๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kıyas Istıhsan ve Istıslah => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 25 Eylül 2011, 12:47:12



Konu Başlığı: İstihsânın Hüccet Olup Olamıyacağı
Gönderen: Ekvan üzerinde 25 Eylül 2011, 12:47:12
İstihsânın Hüccet Olup Olamıyacağı:


Bilginler, istihsânın  hüccet olup olamıyacağı konusunda üç gruba ayrılırlar:

a) İstihsân'ın hüccet oluşunu mutlak olarak reddedenler. Bunlar;  Şâfiîler, Dâvûd ez-Zâhirî ve arkadaşları, Şiîler (Zeydîler hâriç) ve Mu'tezilî kelâmalarının çoğunu teşkil ederler.

b) İstihsân'ı kabul edenler. Bunlar da, Ebû Hanîfe ve arka­daşlarıdır.

c) İstihsânı bazı hallerde hüccet olarak kabul edip bazı hal­lerde kabul etmiyenler. Bunları da İmam Mâlik, Ahmed b. Hanbel ve onların mezhebine bağlı olanların çoğu teşkil eder. Şevkânî gibi bazı bilginler de, İstihsânın şer'î bir delil olduğunu kabul etmekle birlikte, onun müstakil bir delil olmadığını ve sonuç itibariyle nass, örf veya maslahat gibi başka bir delile irca edilebileceğini söyler­ler. [598]

İstihsânın hüccet ve şer'î bir delil olduğunu kabul edenlere gö­re olaylar ve bunların bağlı oldukları hükümler gözden geçirildiği zaman görülür ki kıyas ve genel (külli) kaidelerin her yerde uygu­lanması, bazan insanların maslahatlarının haleldar olmasına veya zarara (mefsedete ) uğramalarına yol açmaktadır. Bunları önlemek için kıyas ve genel kaidelerden bazı istisnalar gerekmektedir. Nite­kim Sâri' de, bir kısım istisna ve ruhsatlarla insanlara kolaylık bahsetmiştir. Sözgelimi; domuz etinin yenilmesi yasaklandığı halde,

Zarurette kalan kimseye, aşırı gitmemek ve azgınlık etmemek şartıyla günah yoktur.” [599] Buyurulmuştur.

Yine Allah'ı inkâr edenlerin en bü­yük azaba çarptırılacağı bildirildiği halde,

“... Gönlü imanla dolu olup da zor altında kalan kimseler müstes­nadırlar.” [600] buyurularak, tehlike karşısında kalıp dıştan küfrü kabul edenler, azaba uğrayacaklardan istisna edilmişlerdir. Hz. Peygamber, akit vakti mevcut olmayan bir malın satışım yasakla­dığı halde, selem akdine müsaade etmiştir. [601]

Sonra iddia edildiği gibi istihsân, keyfî ve nefsî arzulara göre hüküm vermek değildir. İstihsân, mevcut iki delilden en kuvvetli olanı ile amel etmektir. İstihsâna olanca gücüyle hücum eden İmam Şafiî de, onun yerine “istihbâb” (approval) sözünü  kullanmış ve “ben, onu istihbâb ediyorum” demistir. [602] “İstihsân ediyorum” (güzel buluyorum) sözüyle “is­tihbâb ediyorum” (sevimli görüyorum) sözü arasında ne fark var? Hattâ, “istihsân” sözü terim olarak burada daha uygundur. îstihsân, sözlük bakımından vicdanî bir şeyi ifade eder; istihbâb ise, in­san tabiatının bir şeye meyletmesidir. [603] İstihsâna hücum eden­ler, bu terimle kasdedilen anlamı bilmedikleri için böyle davranmaktadırlar. Onlar, istihsân sözüyle bizim ne kasdettiğimizi bil­selerdi aradaki çekişme kendiliğinden kalkmış olurdu. [604]

İstihsânın esası, “Sözü dinleyip de en güzeline uyan kullarımı muştula!..” [605] âyet-i kerîmesidir; çünkü Kur'ân'ın hepsi güzeldir. Burada onun en güze­line uyanların muştulanması emredilmiştir. [606] Yine  Kur'ân'da,

“Onları, zengin olan kudretine, darda bulunan da haline göre örfe uygun şekilde fayda­landırsın. Bu, iyilik edicilerin üzerine bir borçtur” [607] buyurula­rak kendileriyle cinsî temas da bulunulmadan boşanmış ve mehr'i kesilmemiş olan kadınlara verilecek “müt'a” nın miktarı bizim takdirimize bırakılmıştır. Kocasının zenginlik ve yoksulluk duru­muna göre, onu biz, örfe uygun şekilde tayin edeceğiz. İşte bu gibi istihsâna dayanan hükümlere hiçbir fakîhin itiraz edeceğim san­mıyoruz. [608] Öte yandan nass, icmâ', zaruret ve maslahat sebebiy­le başvurulan istihsân, ismen olmasa bile, mahiyet itibariyle elbet­te tartışma konusu olamaz. [609]



[598] İbn-i Teymiyye, Mes'eletü'l-İstihsân, s. 454; A. Hallaf, Masâdir, s. 77.

[599] Bakara: 2/173.

[600] NahI: 16/, 106,

[601] A. Hallaf, Masâdir, s. 77,78. Selem akdi için bu bölümün (29) ve (38) numaralı dipnotuna bak.

[602] Şafiî, el-Umm, c. V, s. 52; Risale, s. 345.

[603] SeraAsî, Usul, c. II,'s. 201; Abdulâzîz el-Buhârî, Keşfü'l-Esrâr, c. IV, s. 1133 vd.

[604] Pezdevî, Usûl, c. IV, s. 1132,1133.                                               

[605] Zümer: 39/17 18.

[606] Serahsî, el-Mebsut, c. X, s. 145.

[607] Bakara: 2/236.

[608] Serahsî, Usûl, c. II, s. 200.

[609] el-Âmidî, el-İhkâm, c. IV, s. 213. Dr. Abdulkadir Şener, İslam Hukukunun Kaynaklarından Kıyas, Istıhsan Ve Istıslah, Diyanet İsleri Başkanliği Yayınları: 129-131.