๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuran-ı Kerim Ayetleri => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 16 Eylül 2010, 14:54:21



Konu Başlığı: Hac Suresinden
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 16 Eylül 2010, 14:54:21
Hac Suresinden


Meali


“Zulme daldıkları için helak ettiğimiz ne yurdlar var ki, üstü altına gelmiş yatıyor; ne kuyular var ki, başında, ne yüksek kalalar var ki, içinde kimseler yok! Acaba bunlar yer yüzünde hiç dolaşmıyor mu ki düşünecek kalbleri, yahut görecek gözleri olsun? Şu hakikat iyi bilinmelidir kî, gözler kör olmaz; lakin asıl göğüslerdeki kalbler kör olur.” [155]


Tefsirî



Bu âyeti kerîme bir tehdidi mehip ile başlıyan Hac suresine mensuptur.

Kur´ân-ı Kerîm´in duygusuzlukla, görgüsüzlükle ittiham ettiği kimseler doğrudan doğruya Mekke müşrikleri ise de; göçmüş milletlerin dasitanı izmihlalini [156], çökmüş memleketlerin lisanı halinden işidip ibret almak ihtiyacı her devrin insanları için pek ta­biîdir. Zira tarihin bir tekerrüri daimîden ibaret olduğuna, çünkü kanunu fıtratın asla değişmediğine yakin derecesinde bir itminan edinebilmek için, ayni hareketlerin ayni akıbetler husule getirdiğini görmek, fakat gözle görmek, hem pek çok defalar görmek lâzımgelir. Bu ise ancak (Siyru filarz)[157] fermam İlâhisine imtisal ile kabil olabilir.

Lakin heyhat! zamanımızdaki müslümanlar, hatta dünyayı dolaşsalar, göreceklerinden ne Öğrenecekler ki, Asri saadette yaşayan müşrikler gibi, biçarelerin asıl kalb gözleri alabildiğine kör! işittiklerinden ne belliyecekler ki, zavallıların asıl can kulakları ala­bildiğine sağır!

Hakikat öyle! isterse her adım başında bin ibret levha, isterse her zerrei mevcudun [158] yüreğinden bin dehşetengiz sayha [159] yükselsin... Nazarlar için seçilmez bir karaltıdan başka görgü, kafalar için anlaşılmaz bir gürültüden başka duygu yok!

Yarabbi, şu en elim hüsranlar, en vahim buhranlar içinde çalkanıp duran islâmm intibahı için [160] tamiki nazar tetkiki haber devresi [161] ebediyyen gelmiyecek de bu ümmetin uyanması sabahı mahşere mi [162] kalacak?

Ey cemaati müslimin! artık Allah için olsun uyanınız; kalb gözünü, can kulağını böyle sımsıkı kapamayınız! Bir millet ne hale geliyor da topraklara seriliyor; bir vatan nasıl oluyor da ayaklar altında kalıyor; bunu görünüz, anlayınız! Hâlâ mı duygusuzluk? Hâlâ mı görgüsüzlük? Etmeyiniz! Sonra, şu başımızdaki felâket yok mu, işte ondan beterine, hem Allah göstermesin, bin kat beterine maruz kalacağız! O zaman, hayatı milletten eser kal-mıyacak; o zaman namusu İslâm büsbütün mahvolacak; o zaman haremsarayi tevhidi [163]. en murdar ayaklar çiğneyecek; o zaman, islâmm o ma´sum nasiyesi küfrün mülevves eliyle yerlerde sürüklenecek !

Haydi biz, duygusuz mahluklar, bu zilletlerin, bu rezaletlerin hepsine katlanalım; (Üç buçuk günlük hayatın ne değeri var!) diye kendimize teselli verelim de cemadatın bile dayanamıyacağı heybetler, hüsranlar içinde geberip gidelim! lakin çocuklarımızı, to­runlarımızı düşünmiyecek miyiz? Her halkası bir batından teşekkül edecek o canlı silsilei sefaletin kıyamete kadar la´netine hedef olmaya da katlanacak mıyız?

Haydi buna da aldırmıyahm, buna da katlanalım! Heyhat! su (üç günlük!) hayatın arkasında bitmez tükenmez bir hayat var ki, bu gidişle o, bizim için namütenahi bir devreî azaptan başka bir şey olmıyacak! Acaba orada ne yapacağız? Dünyada iken, namusu milleti bile bile heder eden biz sefiller Huzuru İlâhiye hangi yüzümüzle çıkacağız?

Ey cemaati müslimin! görüyorsunuz ki, duracak zaman değil: Çünkü zaman durmuyor! Haydi bakalım, apaçık ziyandan kurtularak yaşamak, islâmı da yaşatmak istiyorsan durmayınız! [164]