Konu Başlığı: Esved B. Yezid El Cureşînin zühdü ile ilgili haberler Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Haziran 2011, 15:54:17 Esved B. Yezıd El-Cureşî'nin Zühdü İle İlgili Haberler 2027. Ebû İshâk'in rivayetine göre, Esved b. Yezîd, Hac ve Umre kasdıyla seksen defa Mekke'ye gitmiştir. 2028. Rivayete göre Artır b. Meymûn ise hac ve umre için altmış defa Kâbeyi ziyaret etmiştir. 2029. Abdullah b. Bişr'in bildirdiğine göre Alkame b. Kays ve Esved b. Yezid beraber hac yolculuğuna çıkmışlar. Esved ibadete çok düşkün olduğu için insanlar dinlenirken o oruç tutar. Yüzünün sarardığını gören Alkame dizlerini döverek; "Bu cesedine neden azap ediyorsun, Allah'tan korkmuyor musun?" deyince, Esved: "Yâ Ebâ Şibil, dayanmak lâzım" diye karşılık vermiştir. 2030. Ali b. Müdrik ise, Alkanıe'nin oruçlu olan Esved b. Yezîd'e: "Bu cesedine neden azap ediyorsun?" sorusuna, Esved'in "Onun rahatını düşündüğüm için" diye cevap verdiğini nakleder. 2031. Abdurrahnıan b. Serdan Ebû Kays el-Evdî aynı haberi şöyle rivayet eder; "Esved b. Yezîd çeşitli ibadet ve oruçlarla kendisini yıpratır. Alkame ona: 'Bu cesedine neden azab ediyorsun?' der. O da: 'Bu iş çok ciddîdir' diye karşılık verir." 2032. Ebû İshâk'm haber verdiğine göre Hz. Âişe (r.anhâ): "Irak'ta Esved b. Yezîd'den daha iyi bir insan yoktur" demiştir. 2033. Abdullah b. İdrîs'in naklettiğine göre Mâlik b. Miğvel'e bir namaz esnasında tekbir getireceği zaman: "Daha kılacak kaç rekâtın var?" diye sorulur. O da: "Yansı kaldı; o da iki yüz elli rekattır" der. 2034. Abdülkerim el-Eyâmî der ki: "Bir defa [Mâlik b. Miğ-vel] el-Henıedânfye vardık. Alnında, dizlerinde ve ellerinde secdenin izlerini gördük. Biraz bizimle oturdu, tekrar namaz kılmaya döndü." 2035. Ebû'l-Ahvas der ki, "Fustât [Kâhire'nin eski ismi]'a giden birisi gece [oraya yerleşen sahabenin] arı uğultusu gibi [ibâdet ederken] seslerini işitirlerdi. Ne oluyor şimdi de, onlar böyle Allah'tan korkuyorlardı da şimdiki insanlar kendilerinden emin duruyorlar." 2036. Mâlik, Talhâ'nm: "Her insan için bir günün zorluğu vardır" dediğini, bunun üzerine kölelerinden birinin ona: "Eğer böyle devam edersen gözlerini kaybedeceksin ve seni yadeyecek birini arar hâle geleceksin" dediğini nakleder. 2037. Salim, Mesrûk'un şöyle dediğini haber verir: "Kişinin kalbi Allah'ı zikrettiği müddetçe çarşıda bile olsa namazda sayılır." 2038. Ebû İshâk, Mesrûk'un hac esnasında secde hâlinde uykusunu giderdiğini rivayet eder.[5] 2039. Saîd b. Cübeyr, Mesrûk'un şu sözünü nakleder: "Allah'a secde etmekten başka dünyadan bir şeye üzülmem."[6] 2040. Saîd b. Cübeyr kendisi ile karşılaşan Mesrûk'un şöyle dediğini nakleder: "Ey Saîd, yüzümüzü şu toprağa sürmekten, secdeden başka bir şeye rağbet etmeyelim." 2041. Abdullah b. Murre, Mesrûk'un şöyle dediğini haber verir: "Kişiye ilim olarak Allah'tan korkmak yeter, cehalet olarak da ilmi ile övünmesi yeter." 2042. Süleyman, (el-A'meş) Mesrûk'un, "Bir adam attığı her adımda ya bir sevap alır, ya da bir günah" dediğini nakleder. 2043. Müslim'in rivayetine göre Mesrûk'a şiirden bir beyit sorulmuş. O da: "Amel defterimde şiir olmasını istemiyorum" demiştir. 2044. Abdullah b. Murre, Mesrûk'un şöyle dediğini nakleder: "Hizmetçi para yok, ekmek yok dese de rızkımın geleceğine güvenim tamdır." 2045. Müslim, Mesrûk'un, 'Her kim Allah'tan korkarsa ona bir çıkış yolu gösterir'[7] âyetini tefsir ederken: "Çıkış yolu verenin de alanın da Allah olduğunu bilmesidir" dediğini nakleder. 'Her kim Allah'a tevekkül ederse ona kâfidir'[8] âyetinde ise şöyle der: "Bu kendisine tevekkül eden herkese yetişeceği anlamına gelmez. Kişi tevekkül eder Allah da onun günahlarına keffaret kılar ya da ecrini arttırır." Âyetin, 'Şüphesiz Allah emrini yerine getirendir[9] kısmında ise: "Hem tevekkül eden, hem de etmeyenlerle ilgili olarak O, emrini infaz eder" der; yine aynı âyetin son bölümü olan 'Her şey için bir ölçü koymuştur'[10] kısmına da: "Her şey için bir ecel biçmiştir" diye tefsir etmiştir. 2046. Müslim, Mesrûk'un şöyle dediğini rivayet eder: "Kişi için ne kadar ilim meclisleri olursa olsun günahlarım hatırlamak ve istiğfar etmek için kendisine yalnız kalacak bir zaman ayırmalıdır." 2047. İbrahim b. Muhammed der ki: "Mesrûk her Cuma katırına biner; beni de arkasına alır ve Cize mevkiinde bir çöplüğe giderdi. Katırını çöplüğün üzerinde durdurur ve İşte dünya altımız-dadır' derdi." 2048. Haffâf b. Ebû Seria, Mesrûk'un şöyle dediğini nakleder: "Dünyada en çok gıbta edilecek şey kabirde istirahata çekilmiş ve azaptan emin olan mümindir." 2049. Enes b. Şîrîn, Mesrûk'un hanımının: "Mesrûk namaz kılardı, ayakları şişerdi; ben oturur hâline ağlardım" dediğini nakleder.[11] 2050. eş-Şa'bî, Mesrûk'un: "Biriniz kırk yaşma geldiği zaman Allah'a karşı tedbirini alsın" dediğini nakleder. 2051. Süfyân'm naklettiğine göre bir adam Mesrûk'a: "Ben seni Allah için seviyorum" der. Mesrûk da ona: "Sen Allah'ı sevdiğin için, Allah'ı seveni de seviyorsun" der. 2052. Ebû Vâil der ki: "Mesrûk bir su yatağına emir olarak gönderilmişti. Ben de beraberdim. Ondan daha iffetli iyi birisini görmedim. Kendi ihtiyacı olan suyu Dicle'den alırdı." 2053. eş-Şa'bfnin bildirdiğine göre Mesrûk, bir su yatağına memur olarak gönderilir. Mesrûk, Kûfe'den çıkınca Küfe ehlinin kurrâsı da onu desteklemek için beraber çıkarlardı. Aralarında at üstünde bir de genç vardı. İnsanlar döner, Mesrûk sadece bazı arkadaşlarıyla kalır. Genç adam kendisine yaklaşarak şöyle der: "Sen Küfe ehli kurrâlarmm başısın. 'En efdali kim?' diye sorulsa, 'Mesrûk' derler. 'En âlimi kim?' denilse, 'Mesrûk' derler. 'En fakihi kim?' diye sorsalar yine 'Mesrûk' diye cevap verirler." Mesrûk ona: "Bulunduğum görevde bana yardım eder misin?" der. Genç: "Ben aldığım göreve razı değilim ki, nasıl sana yardım edeyim?" der. Genç çekip gidince Mesrûk: "Şu gencin bana yaptığı nasihati hiç kimse yapmadı" der. Sufyân der ki: "Mesrûk bu görevinden dönünce Ebû Vâil kendisine geldi. Mesrûk ona şöyle dedi: 'Beni cehneneme sokacak bunun gibi bir görev almamıştım. Hiçbir müslümana ve zımmîye zulmetmedim amma Resûlullah'm (sav), Ebû Bekr'in ve Ömer'in sünnetinde olmayan bu işi neden yaptım, bilemiyorum.' Ebû Vâil: 'Öyleyse seni bu göreve sevkeden kimdi?' diye sorar. O da: 'Kâdi Şureyh, İbn Ziyâd (Küfe valisi) ve şeytan' diye cevap verir." 2054. Haris b. Umeyr, Mesrûk'un şöyle dediğim rivayet eder: "Belâ ehli [yâni musibetlere sabreden zâhidler ilâhi rızaya kavuşmak içinj kıyamet günü ciltlerinin makasla kesilmesini arzu ederler." 2055. Talha, Mesrûk'un bu konuda şöyle dediğini haber verir: "Belâ ehli [musibetlere sabreden zâhidler] kıyamet günü dünyadaki belâlara karşı mükafaat alacaklarım bildikleri için, dünyada derilerinin makasla kesilmesini dahi arzu ederler." 2056. Amr b. Meynıûn der ki: "Mescidler, Allah'ın evleridir. Ev sahibi ziyaret edenlere ikram eder." 2057. İbrahim'in rivayetine göre, Meymûn b. Ebû Şebîb sahte bir para gördüğü zaman onu kırar ve "Seninle bir müslüman aldanmasın" derdi. 2058. Hasan b. Hasan, Meymûn b. Ebû Şebîb'in şöyle dediğini nakleder: "Haccâc-ı [Zâlim] zamanında bir gün Cumaya gitmek için hazırlandım. Sonra kendi kendime: 'Niye gidip bunun arkasında namaz kılayım ki?' dedim. Bir gideyim, bir gitmiyeyim dedim ve tereddüt ettim. Sonra gitmeye karar verdim. Evin köşesinden şöyle bir ses işittim: 'Ey iman edenler, Cuma günü namaz için çağrıldığınızda Allah'ın zikrine koşun'[12] Bir defasında da bir kitap yazmaya başladım. Güzel yazıp süslesem yalan söylemiş olurum. Süslemesem kitabım kötü olacak diye düşündüm ve yazıp yazmamakta tereddüt ettim. Terketmeye karar verdim. Evin bir köşesinde şöyle bir ses işittim: Allah iman edenleri dünya hayatında ve âhirette sabit sözle sağlam yolda yürütür...[13] " 2059. Alkame der ki: "Bir savaşa çıktık; yanımızda, Mesrûk, Amr b. Utbe ve Ma'dad da vardı. Seydan suyu mevkiine geldiğimizde emirimiz olan Utbe'nin oğlu Amr: 'Eğer bu suyun başında konaklarsak ola ki birileri gelir, bize zulmeder. Öyleyse şu ağacın dibinde biraz dinlenelim ve yemeğimizi de yiyip gidelim' dedi. Biz de öyle yaptık. Savaşacağımız yere varınca, Amr b. Utbe beyaz bir cübbe çıkarıp giydi ve (Kan bu cübbenin üzerine akarsa daha güzel olur' dedi. Sonra bir isabet aldı ve elini koyup gösterdiği yerden kan aktığını gördüm. Sonra da Öldü. Akşam oldu soğuk bir geceydi Ma'dad'a kaftanımı verdim, ona sarıldı." İbnu'd-Devrekî der ki: "O da bir yara aldı, ancak küçüktü. Kendisi: 'Yaram küçüktür, fakat Allah bereketlendirir' dedi. Sonra o da öldü. Alkame bu kaftanı giyer ve 'Ma'dad'in kanını görürüm de sevgim artar' dedi." 2060. A'meş'in bildirdiğine göre: "Alkame b. Kays, Amr b. Utbe ve Ma'dad, Belencer'e [Ermenistanda bir yer] gittiler. Amr b. Utbe dörtbin dirheme bir at satın alır. Kendisine: 'Çok pahalı almışsın' diyenlere şöyle der: 'Benim için her adımı iki dirhem eder.' [Zira Allah yolunda kullanacağım]" 2061. Abdullah b. Rebî'a'dan rivayet edildiğine göre bir gün Utbe b. Ferkad, Abdullah b. Rebî'a'ya: "Ey Abdullah, kardeşinin oğluna görevinde yardım etmez misin ki o da bana görevimde yardım etsin" demiş. Abdullah da: "Ey Amr, babana itaat et" diyerek yanlarında oturmakta olan Ma'dad'a bakmış ve 'Onlara itaat etme. Secde et ve yaklaş [14] âyetini okumuş [A'meş (bunu okuyunca) secüe etmemiştir.] Amr: "Babacığım ben bir hürüm ve kendi hürriyetim için çalışırım" demiş. Utbe bundan dolayı ağlamış ve "Yavrucuğum ben seni Allah için seviyorum ve bir baba evladını nasıl severse öyle seviyorum" demiş. Amr ise: "Babacığını, bana verdiğin yetmiş bini (dînâr-dirhem) istiyorsan işte şurada, al; istemiyorsan bırak beni, onu tasadduk edeyim" demiş ve bir dirhem dahi bırakmadan sadaka olarak dağıtmıştır. 2062. Rivayet edildiğine göre Utbe b. Ferkad, oğlu Amr'a evlenmesini teklif eder. O da reddeder. Bunun üzerine Utbe oğlunu Hz. Osman'a şikâyet eder. Hz. Osman kendisini çağırır ve "Seni evlenmekten alıkoyan nedir? Oysa hem Resûlullah (sav) hem Ebû Bekir hem de Ömer evlenmişlerdi. Amr ise şöyle cevap verir: "Kim Resûlullah'ın (sav), Ebû Bekir'in ve Ömer'in yaptığını yapabilir?" Bunun üzerine Hz. Osman: "Öyleyse git, ister evlen, ister evlenme" der. 2063. Isâ b. Ömer'in bildirdiğine göre Amr b. Utbe bir gece atına binerek kabristana varır ve "Ey kabir ehli, sayfalar dürüldü ameller kaldırıldı" der ve ağlamaya başlar. Daha sonra sabaha kadar bekler ve sabah namazında hazır bulunur. 2064. Ali b. Salih'in bildirdiğine göre Amr b. Utbe, arkadaşlarının bineklerini otlarken bir bulut onu gölgeliyordu. 2065. Yine aynı rivayete göre, Amr b. Utbe namaz kılarken yırtıcı hayvanlar onu korumuştur. 2066. Amr b. Utbe'nin azadlı kölesi der ki: "Bir gün sıcak bir saatte uyandık. Amr b. Utbe'yi aradık. Onu bir dağda secde halinde gördük. Bir bulut da onu gölgeliyordu. Beraber gazvelere çıkardık. Çok namaz kıldığı için onu bekleyemezdik. Bir gece o namaz kılarken aslan sesi işittik. Hepimiz kaçtık; o namazı terketmedi. Ona: "Aslandan korkmuyor musun?" dediğimizde: "Ben Allah'tan başkasından korkmaktan haya ederim" dedi. 2067. el-A'meş, Amr b. Utbe'nin şöyle dediğini nakleder: "Allah'tan üç şey istedim, ikisini verdi; üçüncüsünü de vereceğini ümid ediyorum. Dünyada zahid olmayı, gelip geçen hiçbirşeye al-dırmamayı istedim. Namaz için bana kuvvet vermesini istedim, verdi. Bir de şehid olmayı istedim onu da vereceğini ümid ediyorum." 2068. Alkame, Muhammed'in yine Amr hakkında şöyle dediğini rivayet eder: "Amr b. Utbe kimseye benzemezdi. Bir gece çadırda namaz kılıyordu. Arkadaşı da dışarda kılıyordu. Derken bir aslan gelir, arkadaşının önünden geçerek çadıra girer ve Amr'm ayağına dokunur. Secde etmek istediği zaman secde yerine çöme-lir. Amr üzerine secde eder. Sabah olunca arkadaşı gelip kendisine aslanın gelişinden sözeder ve ona ayağındaki izini gösterir." 2069. Hût b. Râfi'nin bildirdiğine göre Amr b. Utbe arkadaşlarına hizmet etmeyi şart koşardı. Sıcak bir günde hayvan yayarken bazı arkadaşları yanma giderler ve bir bulut tarafından gölgelendiğini görürler. "Müjde ey Amr" dediklerinde de başkalarına söylememelerini ister. 2070. Oğlu Muhammed'in nakline göre Amr b. Utbe'nin anne ve babası onu evlendirmek ister. O da reddeder. Bunun üzerine Hz. Osman'dan yardım isterler. Hz. Osman: "Sen neden evlenmiyorsun? Oysa Resûlullah (sav), Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer de evlenmişlerdi. Ben de evlendim" deyince: "Fakat ben kim? Sizin yaptıklarınızı yapmak kim?" cevabım alır. Hz. Osman: "Subhânallâh" der ve kötü bir şey görmüşçesine yüzünü kapatır. Kendisini daha fazla sıkıştırınca kabul eder ve Cerîr'in kızı Aliyye ile nişanlarlar. Amr: "Ben bu kadınla konuşmadan evlenmem" der ve kabul ederler. Cerîr'in kızını getirirler ve ona: "Benim kadına ihtiyacım yoktur, fakat annem babam ısrar edince evlenmek istedim. Eğer razı olursan yemen, içmen ve giyinmen bizden olacaktır, o kadar" der. Kız da razı olur ve evlenirler. Evlendikleri gece Amr, namaza durur, hanımı da arkasında tâbi olur. Sabaha kadar sürer ve her ikisi de oruç tutar. Çok geçmeden ebeveyni: "Biz seni bize torunlar yapasm diye evlendirdik. Fakat bunun çocuğu olmuyor öyleyse onu boşa" derler. Daha sonra ikinci bir hanım isterler. Onu da görüp aynı şeyleri söyler. Bir müddet sonra birgün bir yere yaslanmış dinlenirken, ailesinden bir kadın hanımına: "Senin çocuğun neden olmuyor? Yaşlandın mı yoksa?" der. Hanımı da: "Kocasız hiç çocuk olur mu?" cevabını verir. Bunu duyan Amr onu boşar. Bunun üzerine anne ve babası da onu kendi haline bırakır. 2071. es-Süddî, Amr b Utbe'nin amcasının oğlundan şunu nakleder: "Beraber güzel bir otlağa varmıştık. Amr b Utbe: 'Bu ne güzel otlakmış, keşke şimdi birisi Allah için savaşa çağırsa, ben de hemen atıma binip katılsam ve şehid olsam da sonra da buraya getirilip demedilsem' dedi. Daha o öyle derken birisi işgal edilen bir köy için savaşa çağırdı ve ilk hareket eden de Amr b Utbe oldu. Babası Utbe bu haberi alınca kendisine haber gönderdi. Fakat yetişemedi ve şehid oldu. Mızrağı ile işaret ettiği o yere de getirilip gömüldü. Babası Utbe insanlarla beraber başında duruyordu." Süddî'den başka ravilerin anlattıklarına göre önce küçük bir yara almış, "Ola ki Allah bu küçük yarayı benim için mübarek kılar. Beni o gömülmek istediğim yere yürüyerek götürün. Eğer yaşarsam kaldırır, götürürsünüz" der. Fakat o yere geldiğinde vefat eder. Allah ona rahmet etsin. 2072. Halef b. A'yün'ün rivayet ettiğine göre Bekr b Vâil heyeti Resûlullah'a geldiğinde Resûlullah (sav) onlara; Kûsş b.Sâ'ıde el-Kıyadî ne yapıyor ?" diye sordu.[15] Onlar da: "Öldü, yâ Re-sûlullah" deyince Resûlullah: 'Ben onu Ukaz panayırında kırmızı bir deve üzerinde: 'Ey insanlar, toplanın ve söyleyiceklerimi dinleyip belleyin; her yaşayan ölür, her ölen geçip gider. Her gelen gelir, geçer. Geldiği yer de konulmuş bir beşik, bir tavan akmayan yıldızlardan bitip tükenmeyen denizlerden ibarettir. Bilin ki gökten haberler vardır. Yeryüzünde de ibretler vardır. Yemin ederim Allah'ın razı olduğu ve sizin bugünkü dininizin aksine bir din vardır, dediğini görüyor gibiyim. Sonra bir şiir okudu deyince orada bulunanlardan birisi: "Yâ Resûlullah, eğer izin verirseniz okuduğu şiiri de ben söyliyeyinı" der ve Resûlullah izin verir. Daha önce geçen asırlarda bizim için ibretler vardır Görüyoruz ki, Ölüme gidenler var, fakat oradan dönenler yok Görüyoruz ki, büyük küçük herkes ölüme koşuyor Ne gidenlerden kimse dönüyor, ne de kalanlardan kimse kalıyor Anladım ki, şüphesiz insanların gittiği yere ben de gideceğim. 2073. Abdullah, Mucâhid'in 'Onların simaları yüzlerinde secde izinden bellidir...[16] âyetini tefsir ederken: "Yani kıyamet günü dünyada çok secde ettiklerinden yüzleri beyaz olacaktır" dediğini nakleder. 2074. Süfyân b Uyeyne'nin haberine göre Zer b. Amr b. Zer öldüğünde Amr b. Zer şöyle demiştir: "Ey Zer! Sana olan hüznümüz arttı. Ne dediğini ve sana ne denildiğini keşke bilsek. Alla-hım, bizim Zer üzerinde hakkımız varsa helal olsun. Taksiratını da affet" Sonra Amr, 'Din gününün sahibidir' âyetini okur ve "Sâdıkların kalplerine kimsenin sahip olamayacağı o günün vay haline" der. 2075. Abdullah b. Mübarek, Osman b. Ebî Dehreş'in her sabah üzüntü ile kalktığını ve "İnsanlarla beraber (ölüme doğru) gidiyorum. Başıma ne gelecek bilemiyorum" dediğini nakleder. Ayrıca şöyle dediğini de bildirir: "Ben her namazımda taksiratımdan dolayı Allah'tan istiğfar diliyorum." 2076. Muhammeci b. Bişr el-Abdî'nin bildirdiğine göre Müslim b. Ca'fer şöyle demiştir: "Dünyaya karşı oruçlu ol, iftarın ölüm olsun ve dünyada sabırla yarasını tedavi eden hasta gibi ol...." 2077. Nadr b. İsmail der ki: "Bir Ramazan gecesinde Amr b. Zerr'in meclisindeydik. Ölümden ve ölüm esnasında hazır bulunacak azap ve rahmet meleklerinden bahsediyordu. Derken bir genç bir çığlık attı ve yere düştü. Biraz sonra da vefat etti." 2078. Rivayete göre birgün oğlu, Amr b. Zerr'e: "Neden herkes konuşuyor da kimse ağlamıyor? Fakat sen konuşunca surdan burdan ağlama sesleri işitiliyor" diye sorar. O da şöyle cevap verir: "Yavrum, ücretle tutulan ağıtçının ağlaması ile çocuğunu kaybedenin ağlaması bir değildir." 2079. Ebû Hayyân et-Teymî, İbrahim et-Teymî'nin şöyle dediğini nakleder: "Hep sözlerimi amellerime vurup ölçtüğümde yalancı olmaktan korkarım." 2080. Muğîre, İbrahim et-Teymî'nin evinde zikrettiğim Ebû Vâil'in de kuş gibi çırpındığını nakleder. 2081. Ebû Mis'ar, İbrahim et-Teymî'nin şöyle dediğini haber verir: "Her beldeyi ehlinden bazıları serlere karşı müdafaa eder. Ebû Vâil'in onlardan olduğunu ümid ediyorum." 2082. Ebû Ca'fer'in haberine göre Ebû Vâil şöyle demiştir: "Yüzbin oğlum olacağına Allah yolunda cihad eden bir tek oğlumun olmasını tercih ederim," 2083. Asım'ın haber verdiğine göre Ebû Vâil'in hurma kamışından bir kulübesi vardı. Kendisi ve atı orada barmırdı. Cihada çıkacağı zaman yıkar, tasadduk ederdi. Geri dönünce de yeniden inşa ederdi. 2084. Mansûr, Ebû Vâil'in, 'Allah'a (varmak için) vesile arayınız'[17] âyetinde: "Allah'a yakınlaştıracak şeyler amellerdir" dediğini haber verir. 2085. el-A'meş, bir dostun kendisine: "Eğer Allah'a itaat edersek bize isyan edilmez" dediğim haber verir. 2086. Asım, Ebû Vâil'in yatsı namazından sonra alnını yere koyup: "Allahım, eğer beni affedeceksen kereminle affet, eğer azab edeceksen zâlimlere verdiğin azapla azabetme" dediğini rivayet eder. 2087. Ma'rûf b. Vasıl, İbrahim et-Teymî'yi kıssa anlatırken Ebû Vâil'in de dinleyip ağladığını haber verir. 2088. Âsım'ın naklettiğine göre birisi Ebû Vâil'e: "Bazıları Allah mü'minleri de ateşe atacak diyorlar ne dersin?" diye sorar. O da şöyle der: "Andolsun ki cehennem için yapılan mahşer toplantısında müminler olmayacak." 2089. Ebû'l-Bahterfnin haber verdiğine göre, birgün bir adam Abdullah b Mes'ûd'a gelerek: "Bazıları akşam namazından sonra mescidde halka kurup oturuyorlar; birisi de onlara komut vererek: 'Tekbir getirin', Teşbih getirin' ve 'Hamdedin' diyor. Onlar da bu komutlara uyarak, 'Allahu Ekber', 'Subhânallâh' ve 'Elhamdülillah' diyorlar" der. İbn Mes'ûd; "Gerçekten öyle mi yapıyorlar?" diye şaşkınlığını belirttikten sonra: "Bir daha yaparlarsa bana haber ver" der. Kendisine birgün haber verildi. Üzerinde bir kaftan olduğu halde gelip mescidde oturdu. Onların bu harekete başladıklarını görünce ayağa kalktı, sert bir şekilde şöyle der: "Ben Abdullah b. Mes'ûd'um. Allah'a andolsun ki, siz ya kötü bir bid'at peşindesiniz ya da Muhammedin (sav) ashabından ilmen daha yükseksiniz." Aralarında bulunan Ma'dad: "Allah'a andolsun ki, biz ne kötü bir bid'at peşindeyiz, ne de ashaptan âlim olduğumuzu iddia ediyoruz" der. Yine aralarında bulunan Amr b Utbe ise: "Ey Ebû Abdurrahman! Biz Allah'a istiğfar ediyoruz" deyince İbn Mes'ûd: "Ne haliniz varsa görün, Allah'a andolsun ki, eğer bir daha yaparsanız yapmakla emrolunmadığmız uzak bir şeyi yapmış olursunuz, eğer başkalarını da buna dahil ederseniz tamamen dalalete düşersiniz" der. 2090. Asım, Ebû Vâil'in cariyesi Bereke'ye şöyle dediğini nakleder: "Eğer oğlum Yahya, bu eve birşey getirirse alma fakat başka bir dostum getirirse al." Oğlu Yahya kilise sorumlusu olduğu için Ebû Vâil böyle demiştir. 2091. Aynı rivayete göre Ebû Vâil evinde namaz kıldığı zaman hıçkırarak ağlardı. Bütün dünya kendisine verilseydi başkası görürken bunu yapmazdı. 2092. el-A'meş bir dostunun şöyle dua ettiğini bildirir: "Alla-hım! Eğer bizi kötülerden yazmışsan, bu yazıyı silerek bizi saidler-den yaz. Eğer said olduğumuzu yazmışsan bu yazıyı sabit kıl. Zira kitabın anası yanındadır; dilediğini siler dilediğini sabit kılarsın." 2093. rivayet adildiğine göre, Suveyd b Şu'be adeta erimiş bir vaziyette hasta yatağında yatıyordu. Hanımı başı ucunda: "Ailem sana feda olsun, sana ne yedirelim, ne içirelim?" diye nida eder. O da gizli bir sesle şöyle cevap verir: "Hastalığım uzadı, Allah'ın onu eksiltmesini istemem." 2094. Yezîd b. Hayyân, Anbes b. Ukbe'nin secde ederken serçe kuşlarının cansız duvar zannederek üzerine konduklarım nakleder. 2095. Süfyân'ın bildirdiğine göre Haysem, öldüğü zaman kavminin fakirlerinin gömülü olduğu mezarlığa gömülmeyi, vasiyet etmiştir. 2096. Muhammed b Hâlid ed-Dabbî der ki: "Hayseme b. Ab-durrahman'ın nasıl Kur'ân okuduğunu bilmiyorduk. Hastalandığında hanımı başında oturup ağlamaya başladı. Hayseme ona: "Ne ağlıyorsun, ölüm nasıl olsa bir gün gelecektir" der. Hanımı; "Senden sonra bana bütün erkekler haramdır" deyince Hayseme şöyle der: "Bütün bunları istemiyorum. Benim korktuğum tek kişi vardır; o da fasık bir adam olan ve içki içen Muhammed b. Abdurrah-man'dır. Zira günde üç defa Kur'ân okunan bu evde içki içilmesini istemem." 2097. ibrahim et-Teymî babasından şöyle bahseder: Babası Yezîd b. Şureyk, Basra'da dörtbin dirheme bir arsa satın alıp üzerine bir ev yapar. Sonra da dörtbin dirhem kâr ile geri satar. İbrahim et-Teymî babasına: "Babacağım, keşke tekrar Basra'ya dönsek de orada yine böyle bir ev alıp satıp kâr etsen" der. Bunun üzerine babası: "Yavrum, neden öyle diyorsun? Allah'a andolsun ki, ben kâr ettiğim için fazla sevinmedim; bir daha da düşünmüyorum" der. 2098. Süfyân, Ebûl-Bahterî et-Tâî'nin şöyle dediğini nakleder: "Bir yerde öğrenci olmayı başkalarına öğretici olmaya tercih ederim." 2099. Nadr b. İsmail'in naklettiğine göre, Abdurrahman b. Esved günde yediyüz rekat namaz kılardı. Buna rağmen ailesinde en az amel eden olarak bilinirdi. Kendisi bir deri bir kemik kalmıştı. Esved ailesi cennet ehli diye adlandırılırdı. 2100. Haysenıe'nin rivayetine göre Haris b. Kays el-Cûfî şöyle demiştir: "Âhiret işi oldu mu, dur; dünya işi olduğu zaman, geç. Bir hayır yapmak istediğin zaman erteleme. Namaz kılarken şeytan gelir de: 'Sen riya olsun diye kılıyorsun?' derse namazı uzat. 2101. Asım'ın bildirdiğine göre Zer, Ebû Vâil'den daha büyüktür, birlikte oturduklarında Ebû Vâil onunla konuşamazdı. Birgün Ebû Vâil'i evinde yalnız başına secdede iken şöyle dediğini işittim: "Allahım, beni bağışla, beni affet, beni affedersen lutfunla affetmiş olursun, azabedersen zulmetmiş olmazsın." Sonra hıçkırarak ağlamaya başladı. Çocuğunu kaybeden insanlar gibi ağladı. Başkası görseydi böyle ağlamazdı. 2102. el-A'meş, Ebû Vâil'in şöyle dediğini nakleder: "Ev halkı garip olan başka ailelere sofralarında helal taze ekmek yapıp bulundurmalıdır." 2103. İbn İshâk rivayet eder, der ki: "Abdurrahman b. Esved, Medine'ye yanımıza geldi. Ayağı sakat birisiydi. Sabaha kadar tek ayağı üzerinde durarak namaz kıldı. Yatsı abdestiyle bize sabah namazım kıldırdı." 2104. Yine rivayete göre Abdurrahman b. Esved farz namazları camide kılar; sonra da evine girer, gün boyu namaz kılardı. 2105. Hasan b. Abdullah, Abdurrahman b. Esved'in oruçlu iken ayaklarını suya saldığım haber verir. 2106. Ebû Bekr b. Amir'in haberine göre Abdurrahman b. Esved: "Her kim bir gecede Bakara sûresini okursa cennette ona bir taç giydirilir" demiştir. 2107. Zubeyd der ki: "Abdurrahman b. Esved ile her karşılaştığımızda: 'Allah'la karşılaşmaya hazır olun' derdi. 2108. Muhârib b. Disâr, Abdurrahman b. Esved'in şöyle dediğini nakleder: "Her kim yatsı namazından sonra dört rekat kılarsa, Kadir gecesindeki dört. rekat gibi sayılır. Kendisine: 'Bunu kimden işittin?' dedim. 'Tabi, tam şöyle şöyle olursa, aksi takdirde sadece salih bir amelden sayılır' dedi." 2109. Hilâl b. Habbâb'm haber verdiğine göre, Abdurrahman b. Esved, Âdem b. Nâime'nin azadlısı Ukbe ve Saîd Ebû Hâşim Kûfe'den hac için çıktıklarından dönünceye kadar oruç tutarlardı. 2110. Hammâd b. Ebû Süleyman'ın anlattığına göre birisi Abdurrahman b. Esved'e bir mal teslim eder. Bir müddet sonra Haccac-ı Zâlim adamın malına el kor. Kendisine Abdurrahman b. Esved'in yanında da biraz malının olduğunu söylerler. Haccâc, Küfe valisine bir mektup yazarak Abdurrahman b. Esved'i makamına çağırır. Huzuruna girdiğinde: "Sen Abdurrahman b. Esved misin?" diye sorar. Abdurrahman: "Emir beni çağırttığına göre, ismimi de biliyor, sanıyordum" der. Haccâc: "Evet" dedikten sonra: "Falanın senin yanında nesi var?" diye sorar. O da: "İki kese parası var" der. Haccâc: "Başka bir şey yok mu?" diye sorar. O da: "Hayır" der. Haccâc der ki: "Gaybı ve hazırı bilen, Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a andolsun ki, falanın senin yanında bundan başka bir şeyi yok." Haccâc'ın yemin içtirmesi böyleydi. Abdurrahman: "Rabbime hamdederim ki ben emire yalan söylemedim, onun bende sadece iki kese parası var" der. Haccâc: "Bu kabul değil" der ve onu hapse atar. Hapishanenin başında Şam âbidlerinden birisi vardı. Âbid bakar ki, Abdurrahman namaz kıldığı zaman hep ayakta kılıyor; kılmadığı zamanlarda da Allah'ı zikrediyor, teşbih ediyor. Çok geçmeden Şamlı hastalanır ve kendi kendine der ki: "Ben Allah'a vardığımda ne derim? Bu sâlih adam hapiste belki de mazlumdur? Daha sonra Abdurrahman'ı çağırarak, "Haccâc'ı bilirsin, bana bir söz ver, seni serbest bırakacağım. Eğer iyileşirsem tekrar hapse döner ve bir kurtuluş gelinceye kadar beklersin. Şayet ölürsem zaten sen kendini kurtarmış olursun." Abdurrahman da bunu kabul eder ve bir kadın elbisesi giyerek iki kadın arasından çıkar. Yolda bir adam katırını getirerek kendisine: "Bin" der. Kadınlardan birisi cevaben: "Biz kadınız, bir ihtiyacımız için gelmiştik. Sağolun, siz binin" der. Adam yine kendisine işaret edince Abdurrahman meseleyi anlar ve katıra binerek evine gelir. Şamlı ölür fakat katırı kimin getirdiği bilinmez. 2111. Ebû'n-Nu'aym en-Nehaî, Abdurrahman b. Esved'in. "Ka'betullah'a bakmak ibadettir" dediğini, haber verir. [5] Ibnü'l-Mübârek, 347; Hilye, 2/95. [6] İbnü'l-Mübârek, 347, [7] Talak sûresi 65/2. [8] Talak sûresi 65/3. [9] Talak sûresi 65/3. [10] Talak sûresi 65/3. [11] Ibnü'l-Mübarek, Küâbu'z-zühd 31 32. [12] Cum'a sûresi 62/9. [13] İbrahim sûresi 14/27. [14] Alak sûresi 96/19 [15] Suyûtî el-Leâli'l-nıasnû'a fî ahâdisi'l-mevdû'a, 1/96. [16] Feth sûresi 48/29. [17] Mâide sûresi 5/35. Konu Başlığı: Ynt: Esved B. Yezid El Cureşînin zühdü ile ilgili haberler Gönderen: Mehmed. üzerinde 29 Mart 2022, 07:04:20 Esselamü aleyküm Rabbim bizleri de zühd sahibi kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Esved B. Yezid El Cureşînin zühdü ile ilgili haberler Gönderen: Sevgi. üzerinde 31 Mart 2022, 20:04:13 Aleyküm Selam. Rabb'im bizleri sevdiklerinin yolundan gidenlerden eylesin inşaAllah
|