> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Kitabüt Tevhid > Âlemin Muhakkak Bir Mumisi Bulunduğuna Delil
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Âlemin Muhakkak Bir Mumisi Bulunduğuna Delil  (Okunma Sayısı 985 defa)
10 Temmuz 2011, 17:20:09
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 10 Temmuz 2011, 17:20:09 »



Âlemin Muhakkak Bir Mumis'i Bulunduğuna Delil


Ebu Mansur (r.h.) diyor ki : Âlem'in bir muhdisi olduğuna delil, âlemin hadis olduğunu isbat etmek için beyan, ettiğimiz delillerdir. Ger­çekten görünürde yani dünyada kendi kendine toplanması ve ayrılması vukubulan bir şey bulunmamaktadır. Bunun böyle olması yani, bizzat' kendisinin bir araya toplanma veya ayrı ayrı bulunmaya gücü, kuv­veti yetmemesi, bu hâlinin kendisinden başkası tarafından tedvir edil­diği sabit olur ki o tedvir eden de Cenab-ı Allah'dır. Tevfîk Allah'tan­dır.

ikinci delil olarak denir ki : Gerçekten âlem bizatihi var olmuş olsaydı kendisine vakitlerden daha lâyık'6 bir vakit bulunmazdı. Hal­lerden daha iyi bir halle, sıfatlardan daha lâyık bir sıfatla olmazdı. Âlem çeşitli vakitler ve türlü türlü hal ve sıfatlar üzere bulunduğu içindir ki kendi zatı ile bizzat var olmamıştır. Eğer kendi zatı ile var olmuş ol­saydı hallerden en iyisini, sıfatlardan en hayırlısını kendisi için mey--dana getirmesi gerekirdi ki bu da herşeyi kendisinin yaratmasının caiz olduğu hususunu intaç ederdi. Ve böylece kendisi ile bütün serler ve çirkin, kötü olanlar yok olurdu. Bu hususlar delâlet ediyor ki âlemin var olması kendisi ile değil, kendisinin başkası tarafından var olması­na delâlet eder ki o başkası da Allah'dır. Tevfîk Allah'tandır.

Ve yine gerçekten âlem iki nevidir : Diri olan âlem, ölü olan. âlem. Her diri, kendisinin başlangıcından habersizdir. Kendisi gibisini yarat­maktan, kuvvet ve kemâle erdiği vakitte kendisinden bozulan ve fesada uğrayan hususu onarmak ve ıslâh etmekten âcizdir. Öyleyse, kendisin­den başkası tarafından var edildiği sabit olmuş. olur. Ölü âlem ise, bu hususları kendisine isnad etmeğe daha lâyıktır. Yani diri olan âlemin yapamadığını ölüsü hiç yapamaz. Ve yine âlemin her biri mecburî ola­rak arazlardan biri ile vasıflanmaktan hâli kalmaz. Kendisine arazlar­dan bir sıfat bulunduğu vakitte görülür ki o sıfat ne kendi başına, biza­tihi durabilir ve ne de bulunmuş olduğu âlemden bir parçasız var ola­bilir. Böylece araz ile cevherden her birinin, diğerinin ihtiyacı altına girmiş olduğu sabit olur. öyle ise hem bizatihi var olması ve hem de kendisiyle var olup kaim olması için başkasına muhtaç olması bâtıl olur. Kuvvet ancak Allah'tandır.[69]

Yine tabiatında birbirinden uzaklaşma hâli bulunan iki zıd tabiatın kendisinde toplanmış olan her bir varlığın bizatihi bir araya toplanma­sı caiz olmaz. Bu sebeple kendisini bir araya toplıyan bir varlığın mu­hakkak bulunması sabit olur. Tevfîk Allah'tandır.

Gerçekten her varlık, kendisini besliyecek, kuvvetlendirecek ve ken­disine devamlı hayat verecek gıda maddelerine ve daha başkasına muh­taçtır. Kendi hayatını idame ettirecek şeyi bilmeye ulaşması veyahut onları nasıl elde edeceğini, nasıl meydana çıkaracağını bilebilmesi müm­kün ve muhtemel değildir. Bunun içindir ki âlemi teşkil eden varlıkla­rın beslenmesi, idame-i hayat etmesi kendileri ile değil, âlim ve hakîm olan Allah'ın takdiri iledir. Kurtuluş Allah'tandır. Bütün kötülüklerden koruyan da O'dur.

Yine eğer âlem kendi zatı ile olmuş olsaydı kendi zatı ile baki kal­mış ve bir had üzere bulunmuş olurdu. Âlem bu duruma sahip ve mâ­lik olmayınca onun bu hâli kendisinin başkası tarafından yaratıldığına delâlet eder.

Yine yaradılışında birbiriyle uyumsuzluk hali bulunan, yekdiğerine tabiatlarında zıddiyet bulunan varlıkların, kendiliğinden bir araya top­lanmaları mümkün değildir. Bunun için varlıkları bir araya toplayanın var olduğu sabit olur. Tevfîk Allah'tandır.

Ve yine; gıda maddeleri ve gıda maddelerinden başkaları ile bes­lenmek ve idame-i hayat etmek için her varlık, başkasına muhtaçtır. Aynı zamanda hayatını idame ettirecek hususları bilmekten veya onları meydana çıkarıp elde • etmekten âcizdir. Öyle ise kendisini durduran ve hayatını idame ettiren kendisi değil, âlim ve hakîm olan Allah okluğu isbat edilir. Kurtuluş ve her türlü kötülükten korunma Allah'tandır.

Eğer âlem kendi nefsiyle var olmuş olsaydı kendisi bizatihi baki kalmış olur ve bir sistem üzere bulunmuş olurdu. Bu hale mâlik ve ga­lip olmaması kendisinin başkası ile var olduğuna delâlet eder.   ,

Âlemin kendi nefsiyle bulunması, var olduktan sonra hâsıl olma­sından hâli kalmaz. Bu sebepledir ki, başkası tarafından Var olduğu için bizatihi kendi nefsi ile var olması mümkün değildir. Veyahut âlemin kendi nefsi ile var olması gayrından önce var olmasından hâli kalmaz. Kendisinden önce gayrı bulunan şey[70] nasıl olur da kendisini var eder? Oysa ki vücud bulmazdan önce var olmuş olsaydı, var olmaklığı zeha­bına varılırdı ve böylece yok olan bir fail olurdu ki bu da mümkün de­ğildir. Bu arzettiklerimize bina, yazı ve gemi işleri" şehadet eder. Çün­kü bunların ancak bir failin mevcudiyeti ile var olacağı düşünülebilir. Var olan bir fail olmadıkça bunların meydana gelmesi caiz ve mümkün değildir. İşte bizim mevzubahs ettiğinizi husus da tıpkı bunun gibidir. Tevfîk Allah'tan.

Ebu Mansur (r.h.) diyor ki : Bu hususun temel esası şudur : Âlem­den bir şey müşahade edilsin de kendisinde, bulunduğu hâle nasıl gel­diğini ve mahiyetini idrâk etmekten[71]  filozofları âciz bırakacak hususlardan olan parlak bir alâmet ve İşaret, hayranlık verecek bir hâl ve hikmet bulunmasın. Filozoflar her biri kendilerinde bulunan ilim ve ir­fanla âlemin künhünü idrâk etmekten âciz olduğunu bilir. îşte bu za­ruri hâl ve daha başkası kendisini icad eden ve yaratanın hikmetine delâlet etmektedir. Güç ve kuvvet ancak Allah'tandır.

Ve yine delil olarak denir ki : Eğer âlemin kendi tarafından bir defada var olması caiz olsaydı hepsinin bir defada yok olması caiz olur­du. Böyle olmadığı ve daima çeşitli hâl üzere bulunduğu bir gerçektir. Hatta kendi durumları, diri olup ölmek, ayrı olup bir araya toplanmak, küçük olup büyümek ve pis olup temiz olmak ve devamlı olarak başka­sı tarafından meydana gelen değişikliklere ancak başkası ile ulaşmak­tadır. Âlemin tümünün bu hâl üzere olması, kendisinden başkası ile ol­duğuma delâlet ettiği için, kendisinden başkası olmadan var olması ih­timal dahilinde bulunmazdı. Eğer bu zikrettiğimiz hallerin âlemde bu­lunması caiz olmuş oisaydi, elbisenin renklerinin boyasız olarak kendi­liğinden değişmesi veya geminin bulunmuş olduğu gibi kendiliğinden olması caiz olurdu. Bunların mümkün olmaması elbetteki bîr gerçektir. Çünkü bunu yapmaya kadir olan, inşa etmesini bilen kişinin bulunması lâzımdır. Evet bizim bahsettiğimiz konu da aynı böyledir.[72] Tevfîk Al­lah'tandır.

Ve yine âlemin kendiliğinden var olması mümkün değildir.[73]Çünkü bulunduğu hâl ve üzerinde câri olan kudret, bu durumuna delâlet eden bir ilimdir ve kendisi gibisinin âciz ve cahil olan ile vücud bulması müm­kün değildir. Nasıl olur da fâni olan bir yokluk ile olabilir? Tevfîk Al­lah'tandır.

Kendisinin hadis olmasından[74] başka bir şeye de delâlet etmekte­dir ki biz bunu açıklamış bulunuyoruz.

Allah'ı vasf ettiğim iz ve O'na isim verdiğimiz her şeyin bir nev'idir. Tevfik Allah'tandır.

Bununla beraber bizim düşüncemizin takdir etmiş olduğu benzer­lik, dilimizin söylediği ve böylece takdir ettiğimiz benzerlik değildir. Bila­kis bizim ifade ettiğimiz hususla iki zâtın ve iki fiilin, arasındaki benzer­liği biliriz, işte bu hususa rücu olunur. Burada isim verilirken dikkat edilmesi gerekir. Bu d-a şunu açıkça beyan eder ki, eğer kendilerinde, ken­disi ile bilindikleri isim ve kendisi ile vasfolundukları sıfat olmamış olsay­dı bilinmezlerdi. Allah-u Teâla, bizim .vahdaniyeti hakkındaki itikadımız üzere vasfolunduğu zaman, fertlerin isimlendirilmesinde bilinenlere ben­zemediği itikadında bulunuruz. Bunun içindir ki bildiğimiz şeyle isim ver­memizde, eğer isim olmasaydı, ona isimle benzetmek gerekmezdi demek zorunda kalmazdık. Kuvvet ancak Allah'tandır.

İsimleri ve sıfatları felsefeden nefyeden kişi, durgunluk ve düzen­sizliği kabul etmez. Her «ispat olunan»m mânası incelendiğinde durgun­luğu, düzensizliği nefyeder. Sonra bununla birbirine benzemek gerekmez. Bunun benzeri de isimler hakkında öne sürülebilir.

Tahkik ve tedkik etmedikleri vakitte kendilerine (neye ibadet edi­yorsunuz, ne için dua ediyorsunuz, hangi dine göre inanç sahibisiniz? Em-rolunduğunuz[75] şeyi size emreden, nehyolunduğunuzdan sizi nehyeden kimdir? Ulvî ve Süfli âlem kendisi ile başhyan[76] eşyanın başlangıcı kim­le idi?) denildiğinde, ne derler ve ne cevap verirler? Muhakkakki onlar, cevaplarında, anlamaya yakın bir mânayı ifade etmeğe dönerler veyahut âlemin hadis olduğunu inkâr edenlere katılırlar.

Böylece ilki hakkındaki : «O, akıldır veyahut geçen asıldır veyahut ilk ruhanî olandır veyahut bunlara benziyenlerdir» demeleri ile, sözlerini iptal ederler. Bunda şaşkınlığı seçmek ve cehle sarılmak ve kendisi ile âlemin başkasının bilindiği şeyi reddetmek vardır. Güç ve kuvvet ancak Allah'tandır.

Sonra burada benzemekten öyle bir kısmı zikrederiz ki, o, Şeytan'm kendisine musallat olup bu tasallutu ile[77] kendisini zahir ve açık olan husus­tan alakoymuş olan kimseye arız olur. Bu açıklık, kendisine bildirilir ki, kendisini aldatma seçeneğini vermeğe sevkeden, düşmanı olan Şeytan'm yaptığı şeyi güzel göstermesinden ibarettir. Yoksa bu Allah-u Teâla'nm kendisine delil ve burhan vermemesinden değildir. Güç ve kuvvet ancak Allah'tandır.

Biz deriz ki; Şeytan, mevcudatı inkâr edene[78] vesvese verip kötüle­ri güzel göstermek suretiyle Allah'a ibadetten, onu uzaklaştırmak için düşündüğü ve zannettiğinin dışına çıkarır. Bu kişi tabiatıyla görmeyen, gözü kör olan[79]? veyahut uykusunda kendisi ile kavgalaşan veyahut ken­disini Allah'tan uzaklaştıran veyahut mes'eleleri kuşatma inceliğinden uzaklaştıran kimsedir. Sonra onu lezzetli ş...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Âlemin Muhakkak Bir Mumisi Bulunduğuna Delil
« Posted on: 29 Mart 2024, 12:15:10 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Âlemin Muhakkak Bir Mumisi Bulunduğuna Delil rüya tabiri,Âlemin Muhakkak Bir Mumisi Bulunduğuna Delil mekke canlı, Âlemin Muhakkak Bir Mumisi Bulunduğuna Delil kabe canlı yayın, Âlemin Muhakkak Bir Mumisi Bulunduğuna Delil Üç boyutlu kuran oku Âlemin Muhakkak Bir Mumisi Bulunduğuna Delil kuran ı kerim, Âlemin Muhakkak Bir Mumisi Bulunduğuna Delil peygamber kıssaları,Âlemin Muhakkak Bir Mumisi Bulunduğuna Delil ilitam ders soruları, Âlemin Muhakkak Bir Mumisi Bulunduğuna Delilönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes