> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Kitabüt Tevhid > Âlemin Kadim Olduğunu İddia Edenlerin Sözleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Âlemin Kadim Olduğunu İddia Edenlerin Sözleri  (Okunma Sayısı 898 defa)
10 Temmuz 2011, 17:06:16
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 10 Temmuz 2011, 17:06:16 »



Âlemin Kadim Olduğunu İddia Edenlerin Sözleri[95]


Ebu Mansur (r.h.) diyor ki : Sonra âlemin kadim olduğunu iddia edenlerin sözlerini zikrederiz. Âlem, müşahede edildiği gibi kendisini yaratanı olmaksızın bulunduğu gibi bir şeyin bir şeyden olma sistemine göre son olarak var olandır. Görünen âlem, görünmeyene delil teşkil eder. Bu husus, görünmeyen hakkında da lâzımdır. Çünkü mevcudatın hilafı olan mevcudat ile icad edilmesi caiz olsaydı makul olanın hilâfına olarak cismin ve insanın icad etmesi caiz olurdu. Oysaki bu husus akılda tahmin etmek ve düşüncede tasavvur etmekten dışarı çıkmayı gerektirici bir haldir. Bu da nefyetmenin alâmetidir. Vakit ve zamanlar gi­bi bir şeyden olmaksızın her hangi bir şeyin varlığına itikat etmek de bunun gibidir. Vakitler, başkalarına tabi olarak vaki olurlar. Vakıtları olması düşünülmeyen, vakti bulunmayan şeye var olduğu benimsemiştir. Bu hususun düşünülmesi ancak kendisinden önce nihayetsiz olarak müm­kündür. Ve yine baki olmayan bir şeyle bekanın caiz olduğu kabul edil­miştir.

Onlardan bazıları âlemin hâkim olan Allah'ın yaratması ile var ol­duğunu ve kendisinin nihayeti olmıyan şey ile var olan bir şey olduğunu söylüyorlar. Bunlar, yaratıcı olan Allah'ı âemin illeti olduğunu öne sür­düler. Halbuki mâlûlsüz illetin olması mümkün değildir. Bununla bera­ber kıdem, vücud ve kudret sıfatıyla mevsûf olmayandan hâli kalmaz. Bu ise aciz ve muhtaç olmanın alâmet ve işaretidir. Veyahut adı geçen sı­fatlarla mevsuf olup bu sefer kudretin üzerine cari olması ve herşeye varlığın izafe edilmesi ve onlar için zikredilen düşünmenin bulunması va­cip olurdu.

Onlardan bazıları asıl olan toprağın kadîm olduğunu, sanat eseriiıin hadis olduğunu öne sürüyorlar.

Ebu Mansur (r.h.) diyor ki : Onun, toprağın kadîm olduğunu söy­lemesi zikrettiğimiz gibi bir şey bulunmadan, bir şeyin var olmasını red­deder.

Sonra her şeyin var olması, ilkinde hasıl olan değişme ve yok olma anındaki meydana gelen şeyden hasıl olmuştur. Tıpkı yumurtadan ve meniden meydana gelen şey gibi.

Bazıları onun hadis olmasını, toprağa hulul eden ve ihtilâf ve itidal­den bulunmuş olduğu tabiate dönüşen arızalar iledir demiştir.

Onlardan[96] bazıları âlemin hadis olmasını Bari Teâla Hazretleri ile olduğunu öne sürerler. Hazaları da âlemin hadis olmasını «asi» iledir de­yip o asla «heyÛlâ» ismini verdiler.

Ebu Mansur (r.h.) dedi ki : Bunların öne sürdükleri görüşlerin ve benimseyip söylediklerinin hepsi fikirde düşünülmiyen ve nefiste tas­vir edilmesi, benzetilmesi mümkün olnııyan şeyi reddeder. Çünkü âlem onlarca böylece bulunmuştur. Ve onların anlayışları bunun hilafını ka­bullenmeye mütehammil  değüdir.

Onlara şöyle denir : Sizin fikirlerinizde nefisde şekli, sureti görün­meyen ve bulunmayan bir şeyin reddedilmesi düşünülebilir mi? Eğer «evet» derse kendisine şekiller sahibi olanlar hakkında iştirak etmiş ol­duğumuz hususa muhalefet etmiş olur. Fikirlerimizde bu hususu reddet­mek düşünülemez. Eğer «hayır, fikirlerimizde tasavvur edemeyiz. Bilâ­kis onu takdir ederiz» derse, bu takdirde kendisine şöyle denir : Birbi­rinden ayrı olduktan sonra bir şeyin kadîm olması veyahut baki olması, gözün, o şeyi görmemesi ile var olması, zihin ve fikirde ne zaman düşü­nülebilir? Nefislerde işitmek, görmek, yemekten bir maddenin kuvveti­nin cari olması[97] ve o madde ile işitmek, görmek, anlamak, el, ayak ve bunlardan başkası[98] benzerinin bu cümleden olduğu delillerle inkâr edil­mesi mümkün olnııyan şey[99] gibi, muhtelif cevherlerin meydana gelmesi­nin şekillenmesi mümkün olmıyan şeyin, nefislerde düşünülmesi ile be­raber bunların hepsini ifade etmek ister.

Sonra kendisine denir ki bir şeyin bir şeyden olması o şeyin diğeri­nin içinde bulunup sonra zahir olmasından hâli kalmaz. însanm kendisînin tümü ile var olması ve ağacın da kendisinde bulunan meyve ile bera­ber bir tüm olarak[100] bu asılda var olması mümkün değildir. Veyahut da bütün beşerin cevherleri ile insanın sulbünde bulunan ve asıl madde olan, sudan olup bir şeyin sayıîrnıyacak kadar çoğalıp genişlemesi mümkün olan bir şey değildir. îşte bu sahih olan bir nefisde şekillenmesi muhte­mel olmıyan ve akli selimin üzerinde sabırla durup kabul etmiyeceği bir şeydir. Ve bu onun, «şeyin bir şeyden olduğunu» ifade eden sözünü iptal eder. Çünkü insanın küllisi, meniden olmamıştır.

Onun, insanın gıda maddelerinden var olduğunu iddia etmesi müm­kün değildir. Çünkü insan, büyümede öyle bir zamana ulaşır ki yemiş ol­duğu gıda maddelerinden kendisinde kesinlikle bir fazlalık belirmez. Halbuki gıda maddelerinin hepsi kendisinde mevcuttur. Veyahutta. gıda maddelerinde cevher itibariyle ziyadeiik vardır. Nice cevherler vardır ki insanı semizletir, ve nice başka gıda maddeleri vardır ki insanın ömrünü yer, bitirir de açıkta bir şey belli olmaz. Mesela dut ağacını ve yaprağını görürsün; yaprağını çeşitli hayvanlar[101] yer. Sonra her birinden, diğerin­den çıkmış olduğu şeyin başkası hasıl olur. Hurma ağacı ve yemişi ve ondan başka meyveler de böyledir. Bu husus açık açığa izah ediyor ki bu meydana gelme gıda maddelerinin işi değildir. Çünkü gıda maddelerinin kendileri cansız, ölülerdir. Bunların meydana gelmesi mümkün değildir. Bunların meydana gelmesi ancak âlim olan, müdebbir olan Allah-u Te-âla'nm kudreti ve iradesi ile olur. Bu mâna, tedbirsiz olarak başkasın­dan istifade edilmek suretiyle hasıl olmuş değildir. Bu hususta bizim söylediklerimizin aynısını söylemek lâzım gelir.

Veyahut âlemden bir şeyi veyahut bazısı -o şeyin adı geçen husus­lardan olmamak suretiyle- hadis ve var olmuştur. Böylece âlemin bazı­sının hadis olması ile âlemin tümünün hadis olduğunu söylemek vacip olur.

Sonra onlara denir ki: Her görünen sonludur. Siz bunu âle­min kadîm olduğuna delil kıldınız. Niçin her görünen böyle değildir? Yoksa âlemden bir şeyin sonsuz olması caiz olursa niçin hepsinin sonsuz olmaması caiz olmasın? Niçin âlemden olan bir şeyin bir şeyden var ol­ması caiz olmadığı görüşü kabul edilsin de, âlemin hepsinin bir şeyden olduğu caiz olmasın? Yine böylece biz âlemin bazısının bazısına mekân olduğunu görürüz. Âlemin tümünün taşınması mümkün olmadığı için mekânı bulunması imkân ve ihtimal dahilinde görünmez. Bu hususta da âlemin hadis olmasının lâzım olduğu tezahür eder. Güç ve kuvvet Allah'­tandır.

Beka hakkında zikrettiğimiz hususları geçen konuda açıklamış bu­lunuyoruz.

Düşünme hakkında zikrolunan şeye gelince; o da böyledir. Yani düşünülen vakitten hiç bir vakit yoktur ki kendisinden sonra olan bir vaktin düşünülmesi mümkün olmasın. Bununla da onun hadis olduğu vacip olur. Bununla beraber onun evveliyatı için bir vakit hasıl olmazsa vaktin hepsi batıl olur.

Bundan sonra eğer âlemin veyahut da onun aslının hadis olanlara ihtimali olan şeyden hâli bırakılması caiz olsaydı ölü çe dirinin bir anda bulunmasının caiz olması gibi, her makulün değişmesi caiz olurdu. Bu­nunla âlemden hali kalmıyan şey ile her bütün olanın hadis olması ispat edilmiş olur. Güç kuvvet ancak Allah'tandır.

Allâme Ebu Mansur diyor ki : Fikirde tasavvur olunmayan şey ile makul olanın dışına çıkanlardan zikrettiğimiz hususları biz açıkladık.

Bundan sonra, gerçekten bu öyle bir akıldır ki, akılsız olan kimseye has kılınmıştır. Çünkü o kimse his ile anlaşılmayan şeyi bilmek istemiş­tir. O kimse, tıpkı, seslerin arasını görmekle, renklerin arasını da işit­mekle ayırt etmek isteyen kimse gibidir. Yine, his ile bilinen her şeyin hisden başkasıyle anlaşılmasını isteyenin aklı kısaltılır, yani kendisinde akim noksan, az bulunduğu söylenir.

Bilinmesinin yolu, duyu organlarının dışında olan şeyin, bilinme­sine duyu organları ile ulaşmak isteyen kimse de aynı bunun gibidir; onun aklı dardır. Geniş bir akla sahip değildir. Bu cevap aynı zamanda onun : «Şeysiz, bir şeyin olması makul değildir» sözüne cevaptır.

Her iki görüşe verilecek başka bir cevap vardır : O da şudur : Denir ki; o, zihinde tasavvur edilmek ile, delillerle var olmayı kasdediyor. Evet bir şeyin var olduğunun anlaşılması için o şeyi düşünmek lâzımdır. Zi­hinde bulunmayanın düşünüldüğünü söylemiyoruz. Sen eğer benzemeyi murad ediyorsan, Rabbimiz olan Allah, bu gibi benzemekten beri ve mü­nezzehtir. Bilakis o, her benzetilene, bir benzeyen yaratandır; benzeme ve benzetmenin yaratıcısı da odur. Âlemin hadis olduğunun bir delili de, ölüden, dirinin meydana gelmesidir. Çünkü Allah ölü olanı diriltir. Bunun­la da eşyanın hayatının hadis, yani sonradan var olduğu sabit olur. Eş­yanın ölümü de böyledir. Zira eşyanın ölümü hayatından sonra vuku bu­lur.

Allame Ebu Mansur (r.h.) diyor ki : Onun «Allah-u Teâla, âlemin var olması için illettir» sözü, eğer bununla yaratılanın tabiatı ile var ol­duğunu murad ederse bu mümkün değildir. Çünkü bu mecbur olma yo­ludur. Sıfatı bu olan kimse ile âlemin var olması imkân ve ihtimal dahi­linde olmaz. Oysa ki âlem, çeşitlidir ve sonradan var olmuştur. Kim ki kendisi ile bir şey var olursa o, nevi' sahibi olur. Hayır eğer bu sözü ile Allah'ın âlemi yoktan var ettiğini murad ediyorsa, bu sözü doğrudur. Fa­kat Allah'a illet ismi vermesi doğru değildir, fasittir. Bu mâna, şeyin yok iken sonradan var olduğunu bir kaç yönden icabettirir.

Birincisi : Birbirine olan muhalefet. Çünkü yokluk bulunur. Bunun için yokluğun kendisini icad edene muhtaç olduğu vaki olur. Bu suretle sabit olur ki gerçekten onun böyle olması hadis olmasının vacip olduğu­nu ifade eder.

İkincisi : Âlemin küllî olmasının Allah'la vukubulması; şu husus bi­linen bir gerçektir ki hadis olan gey yok iken sonradan var olandır. (Al­lah-u a'lem.)

Üçüncüsü : Hakikaten bunda tefrika ile beraber içtima, sükûnla be­raber hareket ve hayatla bera...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Âlemin Kadim Olduğunu İddia Edenlerin Sözleri
« Posted on: 19 Nisan 2024, 23:24:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Âlemin Kadim Olduğunu İddia Edenlerin Sözleri rüya tabiri,Âlemin Kadim Olduğunu İddia Edenlerin Sözleri mekke canlı, Âlemin Kadim Olduğunu İddia Edenlerin Sözleri kabe canlı yayın, Âlemin Kadim Olduğunu İddia Edenlerin Sözleri Üç boyutlu kuran oku Âlemin Kadim Olduğunu İddia Edenlerin Sözleri kuran ı kerim, Âlemin Kadim Olduğunu İddia Edenlerin Sözleri peygamber kıssaları,Âlemin Kadim Olduğunu İddia Edenlerin Sözleri ilitam ders soruları, Âlemin Kadim Olduğunu İddia Edenlerin Sözleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes