> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran-ı Kerim Ayetleri > Asr Suresi
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Asr Suresi  (Okunma Sayısı 2136 defa)
15 Eylül 2010, 20:42:43
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 15 Eylül 2010, 20:42:43 »



Asr Suresi


Meali



“Asra kasem ederim kî, insan i muhakkak ziyandadır. Ancak imanı olan kimselerle amali salihada bulunanlar, bîr de birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler ziyanda değildir.” [227]


Tefsiri



Tercih edilen kavle göre bu sûre mekkîdir (Hazreti Peygambere Mekke´de bulunduğu devirde nazil olmuştur). Öyle rivayet ederler ki, imam Şafiî:

“Kur´an namına yalnız bu sûre inmiş olsaydı insanlara elverirdi, insanlar yalnız bu sureyi teemmül etmiş (derin derin düşünmüş) olsalardı onlara kâfi gelirdi” dermiş. Mu­hakkaktır ki Ashabı kiramın (Hazreti Peygamberin güzide arkadaşlarının) ikisi bir yere gelince bu sureyi biri diğerine okumadan, diğeri de ona selâm vermeden ayrılmazlarmış! Ashabın bu âdeti, teberrük içindir (surenin yüzü suyu hürmetine nail olmak içindir) zannında bulunanlar yanılıyorlar. Zira bu sûrei güzini okumaktan maksat içindeki manaları, hususiyle hakkı, sabrı tavsiyede bulunmayı karşısındakine hatırlatmaktır. Taki arkadaşından ayrılmazdan evvel onda bir hayırlı vasiyet, nasihat varsa onu kendisine celbetmiş olsun.

Hilkat alemindeki eşyadan, yahut şüunu kâinattan birine yeminetmek, Kitabullah´da cari olan âdet muktezasıdır. Bundaki maksat ise insanlara o cayi kasem (o yemin vesilesi) olan şeye ezeldenberi mevdu olan (emanet edilen) hikmeti hatırlatmak, şayet insanlar onda bir nevi şer tevehhüm etmişlerse, hata etmekte olduklarını; fenalığın, şerrin o eşyada olmayıp o eşyayı kullananların, yahut O´ surette itikad edenlerin kendilerinde bulunduğunu anlatmaktadır.

Öyle dinler vardı ki, onlara sarılanlar gerek bu kâinatın, gerek onun ihtiva ettiği varlıkların kevnü fesad (değişen bozulan nesne) olduğunu, onun için hakikî bahtiyarlık peşinde koşanlar için bunu hor görmek, bugünün nimetlerinden, zevklerinden, eğlen­celerinden kaçmak, nefislerini bu kevnü fesad âleminin üstünde bir âleme ayırmak ve hasretmek gerekleşeeeğini zannederlerdi.

Kur´an, onların bu hususta tamamiyle yanıldıklarını açıktan açığa bildiriyor. Allah´ın kitabında varid olan kasemler, (yeminler) o gibi zanda bulunanların hatalarını kendilerine bildirmek için ihtiyar olunmuş usul cümlesindendir. Yani bu eşya, hiknıedi ilâhiyeye mazhariyet bakımından öyle bir mertebede bulunuyor ki Cenabı Hak onunla yemin ediyor, güya ki Cenabı Hakkın tazimine arzi istihkak ediyor. Artık her şeyin halikı olan ve bütün varlıkların varlığı, kendi vücudu ezelîsi ile kaim bulunan hallakı azi-nıin (ulu yaradanın) tazimine mazhariyet kadar büyük şeref olabilir mi? [228]



Asır nedir?



Asır, zamanm malûm olan bir parçasıdır ki; o da konuşan kimsenin başkalariyle beraber yaşadığı müddettir. İster bu müddet senelerin sayısiyle takdir olunsun da meselâ yüz sene densin, isterse miktarı hiç tayin olunmasın. Yahut öğle ile akşam arasındaki bildiğimiz vakittir. Burada her ikisinin ihtiyarı, doğru olabilir. İnsanlar evvelkine sövüp saymayı âdet etmişlerdir- Evet, herkes bulunduğu asırdan şikayetçidir. Sırası geldikçe bu asır, cehalet asrıdır, alçaklık, mürüvvetsizlik asrıdır, menfaatperestlik, ahlâksızlık asrıdır, der. Hayra dair murad ettiği şeylerin hepsini de kendisinden asırlarca evvel geçmiş olan zamana isnad eder. Onun için Cenabı Hak “asr” namına yemin etmek suretiyle bu itikadın

kalplerden silinmesini, insanlar tarafnıdan hor görülen bir mahiy-yetin tazime lâyık sayılmasını murad ediyor.

ikinci manaya göre sie asır gerek Kureyşe, gerek sair kabilelere mensub olan işsiz bir takım araplarm Haremde, yahut diğer mahallerde toplanıp gıybet (dedikoduculuk, fesatlık) gibi, ötekini berikini maskaraya almak gibi hiç faydası olmayan şeylerle uğ­raştıkları zaman olduğu için, zihinlerde bu zamanın fena bir zaman olduğu, serden başka bir işe yaramadığı zannı iyice yer etmişti, işte Cenabı Hak bu fenalığın zamanda olmayıp kendilerinde olduğunu, yoksa o zamanm yerleri, gökleri yaratan halika, cayi kasem olacak derecelerde şeref sahibi bulunduğunu, onun için bu vakti, o vaktin sanma yakışacak surette yaşamak, ulvî işlerle geçirmek, kötü işler yüzünden uğrayacakları ziyandan bu suretle kurtulmak lâzım geleceğini beyan buyuruyor. [229]


Hüsran nedir?



Asır kelimesi iki manadan hangisine alınırsa alınsın, burada ki yemin, Cenabı Hakkın bize irad, etmiş olduğu bir hakikati belirtmek için varid olmuştur ki, o hakikat de insanın hüsran içinde bulunmasıdır. Bu bir haberdir ki, tekide muhtaçdır. Zira halkın bir çocuğunun zannına göre bu Surede istisna edilen a´malin, ahvalin haricinde Öyle işler vardır ki, hiç de hüsranı mucip değildir. Hattâ bunların inanışına göre iman saadeti denilen, fazilet denilen kayıtlardan vareste kalmak; fikir hürriyeti, fiil hürriyeti namı altında hiç bir fenalıktan, hiç bir fuhuştan geri kalmamak, ukbada helaki mucib olsa bile, dünyada nefsin hiç bir hazzını diriğ etmemek ile olurmuş. Yine bu inanışa göre milletler içinde öyleleri varmış ki, ferdleri heveslerine kapılmak, ihtiraslarına esir olmakla beraber servet kazanmağa devam ettikçe, kuvvet ve kudret sahibi olmak için her çareye baş vurdukça mes´ud olmaktan geri kalmıyorlarmış!.. îster bu adamlar îman etsinler, ister etmesinler, ister doğru dürüst işler işlesinler, ister işlemesinler, ister birbirlerine hakkı, sabrı tavsiye etsinler ister etmesinler, müsavi imiş!..

Bu zannı besleyenlerin sayısı her vakit ve her yerde sayılamayacak derecede çoktur.

Fakat Kur´an-ı kerimin telâkkisine göre bu hattı hareket, hüsrandır (ziyandır). “Husr” lûgatda dalâl, helak, noksan manalarına gelir. Yapmış olduğu işin insana getirdiği her şer, husr´dur. Hüsran ve hasaret de bu manayadır. Zira insan o işiyle bir faide pe­şinde koşuyordu. Halbuki netice böyle zuhur etmiyerek yaptığı iş kendisini istediğinden mahrum bıraktığı, bilâkis çekindiğini başına . getirdiği için hüsrana uğruyor. Yani maksadı yolunda dalâle (sapıklığa) uğramış, nefsinin arzusunu tatmin hususunda noksanlık göstermiş, fakat peşinde koşarken yorgunluğa uğramış oluyor. Sana elem veren, seni mahrum bırakan, canının sıkıntıya uğramasına, kalbinin ıztırap duymasına sebep olan her şey aradığın zevk için bir noksandır.

Sen kalbe huzur verecek, maişetini refaha kavuşturacak bir iş işler de bilâkis ıztıraba düşersen, kastında dalâla, sa´yinde hüsrana uğramış olursun. Âyetdeki hüsran ise mutlaktır. Dünyevî veya uhrevî kaydiyle mukayyed değildir. Surede anlatılan vasıflan taşımıyan her mükellef için gerek bu fanî hayatta, gerek onu takib edecek bakî hayatta hüsrandan bir hisse vardır. Zira yukarda söylediğimiz gibi sure Mekkîdir. Mekkî surelerdeki hitap ise bir çok âyetlerde umumîdir. [230]


İman nedir?



Bu sûredeki iman da mutlakdır ve hiç bir şey ile mukayyed değildir. Bununla beraber muhatapların anladığı manadadır, îmanı, umuma karşı hitaba en mülayim şekilde tarif için şöyle demelidir: İman, nefsin hayır ile şerrin, fazilet ile reziletin arasındaki farkı yakinen anlaması, bu varlık âlemi üzerinde hayra razı olan, lâkin şerre razı olmayan, fazileti isteyen, lâkin rezileti istemeyen mutlak bir vücudun gizli olduğunu yine o itminan ile bilmesi; mahlûkatı arasından dilediğim esrarı ilâhisinden bazısına mahrem ederek bu mümtaz insanları, sair insanlara doğru yolu göstermek, kalplere fasid heveslerin ve ihtirasların nasıl girebileceğini, akıllara sağlam delillerin her yol ile erişebileceğini bildirmek vazifesi ile mükellef tutmuş olması da o vacibül vücudun rahmet eserlerinden olduğuna itikad etmesidir. Ta kî beşer, o sahih delillere yönelsin, o yol ile kendisine telkin olunan hakikatları iyi karşılayarak kabul etsin, kalbinde fasid heveslere karşı açık duran menfezleri kapasın, o gibi fasid ihtirasların ilerde bek­lenilecek sirayetine karşı da katî, ebedî bir azim ile müdafaada bulunsun.

Yoksa iman, umumiyetle sanıldığı gibi aklın, vicdanın dahli bulunmaksızın sırf taklitten ibaret olduğu halde kabul olunan, mü-cerred mahiyet değildir. Bu çeşit iman, peygamberlerin peygamberliğini gerçek saymış bir çok milletleri çöküş kurtaramamıştır.

Asıl imandan maksat, ruhun itminanına, ruhî kuvvetlerin itikadları benimsemesine bağlı olan inandır. “Müminler ancak o kimselerdir ki; Allaha ve peygamberine inanmış, sonra hiç bir veçhiyle şüpheye düşmemiş, Allah yoîmıda ınallariyle, canlariyle savaşmışlardır, îşte gerçek kimseler banlardır.” âyeti bu hakikati apaçık anlatıyor. însanlarm, dünya ve âhirette ziyandan kurtuluşu bu imana bağlıdır.

İnsanların babalarından işiterek öğrendiği, bir müslüman çocuğunun manasını, mahiyetini anlamaksizn diline doladığı, hamiyet şevkiyle müdafaasına kalkıştığı imana gelince, bunun Allah nezdinde hiç bir değeri yoktur. Çünkü, herhangi dine mensup bir kimse, bu şekilde yetişir. Allah nezdinde kabul olunan iman, ancak ruhun o itminanıdır ki, ruh onun sayesinde, ulvî bir cevherin içine sindiğini hisseder. Kalbin o itikadıdır ki kalp içindeki mevkiini yine kalp takdir eder. Ruhu, hakikî hayata kavuşturan, ruhu, ke­male yükseltecek her...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Asr Suresi
« Posted on: 28 Mart 2024, 16:56:37 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Asr Suresi rüya tabiri,Asr Suresi mekke canlı, Asr Suresi kabe canlı yayın, Asr Suresi Üç boyutlu kuran oku Asr Suresi kuran ı kerim, Asr Suresi peygamber kıssaları,Asr Suresi ilitam ders soruları, Asr Suresiönlisans arapça,
Logged
20 Ocak 2015, 19:18:13
Kaan Han
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 778


« Yanıtla #1 : 20 Ocak 2015, 19:18:13 »

Cok guzel sure. meali de cok guzel herkez ezberlemeye calissin.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
20 Ocak 2015, 19:33:25
Bahrişan 8

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 308


« Yanıtla #2 : 20 Ocak 2015, 19:33:25 »

kuran namina yalniz  bu sure olsaydi insanlara elverildi insanlar yalniz bu sureyi teemmul etmis olsalardi onlara kafi gelirdi
allah razi olsun paylasimdan
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
17 Mayıs 2015, 11:17:15
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #3 : 17 Mayıs 2015, 11:17:15 »

Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Hak yolda olan,sabır eden ,salih kullardan olalım inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

04 Eylül 2015, 16:05:13
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #4 : 04 Eylül 2015, 16:05:13 »

Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah , Bu surede üzerinde durulacak ve hayata geçirilecek üç husus ; iman , salih amel ve hakkı ve sabrı tavsiyedir. Rabbim (celle celalühü) bizlere bu üç hususu doğru şekilde anlayıp uygulamayı nasib eylesin ve bizleri hüsrana uğrayanlardan eylemesin.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes