๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuran Ahlakı => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 21 Aralık 2010, 10:54:12



Konu Başlığı: Zarar Verme Niyeti
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 21 Aralık 2010, 10:54:12

 
1- Zarar Verme Niyeti

Sosyal alanda, îslâm dininin dürüst uygulanmasının, aynı zamanda âdâlet ve merhametin hâkim olduğu güçlü ve mutlu, ahenkli ve müreffeh bir cemiyeti meydana getirmekten geri kalmayacağı bir tedbirler bütünü­nü almış olduğu bilinmektedir. Fakat diğer taraftan dünyanın en iyi kanu­nunun, uygulandığı veya onu uygulamaya davet ettiği insanların iyi ira­desi olmaksızın güçsüz olacağını da bilmekteyiz. Bir kanunu baltalamanın en korkunç yolu, ona sert bir mukavemeti karşı çıkarmaktan veya onun uygulanmasını ihmal etmekten ibaret değildir: Bu, nazarî temizliğini leke­lemeden ve kullanımını daha temiz ellere tahsis etmek suretiyle onun kut­sallığına saygı göstermenin başka: bir şekli olacak; ve ayrıca o, uygulanma­ya konulacak olursa, onun sağlamlığını isbatlamak için ona zaman bırak­mak olacaktır. Bir kanuna karşı en kötü ve en zararlı tutum, itinâ ile harfi­yen hürmet ederek, onu hedefinden saptırmak için tam anlamıyle hazırla­narak, böylece onu iyilik ve merhamet sever iken, çok zalim ve menfur kıl­mak suretiyle onun karşısında dindar bir görünüme bürünmektir. Kur'ân'm kötü niyetli evliliğe dair bazı uzlaştırmalar konusunda adlandır­dığı şudur: "Allah'ın âyetlerini alaya almak." (el-Bakara 2/231).Mesele şudur: Biz, Kur'ân'm eşler arasındaki bu kudsî bağı, bütün makul vasıtalarla devam ettirmeye ve sağlamlaştırmaya ne derecede çalıştığını biliyoruz. îlk önce, hoşlanmasalar bile, erkeklere, eşlerine insan­ca muamele etmelerini emrederek[145]. Sonra, bazı taviz verme pahasına da olsa, zevcelere kocalarıyla anlaşmalarını öğütleyerek[146] Nihayet, — aralarında davalarını çözemedikleri durumda— bir uzlaştırma bulma­ya çalışmak için, iki tarafı onların ihtilâfını, onların her biriyle ilgili ai­lelerinden birer hakem olmak üzere iki üyenin hakemliğine sunmaya davet ederek[147]. Daha âlâsı! Eğer bütün bu uzlaştırıcı çabalar başarısız­lığa uğramış ve boşanma kararlaştırılmış ise, Kur'ân kocaya bir mühlet verir ki, o bu süre boyunca meseleyi yeniden düşünsün[148]. Eğer onun arkasında ikinci bir anlaşmazlık meydana gelir ve ikinci bir boşanma kararı ortaya çıkarsa, Kur'ân tarafından yeniden benzer bir uzlaştırma mühleti verilir. Ve ayrılma ancak üçüncü boşanmada kesin duruma ge­lir[149]. Artık bir evlilik ruhunun, fıtratı bozmaksızın sürüp gidemeyece­ğini itiraf etmek gerekir, imdi, evliliğe müteallik bağın kopmasını önle­mek ve bilhassa onarmak gayesiyle olan bütün bu teşebbüslerin amacı, ne pahasına olursa olsun, ancak çatışmak için birbirine yaklaşan iki zıt unsuru birleştirmek değildir. Tam tersine onlar, olay sona erdikten ve ruhlar yatıştıktan sonra, ailevî bir hayatın normal seyrini yeniden alma­sı için imkân tasarlamaktadır. Kur'ân-ı Kerim açıkça, ailevî birliğe bu yeniden dönüşü, çiftlerden her birinin ödevlerini dürüstçe edayı ümit etme şartına bağlamaktadır[150].Bununla beraber kindar insanların garazı, onlara verilen bu hakkı kö­tüye kullanmak ve onu eşleri için bir eziyet vasıtası yapmak ister. Onla­ra tahsis edilen süre boyunca ihtiyarlarını geciktirerek ve ancak son anda kararlarını belli ederek, sonunda hanımlarına dönerler, yalnız geçmişin bir unutulması maksadı ile ve yeni bir sevgiden dolayı sağlam bir hava oluşturmak niyetiyle değil, aynı zamanda onları yeni baştan boşamak ve böylece onların dikkatini hep uyanık tutmak maksadıyledir ki bu durum, bu görünür bağla onlara biraz daha çok saadet getirmeye elverişli başka bir evlilik teşkil etmesine engel olurken, ancak onların hürriyetlerinin ayak bağlarını devam ettirmek için olacaktır. Kur'ân, birçok yerde böyle günahkâr niyetlere karşı, insanları uyarmakta ve bazen çok sert ifâdeler ku Uanmaktadır[151]Yararlanacaklara yardım etmekten ziyade meşru varisleri mahrum bı­rakmak gayesinde olan vâsîlere de benzeri bir uyarma yapılmıştır[152] Bir çok diğer misâller [153]arasında bu Kur'ânî misâllerden hiç şüphesiz Hz. Peygamber herkes için tesbit ettiği şu cihanşümul kuralı çıkarmıştır: "Ne başkasına, ne kendine asla zarar vermemek"[154]


[145] en-Nisâ4/19.

[146] en-Nisâ 4/128.

[147] en-Nisâ 4/35.

[148] el-Bakara 2/228.

[149] el-Bakara 2/229.

[150] el-Bakara 2/228.

[151] el-Bakara 2/230.

[152] en-Nisâ 4/12.

[153] Meselâ, el-Bakara 2/233,282; et-Talâk 65/6.

[154] Mâlik, Muvatta', Kitâbü'l-Akdiya, Bab 26.




Konu Başlığı: Ynt: Zarar Verme Niyeti
Gönderen: Ceren üzerinde 03 Şubat 2017, 18:55:32
Esselamu aleyküm.Allahın yarattığı tüm varlıklara merhamet eden,onlara iyi bakıp davranan ve zarar vermekden uzak kalıp allahın rahmetine kavuşan kullardan eylesin bizleri inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Zarar Verme Niyeti
Gönderen: Ruhane üzerinde 21 Nisan 2017, 16:31:05
Aleykum selam Rabbim niyeti halis kullarindan eylesin bizleri insaalalh


Konu Başlığı: Ynt: Zarar Verme Niyeti
Gönderen: Mehmed. üzerinde 21 Nisan 2017, 16:56:40
Ve aleykümselam Rabbim bizleri hep yarar niyeti taşıyan kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Zarar Verme Niyeti
Gönderen: Sevgi. üzerinde 21 Nisan 2017, 18:17:50
Aleyna ve Aleykümüsselam. Mevlam bizleri herdaim niyeti güzel kullarından olabilmeyi nasip etsin inşaAllah. Amin


Konu Başlığı: Ynt: Zarar Verme Niyeti
Gönderen: Ceren üzerinde 30 Mart 2018, 14:44:58
Aaleylumselam.rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..


Konu Başlığı: Ynt: Zarar Verme Niyeti
Gönderen: Nur-u Yehma üzerinde 26 Ekim 2018, 07:43:06
Biz bize kötülük edene kişiye bile zarar verme niyetibde olamayız İslam dini bunu uygun görmez. Böyle bir niyette olsak bir yapsak iki kere yapsak üç kere yapsak, bunu alışkanlık haline getirebiliriz. Biz niyetimiz amelimiz iyi olana yönelmek ve yöneltmek olmalıdır. Bu hayatın her alanında böyledir


Konu Başlığı: Ynt: Zarar Verme Niyeti
Gönderen: Zehra Hüner üzerinde 26 Ekim 2018, 09:19:15
Peygamber Efendimiz Mekke'de peygamber olmadan önce el Emin olarak biliniyordu peygamber olduğunda inanmayanlar bile onun her konuda dürüst olacağına ve yalan söylemeyeceğine ne olursa olsun asla hak yemeyeceğini ve Ondan kimseye zarar gelmeyeceğini biliyorlardı Bu yüzden kendisine el Emin kendisinden emin olunan kişi demişlerdir paylaşım için Allah razı olsun