> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > Kıyas Istıhsan ve Istıslah > İstihsâlim Kısımları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İstihsâlim Kısımları  (Okunma Sayısı 1304 defa)
25 Eylül 2011, 12:49:57
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 25 Eylül 2011, 12:49:57 »



İstihsâlim Kısımları :


İstihsâm kabul eden ekoller, onu, kendi anlayışlarına göre kı­sımlara ayırmışlardır. Biz de, burada istihsan'ı, bu ekollere göre ayrı ayrı taksime tâbi tutacağız.

1) İstihsanı en çok kullanan Hanefîler'dir. İmam Ebû Ha­nîfe, olaylara istihsâm tatbik konusunda öğrencilerinin hayranlığı­nı kazanmıştı. İmam Muhammed'den rivayet edildiğine göre Ebû Hanîfe, “İstihsâna başvuruyorum.” dediği za­man, ona kimse yetişemezdi. [561]

Hanefîler, istihsâm önce ikiye ayırırlar:

a) Kıyasla çatışan istihsân. Yani kuvvet ve tesir bakımından açık illet'ten üstün olan gizli bir illet dolayısıyla celî kıyas'ı bıra­karak  başvurulan istihsân. Usul ilminde, buna “istihsânü'l-kıyas” veya “hafî kıyas” adı verilir. Burada illet olabilecek iki vasıf vardır. Birisi açık (zahir) dır; ötekisi de kapalı (gizli = hafî)'dir. Bu vasıflar illet olarak alın­dığı takdirde varılan sonuçlar farklı olmaktadır. Fakih, bunlardan tesîri kuvvetli olanı alır. Buna göre kıyası bırakıp istihsân ile, yani gizli ve tesîri kuvvetli illeti gözönüne alarak hüküm verir. [562] İs­lâm hukukçuları arasında asıl tartışmalara yol açan, bu türlü istihsandır. Zahir illete göre kıyasta israr edenleri kınamak üzere îmam Mâlik'in, “kıyasa fazla dalan kimse, neredeyse Sünnet'ten ayrıla­caktır.” dediği rivayet edilmiştir. [563]

b) Kıyasın illeti ile şer'an muteber olan başka bir delîl ara­sındaki çatışmadan dolayı başvurulan istihsân. Delîl anlamına ge­len ve fıkıhta çok kullanılan bu istihsân üçe ayrılır:

i) Sünnet dolayısıyla istihsân. Buna  “istihsânü's-sünne” denilir. Sözgelimi, selem akdi  [564] kıyasa aykırı olduğu halde böyle bir istihsân ile muteber sayılmış­tır. Kıyasa göre akit zamanı mevcut olmayan bir malın satışı bâ­tıldır; fakat Hz. Peygamber, istisnaî olarak selem akdine müsaade etmiştir. [565]

Eser karşılığında kıyas'ı bırakıp istihsân ile harekete şu misâ­li de verebiliriz: Hâkim, bir şahsın hırsızlık ettiğini kendisi görse bile, ayrı bir beyyine ikâme edilmedikçe o şahsa ceza veremez; çün­kü Hz. Ebû Bekr ve Hz. Ömer'den intikal eden eser bu merkez­dedir. [566]

ii) İcmâ, veya örf (teamül) dolayısıyla istihsân. Buna, “istih-sânü'1-icmâ” adı verilir. Meselâ, istisna' akdi [567] böyle bir istihsân ile meşru görülmüştür. Zira sanatkârın yapacağı iş henüz ortada olmadığı halde, alacağı ücreti tayin etmek suretiyle yapılan akit, kıyas'a uy­mamaktadır. Ancak, Hz. Peygamber devrinden beri bu gibi akidlerin teamül halinde yapılageldiği gözönüne alınarak, kıyastan vaz­geçilmiştir; çünkü kıyas'ın yanılma ihtimali vardır. Nass veya ic­mâ' ile hatâ ciheti tesbit edilerek kıyas bırakılmıştır. [568]

iii) Zaruret dolayısıyla istihsân. Bu da, “istihsânu'd-darûre” adını alır. Bu, zaruretler memnu olan

şeyleri mubah kılar prensipine dayanır; çünkü zaruret bulunan yerde güçlük vardır. Güçlük karşısında ise, özel ve istisnaî hüküm­lere başvurmak gerekir. Meselâ,, icar (icare) akdi kıyasa uymaz; çünkü bu akit, intifa hakkını devretmek için, fıkıh deyimi ile men­faatin temliki için yapılmaktadır. Menfaat ise, kıymeti takdir edi­lebilecek cinsten bir mal (mâl-i mütekavvim) olmadığından kıyasa göre satılarak temlik edilemez. Ancak, insanların buna olan ihtiya­cı gözönüne alınarak, menfaat bir ayrı (eşya) gibi kabul edilmiş ve bunun satılması veya temliki istihsân yoluyla caiz görülmüş­tür, işte Mâlikîler, bu türlü istihsâm çok kullanırlar ve onu, mas­lahata aykırı düşen kıyasa tercih ederler. [569]

Hanefîlerin buraya kadar anlattığımız istihsân çeşitlerini ince­lediğimiz zaman görüyoruz ki, her kıyâs-i hafî istihsân sayılıyorsa da, her istihsân kıyâs-i hafî sayılmamaktadır. Yani, istihsân aynı zamanda şer'î delîl ve zaruret anlamına da kullanılmaktadır. [570]

2) Mâlikîler, istihsân prensipine çok önem verirler. İbn-i Ka­sım (Abdurrahman el-Utakî, Ö. 191 H.), hocası îmam Mâlik'in istihsân ile verdiği hüküm ve fetvaları sık sık zikreder. [571] İbn-i Kasım, kendisi de istihsân ile fetva veren hukukçulardandır. Meselâ; İbn-i Kasım, şu konularda hocası imam Mâlik ve kendi mütalâasını şöyle belirtir:

Bir çocukla bir adam, birlikte ve kasden birisini öl­dürse, bu kaatillerden çocuğun âkıle'si (Lâtincesi: Agnat) üzerine yarım diyet, adama da ölüm cezası tertip edilir; çünkü sanıkların her ikisi de, cinayeti kasden işlemişlerdir. Benim istihsân ve re'yime göre, bir çocuk hatâ ile bir adam da kasden bir şey atarak biri­sini öldürse, ikisine de diyet cezası tertip edilir; çünkü hangisinin ölüme sebep olduğunu bilemiyoruz. [572]

İbn-i Kasım, burada re'y ve istihsâm yanyana zikretmektedir. O, hadîs bulunduğu zaman, elbette ona uyulmasını ister ve “Sün­net varken, kıyas ve nazar (re'y) olmaz.” derdi. [573]

Yine Mâliki fakîhlerinden Asbağ b. el-Ferec (Ö. 225 H.) İbn-i Kasım vasıtasıyla İmam Mâlik'ten, “İlmin onda dokuzu istihsândır.” sözünü rivayet eder ve kendisi de, “îstihsân ilmin direğidir.” derdi. [574]

Mâliki mezhebine göre istihsân, küllî delîl karşılığında cüz'î maslahatı almaktır. Yani, kıyasa göre hareket edildiği takdirde bir maslahatın kaybolacağı veya bir mefsedet (zarar)'in ortaya çıka­cağı nazar-i itibara alınarak verilen istisnaî hüküm, istihsâna da­yanmaktadır. [575] Mâlikîler'den Ebû Bekr b. el-Arabî [576] İstihsân'ı, “istisna ve ruhsatı almak üzere delilin icabım terketmeyi tercihtir.” diye tarif eder ve onu dörde ayırır:

a) İcmâ' sebebiyle kıyas'ı terketmek,

b) Maslahat sebebiyle kıyası bırakmak,

c) Örf sebebiyle kıyası bırakmak,

d) Kolaylık sağ-için kıyasılamak ve güçlüğü kaldırmak terketmektir. [577]

Mâlikîler'de, bazan, istihsân ile masâlih-i mürsele birbirine ka­rışmaktadır; çünkü Mâlikîler, küllî bir kıyasa karşı cüz'î maslaha­tı tercih eder ve buna istihsân derler. İstihsân konusunda Hanefîler'le Mâlikîler'in ayrıldıkları başlıca hususlardan birisi, işte budur. Yani Hanefîler, küllî kıyas'ı bırakıp cüz'î maslahatı almazlar. Mâlikîler'in, tatbikatta istihsân ile istislâh'ı bazan böyle birbirine karıştırdıklarını kayd eden Şâtibî; Mâliki fakîhlerinin bu ikisi ara­sında ince bir fark gördüklerini ve istihsâm küllî kaidelerden bir istisna saydıklarını, masâlih-i mürsele'ye ise, elde hiçbir delîl bulnmadığı zaman başvurduklarını söyler. [578]

Hanefîler'le Mâlikîler'in istihsân taksimlerini karşılaştırdığı­mız zaman şu sonucu görürüz:

Hanefîler'in zaruret, örf (veya icmâ') sebebiyle istihsanlarıyla Mâlikîlerin icmâ', maslahat, örf, ko­laylık sağlama ve güçlüğü kaldırma esasına dayanan istihsanları, her iki mezheb'te de, aşağı yukarı aynıdır; çünkü Hanefîler'in “za­ruret” deyimleri; Mâlikîlerin “maslahat”, “kolaylık sağlama ve güçlüğü kaldırma” deyimlerini içine alır. Hanefîler'in Kıyas ve nass sebebiyle istihsân tabirlerine Mâlikîler katılmazlar. Esasen celî kı­yası bırakıp hafî kıyası almaya veya genel bir kaideye karşılık bir nass ile istisna edilen hükümlere uymaya istihsân adını vermek için bir sebep yoktur. Zira birinci haldeki hüküm kıyasla, ikinci haldeki hüküm de nass ile sabit demektir. [579] Ancak, Hanefîler'in bunlara istihsân adını verişleri ise, özellik bakımından bu prensip­leri ötekilerinden ayırd etmek (temyiz) içindir. [580]

3) Hanbeliler de, genel olarak, istihsâm kabul ederler; çün­kü bir rivayete göre Ahmed b. Hanbel, istihsâm kabul ederdi. Ona göre istihsâm iki kategoride ele almak mümkündür:

a)  Nass sebebiyle istihsân. Ebû Tâlib, Ahmed b. Hanbel'den şöyle rivayet eder:

“Ben, her hadîsle ayrı ayrı amel eder ve birisini ötekisine kıyas etmem”. Kadı Ebû Ya'lâ'ya göre Ahmed b.  Hanbel'in bu ifadesi istihsâmın ibtâlini gerektirir. Yani Ahmed b. Hanbel nass sebebiyle istihsân diye bir şey tanımaz ve her nassın ayrı ayrı yerlerde uygulanması gerektiğini kabul eder. Sözgelimi; bazı hallerde kur'a çekmek suretiyle hüküm verilmesinin caiz olduğuna dâir hadîs vardır. Kumarın yasaklandığına dair de âyet vardır. Ona göre bunları birbirine kıyas etmek gerekmez. [581]

b) Kıyasa muhalif olan istihsân. Bazı konularda Ahmed b. Hanbel'in bu türlü istihsan'ı kabul ettiği rivayet edilmiştir. Mese­lâ; teyemmüm, kıyasa göre, su ile abdest almak mesabesindedir. Dolayısıyla abdesti bozan bir şey vuku bulmadıkça veya su bulunmadıkça teyemmüm bozulmaz; fakat Ahmed b. Hanbel, her namaz için yeniden teyemmüm edilmesini istisânen kabul eder. Başka bir misâl daha verelim:

Mudârib [582] sermaye sahibinin arzusuna ay­kırı olarak, onun istemediği bir mal satın alsa, bundan elde edile­cek kâr, sermaye sahibine ait olup mudaribe ecr-i misil (emsaline göre ücret) verilir. Ahmed b. Hanbel, bu hükmü istihsânen verdi­ğini söylemiştir. Burada şu misâli de vermek istiyoruz:

Birisi, zor­la başkasına ait bir tarlayı ekse, bundan çıkacak ürün, tarla sahi­bine ait olur ve ekicinin masrafı verilir. Kıyasa göre, bu ürün, eki­cinin olmak gerekirdi; fakat istihsân, ekiciye, sadece masrafı ve­rilmekle yetinilmesini gerektirmektedir. [583]

Başka bir rivayete göre Ahmed b. Hanbel, kıyasa aykırı olan istihsâm kabul etmezdi. Üçüncü bir görüşe göre ise O, ancak kı­yasla istihsân arasında şer'an muteber olan müessir bir fark bulun­duğu zaman, kıyasa muhalif istihsâm sahîh sayardı. İstihsân lehine böyle bir fark bulunmazsa, onu sahîh saymazdı. [584]

Hanbelî bilginlerinden İbn-i Teymiyye de, şer'î bir delîl veya meşru bir fark bulunmadığı zaman kıyasa aykırı olan istihsâm ka­bul etmez. Ona göre, ya kıyas sahilidir veya istihsân sahîhdir. Bun­lardan birisi sahîh olunca, ötekisinin fâsid olması gerekir. Arala­rında şer'an muteber olan müessir bir fark varsa ve bu istihsân le­hine ise, o takdirde istihsân sahîh olur; aksi takdirde kıyas sahîh demektir. ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İstihsâlim Kısımları
« Posted on: 29 Mart 2024, 03:20:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İstihsâlim Kısımları rüya tabiri,İstihsâlim Kısımları mekke canlı, İstihsâlim Kısımları kabe canlı yayın, İstihsâlim Kısımları Üç boyutlu kuran oku İstihsâlim Kısımları kuran ı kerim, İstihsâlim Kısımları peygamber kıssaları,İstihsâlim Kısımları ilitam ders soruları, İstihsâlim Kısımlarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes