldu maili hâb!

Nevehatiyle Leylâsının hayali girizanını teşyi eden Fuzuli´yi duymamak kabil midir?

Yarı canım Ferit ile ara sıra “meditation” dan parçalar okuruz. Bu büyük şairi, Feridin de benim kadar sevdiğini, asarı hakkında onun da benim gibi düşündüğünü gördükçe incizabi kadimim - bilmem rekabetin tesiri sihri midir nedir?- bir kat daha arttı.

Bir gün Ferit:

“Biz Lamartine´i pek iyi anlıyormuşuz. Baksana kendisi bile ne söylüyor...” diyerek “meditaion”´uh o zamana kadar gözüme ilişmeyen bir parçasını gösterdi İnce mıruf ile haşiye kılıklı yazılan o parçanın meali şuna yakın idi:

“Fıtrat beni Paris âlemi için yaratmamış... O hayat zevkime elvermiyor, ruhumu bizar ediyor. Ben şarklı doğmuşum, hem şarklı öleceğim. Ben ıssız yerler, çöller, denizler, dağlar, atlar, tabiat ile derunî müşafeheler, mealini takdis edeceğim bir neşidei cemal, musahebesiyle oyalanacağım bir enisi can... hülâsa araplarda, Osmanlılarda olduğu gibi metaibi cismaniyeden azade bir lâkaydi içinde, fakat ruhun müfekkirenin mesaisile, tahayyülati mülhimanesiyle geçen bir hayat için yaradılmışım. Bir hayat ki baştan başa şiir ile, iman ile, hissiyatı necibei hamasetle pirayedar...”

Lamartine´e ait ihtisasatımın galatı hiss şaibesinden pâk olduğunu o büyük şairin kendisinden işitince içimde ne samimî bir sürür, ne tabii bir gurur uyanacağım ben tasvir edemezsem de elbette siz takdir edersiniz.

Ne olur, bir hayır sahibi çıksa da bize “Meditation”ları “Ar-monie” leri, “Graziyella” ları, “Rafael” leri tercüme etse! Vakıa iki sonraki eser lisanımıza naklolunmuş, lâkin bugün için kâfi değildir, çünkü bîr çok yerleri geçilmiştir. Hususiyle bu gibi aşari muhallede aslındaki nezahate müsaadei imkân nisbetinde yaklaşılıncaya kadar bir çok erbabı kalem tarafından tercüme edilmelidir. Rafael´in tamam natamam iki üç tercümesinden, ben birini gördüm ki iyi değildi. Lamartine´e tercüman olacak adanı fransızcayı ne kadar iyi anlasa, Türkçeyi de ne kadar doğru yazsa, hasîsei gür ile meftur olmadıkça, kabil değil ihrazi muvaffakiyet edemez. Hele benim gördüğüm tercümede “mezkûr kadının çehresinde nuri sabahat leman etmekte bulunmuş idi...” İbaresine yakın cümleler bile vardı! Evet, bu mütercim bir tarih tercüme edebilir, bir bendi siyasî yazabilirdi, lâkin hiç bir vakit Rafael´i tercüme edemezdi.

Her vadide kalem yürütmek fıtratın pek nadir yetiştirdiği er-bab-ı dehanın kâridir. Bize pek müfrid eserler bırakan Şemseddin Sami Bey merhum Hugo´nun “Sefiller”´ini tercümeye başladığı zaman edibi a´zam Kemal: “iyi ama bilmem yapabilecek mi?” demiş. Tercümenin birinci formasını getirmişler:

“Fena değil, fakat Türkçeden ziyade arnavutçaya benziyor!” tarzında lâtife perdazlik etmiş!...

Şarkta garpta bir çok bedayii edebiye var ki lisanımıza nakli übedamız için âdeta farzı kifayedir. Sadilerden, Firdevsilerden, Senailerden, Mevlânlardan, İbni Farzlardan, Ebu Tanım anılardan, Mütenebbilerden, Ebul Alalardan, kezalik garbin duhati edebinden bizim fakir edebiyatımız nasıl müstagni olabilir? Niçin bu işi başa çıkarabilecekler köşe-i mahviyete çekiliyorlar?

Vaktiyle Ahmet Naim bey kardeşimiz “Bedaiul Arap” unvanı altında ne nıüntehep eserler bulmuş, tercüme etmiş, idi! Sırati Müstakimin sayfaları o mesainin devamını görse ne olur!

Ferid, Lamartine´in “Cenabı Hak” unvanlı neşidei ârifanesini tercüme etti, okuyanlar mest oldu. Fakat çok yazık ki alt tarafı gelmedi. Mesnevide neler var! Lâkin hiç birimizin haberi yok. Vaktiyle uğraşmış, okumuş olanlar bize bilmediğimiz, okumadığımız, bu gidişle okuyamayacağımız eserleri birer birer yazmalı, okutmalıdır. Evvelce böyle teklif varid olsaydı reddi pek kolay idi; lâkin teşekkür olunur ki; şimdi öyle değil.

Şimdiye kadar şifahî davetlerde bulundumsa da ruyu kabul gösteren olmadı. Hattâ bazıları başından savmak için “kendin yapsana!” dediler. Ben kendimde o servet-i iktidar görsem kalkar da ihvan-ı gaf aya keşkül uzatır mıyım?.. [28]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Lamartine
« Posted on: 28 Mart 2024, 22:49:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Lamartine rüya tabiri,Lamartine mekke canlı, Lamartine kabe canlı yayın, Lamartine Üç boyutlu kuran oku Lamartine kuran ı kerim, Lamartine peygamber kıssaları,Lamartine ilitam ders soruları, Lamartineönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes