> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Kitap > Bulmak için labirent kütüphane
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bulmak için labirent kütüphane  (Okunma Sayısı 820 defa)
22 Mayıs 2012, 11:49:50
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 22 Mayıs 2012, 11:49:50 »



BULMAK İÇİN LABİRENT KÜTÜPHANE

Said YAVUZ • 46. Sayı / KİTAP


Mustafa Kutlu, “Mavi Kuş” isimli uzun hikâyesinde bibliyoman hastalığına yakalanan doktor karakterinin ağzından kitap hastalarını şöyle çeşitlendirir: “Kitapçalarlar vardır. Bunlar normal yollardan kitap sahibi olmak istemez. İlla ki çalacak, ancak o zaman tatmin olur... Kitap delileri vardır mesela. Bunlarda kitap toplama arzusu dur durak bilmez. Kitabı okumak için almazlar, seyretmek, üzerinde yatıp uyumak, okşamak için edinirler. Bazıları da kitapgizlerdir. Kitabı kilit altında tutar, kimseye göstermez, kıskanırlar. Kitap düşmanları vardır; kitaptan tiksinir, nefret eder, elini bile süremez. Sonra kitap yakanlar, kitap yırtanlar, kitapperestler”.

Bunlar içinde en sağlıklı hastalık bibliyoman olsa gerek. Bunlar, iflah olmaz okuma tutkunları, onu biriktirmekten de adeta kendisine mâl edercesine okumaktan da nihaî haz alan insanlardır.

Yaz tatilinde çalıştığı kitapçı dükkânının kapısını elli yaşlarında dünyaca ünlü bir yazar çalıncaya kadar, Alberto Manguel de kitapların gizemli dünyasına kapı aralamaya teşne bir delikanlıydı. Yukarıda sayılan hastalıkların insana musallat olacağı mikrobik bir bulaşıcılığa hazır bir ortam böylece oluşmuştu. Kapıda görünen fakat kapıyı çok iyi seçemeyen bu adam, Jorge Luis Borges’ten başkası değildi. Kör olmanın da eşiğindeydi, bu yüzden kitaba bu yaşta böylesi bir hürmeti çok görmeyen Manguel’in kitapları ona okuması için biçilmiş kaftandı. Delikanlı bibliyoman, nice zaman sonra dört yıl aralıklarla süren bu serüveni “Borges’in Evinde” eseriyle yâd edecektir. 

Edebiyat Tarihi’ndeki hayâlî yerleri içeren “Hayâlî Yerler Sözlüğü”, “Okumanın Tarihi” ve “Okuma Günlüğü”yle tanıdığımız Manguel, şimdi de kütüphanelerin gizemli evrenine yaptığı yolculukla bir kez daha orijinal bir buluşa imza atıyor. Loire’daki evinde bulunan 30 bin kitaplık kütüphanesiyle başlattığı eserinde, kütüphaneye dair hayâlini kurmaya ya da düşünmeye tenezzül etmediğimiz incelikleri, detayları görüyor, gösteriyor. Kitabını mit, düzen, mekân, güç, gölge, şekil, rastlantı, işlik, zihin, ada, sağ kalma, unutuş, düş gücü, kimlik ve yuva olarak kütüphane bölümlerine ayrılan yazar, birçok yazarın okumaya ve kütüphaneye bakışını kendi bakışlarıyla test ediyor. Örneğin gün boyu yazan ve geceleri aklına gelen bir parçayı diğeriyle ilişkilendirmek için sürekli okuyan yazar için kütüphane, gece açılmış bir yar kucağı gibidir. Lakin Montaigne, “gündüz çalışmak; gece dinlenmek” düşüncesine tamı tamına bağlıdır ve kule olarak inşâ ettirdiği kütüphanesine geceleri adımını bile atmaz.

“Geceleyin Kütüphane”yi okuyunca ilk kez üniversite yıllarında gittiğim Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde yaşadığım, daha sonra İSAM’da beni karşılayan o çıplaklık duygusu, nereye gideceğini bilemeyen acemi bir yolcu telaşını yeniden hatırladım. Evet, “çoğu aşklar gibi kütüphanelere duyulan aşkın da öğrenilmesi gerekir”di. “Kitaplarla dolu bir odaya ilk kez adım atan hiç kimse, içgüdüsel olarak nasıl davranacağını, ne bekleneceğini, neyin vaat edildiğini, neye izin verildiğini bilemez”.

Kütüphaneyi kaybolmak için değil bulmak için hazırlanmış bir labirent şeklinde tarif eden Manguel, ikinci el kitaplara daha bir değer veriyor. Kitaplığına yeni gelen bu misafirleri olduğu gibi kabul ediyor. Daha önceki sahibinin bütün işaretlerini, karalamalarını, sayfalar arasında unutulan notları, otobüs biletlerini… Tahammül edemediği tek şey, cüzzam yaraları olarak nitelendirdiği fiyat etiketleri. Bunu icat edenler zamk cehenneminde cezalandırılacaktır.

Bazı romanlar için denir ya bu eser yazarın otobiyografisi gibidir, diye. İşte bu eser de Manguel’in bir öz yaşam öyküsüne dönüşmüş. Okuduğu ilk kitaplardaki izler, çizikler, notlar onu hep hayatının çeşitli anlarına iletir. Kapağını açtığı bir kitabın içinden çıkan bilet, ona Buenos Aires’teki tramvay gezintilerini, bir telefon numarası, uzun zamandır görmediği kendisine Ezra Paund’un Kantolar şiirlerinin bir kopyasını veren arkadaşını hatırlatır. İşte bu yönleriyle “Geceleyin Kütüphane” oldukça kişisel fakat tek tek her birimizin kitap ve okumayla ilgili anılarımıza bizi çağıran bir veçheyi de içinde barındıyor. Kitabı okudukça kendi kültürümüzün sığınağı kütüphanelerimizden hangilerine gidip gitmediğimiz, kitaba gerçekte ne kadar değer verip vermediğimiz sorularını soruyoruz kendimize. O yüzden bu kitabı sular seller gibi okumak çok kolay değil. Sayfanın sonuna gelip aslında ortalarında bir yerde kaldığınızı anlıyor ve düşüncelerden sıyrılıp kendinizi daha hızlı yürümeye ikna etmeye çabalıyorsunuz.

Kitapların kendi yazgıları olduğunu düşünen Manguel, kitabın kütüphanede düştüğü yeri de sorguluyor. “Eğer Tomas Martinez’in Santa Evita’sını Arjantin Tarihi bölümüne koyarsam, kitabın edebî değerini azımsamış olur muyum?” Bu soru küçük ve düzenli kütüphanesi olan her okur için çok anlamlı. Bir kitapçıda fıkıh bölümünde gördüğüm İsmail Kara’nın “Amel Defteri” kitabının yazgısı, bu soruyu sormayanların yazgısıyla nasıl da bütünleşmişti.

1258’de Moğol Ordusu’nun yağmasından kurtulan kitaplar yeni Moğollar’ca 2003 yılında yağma ettirilmiştir. Bağdat Kütüphanesi bizlerin olduğu kadar bütün bir insanlığın ortak kaybıdır. “Bir Unutuş Olarak Kütüphane”de kaybolan kitap adlarını da veren Manguel, bir yaramızı da kanatmış oluyor. “Geceleyin Kütüphane”, kitaba dair anlatıyı Batı için tamamlamış gibi görünüyor. Kitap bizde böyle bir eserin ortaya çıkması gerektiği izlenimini uyandıran bir eksikliği de taşıyor. Çünkü okuma adına yapılan alıntıların, izleklerin neredeyse tamamı Batılı…

Kitapla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ali Çolak ve Sevin Okyay bir konuda hemfikirler; kıskançlık ve kızgınlık… Onu okudukça ortaya çıkan bu duygulara ben bir yenisini ekleyeyim: Kendi kütüphanemi yazmak.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bulmak için labirent kütüphane
« Posted on: 27 Nisan 2024, 05:11:03 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bulmak için labirent kütüphane rüya tabiri,Bulmak için labirent kütüphane mekke canlı, Bulmak için labirent kütüphane kabe canlı yayın, Bulmak için labirent kütüphane Üç boyutlu kuran oku Bulmak için labirent kütüphane kuran ı kerim, Bulmak için labirent kütüphane peygamber kıssaları,Bulmak için labirent kütüphane ilitam ders soruları, Bulmak için labirent kütüphaneönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes