Konu Başlığı: Sonuç 2 Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 25 Aralık 2010, 19:24:02 SONUÇ Bu analiz boyunca çıkardığımız çeşitli unsurları yaklaştırmak Suretiyle, Kur'ânî sorumluluk kavramını yeniden inşa etmek oldukça kcjlay olacaktır.Kur'ân-ı Kerim, temelde ahlâkî görüş noktasına yerleşmiş bulunmaktadır. Onun bu hususta tesis ettiği şartlar, en aydınlanmış ve hakkaniyet konusunda en titiz vicdanın meşru mecburiyetlerine tam manasıyla cevap vermektedirler. Bu net ve açık pozisyona ulaşmak için O, antik ve modern düşünceler içinde, yavaş ve mütereddid hazırlamayı beklememiştir. Sorumluluk, şahsiyetin fonksiyonudur. Onu sadece, yetişkin ve normal ödevlerini bilen ve hareket etme anında onları göz Önünde bulunduran insan yüklenmeye muktedir olacaktır. Bir kere şahıs mevkiini aldığında onun cevap vermek zorunda kalacağı şeyler, hür iradesinin amelleri olacaktır, imdi, irade ve hürriyet pratik olarak eş anlamlıdırlar. İrademizin içten işleyişini harekete geçirmek veya durdurmak için, iç veya dış tabiatın hiçbir gücü yeterli etkiye sahip değildir. Tabiat, kararlarımızı icra etmenin maddî şartlarından bizi mahrum bırakabilir; o bizi iyilik sever kararlan daha kolay ve daha sevimli kılacak olan, belli bir tatlı ve müşfik karakterden yoksun kılabilir, fakat o bizden zevkimizin zararına olarak, herşeye rağmen tahakkuk ettirebileceğimiz bu cüretkâr atılım yeteneğini kesip atamaz. Yabancı bir baskıya veya hayatî bir mecburiyete boyun eğildiği zaman bile o yine de, serbestçe leh ve aleyhtekileri tartarak ve kendisine en uygun geleni seçerek yapılır. Ve bu seçimden dolayı o, bunu iyi mi yoksa kötü mü yaptığı hususunda hesaba çekilecektir. Nihayet, Kur'ânî sorumluluk ilkesi, kelimenin öz anlamı ile, her çeşit irsî yahut kollektif mes'uliyeti ekarte eden, ferdiyetçi bir prensiptir.Dikkat ve titizlikle izlenmiş ahlâkî ve dînî alanda en şiddetli sonuçları çıkarılmış bulunan bu ilkeler, şüphesiz hukukî alanda bir takım istisnaları tanımışlardır. Bununla birlikte temel birçok husus ihmal edilmemiştir. Akılla mücehhez beşerî ferdin iradî eylemi daima sorumluluğun yegâne konusu olarak kalmaktadır. Keza kötülük etme niyeti cezanın zorunlu bir şartı olmaktadır. Ve bir defaya mahsus olarak, (medenî mes'uli-yet içerisinde) daha az meşru olamayan başka ihtiyaçları tatmin etmekiçin bu sonuncu kurala aykırı hareket edildiği zaman onu, birincisinin so-nuçlarım hafifletecek cinsten olan, bir başka muhalefet tarafından takip ettirmekte gecikilmemiştir.O şekilde ki, hattâ sırf ahlâkî olan alandan uzakta ve en dolaysız menfaatlerin düzeninin ortasında bile, müslüman şârî, gerçek yükümlülüğünün temel ilkesini gözden kaçırma mıştır. |