> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran Ahlakı > Bedeni Gayret
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bedeni Gayret  (Okunma Sayısı 1683 defa)
20 Aralık 2010, 12:36:17
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 20 Aralık 2010, 12:36:17 »



II. Bedeni Gayret

Herşeyden önce işaret edelim ki, bizzat bedenimize çarptırılan cezayı bizatihi kendisi için elde edilmiş olmaya lâyık bir değer veya ruhun kur­tuluşu ile ilgili bir disiplin gibi gören bir ahlâk mevcutsa, bu elbette Kur'ân ahlâkı değildir. Bu ahlâk bedenî cezayı emretmek şöyle dursun, kasden onun araştırılmasını dahi kabul etmez. O, daha önceden tesis edi­len veya tabî şekilde kendisiyle beraber bulunan bir ödevle tazammun edilmiş bedenî bir gayret ile hayalimizin saf bir yaratışı olan tahrik edil­miş bir gayret arasında kesin bir ayrım yapmaktadır.O, bu son tür gayreti reddeder ve yasaklar.Memduh ibadette bulunmaya inanarak muhtelif mahrumiyet ve ezi­yet çeşitlerini kendileri için bir kural olarak koyan ilk mü'minler topluluğunun vakıası bilinmektedir. Kur'ân-ı Kerim, onların kendilerinden aldıkları kararı aşırılıkla ve kanuna aykırı davranmakla[91] suçlayarak imâda bulunmakta ve onun ayrıntıları hadîslerde zikredilmiş bulun­maktadır. Hz. Peygamberin ashabından birkaç kişi Peygamberin zevce­lerine onun gizlice yaptığı ibadetini sormuşlar. Sonunda bunlardan bi­ri: "Ben kadınlarla evlenmeyeceğim", diğeri: Ben et yemeyeceğim", üçüncüsü: "Ben yatakta uyumayacağım" demiş. Allah'ın Resulü, Al­lah'a hamd ve sena ettikten sonra onların taşanlarına cevap olarak şöy­le buyurdu: "Bazı kimselere ne oluyor ki, şöyle şöyle demişler. Fakat ben hem namaz kılar, hem uyurum. Hem oruç tutar, hem tutmam. Ka­dınlarla da evlenirim. Öyleyse kim benim sünnetime yüz çevirirse ben­den değildir.[92]Aşağıdaki vakıa, bize başka bir misâl vermektedir. Bir gün Hz. Pey­gamber, uzakta bir adamın güneşte, ayakta durduğunu farkettiği zaman şöyle bir hitabede bulunmuştu: "O adamın orada ne işi var?" diye Resû-lüllah yanındakilere sordu. Orada bulunan dinleyiciler de: "O, kendi kendine, hiç konuşmamaya, oturmamaya, güneşten kendini korumama­ya ve oruç tutmaya yemin etti" şeklinde cevap verdiler. Bunun üzerine Peygamber: "Gidin, ona konuşmasını, oturmasını, güneşten kendini ko­rumasını, fakat orucuna devam etmesini söyleyin[93]buyurdu.Bundan açıkça İslâmda bedenî gayretin, muhtevasından ayrı olarak değere sahip olamayacağı sonucu çıkmaz mı?İşte bunun için, karşılık olarak ödevin yerine getirilmesinin, genellik­le cismânî herhangi bir meşakkati bulunmadığı zaman, Kur'ân ve hadîs, çeşitli şekiller altında gayretimizi ısrarla istemeye devam eder:Hayatımızı kazanmak için gayret[94]. Tasadduk edecek şeyi kazanmak için gayret[95].Mevsimlere ve hava değişikliklerine aldırmadan farz kılman zaman­da, ilâhî ibadeti yerine getirmek için gayret. Binaenaleyh şu veya bu tarz­da, namaz, harp boyunca[96] da olsa vaktinde edâ edilmelidir[97]; oruç en kısa günlerde olduğu gibi, en uzun günlerde de tutulmalıdır98; fari olan hac, belli bir mevsime raslar[98]. îslâmdan önce, bu ibadeti, yılda bir olan panayırdaki ticaret hayatı ile aynı zamana getirmek için, nesî (ilave) ismi verilen bir fark ameliyesi ile, onun ilkbaharda tesbit edildiği bilinmekte­dir. Oysa ki Kur'ân-ı Kerim, onun sırayla bütün mevsimlerden geçmesi­ni sağlayan muayyen kamerî tarihini tesis ederken (veya daha çok yeni­den tesis ederken) bu adeti ortadan kaldırmıştır[99].Nihayet kutsal hakikati müdafaa için gayret. Ve işte burada davet, daha sık sık ve daha etkili duruma gelmektedir. "Ey iman edenler. Size ne oldu ki, "hay­di çıkın, Allah yolunda muharebe var" denildikte (yılgınlık göstererek olduğu­nuz) yere yapışıp kalıyorsunuz. Siz, ahirete bedel dünya hayatına mı kanaat et­tiniz? Dünya hayatının zevki, faydası, ahirete nisbetle pek cüz'îâir. Gazaya çık-mazsanız Allah sizi acıklı azaba uğratır. Yerinize sizden başka bir kavmi getirir. Siz ona asla zarar veremezsiniz. Hak Tealâ, her şeye hakkıyle kadirdir. Siz (Pey­gambere) yardım etmezseniz kâfirler onu (yurdundan) çıkardıkları iki kişinin bi­risi olarak mağarada bulunduğu ve arkadaşına: "(Korkma), kederlenme. Allah bizimledir" dediği zaman Allah ona yardım etmiş, onun (kalbine) huzur ve itmi­nan yağdırmış, onu sizin görmediğiniz askerlerle desteklemiş, kâfir olanların sö­zünü alçalttıkça alçaltmış; Allah'ın sözünü yükselttikçe yükseltmişti. Zaten Al­lah, (her maniayı söküp atmaya kadir olan) Azizdir ve her işi tedbirle yapan Ha­kimdir. Haydi, Allah yoluna ağırlıklı, ağırlıksız çıkın. Allah yolunda mallarınız­la, canlarınızla savaşın; bilseniz, bu sizin hakkınızda ne kadar hayırlıdır. Kazanç kolay, yol yakın olsaydı, onlar hemen sana (Ey Peygamber), tabî olurlardı. Fa­kat zahmetle gidilecek yol onlara uzak geldi. Onlar Allah namına yemin edecek­ler, "gücümüz yetseydi, elbette sizinle beraber çıkardık" diyecekler. Bunlar ken­di öz canlarını helak ediyorlar. Allah onların yalancı olduklarını biliyor[100]"(Muharebeye çıkmayarak) geride kalanlar Resûlüllahın gitmesinden sonra ev­lerinde oturduklarından sevindiler ve Allah yolunda mallarıyle, canlarıyla sa­vaşmak istemediler. "Sıcakta gazaya çıkmayınız" dediler. De ki; bilseler cehen­nem ateşinin sıcağı daha çok şiddetlidir.[101] Medine halkı ile civarındaki bede­vilerin, Allah ile Peygamberinden geri kalmaları kendi nefislerini onun nefsine üstün tutarak birşey istemeleri yaraşmaz. Çünkü onlara Allah yolunda erişecek susuzluk, yorgunluk, açlık, yahut onların kâfirleri kızdıracak surette bir yere ayak basmaları veya bir düşmanı yenmeleri gibi hal ve hareketler yoktur ki, kar­şılığında onlara iyi bir amel yazılmasın.[102]Bu enerjik mücadele ruhu, bize sadece buyruğun tekrarlanmış icabâtı arasında bile görünmemektedir. O, yankısını, ilk müslümanlarm Peygam­berin huzurunda bîat ettikleri formül içinde bulmaktadır: "Biz, Resûlüllah (S.A.V.)'a darlıkta, varlıkta, sevinçli ve üzüntülü zamanlarımızda, bize tercih yapıldığında dinleyip itaat etmeye, emirlik hususunda ehil olanla niza' etmemeye ve nerede olursak hakkı söyleyeceğimize, Allah hakkında hiç bir kmayıcmm kınamasından korkmayacağımıza bey'at ettik.[103]Bu konuda Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Cihâdın en üstünü, zâlim sultan katında bile olsa gerçeği söylemektir.[104]Fakat biz, bedenî gayretin, ödev tarafından hedeflenen hayırla sahip olabildiği aşağı yukarı sıkı ilişkisine göre, bu gayretin değeri ne kadar de­ğiştirdiğini birkaç örnekle göstermenin faydalı olduğuna inanıyoruz. Gerçekte bu ilişkinin kimi kez ödevin esas veçhesiyle ayniyete kadar git­tiğini, kimi kez amelin aşağı yukarı ikinci derecede önemli veçhesiyle ça­kıştığını, kimi kez basit bir benzerlik ilişkisine indirgendiğini göreceğiz. İşte üç örnek:

 1- Yardım:
 
Denizde boğulan bir kimsenin hayatını kurtarmak veya bir yetimin hayatını korumak gerektiğini söylediğimiz zaman; netice itibariyle insa­nî hayatı kurtarmak söz konusu olduğu, orada Kur'ân-ı Kerim'in, tek bir insanın kazanılmış hayatmın "bütün insanların hayatı[105]ile bir tuttuğu zaman, bu durumlarda tam olarak ödevimiz nedir? Hiç şüphesiz yap­mak zorunda olduğumuz şey, bu hayatların fiilî temdidini elde etmek değildir; çünkü, bu hedef edinilen gerçek hayır olmasına rağmen, bu ni­haî neticenin üzerinde doğrudan hiç bir etkimiz yoktur. Bizim ödevi-miz, bizim tasarrufumuzda olan yolla kendimizi bu gayeye doğru götürmek­tir. Oysa ki sahip olduğumuz tek yol, melekelerimizi harekete getirmek­ten ve onları bu amaç istikâmetinde yöneltmekten başka bir şey değildir.Aslında bu belli amelleri uygulamak ve belli gayretleri yapmaktır: Zihni gayret, ondaki vasıtayı keşfetmek içindir; iyi iradenin atyâkî gayreti bu vasıtayı kullanmaya karar vermek içindir; (meselâ kendimizi yüzmeye atarken) kaslarla ilgili gayret, kararımızı gerçekleştirmek içindir. Birbiri üzerine yukarıya çıkan bütün bu basamaklardan, bizi tasarlanan hayır seviyesine ulaştıran sonuncusudur. O, büyük bir fedakarlıkla, en çok dikkat çeken hadise olduğu gibi, aynı zamanda onun en yakın sebebidir. Burada bedenî gayret, görüldüğü üzere, onsuz görevimizin açıkça nok­san kalacağı temel bir kısımdır.

 2- Namaz:
 
Allah'a saf düşünce vasıtasıyle hitâb etmek, mü'minin ruhu için, bü­yük bir teselli olmaz mı? Fakat bu düşünceyi ifade eden dil, onun üzerin­de etkisiz değildir. O, onu sabit kılar, aydınlatır ve güçlendirir. Fikrin içinde dile geldiği bedenin mütevazı bir tutumu, onun için aynı zaman­da bir çerçeve ve bir gıdadır. Ve eğer ancak, yüksek bir şahsiyete karşı zi­yarette bulunmadan önce alman hazırlıklara benzer bazı hazırlıklar almış olduktan sonra bu özel mülakatın cereyan ettiği mahalle varılırsa, bu kabul töreninin saygı dolu anlamı özellikle bir kez daha fazla artırılır. îslâmm her gün bize, birçok defa kılmayı emrettiği şekliyle, bu farklı unsurların organik bütünlüğü bizzat namazın tarifidir. Bununla birlikte bütün bu kı­sımlar, Ödev içinde eşit paylara sahip değildirler. Filan durumda, filan kı­sım ihmal edilmiş olabilir; filan durumda bir başka kısım v.s. Sonunda merkezde olan müstesna, onların hepsi bırakılabilir ve ondaki bütün di­ğerleri, tohumdaki saman veya incideki kabuk mesabesindedir. Kalbin amelini demek istiyorum. Hiç bir hareket yapamayan, hatta bir kelime dahi hsıldayamayan, ölmek üzere olan kimse, namazını zihnen kılmak­tan sorumludur; yeter ki halâ şuur ve hafızasına sahip olsun. Böylece az önce (yardım konusunda) birinci sırayı işgal eden bedenî amel, burada ancak ikinci derecede bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte yine o, nor­mal şartlarda ödevinin az çok tamamlayıcı parçasıdır.

 3- Oruç:
 
Burada biz, ödevin yerine getirilmesi esnasında işin içine giren, fa onun asla parçası olmayan bir nevi bedenî cezaya şahit olacağız. Bizzat tabiatı itibariyle o, bir yükümlülüğün ko...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bedeni Gayret
« Posted on: 29 Mart 2024, 09:32:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bedeni Gayret rüya tabiri,Bedeni Gayret mekke canlı, Bedeni Gayret kabe canlı yayın, Bedeni Gayret Üç boyutlu kuran oku Bedeni Gayret kuran ı kerim, Bedeni Gayret peygamber kıssaları,Bedeni Gayret ilitam ders soruları, Bedeni Gayretönlisans arapça,
Logged
16 Ağustos 2016, 15:01:18
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 16 Ağustos 2016, 15:01:18 »

Esselamu aleykum.Islamin bizden istediklerini yapan ve allahin emrine uyacak sekilde yasayip bzie emanet olan bedeni hayirla saglikla kullanan ve koruyan kullardan olalim inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

08 Aralık 2016, 08:25:19
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.948


« Yanıtla #2 : 08 Aralık 2016, 08:25:19 »

Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Mevlam kalplerimizi zikirsiz bedenimizide ibadetsiz bırakmasın inşaAllah. Amin ecmain
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

08 Aralık 2016, 15:28:52
Ruhane
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.473


« Yanıtla #3 : 08 Aralık 2016, 15:28:52 »

Aleykum selam ..Allahim bizleri kuranikerimin ahlaki ile alaklanan kullarindan eyle ..Bizlere yardim eyle ..Bizlere merhamet eyle ..Amin ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
17 Mart 2021, 16:16:56
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #4 : 17 Mart 2021, 16:16:56 »

Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri ibadet noktasında hep gayret eden kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes