> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Kitap > İpeğin yol serüveni
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İpeğin yol serüveni  (Okunma Sayısı 741 defa)
24 Mayıs 2012, 16:19:25
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 24 Mayıs 2012, 16:19:25 »



İPEĞİN YOL SERÜVENİ
Said YAVUZ • 44. Sayı / KİTAP


Bir kitabın izini sürmek saklı bir kaynak suyunu aramak gibidir. Mostar’ın bu ayki sayısı için editörümüzün önerdiği kitabı ararken bu kadîm duygu bende yeniden canlandı. Doğrusunu söylemek gerekirse İpek Yolu ile ilgili eseri aramak için epey yol teptim. Çünkü bulmam gereken kitap Çin ve Roma arasındaki İpek Yolu’nun tarihini içeren ve aynı zamanda günümüz İpek Yolu macerasını da aktaran ilk deneme özelliğini taşıyordu. Bir de her kültür kitabına olan ilgisizlik kitabımızın boynuna asıldığı için onu basıldığı yayınevinde kaderiyle baş başa iken buldum. Kitabı elime aldığımda Çin kentlerini baştanbaşa dolaşıp büyük bir geçmişin izlerini takip eden bir gezginin nice hikâyeleri anlatmaya hazır, sabırsız duruşunu duyumsadım. Bir tırtılın yazdığı tarihe gönül vermiş bu adama kulak verdim.

Helmut Uhlig’in merak ettiği şudur: Acaba Çin ve Akdeniz’in doğusu arasında sadece tek bir yol mu, yoksa bir yollar ağı mı var? Bilinen yolların dışında başka yollar var mı? Bu yollardan sadece maddî kültürü temsil eden mallar mı taşınmıştır? Milattan birkaç bin yıl önce başlayan ve ticarî bir yol olarak asırlarca canlılığını sürdüren bu yolda atlar ve develer Çin’i Çin yapan ipeği taşıdığı gibi kelimeleri, kültürleri, dinleri de getirip götürmüştür. Yazar, etraflı bir şekilde kültürler arası diyaloğu ve dahası ticaretle oluşan ortak bir dünya kültürünü işlemiştir.

Birçok efsane mağduriyetten doğar. Bir Çin halk masalına göre İpekböceği’nin ortaya çıkışının da böyle bir yönü var. Efsaneye göre Çin’de güzel bir kız yaşarmış. Babası dünyayı dolaşmaya çıktığında annesi tüm çocukları ile beraber evde kalmış. Koca dönmeyince kadın onu özlemiş ve onu getirenle kızını evlendireceğini söylemiş. Bunu duyan at hemen yola düşmüş ve babayı bulup getirmiş. Ama at söz verilen ödülü alamamış. Aksine aile atı öldürmüş. Bir zaman sonra kız, at derisi üzerinde onunla alay ederek hoplayıp zıplarken deri sıçramış ve kızın bedenini sarmış. Böylece bir ağacın tepesine çıkmış ve burada İpekböceği’ne dönüşmüş.

Kendilerini abad eden İpekböceği’ni böyle kutsallaştıran Çinliler onu sadece ipekte değil birçok hammaddenin ürünü olarak da kullanmışlardır. Dikiş ipliği, saz teli ve urganın yanı sıra darbeye dayanıklı zırh, sızdırmaz kaplar, yalıtım malzemeleri gibi ürünler de ipekten yapılmıştır. Hatta öyle ki memur maaşları gibi çeşitli hizmetler altın ve gümüşün yanı sıra ince ham ipek ipliği yumaklarıyla ödenmiştir.

Elindeki kıymeti fark eden Çin onu ticarî mal olmaktan çıkarıp bir ödeme aracı hâline sokacak girişimleri yapmakta gecikmemiş ve ipeğin yapılışını da saklı tutarak böylece asırlar süren bir hâkimiyet tesis etmiştir. Yazar, Çin’in ipeği pazara çıkarış öyküsü üzerinde uzun uzun dururken ilgi çekici birçok bilgi veriyor. Çin’in batısı, ipek kumaşlarını ilk olarak, göçebeleri memnun etmek için Orta Asya krallarıyla evlendirilen prenseslerin çeyizlerinde görmüştür. Çinli Prenses Chin’in “Halkım beni dünyanın sonuna gelin verdi” ağıtıyla başlayan şiiri, bu alışverişin hüzünlü boyutunu anlatmaktadır. Nice zaman sonra Çinliler kızlarını vermekten kurtulup Hunlar’ın dirayetlerini kıracak ve ipeğin yumuşak dokusuyla kimi iktidarları ellerine geçireceklerdir.

Roma’nın ipekle ilk tanışması, İran sınırında yaşadıkları korkunç bir mağlubiyet sonucunda olmuştur. M.Ö. 53 yılında Parthlar tarafından mağlup olan Roma, bu savaş sırasında ipeği tanıdı. Kısa bir zaman sonra da ipek, Roma’nın ileri gelenlerinin vazgeçilmez eşyası hâlini aldı. Saçlarına altın tozu süren kadınlardan müteşekkil ve şarap soslu salyangoz yemekleriyle donanmış Roma eğlencelerini anlatan yazar, ipeğin rağbet görmesinin nedenleri üzerine de fikir vermiş oluyor.

Çin’in savaşlarda kullandığı zırhların asıl imalatçısı olan Türklerin İpek Yolu serüvenlerine de vurgu yapan yazar, silah ve nal yaparak geçinen Türklerin bir zaman sonra İpek Yolu’nun denetimini ele aldıklarını kaydediyor. Öyle ki Türkler Çin’in hâkimiyetinin simgesi olan ipeğe karşı desenli İran ipeğini Çin’e sokmuş ve bu tür ipeğin orada rağbet görmesini sağlamıştır. Böylece güçlenen ekonomileriyle Türkler, VI. yy’da Batı’ya olan ihracatı ellerine almış oldular. 

Budizm, Hıristiyanlık ve ikisinin birleşimi diyebileceğimiz Mani dini İpek Yolu’nun uzun sahralarında birbirleriyle yarışırken IX. yy’dan itibaren güneyden yeni bir peygamberin adı güçlü bir şekilde duyulmuştu. Yazara göre Arap bölgesinde tehlikeli bir bedevi bölünmesinin önüne geçen Peygamberimiz, Arap Yarımadası’nın bedevileşmesine fırsat vermemiş ve onları bir zaman sonra İpek Yolu’nun hâkimi durumuna getirecek adımları atmıştır. İslam hızla yayılmış ve dinî coşku Arap atlarıyla Orta Asya’ya kadar taşınmıştır.

Türklerin Müslümanlığı seçmeleriyle Bizans ve Çin İmparatorluğu arasındaki son kara ve deniz bağlantıları koptu. Uhlig, bu önemli bağın kopmasına vesile olan Müslümanlar’ın bölgeye hâkim olmasıyla İpek Yolu dünyasının yok olduğu görüşünü savunuyor.

İbadetindeki duruluğu bozduğu için üzerindeki ipek elbiseyi derhal çıkaran Hz. Muhammed, debdebeli ve lüks bir hayata karşı çıkmıştır, ipeği yasaklamıştır. Uhlig, peygamberlerinden sonra ümmetinin bu kuralı bozduğunu, devlet adamlarının ve erkânının ipeğin büyüleyiciliğine kendilerini kaptırdıklarını söylüyor. Böylece ipek ticareti yeniden canlanmış ve pazardaki tahtını korumuştur.

İpeğin Çin’den çıkıp tüm Asya ve Avrupa’nın bir bölümüne yayılarak bir dünya kültürü oluşturma serüvenini anlattığı bu önemli kaynağı kültür dünyamıza kazandıranlar, teşekkürü hak ediyor. Onca yol tepip ancak yayınevinde bulduğum eseri hediye eden yayınevi sahibi bey, yazarın geçen sene vefat ettiğini söyledi bana. Toprağı bol olsun.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İpeğin yol serüveni
« Posted on: 25 Nisan 2024, 23:25:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İpeğin yol serüveni rüya tabiri,İpeğin yol serüveni mekke canlı, İpeğin yol serüveni kabe canlı yayın, İpeğin yol serüveni Üç boyutlu kuran oku İpeğin yol serüveni kuran ı kerim, İpeğin yol serüveni peygamber kıssaları,İpeğin yol serüveni ilitam ders soruları, İpeğin yol serüveniönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes