> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Kitabüt Tevhid > Mevcudatın Hadis Olduğuna Delil
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mevcudatın Hadis Olduğuna Delil  (Okunma Sayısı 1042 defa)
10 Temmuz 2011, 19:21:53
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 10 Temmuz 2011, 19:21:53 »



Mevcudatın Hadis Olduğuna Delil


Allame Ebu Mansıır (r.h.) şöyle diyor: Mevcudatın hadis.oldu­ğuna delil, eşyaları bilmeye götüren yollar diye zikrettiğimiz, bakmak, haber ve bakmanın dışındaki duyu organlarının şehadet etmesidir. Ha­bere gelince : Allah'tan sabit olanıdır. Bu öyle bir delildir ki, beşer aynı delili, birisi için[44] getirmekten âciz olur. Hakikaten Allah-u Teâlâ, ken­disinin her şeyin yaratıcısı,[45] göklerin ve yerin Hâlık'ı,[46] göklerde ve yer-de-[47] bulunanların hepsinin mâliki ve sahibi olduğunu haber vermiştir. Biz, haber ile amel etmenin lâzım olduğunu açıklamıştık. Dirilerden hiç bir kimse yoktur ki kendisinin kıdem sıfatına sahip olduğunu iddia et­sin veyahut kendisinin kadim olduğuna delâlet eden bir mânâya işaret etmiş bulunsun. Bilâkis bu gibi hususlara tevessül ederse muhakkak ve zaruri olarak yalan söylediğini bilir. Küçük gördükleri şey ile kendisin­de hazır bulunan herkes böyledir. Kendisine yine başlangıcı hatırlatı­lır. Bunun içindir ki dirilerin hadis olduklarını söylemek lâzım gelir. Sonra da ölülerin, dirilerin idaresi altında bulunmalarını itiraf etmek gerekir. Onlar ise hadis olmaya daha lâyıktır. Tevfîk Allah'tandır.

His ile olan ilim ise; o şöyle izah edilir : Mevcudattan her bir var­lık .zarurî olarak ihata içinde olduğu için hissedilir. Her varlık, muh­taç olarak yaratılmıştır.[48] Kıdem ise müstağni olmanın şartıdır. Çünkü o, kadîm olması ile[49] başkasından müstağnidir. Zaruret, ihtiyaç ise kı­demi başkasına muhtaç kılar. Bununla da kendisinin hadis olduğu lâzım olur. Ve yine bilinmeyen her şeyin hâl ve durumu, o şey diri olduğu za­man ve ilim ve kuvvet gibi kemâl sıfatlarla mevsuf olmasına rağmen bulunduğu fesad halini ıslâh etmekten âciz olduğunu izhar eder. Ölü ise diri olanın, onun üzerindeki hükmü caridir. Böylece her ikisinden birinin diğeri ile bulunması sabit olur. Başkası için var olmayı meneder.

Yine gerçekten, her hissedilen kendilerinde hakları olarak bulunan uzaklaşma ve tenafür gibi zıd ve muhtelif tabiatlarla içtima etmekten hâli kalmaz. Böylece bunların başkaları ile içtima ettiği sabit olur. Bu da onun hadis olmasını gerektirir. Tevfîk Allah'tandır.

Ve yine âlem cüzlerden meydana gelmiştir. Ve cüzlerinin çoğunun yok iken var olduğu bilinir. Aynı zamanda çoğalması, gelişip büyümesi de bilinir, Cüzlerdeki bu hallerin kendilerinden meydana gelen külde de bulunması lâzımdır. Zira, sonsuz olan cüz'lerin, sonsuz olmayan cüz'lerle birlikte birarada bulunması mümkün değildir.

Ve yine gerçekten hissedilen varlıklardan her biri ya temizdir, ya pistir, küçüktür, büyüktür, güzeldir, çirkindir, ziyadır veya karanlıktır. Bunların hepsi değişme ve zeval bulmanın alâmet ve işaretleridir. De­ğişme ve zevalde ise fâni olma, yok olup helak olma vardır. Zira bili­niyor ki, gerçekten bir arada toplanma, o şeyi taklid eder ve kuvvet­lendirip büyütür. Bunun delili de yayılmadır. Bu parçalandığı vakitte kuvvetlenme, büyüme bulunmaz. Öyle ise bu hususun gerçekten fâni ol­manın alâmet ve işareti olduğu sabit olur. Fâni olma ihtimali bulunan şeyin kendi zatı ile var olması caiz değildir. Ve yine ihtida ihtimalinin olması lâzım gelir. «O gözlerden kaybolur, manen fâni olmaz. Çünkü âlem delillerle değil, görmekle bilinir. Bununla da kadîm olduğu iddia edilir» diyen kimsenin sözü doğru değildir. Bu husus izale edilmiştir. Çünkü biz bunun zayıf olduğunu beyan etmiştik. Onun hayatının fâni olması île zâtının fâni olması arasında hiç bir fark yoktur. Kuvvet ve kudret ancak Allah'ın lütfü, keremi iledir.

Mevcudatın hadis olmasının isbatı için bir yol da İstidlal ilmidir. Şöyle ki : Cisim, hareket veya sakin olmaktan halî kalmaz. Her ikisi­nin bir arada bulunması mümkün değildir. Çünkü böyle olsaydı bütün vakitlerinden hareketin yarısı ve sükûn'un yarısı zail olurdu. Her ya­rım sonuç bulur. Sükûn ile hareket kadîm olmakta içtima etmedikleri­ne göre her ikisinden birisinin hadis olması lâzım olurdu. Ezelde biri­sinin ihdas edici olmasının bâtıl olması, diğerinin de bâtıl olmasının lüzumunu icabettirir. Bu hususta da hadis olmak vardır ki cisim ondan hâli kalmaz.

Yine her cisim, devamlı sakin olmak veya hareketli olmak veyahut hem hareketli, hem sakin olmaktan hâli kalmaz. Her iki hâl üzere bu­lunmak mecburiyetindedir. Ve böylece o hâli ile başkasının menfaati için musahhar kılınmıştır. Hayat ile vasfolunmayan âlemin cevherlerinin vasfı böyle olunca onun, yani âlemin cevherlerinin hadis olması sabit olur. Zira o bizzat bulunduğu hâl üzere bulunmayıp fakat başkasının ih­tiyaçlarım gidermede kullanılan ve bunun için musahhar kılman bir var­lıktır.

Bu husus, cevherlerin aslında ve onların bulundukları hâl üzere ya­ratılmasında sabit olduğu vakit bu durumlardan faydalanıp söyliyebili-

riz ki, mahlûkat, menfaat ve ihtiyaçlardan dolayı yaratılmıştır. Bunun içindir ki onlar, hadis  olmaya lâyıktır. Tevfîk Allah'tandır.

Başka bir delil : Âlem, noksan olma, fazla olma, çirkin ve güzel olma, temiz ve pis olma, hareketli ve sakin olma, ayrılma ve içtima etme gibi bulunduğu haller üzerine kadîm olmaktan hali kalmaz. Bu sıfatla­rın hadis olmaları akıl ve hisle ispat edilmiştir. Çünkü iki zıd olanın bir arada içtima etmesi caiz değildir. Öyle ise birbiri ardınca gelmeleri sabit olmuştur ki bunda da hadis olma vardır. Hadis olanların hepsi yok iken sonradan var olma hükmünün altında bulunurlar. Bu sıfat­lardan hâli kalmıyan, bu sıfatlara sebkat etmeyen, yahut yaratılmaları bu sıfatlarla değil de başka bir asıldan olan veyahut kendisine sonra­dan arız olduğu için intikal eden varlıklar da böyledir. Bu söylenenler tahakkuk ettiğinde âlemin hadis olduğu sabit olur. Ve mevcudatın ha­dis olduğunu inkâr eden kimsenin sözü doğru olmaz.

Eğer varliklardaki sıfatlar bu zikredilen hükümlerin gayri olarak tezahür ederse o zaman bakılır. Eğer, evvelki tahakkuk etmiş ise ken­disini meydana getiren odur ki bu kuvvete biz barî yani yaratıcı olan Allah'tır diyoruz. Bizden başkaları da buna «heyûlâ» diyorlar. Eğer ken­disine intikal suretiyle meydana gelmişse ilki gider, bu ise ilkinin gayri olur. Bu gayri olan da evvel olmayan ile hadis olmuş yani meydana gel­miş olur. Evvelki de ikinciye intikal ettiğinde yok olan ile hadis olmuş olur. Oysaki bir şeyin bir şeyden olmaksızın meydana gelmesi mümkün olmaz. İçinde gizli olarak bulunup sonradan zahir olması gibi, yahut içinde yaratılır da sonra doğar ve çıkar. Veyahut evvelki telef olup yok olur, ikincisi bulunur. Birincisi çocuk gibi, ikincisine örnek de kaba ko­nulan herhangi bir şey gibidir. Kaba konulan şeyin kabın içinde bulu­nanın çok fazlası olması mümkün değildir. Bunun içindir ki insanın meniden, ağacın tohum tanesinden olduğunu söylemek caiz değildir. Zâtının hadis olduğunu icabettiren hususun bulunması ile beraber bilkuvve meydana çıkar, zahir olur, diyen kimsenin sözü de böyledir. Yani bâ­tıldır, caiz değildir. Çünkü kuvvet, kendisinden başkası için illettir. Zira o, bilkuvve değil, bilfiil bulunmuştur. Yahut meni, insan ve bunların benzerleri gibi evvelki telef olup yok olmuştur. Böylece evvelki helak olmuştur, hatta onun eseri bile kalmamıştır. İkinci de evvelkinden ken­disinde bir eser baki kalmaksızın meydana gelmiştir. Bu durumda ev­velki de, ikincisi de hadis olmuş olur.

Eğer biri çıkar da «Sizce mevcudatın, âhirette baki olmiyan bir şey­le baki olması caiz olduğu zaman, kendisine bir şey tekaddüm etmek­sizin kadîm olması niçin caiz olmaz?» derse, ona birkaç vecihle cevap verilir.

Birincisi : Aralarında tenakuz bulunduğu için ki bu da şöyle ifade edilir; Hadis olmanın, mânâsı, yok iken sonradan var olmak demektir. —Kim ki kendisine yokluk sebkat etmezse onda- kıdem sıfatı hakîkî[50] olarak bulunur. Yani, kendisinin kıdem sıfatı ile muttasıf olması va­ciptir—. Sonradan var olana kıdem sıfatı isnad etmek caiz olmaz. Çün­kü bu kıdem sıfatı, hadis olan ile zıd düşmektedir.[51] Bekanın mânâsı ise, kendisi ile başkası bulunsun veyahut bulunmasın zaman akımında devamlı olarak var olmaktan ibarettir. Bunun içindir ki kıdem ile beka birbirlerine benzemez.

İkinci olarak denir ki : Beka hususunda zikrettiğimiz söz, naklî delilden ibarettir. Bunu kabul etmekte ya bana teslim olursun, beyan et­tiğimiz ve bildiğimiz delillerden dolayı mevcudatın hadis olduğu vacip olur; veyahut da delilleri kabullenmede bana teslim olmazsın. Bu su­rette de kendisini red eden naklî delillerle ortaya atmış olduğu delil, iptal edilmiş olur. Yardım ancak Allah'tandır.

Yine mevcudatın hadis olduğuna dair şu delil öne sürülebilir : Ha­kikaten şey, ancak kendisine tekaddüm eden başkası ile var olur. Bu da bütün başkaların bulunması şartıdır. Böyle olunca bütün mevcuda­tın hadis olmayıp kadîm olması bâtıl olur. Beka'nm durumu böyle de­ğildir.  —Görülmüyor mu  ki—[52]   birisi  başkasına :    «Sen  başkasını  yeyinceye kadar bir şey yeme dediği vakitte kendisinde bu şart bulunan her başka böyledir.»'[53] O kimse devamlı olarak yeyici olmaz[54] (Yani sen bagka bir şey yeyinceye kadar bir şey yeme, dendiğinde, her yiye­cek olduğu şeyin başkasını yemesi gerekir ki, elindekini yiyebilsin).

Eğer başkasına «Her ne zaman bir lokma yersen başka lokma da ye» derse o, devamlı olarak yemekte kalır. Evvelki de bunun aynıdır. Buna göre hesaptaki katlama işi düşünülür. Hesapta kendisine başla­nılacak bir başlangıç bulunmadığında hesaptan bir şeyin bulunması el-betteki mümkün değildir. Başlangıç hâsıl olduğu vakitte kendisine ilâ­ve edilmek ve fazlalaşmak ve devamlı olarak ilâve ediKnce hesabın da devamlı olarak ziyadeleşmesi görülür. Güç ve kuvvet ancak Allah'tan­dır.

Her sayıda, hesabın başlangıçları zikredilir. Çünkü onunla bu duru­ma ulaşmıştır. Nihayeti zikredilmez. Bunun için başlangıçla sonuç ihti­lâf etmişlerdir....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mevcudatın Hadis Olduğuna Delil
« Posted on: 26 Nisan 2024, 04:22:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mevcudatın Hadis Olduğuna Delil rüya tabiri,Mevcudatın Hadis Olduğuna Delil mekke canlı, Mevcudatın Hadis Olduğuna Delil kabe canlı yayın, Mevcudatın Hadis Olduğuna Delil Üç boyutlu kuran oku Mevcudatın Hadis Olduğuna Delil kuran ı kerim, Mevcudatın Hadis Olduğuna Delil peygamber kıssaları,Mevcudatın Hadis Olduğuna Delil ilitam ders soruları, Mevcudatın Hadis Olduğuna Delilönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes