๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuran-ı Kerim Ayetleri => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 15 Eylül 2010, 16:04:51



Konu Başlığı: Kîşîzadeler 4 Kasım 1326 -1910
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 15 Eylül 2010, 16:04:51
Kîşîzadeler 4 Kasım 1326 -1910


Haccac, zabita memuruna yatsıdan sonra şehri dolaşarak, kimi sarhoş görürse boynunu vurmasını emretmiş.

Ne kadar fazla kafa keserse, efendisinin yanında o kadar fazla itibar kazanacağını bilen bu haydut, hemen o akşamdan paçaları sıvayarak bucak bucak sarhoş, aramaya başlamış.

Herif memleketin ötesini berisini dolaşırken, bir de bakmış ki: üç delikanlı iki tarafa yalpa vurarak, gidiyor; bir sürü mahalle çocuğu da bunları dalga gibi her taraftan kuşatmış “yuha!” gül-bankiyle teşyî ediyor! .

Memur hemen delikanlıları tevkif ederek: “Siz kim oluyorsunuz ki emir hazretlerinin fermanına isyan cür´etinde bulunuyorsunuz? Söyleyin bakayım!” diyince, içlerinden biri şu beyiti okumuş:

En´ebnu men danetir rikabu lehu

Mâ beyne Mahzumiha ve Hâşimiha

Te´tihi birrağmı vehye sağıratun

Ye´huzu min maliha ve min demiha.

yani (Haşimilerden olsun, Mahzumîlerden olsun, kimse yoktur ki gelip de babamın önünde boyun eğmesin. Ben bütün eşraf ve kabailin malına kanına tasarruf eden bir adamın oğluyum.)

Anlaşıldı: Bu oğlan mutlaka emirülmümininin pek yakın akrabasından olacak...

Ya sen kim oluyorsun bakalım diye, ikincisine sorunca, o da şu kıt´ayı inşad etmiş:

Ene’bnun limen la tunzilud dehru kadrahu

Ve in nezelet yevmen fesevfe teudu,

Terannase efvacen ila dav´i narini

Zeminhun kıyamun havleha ve kuudüyani

(Ben ihsan ve in´am sofrası hiç tükenmeyen bir adamın oğluyum. Babamın tenceresi her zaman kaynar; bir gün ocaktan inse, ertesi günü yine çıkar; gece gündüz yanan bu ocağın ziyasına doğru halk akın gelir; bir kısmı ayakta, bir kısmı oturmuş olduğu halde, o ateşin etrafını kuşatır).

Galiba bu da asü bir hanedana mensup olacak...

İlişmeye gelmez... Bunları anladık “fakat sen kimsin?” sualini üçüncüsüne tevcih edince, o da şu beyti söyler:

Ene bunu limen hadas süfafe bi azmihi

Ve kavvemeha bisseyfi hatte stekameti.

Ve rekbahu la yenfekku riclahu minhuma

İzelhaylu fi yevmil keriheti veletli yani

(Ben o adamın oğluyum ki dönmez bir azim ile safların içine dalar; kılıciyile onlara istediği istikameti verir. Meydan-ı´muharebede atlar geri dönmek istese bile, babamın ayakları özengiden asla ayrılmaz.)

Mutlaka bu oğlan da Serdarın gocuğudur... Zabıta memuru serhoşların üçünü de bir yere kapayarak, sabahlayın vak´ayı Hac-caca anlatır. Haccac üçünün de huzuruna çıkarılmasını emreder. Meğerse bunların birincisi hacamatçı oğlu, ikincisinin babası bak­lacı (araplar da sırf kuru bakla pişiren aşçılar vardır), üçüncüsününki de çulha imiş!

Haccac çocukların fesahatine havran olarak, meclisdekilere demiş ki: “Gördünüz ya, evlâdınıza edebiyat öğretiniz. Vallahi edip olmasalardı, şimdi bunların üçünün de boynunu vururdum.” [44]