> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran Ahlakı >  Yaratıcı Gayret
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yaratıcı Gayret  (Okunma Sayısı 1669 defa)
20 Aralık 2010, 12:41:10
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 20 Aralık 2010, 12:41:10 »



B . Yaratıcı Gayret

Şimdi kötü eğilimlerimizin birinin veya çoğunun yahut hepsinin elen­miş olduğunu farz edelim. Böylece bir ilerleme gerçekleştirdik. Yabanî otlardan kurtuldukça amel alanımız işlenmeye daha elverişli hale gelir. Bununla birlikte, onun hemen hazır olduğuna inanmamak gerekir. Çün­kü kötü bir eğilimi bertaraf etmek, zarurî olarak faydayı yaratmak demek değildir. Keza, kendi yetiştirmemiz karşısında bir tarafsızlık ve ilgisizlik durumunda kalmamız gerekir. Yabanî otları söküp attıktan sonra, bizim yeni tohumlar aramamız icâb eder. Bu hususta bitaraf bir tutumu benim­semek, bu da ahlâka cephe almaktır.Hatta, şimdi bizde çok belirgin bazı iyi temayüllerimizin birinci mev­kii işgal ettiğini farzedelim. Hiç şüphesiz bu, bizi ahlâkîliğe daha yete­nekli kılan yeni bir adımdır. Fakat biz, henüz onun kendi öz sahası üze­rinde değiliz. Bu merhalede iyilik bize, arzu edilen veya tercih edilen ola­rak kendini göstermektedir. Eğilimler sahasmı terk etmedik. Oysa yönel­mek ve istemek iki ayrı şeydir. Birinci ahlâkî amel, esas manasiyle iste­mektir. Yalnız genel düşüncelerin ihtiva ettiği bütün karışıklıklar ve be­lirsizliklerle kuşatılmış genel kavram olarak hayrı istemek değil, aynı za­manda keyfiyeti, kemiyeti, gayesi, vasıtaları, yeri ve zamanı konusunda belirlenmiş ve tayin edilmiş şu veya bu hayrı istemektir.

Fakat burada hangi anlamda enerjik amelden söz edilebilir? Pekâlâ, üç anlamda:îlkin enerjik amel, her şeyi oluruna bırakmayı reddederek benimsen­mesi söz konusu olan bu müşahhas çözümün ciddî bir araştırılmasından ibarettir. Biz, kendimiz için irademizin mevzuunu tayin etme görevini, ne haricî tabiatm tasarruflarına, ne de dahilî yaratılışımızın hareketlerine bırakmak zorundayız. Bizim ahlâkî rolümüz, önümüzde veya bizde cere­yan eden şeye seyirci olmak değildir. O, heyecanlarla veya en kuvvetli duygularla düşüncesiz olarak kendimizi sevketmeye terketmek de değil­dir. Tersine biz, kendimizi bâtını ve zahirî bütün verilerin üstünde tut­mak ve mümkün bütün çözümlere yukarıdan bakarak açık ve ileriyi gö­ren tercihimizi yapmak zorundayız. Gerçekten bu, nisbeten serbest ve bağımsız fail olarak beşerî şahsiyete düşen paydır. Hatta ona hiçbir deği­şiklik getirmeksizin öne sürülen şu veya bu çözümü seçmek suretiyle, onu doğrulayarak, şahsiyetimizin damgasını ona vurarak, kısacası onukendimize inal ederek, ahlaken amellerimizin faili denmeye lâyık oluyo­ruz. Bize özel ödevlerimizi hatırlatan nasların dışında, Kur'an-ı Kerim, diğer bütün ödevleri zımnen söyleyen bu genel ödevin önemini işaret et­mekten geri kalmamıştır. O, amel etmek fiilini geçişsiz kullanarak doğru­dan doğruya bizim gücümüze seslenmekte ve bu amaçla tekrar edilen nasihatları dile getirmektedir. O, bu konuda şöyle buyuruyor "Çalışın, ya­pın. Allah yaptığınızı görecek"[56]Hayırlı iş yapanlar için bu ne güzel bir ni­met, ne mükemmel bir mükâfattır[57].

Tembel kadercilik, İslâmî ahlâkın bir numaralı düşmanıdır. Bu konu­da iki büyük muhaddis tarafından rivayedilen aşağıdaki olayı örnek olarak vereceğiz. Bir cenaze defni esnasında Hz. Peygamber, kadere iman konusunda ashabına şöyle buyurur: "Sizden hiç biriniz yoktur ki, cennet ve cehennemde oturacağı yer yazılmamış olsun". "Ashab: "Ey Al­lah'ın Resulü! O halde niçin çalışıyoruz? Tevekkül etmeyelim mi?" dedi­ler. "Hayır! Çalışın, zira herkese, ne maksatla yaratıldıysa, onun için ifâ­sı kolaylaştırıhr[58] buyurdu. Sonra Resûlullah, cevabını desteklemek için, Kur'ân'dan şu mealdeki âyetleri okudu: "Her kim (malım verir, (fenalıktan) sakınır ve en iyiye inanırsa ona en kolay akıbeti kolaylaştırırız. Cimri olan, ken­disini (Allah'tan) müstağni sayan ve en iyiyi yalan sayana da, güçlüğe giden yo­lu kolaylaştırırız[59].Gayretin bu mukaddimat kabilinden olan derecesi, ahlâkîlik için mut­lak olarak zorunludur, o onun ruhunu ve cevherini teşkil eder. Doğrudan doğruya bundan daha aşağı derecede yer alan ise, insanın haysiyetinden vazgeçirir ve el çektirir. Peygamberin eşsiz bir tabirini kullanmamız ge­rekirse, biz bu pek basit derecenin yokluğunun yalnız bir zayıflık vasfı değil, aynı zamanda gerçek bir "acizlik" vasfını taşıdığını söyleriz[60].Fakat yaratıcı gayretin ikinci bir anlamı daha vardır. Bu, yalnız iradî herhangi bir seçimden ibaret değil, aynı zamanda iyi bir seçimden ibaret­tir. Hiç şüphesiz, eğer faraza araştırmamız, daha önceden hayra doğru yöneltilmişse, elde edilen bütün çözümler, bize iyi görünecektir. Bunun­la birlikte bir hayrı hedef alan her şey, zorunlu olarak bizatihi iyi değil­dir. Gayenin meşruluğu, vasıtalarmmkini muaf ve müstesna tutmaz. Gözönünde bulundurulan çözümün kabul edilmesi için, onun hayh hedef alması yetmez, bununla birlikte bizzat kendi yapısında, dinden ilham al­ması ve onun kurallarına uygun düşmesi gerekir. Gerçekten, iyi diye va­sıflanmış olması için falan hal tarzı ziyadesiyle tatmin edici, filan başka­sı da daha az tatmin edici olabilir.Sadaka misâlini ele alalım: Kelime genel anlamı üzere bırakıldığı süre­ce, bütün vicdanlar için hiç bir şey ondan ne daha açık, ne de daha umû­mîdir. Fakat bu yükümlülüğü müşahhas olarak yerine getirmek için, her­kesin yapmak istediğini açıklamak durumuna gelmesi anmdan itibaren, en çelişkili tarifler içine düşüyoruz. Tasadduk edenlerin cömertliğine gö­re, fakirlere vermek isteyecekleri malî yardım, basit bir sadakadan bütün bir servetin bağışlanmasına kadar sonsuz derecede değişebilir. Oysa, en azından İslâmî bakımdan söylenirse ahlâkî kanun, olayları düzensizlik içinde cereyan ettiği gibi bırakmamıştır. O bir ölçü kurmuş ve sınırlar koymuştur. O, bir taraftan asgari olarak kabule değer, nakdî servetin % 2 Y2' ini, mahsûlün (sulama tarzına göre) % 5 veya % 10'unu senelik bir yardım olarak tesbit etmiştir. Diğer taraftan o, kişinin son vasiyeti sırasın­da meşru mirasçılarının dışında istediği kimseye toplam servetinin aza­mî üçte birini vermeye hakkı olduğuna hudud tayin etmiştir. Mü'minin ödevi şöyle belirtilmiştir: Haram kılman iki aşın uçtan sakınmak. Ne icâb eden asgarînin altında bir miktarla yetinmek, ne de mubah kılman aza­mîyi aşmaktır.Burada kemmiyete müteallik mülâhazalar; başka yerde keyfiyetle, ga­ye ile, zamanla, mekânla, v.s. ile ilgili mülâhazalar. îslâm ahlâkının iyi bir seçim olarak mülâhaza edebildiği şeyi meydana getirmek için, böyle bir çok yapısal veya ahvâle müteallik şartları yerine getirmek gerekmekte­dir. İçinde bu aslî unsurlardan birinin eksik olduğu amel, derhal düzen­sizlik alanına düşer.Belki bu düzenler içinde ferdî vicdanlar üzerinde, onların irade-i cüz'iyyelerine hiç bir şey bırakmayan bazı tecavüzler bulunacaktır. Arka­sından biz, bu seçime bırakılmış olan serbestliği göreceğiz. Fakat, kabul edilebilir asgarî sınırlı çerçevesini aşmaksızm, kuralın her problemi çöz­mediğini ve hiç bir zaman her şeyi çözemeyeceğini fark etmek zor değil­dir. Böylece aynı misâli tekrar ele alacak olursak, bilhassa mal olarak bir bağış söz konusu olduğu zaman, bize, gerçekten bizim yardımımıza hak­kı olan şahısları, onlara verme tarzını (meselâ alenî veya gizli) seçmekten ve bağışımızın keyfiyetine riâyet etmekten başka şey kalmamaktadır. Kisacası, müşahhas tecrübe içine inildikçe, sıkı ödevin dışına çıkmaksızın, daima seçimimizle ilgili bir alternatif karşımıza çıkmaktadır.Nihayet gayretin üçüncü derecesini inceleyelim. Ahlâkî bir problemi çözmek için, olduğu gibi hepsi iyi ve kendini kabul ettirmiş birçok çö­zümler, bize kendini gösterdiği zaman, çoğu kez hepsinin eşit derecede iyi olmadığı vâkidir. Onların içlerinde mukaddimat kabilinden olan öde­vin şartlarını tam olarak yerine getirenler vardır; yine onların içinde az çok övgüye değer olan başkaları vardır. îşte, üçüncü derecesinde yaratı­cı gayret, daha iyinin aranışmdan ibarettir. Kur'ân ahlâkı tarafından bu daha iyinin aranışı, kısaca iyinin aranışı kadar mecbur tutulmuş mudur? Bu soruya olumsuz cevap vermemiz imkânsızdır. Gerçekten Kur'ân-ı Ke­rim, mü'minleri bu çeşit gayrete devamlı teşvik ve davet etmektedir. O şöyle buyurur: "O kullarımı müjdele ki sözü dinlerler ve onun en güzeline uyarlar. Allah'ın hidâyet ettikleri bunlardır, tam akıllı insanlar da bunlardır[61]"Rabbiniz tarafından indirilen en güzel söze, bu Kur'ân'a, siz farkında olmadan azabın birden bire gelmesinden evvel tabî olun.[62]Fakat sizi, verdiği kanunla denemek diledi. O halde hayır yolunda koşuşun.[63]ileri gelenlerse, herkesi ge­çenlerdir. Allah'a yakın olanlar onlardır[64]Bu âyetler şöyle demek istiyor gibi görünüyor: yeryüzünde ahlâkı üstünlüğe sahip olanlar, Cennete ilk kabul edilenler olacaklardır. Nihayet Peygamberin sahih hadisleri içinde şu güzel formülü okumaktayız: "Allah... ahlâk üstünlüklerini sever, ahla­ken aşağılığı sevmez.[65]

Bu fikirler dizisinde pek meşhur târihî bir vakıa ile bize verilmiş mü­şahhas bir misal vardır. Yalnız müslümanları memleketlerini terk etme­ye mecbur bırakmış, mallarına ve terk edilen evlerine elkoymuş olanlar­dan değil, aynı zamanda Hicrete gücü yetmemiş zayıflara zulme devam etmiş Mekke'li müşriklerden Hz. Peygamber ve Ashabının ilk olarak öç­lerini alma kararını hangi şartlarda aldıkları bilinmektedir. Medine'ye hicret etmiş müslümanlara, Mekke'de engellenmiş kardeşlerini kurtar­mak ve mütecavizlerin gururunu kırmak için iki yol kendini göstermişti: Ya Suriye'den dönüşünde bu mütecavizlerin ticaret kervanına taarruz etmek veya ansızın sayıca üç misli üstün ve çok daha iyi silahlı ve daha önceden üzerlerine ilerlemekte olan askerî birliklerini karşılamaya git­mek. Ashabıyla istişarede bulunan Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Al­lah, bana sizin seçeceğiniz iki gruptan birine muzaffer olacağınızı va'det-ti." Genel temayül, ilkin en az tehlikeli ve en çok yararlı çözümün lehine belirdi. Oysaki Allah, hak ile batıl arasındaki ihtilâfı çabuk ve kesin bir çözüme bağlamak için en tesirli ve en şerefli olanı istedi v...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yaratıcı Gayret
« Posted on: 19 Nisan 2024, 22:57:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yaratıcı Gayret rüya tabiri, Yaratıcı Gayret mekke canlı, Yaratıcı Gayret kabe canlı yayın, Yaratıcı Gayret Üç boyutlu kuran oku Yaratıcı Gayret kuran ı kerim, Yaratıcı Gayret peygamber kıssaları, Yaratıcı Gayret ilitam ders soruları, Yaratıcı Gayretönlisans arapça,
Logged
03 Şubat 2017, 19:00:21
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 03 Şubat 2017, 19:00:21 »

Esselamu aleyküm.İslam için iman için ibadet etmek için ve hem dünyasını hemde ahiretini kazanmak için çabalayan ,gayret eden ve karşılığını allahdan alan kullardan olalım inşallah.Rabbim razı olsun paylaşımdan...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

30 Aralık 2018, 14:37:11
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.957


« Yanıtla #2 : 30 Aralık 2018, 14:37:11 »

Rabbimizin bizlere vermiş olduğu ömrü hem dünyası hemde ahireti için en güzel ve hayırlı bir şekilde gayret içinde değerlendiren kullardan olalım inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

30 Aralık 2018, 17:05:02
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #3 : 30 Aralık 2018, 17:05:02 »

Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes