> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran Ahlakı >  İyi Niyet
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İyi Niyet  (Okunma Sayısı 2278 defa)
22 Aralık 2010, 22:29:23
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 22 Aralık 2010, 22:29:23 »



B. İyi Niyet


Aklî ahlâk konusunda, en uzlaşmaz doktrin olan Kant'in doktrininin, Ödevin mücerret fikri içine aklın şeklî bir kanunu olarak anlaşılan iyi ira­denin belirleyici prensibini yerleştirdiği bilinmektedir. Bu doktrine, Kur'ânî doktrinin basit bir metafizik yer değiştirmesi olarak bakmak mümkündür. Hiç şüphesiz Kur'ân-ı Kerim, eşyayı farklı bir nokta-i nazar­dan sunmaktadır: O, ödevin bu boş şeklini münasip bir maddeyle doldur­makta ve bu yüksek emrin uygulanması için daha başka yüksek bir otori­teyi tayin etmektedir. Mü'min ödeve fikir olarak, aklî varlık olarak değil, fa­kat o, temel bir hakikatle irtibatta bulunan olarak, bu akıl ile bizi donatan Yüce Varlıktan sudur etmesi sebebiyle ve oraya ahlâkî hakikat birinci sıra­da dahil olmak üzere ilk hakikatleri koymuş olarak itaat etmektedir. An­cak bu nazarî farklılıklar bir yana, biz, amelî iktiza olarak esasa ait sahip oldukları hususunda bu iki doktrinin ayniyetini tesbit edeceğiz.İslâm'ın mukaddes kitabı, bize, yalnız insanların değil, aynı zamanda makul, görülebilir ve görülemez bütün varlıkların, yaratılışlarının temel gayesinin, yaratıcılarına doğru bir ibadet ve itaat fiiliyle yönelmelerinden ibaret olduğunu öğretmektedir[66]Bu beyanı daha kesin formüllerle tamamlayan çok sayıda âyetler bu­lunmaktadır. Bu formüllere göre, Allah'ın emirlerine ruhun boyun eğme­si, halis ve katıksız olmalıdır[67].Kur'ân-ı Kerim'in bu ihlasla neyi kasdettiğini iyi anlamak için, bize kendileriyle bu halis disiplinin, gerçekte menfî, fakat çok ayırd edici bir tanımım takdim eden diğer iki âyet gruplarını ilâve etmek yerinde olur. O, fcirinci grupta temayüllerimizin nüfuzunun putların en kötüsü olarak düsturlarımızdan uzaklaştırılması gerektiği noktası üzerinde durmakta­dır[68]. Diğer grupta, o, haricî âlemin tesirinden ruhumuzu kurtarmak iste­mektedir. O, bize insanların hakkımızda sahip olabildikleri kanaatler içinde veya bize karşı alabilecekleri tutumlar içinde ahlâkî enerjimizi ara­yıp bulmaya çalışmayı yasaklamaktadır. Onların değer vermeleri veya ayıplamaları, onların itiban veya nüfuzları, bizim için önemsiz olmalı­dır[69]. Onların mükafatları ve şükranları da öyle olmalıdır[70]. Henüz Vah­yin tam başlangıcında, Hz.Peygambere yöneltilen aslî emirler arasında son derece veciz şu temel kuralı okumaktayız: "Bir şeyi, fazlasıyla istemek üzere, verme.[71]Eğer irade, böylece bütün bu saîkler ile olan bağlarından kopmuş ise, o halde onun tahdit ve tayin eden prensibi nerede bulunmaktadır? Kur'ân-ı Kerim, bize onu muttaki adam hakkında verdiği bu tarif içinde göstermektedir. O, muttaki insanın kurtulacağım ve hoşnut edileceğini şöyle haber vermektedir. ''Kötülükten en çok sakınan, (başkalarına yardım için) malım vererek Özünü temiz tutan, kimse ondan uzak kalır. (Böylesi) iyiliği­ne karşılık, hiç bir kimseden mükâfat beklemez. Ancak yücelerden yüce, Rabbi-nin yolunda iyilik eder"[72]. Kur'ân-ı Kerim, bu anlamda fakirin değil, fakat "bizzat Allah'ın sadakaları kabul ettiğini"[73] söyleyecek kadar ileri gitmekte­dir. Hz.Peygamberin ifadesi de dikkat çekicidir, o, şöyle buyuruyor: Fa­kire sadaka veren kimse "sadakasını Allah'ın avucu içine koyar"[74]Bu nasslarm hepsinden Kur'ân-ı Kerime göre, iyi niyetin oldukça tam bir tarifi çıkmaktadır. Bu, itaat eden iradenin emri kabul ettiği tarafa doğ­ru yönelmek için, bu iradenin isteyerek veya istemeyerek, batım veya za­hirî, kendisiyle herşeyden ayrıldığı bir harekettir. Bu, dünyadan ve bizzat kendimizden bir ayrılma, ve en saf ve en mükemmel ideale bir bağ­lanmadır: Bizzat Allah'a.Davranırken insanın göz önünde bulundurması gereken tek mevzu olarak bu ideali sadece açık ve ekseriya eksiksiz deyimler halindeki nas-lar takdim etmekle karmıyorlar[75]. Fakat baştan sona Kur'ân-ı Kerim, bizi bu gayeye yöneltiyor. Bu, ruhları bu dünyevî havadan kurtarmak ve on­ların bakışlarını semalara doğru çekmek üzere dev bir teşebbüstür. Kur'ânî hitaba hâkim ilâhî düşüncenin ısrarlı bir tarzı olduğu söylenebi­lir. Ona iyice inanmak için sadece bu kitabı rastgele açmak yeterlidir. Ben, ister Allah'ın ismi, veya zamiriyle, ister sıfatlarından herhangi biriy­le onun adının zikredilmediği yalnızca bir sayfanın değil, aynı zamanda ortalama olarak tek bir satırın dahi bulunduğunu söyleyemem[76] Şu hal­de, Kur'ân-ı Kerim okuyucusunun ruhu için, onu devamlı kuvvet ve ışı­ğın merkez kaynağına getirmekten dolayı, bu ruhî âlemin çıngırak sesle­ri, onun kulağına o kadar sık sık geldiği sürece, derin bir unutma, ya da uzun bir gaflet imkânı yoktur. Dikkatimizi uyanık olarak sürdürmek ve niyetimizi temiz ve nezih kılmak için, belki bundan daha tesirli bir terbi­ye etme yolu olamaz.Bununla beraber dikkate değer bir husus, bu Kur'ân-ı Kerim, çıkar gütmeme konusunda niyet ile ameli asla birbirine karıştırmaz.Bu dünyanın malını aşağılamasına rağmen, Kur'ân-ı Kerim, hiç bir yerde sıkı bir ödev olarak hayatın nimetlerine sert bir şekilde sırt çevir­meyi tavsiye etmez. O, her şeyde aşırılığı kesinlikle yasaklamaktadır; fa­kat o, mutlak olarak ne ferdî refahı, ne de içtimaî mutluluğu yasaklıyor. Şahsî refah konusunda, o kendi ifadeleriyle şöyle buyurur:"Ey Âdemoğuliarı! Her namaz vaktinde (mescide giderken) temiz ve güzel giyinin (kelimesi kelimesine: süslerinizi alınız); yiyin, için, israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez. De ki: Allah'ın kulları için yarattığı ziyneti, rızkın temizini ve iyisini kim haram etmiştir? De ki: Bunlar dünya hayatında mü'min-ler İçindir"[77] Genel olarak, tarımcılığa, ticarete, sanayie, icat ve medeniye­te gelince, bunları yasaklama şöyle dursun, o, durmadan bizi onları gerçekleştirmeye davet etmektedir. Bu konuda nasları çoğaltmaya h'iç de ge­rek yok; Allah'ın inâyetiyle insanların emrine amade kılınmış, yeryüzün­de ve yeraltında mevcut her şeyden, denizde ve havada bulunan her şey­den, sınırsız bir ehemmiyeti haiz olan naslardan birini ona uygun bir şe­kilde vermek yeterlidir[78].Yalnız Kur'ân-ı Kerim, her şeyin hayırlısını hakkaniyetle sağlamaya elverişli bazı genel kurallara ait bu tedbirlerin elde edilmesini, paylaşımı­nı, kullanılışını hüküm ve itaat altına almış olma vakıasının dışında, bü­tün dünyayı bir geçit, geçici bir durak kılmakta[79] ve onun bütün meşgu­liyetlerini ve metalarını bir gaye değil, bilakis başka bir şeye erişmek için bir vesile kılmaktadır[80]Kur'ân-ı Kerim'in bize talim ettiği çıkar gütmeme, eğer düşünce ve ni­yet içinde değilse, o halde neden ibarettir? Çünkü eğer ahlâkî kötülük, mal-mülk üretmeyi ve ona sahip olmayı hedef alan muayyen bir faaliye­ti icra etmek için, maddî vakıa içinde bulunmuyor ise, o ancak bu icrayı talim ve telkin eden ruhun içinde bulunabilir. Ve biz, bu konuda bazan taban tabana zıt gibi farklı değere sahip olan altı durumu ayırd ederken, ancak İslâmî ahlâk nokta-i nazarını ortaya çıkartmaya ve formüle etme­ye çalışacağız.

1- En fazla bilinen ahlâksızlığı tasvir eden birinci durum, içgüdüsel ve kötü aydınlanmış mülk sevdasıyla, temyiz etmeden ve ihtimam gös­termeden insanın kendini maddeyi istilâ etmeye giriştiği durumdur. İş­te bu, açıkça kanunen ve ahlaken suçlu sayılan ve tam anlamıyla " " körükörüne eğilime"[81](heva ve hevese) tapınma diye ad­landırılan durumdur.

2- Ancak şayet filan veya falan nezaketsiz davranıştan kaçınmak için yapılan itinâ, ancak baskıyla veya üzerimizde başkaları tarafından icra edilen tehditle meydana gelirse, bununla ahlâkî suçluluk daha küçük ol­mayacaktır. Öyle ki, bu haricî engel yoksa da, onun yasak niteliğine rağ­men, yine de sınır atlanmış ve kanun ihlâl edilmiş olacaktır, istememek­le beraber insan kanunu harfiyyen icra etmeye zorunlu olduğuna göre, bu durumda yine insan ihtiras boyunduruğu altındadır[82]..

3- Şimdi ruhun bu çirkin davranışının mevcut olmadığını farz edelim. Fakat, işte, normal mesleğinin şerefle ve namusluca kendine yaşama ko­nusunda güven verdiği bir insan. Bu insanın her kötü kazanç için derin bir nefret duyduğu bir hayat tarzına bağlılığını farz edelim; o buna ahlâ­kî yönden kötü olarak itibar ettiğinden dolayı değil, zira böyle bir me­sele belki asla ona kendini göstermemiştir—, fakat o onun mizacına veya alışkanlıklarına aykırı olduğu için öyle davransın. Bu zararsız, salim du­rum, bu kendiliğinden şerrin yokluğu, makul iradenin zaferini değil, ço­cukça içgüdünün suçsuzluğunu oluşturmaktadır[83]Hayır ile şer arasında bir ayrım için hareket noktası ve kural için ya­saklanan şeyden çekinme ve yalnız mubah olana yönelik mecburiyet ola­rak, meşru huzurun devamı bilinçli bir seçimden kaynaklandığı zaman ancak ahlâkî hayat başlar. Bununla beraber bu, ancak bir başlangıçtır; çünkü bu başlangıç bize kendini ileri sürdüğü zaman elbette kötülükten iradî olarak çekinmeye değer ise, bu durum ahlâkî kanunun mahkum et­mediği bir şeyin kullanımında hiç sakınca görmemek manasında değil­dir. Ruhsat, tavsiyeyi ifade etmediği gibi, yükümlülük manasına hiç gel­mez. Kelimenin geniş anlamıyla, ruhsat, kanunla çelişmezlik anlamında­dır; fakat, burada söz konusu olan dar manada, o, yapıp yapmamaya da­ir ahlâkî imkân demektir. Oysa, mümkün, bizâtihî bütün varlık nedenini taşımamaktadır. Her varoluşun gerekli şartı, onun yeterli sebebi değildir. Öyleyse, kendimizi ihmal etmektense, bizi hakkımızı kullanmaya azmet­tiren prensibi başka yerde aramak gerekir, işte seçimimizin değeri bu prensipte yatmaktadır.Bu prensip ne olabilir? Bu soruya aşağıdaki üç durum, cevap vermek­tedir.

4- Kendi kendimize sorduğumuz zaman: Niçin meşru huzurumuzu arıyoruz? Bazan kendi kendimize şöyle demekle yetinmekteyiz; Bu, di­ğer tamamlayıcı saiklere itibar etmeden yasaklanmadığı içindir. Bu du­rumda az önce gördüğümüz üzere eylemimizin gerçek saiki, iki zıtta da aynı şekilde elverişli bulunması ve herhangi bir tefsire elverişsiz olması nedeniyle bizzat mülâhaza edilen kanun olamaz. Halbuki genel anlamda, kanunun...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İyi Niyet
« Posted on: 29 Mart 2024, 13:54:45 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İyi Niyet rüya tabiri, İyi Niyet mekke canlı, İyi Niyet kabe canlı yayın, İyi Niyet Üç boyutlu kuran oku İyi Niyet kuran ı kerim, İyi Niyet peygamber kıssaları, İyi Niyet ilitam ders soruları, İyi Niyetönlisans arapça,
Logged
26 Mart 2016, 18:33:04
KübraBolat

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 213


« Yanıtla #1 : 26 Mart 2016, 18:33:04 »

Allah razı olsun. İy niyet li olursa Allah katında yükseliriz .kim ne yapara yapsın hep iyi düşünmeniz gerekir çünkü Allahhu teala böyle ister.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
26 Mart 2016, 20:20:30
Damla
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 3.120


« Yanıtla #2 : 26 Mart 2016, 20:20:30 »

#Esselamu aleyum..İyi bir şey için niyetlenirsek bu niyet için bile sevap alırız..Rabbim hayra  vesile ola kullarından eylesin bizi inşAllah..Rabbim razı olsun..#
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
26 Mart 2016, 20:24:24
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #3 : 26 Mart 2016, 20:24:24 »

Aleykumselam.Niyeti iyi olan ameli saglam olur.Rabbim bizleri iyi yurekli iyi dusunceli ve ameli salih kullardan eylesin insallah....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

30 Mart 2018, 04:14:08
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.948


« Yanıtla #4 : 30 Mart 2018, 04:14:08 »

Aleyküm Selâm.  Hak yolda niyet çok önemlidir. Çünki ameller niyetlere göredir. Oyüzden niyetimiz herdaim hayr olsunki akıbetimizde ona göre hayr olsun inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes