๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Kitap => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 16 Ağustos 2012, 15:35:58



Konu Başlığı: Cızîrî’nin Aşk Şarabı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 16 Ağustos 2012, 15:35:58
Cızîrî’nin Aşk Şarabı
Ahmet BİRLER • 89. Sayı / KİTAP


Melaye Cızîrî, bir rivayete göre 13. yüzyılda, daha doğru kabul edilen bir başka rivayete göre de 17. yüzyılda yaşamış Cizreli bir Kürt sûfi şair. Geride, manevi arayışın ve yanışın bütün titreşimlerini duyuran şiirlerden oluşan bir divan bırakmış önemli bir şahsiyet.

Cızîrî’nin divanı onun ismine aşina olmayanlar açısından keşif değerinde. Çünkü, Yunus Emre’nin, Niyazi-i Mısri’nin şiirlerini ilahilerde dinlemiş, anlamış ve sevmiş olan Türklerin, bu divandaki şiirlerin de andığımız o sûfilerin yazdıklarının Kürtçe’deki mukabilleri olduğunu görmeleri şaşırtıcı olabilir. Otuzlu yaşlarında divanını oluşturmaya başlayan bu mübarek Cizreli Molla, en çetin tasavvufî meselelerin tozu dumana kattığı meydanlara şiirini gözüpekçe sürebilmiş; tasavvufî şiirin sembolizmasını kendi icat etmiş gibi ferah ferah, ustaca kullanmış. Şöyle de söyleyebiliriz: Bu şiirlerin Hafız, Attar ya da Şüşteri gibi doğunun büyük şairlerinden birine ait olduğunu iddia etseniz başınız ağrımaz.

Kendiniz bakınız:

“Hak Teâlâ aşk şarabından bir kâse sunmuş Mela’ya ezelde
İşte o kadehin şarabından mest ve sarhoşuz ta ebede.”

“Aklı kıt olur katı ve sert tabiatlı zahidin
Bir iki kadeh sun da yumuşatıver tabiatını.”

“Kulak asma avam-ı nasa, sakın etme bâdeyi terk
Gaflet içredir, kördür çoğu, eylemez bunu derk.”

“Namaz için tekbir almak farz-ı ayn olur görününce sevgili
Yüz namaz tutmaz, kaşları arasına yapılan bir secdenin yerini.”

“Siyah zülüfler önünde secdeyi yüz hacc-ı ekbere değişmem,
Yemin olsun o zülüflere ve benlere ki söylediğimde sadıkım.”

Bunlar benim rastgele seçtiğim örnekler. Daha yüzlercesi de var. Görünen o ki,  geleneksel dünya, mistik duyuşun aktarılmasını sadece Arapça ya da Farsça gibi görkemli şiir dillerine ihale etmemiş ve bu duyuşun milliyetler ve diller arasındaki bariyerleri aşıvermesini temin etmiş. Böylece Kürtçe, bir taşra dili, bir mahalli dil olma keyfiyetini bir büyük şairin eliyle aşarak, kavi bir mistik dile dönüşmüş, dönüşebilmiş.

Genç bilim adamı Nesim Doru’nun bu çalışması, bu büyük sûfiyi bir de tasavvufî fikriyatı ve felsefî müktesebatı açılarından inceliyor. Kitapta Cızîrî’nin şiirlerinde kullandığı dilin nitelikleri, başvurduğu sembolizm,  varlık görüşü detaylı bir biçimde, kendi şiirlerine müracaatla ele alınmış. Yine kitabın en ilginç bölümlerinden biri de Mela’nınkilerin İbn Arabi’nin görüşleriyle ile mukayese edildiği bölüm. Kitabın son iki bölümündeyse onun epistemolojik görüşleri ve aşk felsefesi ele alınmış.

Bu büyük aşığın Kürtçe şiirleri yüzlerce yıldır zaten Güneydoğu bölgemizde bilinmekte ve sevilmekteydi. Şimdi sıra Batı bölgelerimizde de tanınmasını sağlamakta. Çünkü ülkemizde bir hakikatli bir barış sağlanacaksa, Mela sembolü üzerinde ittifak etmek bu barışın temel şartlarından biri olacaktır.

M. Nesim Doğru
Melaye Cızîrî Felsefî ve Tasavvufî Görüşleri
2012, Nûbihar, 264 s.


Konu Başlığı: Ynt: Cızîrî’nin Aşk Şarabı
Gönderen: Kader 7/C üzerinde 11 Ocak 2014, 16:04:30
şems hakkında bu kadar geniş bir bilgi sunulduğu için teşekkür ederim.

Okurken mevlananın türbesi ve konyayı görmüş biri olarak oralar tekrar gözümde canlandı:)


Konu Başlığı: Ynt: Cızîrî’nin Aşk Şarabı
Gönderen: Yağmur Gmş üzerinde 20 Nisan 2016, 15:13:38
Bismillah...
Bir insanın en gerçek aşkı Rabbine ve Efendisine olan aşkıdır. Rabbim herkese gerçek aşklar ve sevgiler nasip etsin inşallah...