๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kıyas Istıhsan ve Istıslah => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 29 Eylül 2011, 17:22:28



Konu Başlığı: Kıyas ve Ceza Hukuku
Gönderen: Ekvan üzerinde 29 Eylül 2011, 17:22:28
Kıyas ve Ceza Hukuku :


İslâm ceza hukukunda nass'larla tayin edilen suç ye cezalarda kıyasın pek rolü yoktur. Bununla birlikte, islâm hukukçularından bir kısmı, bazı fiillerin suç teşkil edişi ve bunların cezalarını ta­yinde kıyasa başvurmuşlardır. Bunlardan özellikle Mâliki ve Şâfiîler, Kitab ve Sünnetle sabit olan suç ve cezalara kryas yapılarak bir takım hükümler çıkarılmasında bir sakınca bulunmadığını söylerler. Nitekim sahâbîler de kıyasa başvurarak bazı suçların ce­zalarını tesbit etmişlerdir. Hz. Ali, içki yasağına uymayanların kazf (birine zina isnadî) cezasıyla [517] cezalandırılmalarını teklif eder­ken görüşünü şu şekilde savunmuştur:

İçki içen kimse sarhoş olur, sarhoş olunca hezeyanda bulunur, hezeyanda bulununca zina ifti­rası yapar. Buna göre içki içenler de kazf cezasıyla (hadd-i kazf ile) cezalandırılmalıdırlar. Mâliki ve Şâfıîlere göre, meselâ, nass'la ce­zası belirtilmemiş olan livâta suçu da zinaya kıyas edilerek, bu fii­li işleyenlere zina cezası (hadd-i zina) uygulanır. [518]

Hanefîler'e göre ise, nass'larla takdîr edilen cezalara [519] kı­yas yapılmaz. Elbette içki ve Iivâta yasaklarına uymamak gibi ce­zaları nass'larla bildirilmemiş olan suçları işleyenler için bir takım cezalar tertip edilecektir; fakat bu cezaları “ta'zîr” adı altında ülü'1-emr veya kadı tayin edecektir; çünkü nass'larla takdîr edil­miş olan cezaların miktarındaki hakîkî illeti, akıl kavrayamıyacağı için bunlara kıyasen benzeri suçlardan dolayı aynı miktarda ceza tertip edemeyiz. Üstelik, nass'ların bildirdiği cezalar (hudud), Al­lah hakkına dâhildir. Allah hakkında ise re'y ve kıyas yoluyla hü­küm vermenin yeri yoktur. [520]

Hanefîlerin bu görüşü, o çağlara nisbetle hayli ileri olup Roma hukukunda da izlerine rastlanan ve ancak modern ceza hukukunda tam olarak yerini alan, “kanunsuz suç ve ceza olmaz” prensibine yakındır.. [521] Gerçi Hanefîler'ce de kabul edilen “ta'zîr” cezası, nass'lara dayanmaz ve ülü'1-emr (hükümdar) veya kadı (hâkim) tarafından tayin edilir; fakat böylece İslâm Hukuku'nda nass'larla belirtilmemiş olan suç ve cezaların tesbit ve tayinine imkân veril­miş ve bu suretle ceza hukukundaki boşluklar doldurulmuştur ki normal olanı da budur. Nitekim günümüzde, “kanunsuz suç ve ce­za olmaz” kaidesine hiçbir istisna tanımayan memleketlerde bile, kanunda suç olduğu belirtilmemiş bulunan fiillerin suç sayılması­na müsaade edilmemiş olsa da, cezanın miktarının ve hattâ bazı hallerde ceza nevinin tayini hususu hâkimin “takdîr” ine bırakıl­mıştır. [522]



[517] İçkiyi yasaklayan âyet için bak. Mâide: 5/90 91;  Kazıf cezası için bak. Nûr: 24/4.

[518] İbn-i Hacîb, el-Muhtasar, c. II, s. 414,415; M.E. Zehra, a.g.ev s. 248,249.                                                                                         

[519] İslâm Hukuku'nda bu türlü cezalara, “hudud” veya “ukûbât-i mu­kaddere” adı verilir.

[520] İbn-i Hacîb, a.g.e., c. II, s. 414,415; M.E. Zehra, a.g.e., s. 248,249.

[521] Türk Ceza Kanunu'nun I. maddesinde aynen şöyle denilmektedir: “Karımın sarih olarak suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez. Kanunda yazılı cezalardan başka bir ceza ile de kimse ceza­landı nlamaz.”

[522] Faruk Erem,, Türk Ceza Hukuku, 5. bası. A.Ü-H.V yayını, Ankara 1989 c. I, s. 13,14.

Dr. Abdulkadir Şener, İslam Hukukunun Kaynaklarından Kıyas, Istıhsan Ve Istıslah, Diyanet İsleri Başkanliği Yayınları: 112-113.