> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > Kıyas Istıhsan ve Istıslah > Katî Nasslar Karşısında Mesâlihi Mürsele
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Katî Nasslar Karşısında Mesâlihi Mürsele  (Okunma Sayısı 959 defa)
25 Eylül 2011, 12:36:05
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 25 Eylül 2011, 12:36:05 »



1)
Kat'î Nass'lar Karşısında Mesâlih-i Mürsele:


İmam Mâlik'e göre delalet ve sened bakımından kat'î olan nass'lar karşısında raesâlih-i mürselenin bir hükmü yoktur. [702] Bu konuda orijinal bir görüş ileri süren Hanbelî bilginlerinden Necmuddin Tûfî (Ö. 716 H.) İmam Mâlik'i tenkid eder ve kendisinin maslahat anlayışının daha esaslı olduğunu söyler. Ona göre ibadet ve mukadderat (şeriatçe miktarı tayin edilen ceza ve benzeri hu­suslar)'da nass ve icmâ esastır. Muamelât ve diğer konulara ait hükümlerde de maslahatlara göre davranmak gerekir. [703]

Tûfî, “Zarar verme ve zararla karşılıkta bulunma yoktur.” [704] hadîs-i şerifine dayanarak, maslaha­tın bütün şer'î delillerden kuvvetli olduğunu söyler. [705] O'na göre nass ve icmâ, maslahata ya uyar veya aykırı düşer. Eğer nass ve icmâ, maslahatla bağdaşırsa bir diyecek yoktur; çünkü her üç delîl yani nass, icmâ, ve maslahat, hükümde birleşmiş demektir. Nass ve icmâ, maslahatla bağdaşmazsa, maslahata riâyeti başa almak gerekir; zira bu durumda nass ve icmâ'ın hükmü hadîsi ile tahsis ve beyan edilmiş demektir. Deliller arasında mas­lahata riayeti başa almak, nass ve icmâ'ı hükümsüz bırakmak de­ğildir. [706]

Daha sonra Tûfi, maslahata riâyet etmek gerektiğini Kitab, Sünnet, îcmâ, ve aklî delillerle isbatlarnaya çalışır.  [707] Gerçekten sahâbîler, özellikle Hz. Ömer tarafından verilen bir kısım hükümle­ri incelediğimiz zaman Tûfî'ye hak vermemek mümkün değildir.

Biz burada, misal olarak, Hz. Ömer'in maslahata riâyetle ilgi­li bulunan ve bu konuda bizi teyid eden şu hükümlerini anmak­la yetineceğiz:

a) Tevbe Sûresi'nin 60. âyetinde, sadakalar (zekât)'ın sarf edileceği yerler anlatılırken “müellefe-i kulub” (gönülleri kaza­nılmak istenilen kimseler) de söz konusu edilir. Hz. Peygamber de, sağlığında bunlara ganîmet'ten bir hisse ayırmıştır. [708] Böylece O, bunların gönüllerini islâm'a ısındırmak istemiştir. Sözgelişi; Akra

b- Habis ve Uyeyne b. Hisn'a Huneyn ganimetlerinden yüzer deve vermiştir. Halîfe Ebû Bekr de, hilafetinin ilk yıllarında aynı şeye devam etmiştir. Bir gün bu maksatla Halîfe Ebu Bekr tarafından Akra b. Habis ve Uyeyne b. Hisn'a bir arazî ikta edilmişti. Hz. Ömer, buna itirazda bulunmuş ve onlara “Rasûlüllah, İslâm zayıf olduğu için sizin kalblerinizi yumuşatmaya çalışıyordu. Şimdi ise Allah, İs­lâm'ı azîz kıldı. İtaat ederseniz pekiyi; aksi takdirde aramızda kılıç hakemlik yapacaktır.” demiştir. Halîfe Ebû Bekr de, Hz. Ömer'in bu tutumunu tasvib etmiştir. [709]

Bu gösteriyor ki, müellefe-i kulübe sadakalardan bir hisse ay­rılmasıyla ilgili âyet hükmü, bir sebep ve maslahata dayanmakta­dır. Bu sebep ve maslahat ortadan kalkınca hüküm de kalkmak­tadır. [710] Elbette sebep ve maslahat avdet edince hüküm de avdet eder. Nitekim Ömer b. Abdilazîz, zaman zaman bazı kimselerin gön­lünü İslâm'a ısındırmak için mâlî yardımlara başvururdu. [711]

b) Bazı kimseler, Hz. Peygamber'e başvurarak, “Yâ Rasûlellah, fiatlar yükseldi, bizim için narh koymanızı istiyoruz.” demiş­ler; Hz. Peygamber de, bu teklifi kabul etmemiş ve “Narh koyan, bol ve az veren, rızıkları yaratan Allah'tır.” [712] bu­yurmuştur. Buna rağmen Hz. Ömer, kuru üzüm satan birisine fiat bakımından müdahalede bulunmuş; sonra da ona, “Ben, ancak bu­nunla memleket halkımızın menfaatini korumak istedim.” demiş­tir. [713]

Hz Ömer, bu davranışlarıyla Hz. Peygamber'in hadîsine zahi­ren muhalefette bulunmuştur; fakat gerçekte halkın menfaatini korumayı amaç edindiği için O, Hz. Peygamber'in gayesine uygun bir davranışta bulunmuştur. Nitekim Said b. el-Müseyyeb, Rabîa b. Ebî Abdirrahman ve Yahya b. Said el-Ensürî gibi tabiîler de, cemaatin maslahatı gerektirdiği zaman narh koymanın caiz olaca­ğım söylemişlerdir. [714]

Halbuki

“Ey îman edenler, mallarınızı aranızda haksız yollarla yeme­yin; ancak onları, karşılıklı rızânızla yapılan bir ticaretle yemeniz müstesnadır...” [715]  âyetine göre ticarette rızâ pazarlığı esastır ve bu konuda kimseye müdahale etmemek gerekir. Ülü'1-emr tarafın­dan narh koyma ise, rıza ile alışverişe aykırıdır; fakat insanları al­datma yoluna sapan insafsız satıcılarla mücâdele etmek de gerek­mektedir.

Ebu'1-Velîd el-Bâcî (Ö. 474 H.), el-Muvatta' şerhi el-Müntekâ'sında bu hususla ilgili olarak şöyle der:

“Narh koyma işi, kamu maslahatlarını gözeterek pahalılığı önlemek ve halkı zarara uğrat­mamak gerekçesine dayanır. Bu münasebetle halk, elindeki malı satmaya zorlanamaz; ancak onlar, alıcı ve satıcının maslahatını gözönüne alan ülü'1-emr (imam)'in tesbit etmiş olduğu fiatlardan başka bir fiatla satış yapmaktan menedilirler. Bu maksatla satıcının gelmiş olduğunu göreceklerdir. Irak ve Suriye topraklarını, üzerin­deki çiftçilerle birlikte mücâhidlere dağıtırsak, memleket hududlarını ne ile bekliyeceğiz? Bu topraklar müslümanlar için ganîmetse, müsade edilemez.” [716]

c) Hz. Ömer, Irak ve Suriye toprakları fethedilince sahâbîlerle bu hususta istişarede bulunmuştur. Bir kısmı, Enfâl Sûresi'nin 41. âyeti gereğince bu toprakların beştebiri Beytü'l-Mâl'e ay­rıldıktan sonra kalan kısmının ganimet olarak gazilere dağıtılma­sını istemiştir. Hz. Ömer ise, bunu kabul etmemiş ve kendi görüşü­nü şöyle açıklamıştır:

Sizden sonra gelecek olan müslümanlar, bu toprakların dağıtılmış ve babadan oğula mîras kalan bir şey haline kazancına engel olunamaz; fakat onun   halka zarar vermesine de

bütün müslümanlar sizler misiniz? Gelecek nesiller ne yapacak­lar? [717]

Bu konuda bir kaç gün süren tartışmalardan sonra Hz. Ömer, bu arazî ve üzerindeki halktan alınacak haraç ve cizyelerle devlet hazînesini takviye işine karar vermiş ve mücâhhidlere hitaben şöy­le demiştir:

“Ganimet olan malların beşte birisini hazîneye (Beytü'l-Mâl'e) ayırdıktan sonra geri kalanını onu hak edenlere dağıttım. Arazîyi de, üzerindeki gayr-i müslim çiftçilere bıraktım ve onların buna karşılık haraç ve cizye vermelerini emrettim. Böylece bu arazî, sa­vaş yapacak bütün müslümanlarla gelecek nesiller için ganîmet (fey') olarak kalacaktır. Görüyorsunuz ki bu hududları bekleyecek insanlar gerek. Şam, Küfe, Cezîre, Basra ve Mısır gibi büyük şehir­lerin ordularla korunması, bu işi üzerine alan askerlere ücret ve­rilmesi gerek. Bu arazî dağıtılırsa, orduların ücretleri nereden ve­rilecek?” [718]

Bunun üzerine hepsi de Halîfe Ömer'in görüşüne katılmıştır. Halbuki Hz. Peygamber, Hayber arazîsini fâtihlere ganîmet ola­rak dağıtmıştı.

“Biliniz ki ganîmet olarak aldığınız şeyler...” [719] âyetinin genel ifadesi de bu toprakların mücâhid­lere dağıtılmasını gerektiriyordu. [720]

Bu konudaki tartışma ve görüşleri bütün ayrıntılarıyla nak­leden Ebû Yûsuf şöyle der:

“Hz. Ömer, bu topraklan fâtihlere da­ğıtmamakla, buna karşılık O, bu toprakların üzerindeki çiftçilerden cizye ve haraç almakla çok isabetli davranmıştır; çünkü cemaatin umûmî menfaati ve memleketin korunması bu sayede gerçekleş­miştir.” [721]

Buraya kadar vermiş olduğumuz misller gösteriyor ki, İslâm'ın gaye ve ruhuna uygun olmak şartıyla, maslahatlar karşısında kat'î nass'ları tahsis veya tefsir etmek, akıl ve mantığa aykırı bir şey olmadığı gibi, fiilen de kötü bir yola sapmak ve bid'at çıkarmak değildir.  [722]



[702] M.E. Zehra, Usûl, s. 274.

[703] Tûfî, Risale fî Riâyeti'l-Maslaha, s. 43. Necmuddin Tûfî, Nevev'nin Kırk Hadîsi'ne yazdığı şerhin 32. bahsini teşkil eden hadîs-i şerifinin açıklamasında icmâ' ve maslahat konularına geniş bir yer ayırmıştır. Şam ulemâsından Cemâlüddin eI-Kâsîmi işaret ettiğimiz eserin bu bölümünü, bazı haşiyeler ekleyerek ayrıca neşretmiştir. Bu ayrı basım, Mecelletü'l-Menâr (c. IX, sayı: 10, Ekim 1906)'da aynen yayımlanmıştır. Mustafa Zeyd, “el-Mas'la-hatti fi't-Teşrî'i'1-İslâmî ve Necmuddin et-Tûfb adlı eserinin “Mül­hak” başlıklı son bölümünde, Dâru'l-Kütübfl-Misrryye'nin Teymûriyye bölümünün 328 ve 446 numaraları altında iki yazma nüshası bu­lunan bu eserin 32. bahsini, yayımlanmış olan el-Kâsimî ve el-Manar nushalarıyla karşılaştırmış ve 1954 yılında Kahire'de neşretmiştir. Burada bizim Tûfî'ye atfen verdiğimiz sahife numaraları, işte bu bölüme aittir. Bu risale, ayrıca, Abdulvehhab Hallaf'ın “Masâdiru't-Teşri'i'l İslâmî fîmâ lâ Nassa fini” (Dâru'l-Kalem,, Kuveyt, 1970) adlı eserinin 106-144. sahifelerinde yayımlanmıştır.

[704] Bu hadîs'in kaynaklan için III. bölümümüzün (1) numaralı dipno­tuna bak.

[705] Tûfî, a.g.e., s. 18.

[706] Tûfî,  a.g.e.,  s.   17.

[707] Tûfî, a.g.e., s. 22, 23   vd.

[708] Buhârî, el-Câmi'u's-Sahîh, c. m, s. 152, 153 (Magâzî : 56).

[709] M.Y. Musa, Târihu'l-Fikh'îl-İslâmî, s. 62_ 63, İbn-i Kudâme, el-Muğni, c. VI, s. 427 vd.

[710] Mehmed Seyyid, Usûl-i Fıkh:  Cüz-i evvel,  Medhal, s. 17.

[711] İbn-i Sa'd, Tabakatü'l-Kübrâ, c. V. s. 258'den M.Y. Musa, a.g.e., s. 64.

[712] Tirmizî, el-Câmi'u's-Sahîh, c. IH, s. 506 (Büyü' . 73); EM Dâvud  Sü­nen, c.  II, s. 64.

[713] İmam Mâlik, el-Muvatta', c, n, s. 69;  Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, c. VI, s. 29'dan M.Y. Musa  a.g.e  s 112

[714] el-Bâcî, el-Müntekâ.c.V, s! ıs;'m.Y. Musa-age   s   113

[715] Nisâ: 4/39.

[716] el-Bâcî, el-Müntekâ, c. V, s. 18.

[717] Ebû Yûsuf, Kitabü'l-Harac, s.  15.

[718] Ebû Yûsuf' a.g.e.,   s.   15.

[719] Enfal: 8/41,

[720] Ebû Yûsuf, a.ge., s. 15.

[721] Ebû Yûsuf, a.g.e., s. 15, 39.

[722] Dr. Abdulkadir Şener, İslam Hukukunun Kaynaklarından Kıyas, Istıhsan Ve Istıslah, Diyanet İsleri Başkanliği Yayınları: 151-155.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Katî Nasslar Karşısında Mesâlihi Mürsele
« Posted on: 29 Mart 2024, 12:38:00 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Katî Nasslar Karşısında Mesâlihi Mürsele rüya tabiri,Katî Nasslar Karşısında Mesâlihi Mürsele mekke canlı, Katî Nasslar Karşısında Mesâlihi Mürsele kabe canlı yayın, Katî Nasslar Karşısında Mesâlihi Mürsele Üç boyutlu kuran oku Katî Nasslar Karşısında Mesâlihi Mürsele kuran ı kerim, Katî Nasslar Karşısında Mesâlihi Mürsele peygamber kıssaları,Katî Nasslar Karşısında Mesâlihi Mürsele ilitam ders soruları, Katî Nasslar Karşısında Mesâlihi Mürseleönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes