Konu Başlığı: Kurani Davet Sistemi Ve İlahi Müeyyidenin Yeri Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 25 Aralık 2010, 19:10:55 III. Kur'ânî Davet Sistemi Ve İlâhî Müeyyidenin Yeri Buraya kadar, ahlâkî müeyyide ve kanunî müeyyide hususunda Kur'ânî yasamayı müteala ettik. Onların tabiat farklılığına rağmen, faaliyet alanlarının, metodlarmm ve amaçlarının zıtlığına rağmen, biri beşerî ruh üzerine doğrudan doğruya etkide bulunmak ve mutlak'ı hedef edinmek, diğeri dolaysız olarak sadece dış duyulara erişmek ve toplumsal düzeni amaçlamak üzere, az önce incelediğimiz iki müeyyide türünün şu ortak noktalan bulunmaktadır ki, onlar hali hazır alanındadırlar, şimdiki hayat içerisinde icrayı faaliyet eylerler.Biz şimdi de, ilâhî müeyyidenin tabiatı ve vüs'atini incelemek ve Kur'ânî ahlâkî eğitim sistemi içerisinde ona düşen payı açıklığa kavuşturmak zorundayız.Müslüman olmayan dünyada oldukça yaygın bir düşünceye göre, Hz. Muhammed'in arap halkının ihdidasmı elde etmesi için büyük bir sıkıntısı olmamıştır. Yakıcı sıcak, gayet zor hayat şartları, bütün bunlar O'nun için, halkını daha iyi bir hayata çekmede, aynı ölçüde etkili vasıtalar olmuşlardır: Güya; O, size emrettiğimi yapınız, Allah da size orada doyuncaya kadar yiyip içeceğiniz bahçeler ve ırmaklar verecektir, buyurmuş.Sadece halk edebiyatı "Muhammed'in cenneti" teması etrafında dolup taşmakla kalmamaktadır, fakat tarihçiler ve filozoflar[63] da aynı nakaratı tekrar almışlar ve ikinci elden sağlanan ve ekseriya rivayet yoluyla bilinen bu mutat fikirlerin tesirinden kurtulamamışlardır.Arap-Müslüman tarihi ile ünsiyeti olanlar, olayların bu tür bir biçimde sunulmasından hayrete düşmektedirler. Ve hiç değilse onlar, onun tahrif edilmiş verilere dayandığını söyleyebilirler. Bu aşırı materyalist günde arap halkını tasvir ederken onlara sunulan portre, hakikaten realiteden o kadar aşikâr bir şekilde ayrılmaktadır ki, her zaman için, coşkun şairane ve şövalyevâri zihniyeti ile olduğu gibi aşırı kanaatkârlık ve sadeliği ile de tanınan bu halkın temel özelliğini ihmal etmektedir. Keza bu tasvirin İslâmİdealizmine ve onun çıkar gütmeyen görüşlerine ayırdığı pay da gayet azdır.Bize gelince, biz bu tür genel düşüncelerde kendimizi alıkoymak istemiyoruz. Sorunu çözmek için, sanırız ki, en basit ve en doğru olanı, bu konuda bizzat nassa başvurmamızdır. Gerçekten de, Kur'ân-ı Kerim'i okumak suretiyle, onun ahlâkî ödevi empoze ediş tarzı, daha iyi anlaşılacaktır; ve ondan çıkan formülün, onun hakkında bazılarının bize vermek istedikleri bu kaba imaja irca edilemeyecek kadar çok karmaşık olduğuna kanaat getirilecektir.Fakat önce bu konuda Kur'ânî anlayışın karmaşıklık ve zenginliğini ortaya çıkarmak için, hristiyan geleneğin onu bize muhafaza edebildiği şekliyle Kitab-ı Mukaddes ile bir karşılaştırma faydadan uzak olmayacaktır. [64] [63] Bk. Meselâ Kant, Critique de la Raison Pratique, s.130; G. -Demombynes Institutions Musulma-nes, s.62-63. [64] M. Abdullah Draz, Kur’an Ahlakı, İz Yayınları: |